26 Aralık 2020 Cumartesi

Upuzun Bir Yazı, Sene Değerlendirmeli - Aralık 2020

 

Upuzun bir yazı yazmayalı o kadar çok oldu ki, gündelik zamandan bahsediyorum evet ama içeriğinde seneyi değerlendirdiğim bir yazıyı yazmaya geç bile kaldım aslında. Bu yazı da öyle kalitede, hem gündelik hayattan hem de bu esnada seneyi değerlendirmelerimle dolu bir yazı olsun işte dedim. Upuzun bir yazı, çünkü geçen haftayı ve bu haftayı barındırıyor içerisinde. E bir de, tüm seneye dair gözlemlerimi elbette... :) İyi okumalar...


Geçen hafta başında, kendi evimizde uyandık ama sonrasında kahvaltımızı edip ablamlara gittik biz de babamla ve bu hafta başına kadar da orada idik yine... Annem erkenden haftaiçleri uyanıp gidiyor zaten ama biz hem uykumuzdan feragat etmemek için, hem de evi bir toparlayıp gidebilmek için böyle karar verdik. 

Haftanın ilk günü idi ve şu üstümdeki kedili kazağımı ilk defa giymiştim. Üzerinde yazan mesajı olsun, bunu alan kuzenimizin hediyesini çok sevmem ve kendime yakıştırmam olsun; çok beğenip fotoğraflar çekindim o gün... Daha instagrama koymaya girişmeden hemen önce de can arkadaşım Damla'mın camına gelen kediyi fotoğraflayıp üzerine "Aç camı bir, konuşacağım!" diye yazdığını gördüm... :) Sonra arkadaşıma sataştım, "aç camı bir ne diyecek görelim" diye. Video açtı güldük derken, o sırada kedi içeri girdi; komik bir gün oldu. Sonra kedi çıkmış, biz görüntülü arama yaptık. Günümüz güzelleşti, güzel başladı ve öyle de devam etti... (:

O kazağın üzerinde şöyle yazıyordu; "All you need is a cat.", "Tek ihtiyacın olan bir kedi." =) Siz buna ne dersiniz bilmiyorum da; "Cümlelerin gücü var, düşünceleri taşıyorlar veyahut düşünceleri oluşturuyorlar!" diyorum ben. Bir kedi güzelleştirdi günümüzü, birbirimizi arattı bize yeniden. Uzak arkadaşlar değiliz, yakınız ama bir iki haftadır konuşmaya bahanemiz olmamıştı nihayetinde yine. "Tek ihtiyacımız gerçekten bir kedi imiş meğerse!" 


2020, bu tarz mesajlarla aktı aslında işte. Her ne kadar kötü bir yıl, her şey ama her şey üst üste geldi desek de; iyi olan şeyleri de es geçmeyenlerden olmaya devam etmemiz gerekiyor. Ben bu sene mesaj içerikli olaylara da, ağzımdan çıkan cümlelere de, düşüncelerime de daha çok dikkat ettim. Ben olumlu düşünmeyi savunuyorum, pozitif olmamın faydasını hep yaşıyorum derim hep. Buna rağmen benim de eksiklerim varmış meğer, bunu çok net farkettim. Basit eksikliklerden öte, baya dişe dokunur cinsten eksiklermiş bunlar hem de...

Barış Muslu'yu tanıdım öncelikle, öyle güzel ki anlattığı ve öğretmek için emek verdiği "Neuroformat Sistemi"... Önce onun her akşam yaptığı canlı yayın öğretilerine kulak verdim, sonra Storytel üzerinden "Beynine Format At" adlı kitabına ve sonrasında birkaç canlı yayın demolarına kulak verdim. Kendime uyguladığım nice çalışmanın sonucunda birçok sorunumu çözdüm ve bedenimi daha dinç hisseder konuma geldim. Bununla ilgili bir yazı bile yazmıştım, burada bulabilirsiniz onu tekrar... =) 

Sonra bir de Can Aydoğmuş'u tanıdım bu sene, o da "pozitif düşünmenin üstadı olmuş resmen!" Çok sevdim ve çok samimi buldum... Bu ay onun bir kitabını da bitirdim, bu yazımın sonunda ondan da bahsedeceğim. Ama bu konuda şunu demek istiyorum ki; duaların, ahlaklı olmanın ve dinimize bağlı olmak için neler yapmamız gerekiyorsa, pozitif düşünmenin ve düşüncemizle kendimizi sakinleştirip hayata adapte olmaya uğraşmanın da o kadar faydası olduğunu düşünüyorum... İşte bu konuda meditasyon, zihnini sakinleştirmek ve kendini dinleyip anda kalabilmek için çok önemli. Velhasıl, sesiyle ve yönlendirmeleriyle çok iyi gelen biri Can Aydoğmuş bu konuda da. Enerjisi çok güzel biri bence, birçoğu gibi benim için de böyle. İyi ki tanıdım bildim işte onu da bu sene, İnstagram sayesinde... :))

