18 Kasım 2020 Çarşamba

Peki, Şimdi Ne İstiyorum? - Kasım 2020

 

Sizce istekler değişir mi? Ama çok uzun zamandır çok istediklerimize dair istekler? Yani bir nevi hayalden öteye bizi tamamlayacağını düşündüğümüz istekler... 

Ben gerçek anlamda bize dair bulduğumuz bir düşün, isteğe dönüştükten ve onca emek verdikten sonra değişebileceğine inanmazdım. Ama bazen koşullar isteklerimizi değiştirebiliyor ve bizi sürümcemede bıraksa da yolunu bulup hayaliniz olmaya devam eden isteğiniz, yine şekilden şekile giriyor ve değişebiliyormuş meğer... 


Ekpss'ye 5 Şubat 2020 tarihinde başvurdum, tarihini çok net hatırlıyorum... Sınav o zaman 26 Nisan 2020'de gerçekleşecekti ama olmadı. Önce 9 Eylül'e, sonra 11 Ekim'e sonra da 15 Kasım'a ertelendi. Beni sanırım en çok bu değişikliklerin belirsizliği yordu bu sene... 

Sonrasında sınav tarihine kadar hep elimden geleni yaptım çalıştım ve çabaladım. Atanmayı hayal ederek bana uygun bir işte çalışmayı istemeye hep devam ettim. Sonucunda ders çalışırken istediğim gibi sürüp gitmedi fikirlerim...

Önce çalışma ağırlığımı Matematiğe verdim, sonra diğer derslere verdim. Son dönemeçte, "Eylül'de tekrar ertelenen sınav sebebiyle" matematiği çok hafif tuttum bu sefer ve hep sorguladım; "gerçekten istiyor muyum?" diye. Bu bir gerçekti ki, matematik çalışmak istemiyordum; matematiğin tüm konularına ağırlık vermek istemiyordum. Hele ki lise dönemimde dahi görmediğimiz "geometri" konularına hiç girmek istemiyordum... Sorular çözdüm, ama klasik matematikten öteye geçmedim; bilmem gerektiğini düşündüğüm kadarıyla, basit problem çözmeler, denklemler, sayıların ötesini bıraktım gitti işte.

Son haftalarda Tarihe ağırlık verdim, öncesinde çalıştığım coğrafya ve vatandaşlık konularını tekrar ettim ve son hafta test çözdüm yine... Baktım son iki hafta, o kadar uzun süredir derslerden ayrı kalmışlığımdan sebep o kadar çok strese sokuyor ki bu ders çalışmalar beni; dedim ki "Didem, sen elinden geleni yapıyorsun. Sınavlardan uzaklaştığın şu son iki seneden sonra, kendini fazlası için sıkmana gerçekten gerek var mı?" Gerçekten gerek yoktu... Ama bir kere de taşın altına elimi koymuştum, o sınav için elimden geleni yapmazsam sonrasında da üzülecektim. Devam ettim, uğraştım çabaladım ve didindim... 

Velhasıl sabrettim ve günler boyunca ders çalıştım, üç gün öncesinde sınavı atlattım da şimdi fikirlerimi yazabiliyorum. Geç olmadan farkettim, ama bir şeyin içerisinde iken keşfettiğiniz başka bir şey sizin fikirlerinizi değiştirebiliyormuş. Ben de isteklerimi aynen öyle değiştirmişim. Peki ben şimdi ne mi istiyorum?



Mesela çalışma hayatına en sıcak bakmadığım zaman dilimi bu korona süreci oldu sanırım... Hala çalışmayı çok istiyorum ama artık isteklerimden ödün verebileceğimi hissettiğim o zaman dilimine geldim... Ben artık herkes gibi iş ortamında 8-9 saat oturarak çalışmak istemiyorum ve bunu şu sağlık durumumla yapabileceğime, zorlanmayacağıma dair inancım da öngörüm de yok...

Oysa ben lise öğretimime başladım başlayalı, çalışmanın hayalini kuran bir gençtim. Sadece son 3 aydır ise herkes gibi normal hayatın içerisinde çalışma durumuma sıcak bakamıyorum. Buna virüs ortamından çok, engelli çalışma standartları gibi bir hakkımızın olmamasını görüyorum. Meğer ben eskiden daha polyanna gözümle bakıyormuşum duruma. Sağlık durumum son 8 senedir değişmiş de olsa, normal standartlarda çalışabileceğimi düşünüyordum hala. Çalışmayı hala çok istiyorum ama normal çalışan saatlerinde çalışabileceğimi düşünürdüm bir de eskiden. Artık düşünemiyorum...

