3 Aralık 2022 Cumartesi

Engelli Bir Yakınınız Olması, Ben Dahil, Hiçbir Engellinin Hayatını Değiştirmiyor - 3 Aralık 2022


Geldik senenin o malum tarihine; 

Bugün 3 Aralık 2022, yaklaşık 6 yıldır her sene bugün bilinmesi ve anlaşılması gereken konuları ele alıyorum. Çünkü bugün Engelliler Günü ve bu kavramımızın içeriği ülkemde bir tek böyle zamanlarda dikkate değer görülüp hafızaya alınabiliyor; büyük bir kesim tarafından. Hani şu bir gün boyunca devlet adamları da dahil vatandaşların;

"Hepimiz engelli adayıyız!", "Asıl engel sevgisizliktir.", "Asıl engel kalplerde." Deyip, sonraki farkındalık gününe kadar farkındalık yoksunu davranması gibi. Günü birlik anlaşılır olma haline maruz kalma günümüz bugün... Bugün söylenen bu klasik tabirler bu sebeplerle bizler tarafından pek de samimi bulunmuyor, üzgünüm... 

Bir küçük detay geçeyim bu yazılarıma dair ; 

Sene 2018, yine bir 3 Aralık günü idi; Engellilerin farkında olma gününe klasik sorunlardan öte "rehabilitasyonlara gidemeyen bedensel engelliler olarak, evde fizik tedavilerimizin yasallaştırmadıkları için tedavilerimizin kesilmesi" sebebiyle yazmam gerekti. O günü fırsata çevirebilmiştim!

Önce birkaç instagram hikayesi paylaştım, Twitter'da Tweet dizisi yazdım. Sonra neticesinde blog yazısı yazmam yakın çevremde netlikle anlaşılır oldu ve hızla bir çözüme ulaşsın diye mucizeler dizisi oluştu. :) 

Önce bir arkadaşım içinde bulunduğum durumu yazdığım yazımla imza kampanyası başlattı, diğer arkadaşlarım da çevresine akın akın o imza kampanyasını yaydı. Birkaç saat içinde Türkiye'nin her yanında paylaşılır olduğumuzun haberleri gelmeye başlamıştı. :)

Sonucunda 2 gün sonra o dönemki ilçe kaymakamımız beni makamına davet etti, dinledi. İşi çözüme kavuşturmak için ilk adımı attı ve tedavilerime başlandı. Twitter hesabımdan ve de rehabilitasyonum aracılığıyla, herkesi haberdar etmemizi istediler. Böylece beni örnek alarak 1 hafta içinde önce il ve ilçe sonra da tüm ülke genelinde 1 sene dilekçeler yazıp imzalayarak evde fizik tedavilerimizi almaya başladık. 1 sene sonra da yasal olarak resmileşerek alınan hakkımız yasallaşmış halde resmileşti... :))

Tüm bu sürecimi yazdığım yazı dizilerimi bu yazım aracılığıyla bloğumda okuyabilirsiniz... 



Bu sene konumuz ise çok ayrı; son 5 aydır hayatın tam içinde yer alabildiğim gerekçesiyle, üstünkörü çözüm bulunması gereken konular benim için daha da dallanıp budaklandı. Görebildiğim alan genişledi! Öncesinde tek başıma dışarı çıkamadığım için sadece "rampası bulunmayan dükkan, okul, işyeri ve benzeri yerlerde merdiven olmaması" sorundu. Bir de; Engelli otoparkların engelli olmayan araçlar tarafından gasp edilmesi ve de insanların çok fazla yargılarcasına bakışlarını üzerimizde gezdirmeleri... ;)


Yıllardır derim, ilerleyemiyoruz. Daha hala engellilik kavramının en başındayız. Çare bulunması gereken tek şeyin biz engellilere edilen tabir konusunda hassasiyetimizmiş gibi davranılıyor. Oysa o konuyu aşalı çok oldu..

Yeri gelmişken söyleyeyim; şimdilerde konuyu -bana kalırsa- daha ciddi konulardan uzaklaştırdığını farketmeyen insanlar "engelli denilmesin" konusunda dolanıyor. (Bilmeyenler için eskiden Özürlü kavramı vardı ve resmi kurumların da hepsinde "Özürlü" olarak yer alıyor ve de hitap ediliyordu. Evet, bu gerçek anlamda çirkindi ve gereği yapıldı.)

Şimdi Engelli kavramı var ki, değiştirmeye lüzum yok. Ben engelli bir bireyim, Adım Didem. Hayatın her alanında Engellenen benim! Bazılarının "Engelli" denilmesin, "Özel Birey" denilsin dediği şekilde Türkiye'de hayatın içinde iken kendimi "Özel" hissetmiyorum. ENGELLENMİŞ HİSSEDİYORUM!