Kediler deyince; Can Aydoğmuş'un da dediği gibi, hayvan beslemek hayvan büyütmek ve onlara sahip çıkmak gibi konular çok mühim evet. Ama bu pandemi döneminde, elime kedi tüyü değmedi. Bu bana üzücü geldi. Damlam evlenene kadar, her sene yılda birkaç kez onlara gider kedileri "Bekir"i severdim ben. Bu sene hem biz o siteden taşındığımız için, hem birkaç ay öncesinde Damlam evlenip o siteden kendi evine gittiği için olmadı işte... Geçtiğimiz Pazar günü de, Damlamın kedisi Bekir'in melek olduğu haberi geldi. Çok üzüldüm Damlam kadar. İki gün yemeden içmeden kesilmiş, üçüncü güne veterinere götürdüklerinde vefat etmiş. Kan dahi alamamışlar canımız Bekir'e... O da hayatımızın bir parçası olmuştu senelerdir, vefat etti gitti işte... Senelerdir kedi sevme hasretimi giderirdim onunla. Yerinde rahat uyusun inşallah Bekircim de...



Geçen hafta ablamlarda kalınca, yeğenlerimle de ablamlarla da bolca vakit geçirme fırsatı bulduk yine... Defnemin elini tuttukça, beni daha çok "teyze" bilmeye başlar hale geldiğini gördükçe; bu seneyi daha çok sorguladım durdum... 

Defnem bu sıra avcı oynamaya başladı, en çok sevdiği avucunu gösterdiğinde avcı oyununu parmaklarıyla göstermemiz şimdi. Kakır kakır gülüşlerini gördükçe, "oh be" dedirtiyor her birimize... 2020 gibi her yanı korku ve kötü senaryolarla dolu bir sene içerisinde doğdu, her birimiz nasıl büyüyecek endişesinde geçirdik pandeminin ilk aylarında resmen... Ama bu kuzum da büyüdü, büyüyor çok şükür... :) 

Minik minik konuşmalara başladı; "abi, baba, dede" demelere başladı, emekliyor ve emeklerken "bi bi" diye laflar çıkartıyor ağzından. Hem çok savunmasız hem de bir o kadar ne yaptığını bilirmiş gibi halleri var sanki... Bir bebeğin yanınızda büyümesi ve çocuk hale gelmesinden sonra insan unutuyormuş yeniden "bebeklerin her aşamasını". Çünkü meğer bebekler her biri ayrı alemmiş cidden... :)

2020 bize Defnemizi verdi işte. Mart 2020'de doğdu Defnecim, ablamla eniştemin ikinci çocuğu, annemle babamın ikinci torunu ve benim ikinci yeğenim. Kağanım abi oldu ya! Her değişiminin ve büyümesinin sancılarını yaşadık beraber... Canımın içi öyle sevdi ki o da Defneyi; kıskanmadı değil ama kıskandığından bile utandı yer yer. Her halini bildiğiniz çocuğun bile değişik hallerini görebileceğimizi farkettik her birimiz. Hayat bu kadar garip geldi sardı sarmaladı bizleri bu sene... Çok şükür ki!

Defnem doğdu, bizim pandemimiz de şenlendi. :) En zoru herkesin onu tanıyamaması, bu süreci dolu doluya sevdiklerimizle yaşayamamamızdı. Babaannesi ve dedesi bile gelemedi birçok ilkine, sonradan yetiştiler neyse ki; sağlık olsun dedik hepimiz... Kağanım her ne kadar her birimizden en zorlu şekilde atlattı ise de şu virüs dönemini, kardeşi olduğu bir zaman diliminde yaşadığı için bu eve hapsolmaları; onun için bile kolaylaştırdı bir nebze bu süreçleri... Sıkıldı uğraştı, yer yer yardım etti, yer yer küçük isyanlar etti. Her birimizin meşguliyeti vardı, her zamankinden çok büyük bir meşguliyet. 