15 Kasım 2020 tarihinde Ekpss'ye girdik ama sonucun tam olarak iyi gelebileceğine dair umudum yok. Çünkü sınavım "idare eder" geçti. Güzeldi ama daha güzel sınavlarım olmuştu ve ben sonucun iyi gelebileceğini biliyordum... Kısacası göreceğiz sonuçlar gelince diyelim...

Şu sıra beni mutlu edebilen şeyler, gerçek dışı hayaller değil. Gerçeğe yakın isteklerimi gerçekleştirebileceğim şekilde hayaller kurmak daha mutlu ediyor artık beni... Benim gibi bedensel kısıtlılığı olan bir kas erimesi hastası iseniz, beni çok daha iyi anlayabilirsiniz. Ama anlayamayacaklar için söyleyeyim, 28 yaşında hayatını yürüme fonksiyonunu şu anki durum için yitirmiş biri olarak; haftanın 5 gününü, 8-9 saat yaz-kış ev dışında geçirebilecek yeterlilikte değilim. Fiziksel durumuma uygun hareketliliği, ev ortamımda sağlayabiliyorum...

Misal annem ve babam gün içinde beni birkaç saatliğine evde yalnız bıraktığında kendi başıma vaktimi geçirebiliyorum. Ama evimiz sıcak, kış aylarındayız ve benim hala bu soğuklarda dışarı çıkıp yaklaşık 8 saatimi tekerlekli sandalyede avm içlerinde dahi olsa geçirdikten sonra evimize döndüğümüzde, evde olduğum zaman dilimindeki kas rahatlığıma ulaşmam çok zaman oluyor...

Dün işimiz vardı, saat 17.30'dan sonra. Annem, ablam ve küçük yeğenim Defnem ile beraber Bursa'ya gittik. Dönüşümüz 23.00'ı buldu. Kah arabada idik, kah randevumuz olan salonda, kah birkaç saatliğine AVM'de... Sonuç olarak döndüğümüzde, o soğuğun üzerimdeki etkisi çok yorucu idi. Sabaha kadar taş taşımışcasına yorgun uyudum ve uyandığımda "kar topu oynayıp dönmüşüm de, öyle uyumuşum hissi" vardı yine. Bu his benim için bir hayli yorucu oluyor, tahmin edersiniz ki... 

Kısacası, bunları diyebileceğimi hiç düşünmezdim; "Ben normal çalışma hayatının içinde olmayı artık istemiyorum!" Çünkü bir tek 5 saatlik dışarı çıkmaya bile vücudum çok başka tepkiler veriyor. Benim önceliğim bu konuda da sağlığım olmak zorunda ve ben hayallerimi gerçekleştirmek uğruna, "sağlık sınavı verirken üstelik"; bedel ödemek istemiyorum... Çünkü sağlıktan yana ödediğim bedel, bir tek beni değil ailemi de sarsıyor. Katettiğim yolları geri dönmek, sağlığıma zarar vermek ve çok istiyorum diye kendime eziyet etmek istemiyorum... 


Peki ne istiyorum? 

İstediğim şeylerin içerisinde olmadan da kendimi mutlu edebildiğim alanlarımda iş hayatımı da sığdırmak istiyorum...

Başka uğraşlar için bile olsa, artık yazmaya ara vermek istemiyorum... 

Örgü ile sıcaklık ve umut üretmeye, yazı ile bir başkalarının dünyasına eşlik edebilmeyi gerçekleştirmeye devam etmek istiyorum... :)

Bunları itiraf etmek ve içimi dökmek bile çok rahatlattı. Umarım ilerleyen günlerde de burada yazmaya devam edeceğim ve yine daha çok rahat edeceğim...


Şimdi size soruyorum; zamanla değişen ve şekil değiştiren istekleriniz var mı? Siz de onlara kucak açmayı başardınız mı? Üstelik onlara kucak açmanın güçsüzlük değil, gücünüzü yeniden keşfetmek demek olduğunu kabullenerek! Çünkü ben öyle yaptım... :)

Sevgilerimle... ;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)