İşte başlığımdaki mevzu da tam olarak bu konudan çıkıyor; ben etrafında engeli bulunan herkesin teselli edebileceği bir birey olarak görünüyormuşum meğer, ötesinde yokum sanırım...

Ağustos ayından bu zamana, yolları, marketleri ve hatta otobüsleri kullanmaya başladım başlayalı çözülmesi gereken her konu için karşıma çıkan herkesin abartısız "beni anladığını" ama çözüme ulaştırmayıp onların da "yakın çevresinde engelli birey olduğunun belirtilmesi ile" karşılaştım. (Anlaşılman gereken yanda, imkansızlıklara inandırılmak ve onları anlaman gerektiğini hissettiğin bir hayatın oldu mu? Maalesef benim hayatım böyle!)


Bu sene sıklıkla karşılaştığım manzara; Ülkemde Engelli bir yakını olan kişiler sorunumu çözebilmek yerine bu durumu teselli etmek için kullanıyorlar. Bunu bir kalkan edinmişler resmen. Misaller vereyim;

-- Eskiden engelli otoparklara engelsiz araçların park ettiklerini söylerdim, yer olsun veya olmasın değişmezdi bu. Şimdi ise yer olsun veya olmasın daha kolayda diye engelli rampalarını işgal ediyorlar. Çoğunu yakaladığım vakitte de ya işleri acil oluyor ya da kendileri de engelli yakını olduklarını söylüyorlar. Şaka gibi de mi? :) (Sanki onların engelli yakını olmaları, engelli rampasını engellemelerini haklı kılarmış gibi!)

-- Geçen hafta Halk Eğitim Kursunda bir kursa başlayacaktım ve akülü araba kullanan bedensel engelli olduğum kurs eğitmeni ve de müdür tarafından biliniyordu. Ama kursun başlayacağı gün, son 1,5 saat kala benim için iptal edildi. Çünkü "engelli rampası olduğu ve asansörü olduğu söylenen yer için" kurs başlamadan bir gün önceden rampa denenmeye ve ben girebilir miyim çözmeye uğraşılmış! 3 gün üst üste bu mevzunun sorun teşkil edip etmeyeceğini sormama rağmen, bu durum böyle sonuçlandı. Benimle telefonda konuşan eğitmen öğretmen ile ve iki gün sonra kurum müdürü ile konuştuğumda da; sorunu çözmek yerine, "onların da engelli yakınları olduğunu ve beni anladıklarını öğrendim!" BU BİLGİ BENİM HAYATIMI DEĞİŞTİREMEDİ!




-- Bu senenin yarısından beri, otobüsleri ve sosyal alanları kullandığım her an; hayatımla ilgili gereksiz bilgiler soruluyor, sadece kendi rahatları için bakış açıları sunuluyor. Bir Engelliler Günü dediğiniz günde daha, beni asla anlamak için uğraşmayan insanlar topluluğunu anlatmak zorundayım sizlere;


Otobüse biniyorum, 5 binişimden 4ünde şoförler tarafından "yanımda neden biri olmadığı soruluyor!" Engelli rampası manuel ve onu indirme görevi, otobüs işletmesi tarafından da teyit ettirdiğim üzere otobüs şoförünün olduğu için! Çünkü 30 yaşında olduğumu ve kendimi idare edebildiğimi belirtsem de, beni eksik görmekten vazgeçemeyen insanlar topluluğu içerisinde yaşıyoruz! Görevlerini benim için yapmak onlar için elzem durum, otomatik rampa istemek ise hiçbirinin aklına gelmiyor. Onlar benim o otobüse binmememi veya yanımda biri olmadan binmememi tercih ediyorlar!

İş görüşmesine gidiyorum, Akülü sandalyeme dikkatle bakılıyor ve asla normal bir birey niteliğinde değerlendirilemiyorum. Engelli personel alınması gereken yerlerde, engelli personellerin %90'ını bedensel engeli "yürümesini ve kısıtlı çalışmasını gerektirmeyecek" engelli bireylerden yana olduğunu biliyor musunuz? Şirketlerine teşvik alabilmek üzere bu durumdan yararlanan şirket sahipleri, şirketlerini engelli rampası, engelliye özel servis tertibatı ve de engelli wc gibi düzenlemelerle düzenlemek istemiyor!