Pandemi içinde bir bebeği büyütmek, anlatılmaz yaşanır derecesinde güzel bir deneyimdi. Hani bir şey sizi çok korkutur ama bir o kadar da sımsıkı tutar o anın içinde, tam hayatın içinde; aynı öyle bir şeydi... Şükürle dolu, bizi birbirimize bağlayan birçok sebepten biri daha oldu işte. 2021'de de sağlıcakla dolu günlerimiz olsun hep beraber sevdiklerimizle inşallah... =))



14 - 20 Aralık 2020 arası, örgü örmekle geçti tüm haftam... İplerimi saran Kağanım, iplerimi yere attığımda kedi gibi onlarla oynayan Defnem; yapamadığım birçok şey olsa da bu sene yine hayatımda, tutunduğum ve "olsun" diyebildiğim yanlarım oldular. Bu o kadar kıymetli idi ki tüm sene boyunca... 

Geçen hafta 3 tane siyah bere boyunluk ördüm, bir tanesini hafta başlamadan önce bitirdim... Üçü de siparişti ve bizler haftasonuna yetiştirdik ailecek onları da. Örgüsü bende bere boyunlukların, ponpon yapımları babamda, dikim görevleri de annemde. Yine çok güzel oldu örgülerimiz, bu hazzı bir şeyler üretmenin hazzını bilenler anlayacaktır. 2021 her birimiz için çok üretmeli, çok okumalı geçsin inşallah... 2021 için hepimize çok sevdiğimiz bir üretim alanında hep üretebilmeyi öneriyorum... =)

Bu sene evimizi değiştirmemiz benim şansım idi, özellikle de yıllardır hayalini kurduğum gibi hem tümden gerçek hayata, hem de iş hayatına atılabilmem için. Ama o iş hayatına atılabilmemi önce pandemi koşulları, sonra da her ne kadar uğraşsam bile şartlarını bir türlü içime sindiremediğim "ekpss sınavı hazırlıkları sürecinin istediğim gibi gitmemesi" hep engelledi durdu beni... Evet, kendim yaptım her birini. Tüm koşullar elimden geleni yaptırabilecek pozisyona getirene kadar çok zorladı beni. Strese girmemem gerekiyordu, yeniden sınavlara çalışıyor olmak bile zorluydu benim için. Yapamıyor olmayı da düşledim, yapabilirsem olabilecekleri de. Ama elimden gelenler çok az noktada oldu... Sağlık olsun, diyebilmeyi bildim nihayetinde şükür ki.


Bol bol örgü ördüm bu sene de. Kağanımla yumaklar yaptık, ördüm. Kitaplar okuduk, ara verdim ördüm. Filmler ve diziler eşliğinde ördüm. Arkadaşlarımla telefon konuşmaları sırasında ördüm... Ürettikçe içim huzurla doldu, ürettikçe rahatladım aslında. Üretimi tüm ülkeme diledim de ördüm. Bunlar bana çok ama çok iyi geldi. İnanır mısınız, ki bana bile garip geldi; 2020'de örgü örmek bana daha büyük bir haz verdi. Sanki tutunmam gereken bir uğraş aradım ve en çok örgüye sığındım. 2020 sığınılacak birçok alan arattı bana, ben döndüm dolaştım en çok örgüde soluklandım... :)

Gözümün önünde filmler veya diziler aktı, yanımda Kağanım kitap okudu, bana sorular sordu ve sohbet etti. Küçük yeğenim Defnem uyudu... Sohbetler edildi, sakince oturuldu veya uyunuldu; durduğum anlar da oldu ama çoğu müsait anımda elimde örgülerim vardı. İyi ki dedirten bir güzel meşguliyetim idi... 

2021'de hem sınırımı bilmeyi hem de bu meşguliyetimden kendime bulduğum hazzın yaratıcılığını da katabilmeyi, korkmadan üretmeye devam edebilmeyi diliyorum yine. Ve cümlemize de...



Aralık ayında Farmasi benim için verimli bir uğraş oldu. Siparişlerimden kazandığım da oldu, ihtiyaçlarımı alıp kazançlı konumda olduğum da... Aslında en çok Kasım ve Aralık ayında, "Bu benim ciddi ciddi işim olsun artık" istedim. Bu isteğe ulaşmak için bir şeyler yapmayı daha çok ciddiye aldım Kasım ayından bu yana... Ekip kurması çok zorlu ama onu da bir şekilde başarabilmeyi istiyorum daha da fazla.

Tüm sene boyunca kabullenmemek için uğraştım da, şu son iki ayda "normal iş hayatında bir yerim olamayabileceğini" de kabullendim aslında... Bu olumsuz düşünme değil, ben hep olabileceğini takmıştım kafaya ya; ötesini düşünmek istememiştim sonra. Ama artık diğer ihtimalden de devam edebilmem lazım. Şartlar neyse ona yönelip, oradan çabalamayı bırakmamak... 