Arkadaşlık uygulamalarına girdim, senenin ilk yarısında burayı sosyal deney alanım gibi bile kullanmam gerekti; hepsine netlikle "engel durumumu anlattığımda" , herkesin bacısı kardeşi ve de mesafe koyup asla sohbeti öncesindeki gibi sürdürmediği kişi oldum! Tek bir arkadaş edinebildim o platformdan, gerçek anlamda samimi tek bir kişi! 3 senedir internet ortamından güzel bir arkadaşlığı paylaşıyoruz, ne ötesinde ne de sonrasında tek bir yanlışını görmedim çok şükür!

Arkadaşlık uygulamalarında engelli birini anonim halde iken ülkemin en çirkin engelli kişiye dair tavırlarını netlikle görebilmeniz mümkün; o kişilerle asla sohbet edilmez, onlar asla normal birileri gibi olamaz. Onlar teselli edilmesi gereken kişilerdir! Keşke bu kadarla bitse de; karar mekanizmaları sorgulanır ve sapıklık boyutları da her anlamda kullanılır. Ama bu noktalara bu yazımda değinmeyeceğim. 

Sosyal yaşamda engelli bir bireyin başarısı şaşılası, ayrıcalıklı olduğu için başardığı düşünülesi ve de nasılı sorgulanısı bir durummuş. Bu konuda da açıklama yapmak istemiyorum, durum böyle!

Ülkemde son olarak beni rahatsız eden diğer mevzu; ortak alanların her biri, engelli olmayan insanlara özgü dizayn edilmiş durumda ve bu durum yıllardır çok fazla şehir için değişmeden süregelmekte. İş yerleri, iş alanları, sosyalleşme alanları, ihtiyaçlarını giderme alanları ve de şehrin içinde dolanmak için uğraştığım ortak yerler. Çarşıya inip işimi halletmek istediğim her alanda, mutlaka benden başka herkese yer varmış gibi hissediyorum. 

Hiç kimse kusura bakmasın, bir tek engelli birey bile bunları söyleyebilir ve böyle hissedebiliyorsa "BU ÜLKE ENGELLİ KAVRAMI ANLAMINDA ÇOK GELİŞTİ!" DİYEMEZSİNİZ!



Kısacası deyip toparlamaya çalışayım;


Sorgulanmak istemiyorum,
Engellenmek istemiyorum,
Teselli edilmek istemiyorum,
Hayata atılmak isterken yetkili konumundaki kişilerden; "sizi çok iyi anlıyorum, benim de engelli yakınım var" denmesini HİÇ istemiyorum!


Yeterince net olabildiysem, bugün çevrenizde bu durumları değiştirmek için neler yapabileceğini düşünmenizi istiyorum. 


"Herkes bir engelli adayıdır, engelliler günü kutlu olsun!" demenizi de istemiyorum.


Bilinsin ki 3 Aralık Dünya Engelliler Günü denilen bugün, bir farkındalık günüdür. Kutlanması için değil, Birleşmiş Milletler tarafından engellilerin hayatları üzerinde bu konulara dikkat çekilmek üzere bugün belirlenmiştir!


Kimsenin bacısı, kardeşi olmak hevesinde ve de ihtiyacında değilim.
Hiçbir engelli de sizin acımanızı gerektirecek konumda değildir. 
Hayat içinde yer bulmamı istiyorsan, sesimi çıkardığım zaman destekçim ol lütfen. 
Otobüste markette bana yapılan saygısızlığa ve de haksızlıklara karşı, hakkımı savunurken karşı tarafıma geçip beni daha fazla çaresiz hissettirmeyin yeter. O zaman değişim hepimiz için mümkün olabilir...

BENİ ANLAMAK İSTİYORSAN, TESELLİ ETMEYİ BIRAKMAN GEREKTİĞİNİ UNUTMA! 

SEVGİLERİMLE...


2 yorum:

  1. Var ol arkadaş. Soluk soluğa, dolu dizgin bir yazı olmuş. Bu konudaki hislerini net aktarmış, varoluş öykünü en tepeden göstermişsin. Aldığın yol ile ivme kat edilen mesafe yadsınamaz. Bu yolda, yolculukta senin gibi bacı sultanların varlığına ihtiyaç var. Okumayı ve yazmayı, mücadeleyi bırakma. Umudu besle, yeise kapılma.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim arkadaş... :) Allah izin verdikçe yazmayı da okumayı da umut etmeyi de bırakmayı düşünmüyorum. Hep beraber sorunlara sorun demeyi ve de susmamayı başaralım inşallah... :) Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Varlığımız kıymetli, engelli olsak da olmasak da. Bunu anlamaları için ben yazmaya devam edeceğim, konuşmaya da. Sevgilerimle... :)

      Sil

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)