Olumlu düşüncenin tabiatında da bu var; bir tek yoldan olmuyor hayallerim diye, tamamen olmasını istediğim gidişatta ısrar etmem meğerse gereksizmiş. Vazgeçmemek gerek ama yön değiştirmekten de korkmamak gerekirmiş... Ben bunu senelerdir yapmaktan uzak durdum. İstediğim hayata atılmaktı.. O adımı atmak için o kadar bekledim ve bu sene olacağına o kadar sevindim ki. Birçoğu gibi pandemi benim için de bir hayal kırıklığı idi ama tam yolunda gidiyor hayat benim için derken, büyük bir hayal kırıklığı çöreklendi üstüme... 

Velhasıl, 2020 hep bir çözüm süreci gibiydi diğer yandan. Çalışma hayatına istediğim şekilde bir kapı olamadı ama kendi kapılarımı da kapatmama kararımı almam zor oldu. Örgü örerek kazanç elde etmek, iş hayatının başka bir kapısı benim için. O küçük bir gelir gibi, zira her zaman alıcısı olmuyor. Değer verenleri de kıymet bilenleri de az doğrusu... Ama bir işim olsun; çalışma hayatına atılabilsem de atılamasam da elimde bir gelirim olsun dediğim ölçüde ve de yine hayallerimin izinde yürüyebileceğim demektir. 2020 yılında verdiğim en doğru karar, durmaktan vazgeçip; beklemeyi bir kenara bırakıp, devam edebilmeyi de bilmekti...

Son Farmasi siparişlerim bu hafta başında geldi. Dolu dolu bir paketti, siparişlerimle ve ihtiyaçlarımla dolu... Devam edebilmeme yardımcı olacak nice aylar da var önümde. 2021'de iş hayatıma devam edebilmem adına eğitimler de almayı düşünüyorum şimdi. Udemy sitesinde "network marketing" üzerine güzel eğitimler buldum bugün. Ama önümüzdeki aylarda almayı düşünüyorum. Öncelikle Udemy sitesindeki ücretsiz eğitimlerle sistemi anlamaya ve bana faydası olabilecek mi bakacağım... 

Hedeflerim var bu alanda, Farmasi dünyasına ilk adım attığım zaman diliminden de daha fazla. Umarım cümlemizin hayalleri hedefleri gelişir ve güzelleşir bu yeni yılda... :))



Bu hafta 23.12.2020 çarşamba günü, sağlık ocağından çağırıldığımız üzere "zatürre aşımızı" vurulmaya gittik annemle. Bu bizim ilk zatürre aşımızdı annemle beraber... Bu zamana kadar hiç zatürre aşısı vurulma gereği duymamıştık ama bu sene durum başka... Doktorlarımız, kronik rahatsızlıklarımız dolayısıyla gerek gördü bize de...

Çarşamba günü babamla uyanıp kahvaltımızı yaptık, sonra da ablamlara gidip annemle Defnemi alıp sağlık ocağına gittik. Kağancım son birkaç aydır kısa süreli evde yalnız kalabilmelere başladı. Bu bile çok büyüdüğünün göstergesi bizim için... :) 

Sağlık ocağına gittik ama üst üste iki maske ile gittim ne olur ne olmaz diye. Saat 13.00'da sağlık ocağı açıldı ve ilk bizim işlemimizi gördü hemşire. Ben sağlık ocağına alırlar sandıysam da, annem sağlık ocağına girip çıktıktan sonra, engel durumum ve kronik rahatsızlıklarım sebebiyle riske atmamak için arabada vurdular aşımı sağolsunlar. Ne acıdı ne de çok sızısını hissettim o an ama zormuş meğer zatürre aşısının sonraki yan etkileri... :/ İki gün gece uyutmadı kol ağrısı ve şişliği. İlk gece çok keskindi, ikinci gece hafifledi ve üçüncü gece de geçti neyse ki...

Önce ben, sonra annem aşısını vuruldu ve annemleri bırakmaya döndük ki o gün ablamlara; annem "hadi gel sen de bizimle yukarıya, beraber döneriz akşama da" dedi. Tamam madem, dedim... Akşama kadar beraberdik annem ve yeğenlerimle, çay içtik Defnemle oynadık; derken akşam da babam almaya geldi ve işlerimizi de halledip eve döndük beraber. Yeğenlerimle üç günde bile yine özleşmiştik, beraber takıldık annem ve yeğenlerimle...


Ama o gün çok net ve biraz rahatsız edici bir şeyi farkettim... Son dakika kararı olarak ablamlara gittiğim için annemle; elim boştu, uğraşım yoktu. Telefonumun şarjı bile azdı işte! Bu bana büyük bir eksiklik gibi geldi... "Ben ne çok alıştırmışım kendimi, meşguliyetin bağımlısı mı etmişim kendimi?" diye sorguladım. 2020'yi bir kaçış gibi mi kullandım bilmem, son zamanlarda kaçışlarım hep meşguliyetlerime doğru oldu. Sakinleşmeye çalışıyorum son zamanlarda ama "işim gücüm var neticede, acaba kafaya biraz da ben mi takıyorum?" diyorum bir yandan da. 

Neticede siparişlerim olduğu için örgüye boğuldum şu sıra, evet yetiştireceğim diye son zamanlarda daha çok ördüm ve elimden kimi zaman yatana dek düşüremediğim tek uğraşım oldu... Çalışıyor olsam işyerinde işimin başından kalkamadığıma içerlenecek miydim ki? İçimde ne depremler ne savaşlar var, ben son 6 ayda bunlara dair özel anlatımlar yapamadım bloğumda. Bunun eksikliği ve garipliği de sonradan düşüncelerimi boğdu tabii ki... 

2021'de daha çok yazabilmeye dönmeyi umuyorum kendime öncelikli konumda bir de... :)




2020'de çok kitap okumayı istedim yine, 50 kitaptı okuma hedefim ama yine kavuşamadım ne yazık ki... Evet, önemli olan çok okumak değil ama okumayı devam ettirmek sonuçta. Böyle avutuyorum kendimi... 32. kitabımı 24.12.2020 günü bitirdim. Bitirdiğim "Düşle İnan Yaşa" kitabı, benim 2021'de başucumda olmasını istediğim kitap oldu ve beni o kadar iyi hissettirdi ki...

Ben pozitif düşünce içerisinde olmayı uygun görüyorum derken, çok eksik olduğum noktaları buldum kendi içimde. Bu seneki sorunlarıma eksik kaldığım noktaları son 2,5 aydır karşılıyor kitap içeriği ama öncesindeki birkaç öğretiyi de "Can Aydoğmuş"un video içeriklerinden öğrendim zaten...

Size kısaca özetleyecek olursam, "Cümlelerine dikkat et, düşüncelerine dikkat et ve hayal bile edemediklerine dikkat et!" Son maddenin o kadar önemli olduğunu düşünmezdim, öbürlerini çok umursarken. Meğer o da tamamlıyormuş işte. 2020'yi değerlendiriyorum ama hazır biterken öğrendiklerimi de uygulamaya çoktan başladım kendim adına esasında... Bunu söyleyebiliyor olduğum için çok da gurur duyuyorum kendimle...

Kitaptan çok bahsetmeyeceğim ama Can Aydoğmuş hep şunu söylüyor, yaşadığın ortamdaki eşyalar dahi enerjilerini etkiliyor. O alan seni ya iyi ya da kötü etkileyebiliyor... Dağınıklık toparlanamamayı, düzensizlik işleri yoluna koyamamayı ve düşüncelerine sahip çıkmama "ne yaptığını bilememeyi" sağlıyor... Bundan ötesini okumak isterseniz kitabı alın derin. :))

2021'de ben Can Aydoğmuş'un diğer kitaplarını da okumayı istiyorum kendi adıma. Ama o zamana dek, youtube kanalındaki tüm videolarını da izleyip daha da bilgilenebilmiş olmak istiyorum tabi...


Ancak kişiler kendilerini isterlerse onlara yardımcı olabilirsin, kişilerin özgür seçimlerine saygı göstermek durumundayız. Demem o ki evinizdeki dengeyi önemseyin. (Sayfa 32)

Olumsuz Kodlamalarınızdan Arının, Ruhunuza Yeni Kodlamalar Giydirin… (Sayfa 89)


2021'de daha fazla geliştireceğim, olumlu olan herşeyi hayatıma çekeceğim, kendimi daha güzele ve daha da hayırlısına hazırlamayı ihmal etmeyeceğim... Hayatımı seviyorum, kendimi seviyorum, zorlu geçen bu senenin içindeki tüm olumlu öğretileri kabul ediyorum ve olumsuzları serbest bırakıyorum.. Ben, ailem ve de çevrem; tüm evrenle beraber olumlu olan her şeye açığız. Her şey 2021'de daha da güzel olacak... =)


Önümüzdeki haftaya planladığım diğer yazılarımda; 2020'de okuduğum kitaplarımı, en çok kullandığım uygulamayı ve irili ufaklı planlarımı konuşacağız. 

Okuduğunuz ve orada olduğunuz için teşekkürlerimle. Görüşmek üzere, Sevgilerimle... :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)