24 Temmuz 2020 Cuma

Okuma Rutini Kurmak Ve Yeni Rutinler - Temmuz 2020


Son zamanlarda birçok çabam var, eski okuma rutinimi kurma çabam da bunlardan sadece birisi... :) Bu yazımın başlığı bu sebepten "okuma rutini kurmak" oldu ama aslında bundan da fazlası, yeni rutinlerimiz olan günlük hayatımdan bahsetmek istiyorum... Hoşgeldiniz, iyi okumalar. =)


Öncesinde, okuma rutinini birazcık kaybetmiş olanlar varsa, bir sayfa için bile olsa günde en az iki kere kitabı elinize almanızı öneriyorum. Geçtiğimiz hafta sonu, elime aldıktan sonra ikinci haftasına dönen iki kitabım adına rutin kurmak adına karar vermiştim. Bunun üzere, ilk kitabı dün okumayı tamamlayabildim ve üstteki de bugün bitecek. Bunu iki kitabı da yanımda tutmayı başararak, birini balkonda birini de salonda bırakarak başardım...

Başlangıçta gün içinde 2'şer sayfa okuyabilir halde idim, gün geçtikçe 10-20-30 oldu yeniden. Çünkü zaten okuma alışkanlığı olan biriydim de, ihmal etmeyi bıraktım... :) Sonuç güzel gördüğünüz gibi. Yapmak istiyor ama istediğiniz gibi verim alamıyorsanız kendinizden, herhangi bir işten ötürü, o işi en ufak haliyle en az iki kere yapmaya uğraşın. Bende bu işe yarıyor, bakarsınız sizde de işe yarar... (Not; üstteki fotoğraflar, benim için önemli görülen bu başarının fotoğrafı işte. Rutine bindirmek üzere başladığım pazar gününden sonra, başarılı üçüncü gün tescilledim... Ve böylece de devam ettirebildim...)


Yeni rutinlerimiz oluştu bir de öncesinde, yaklaşık son 3 haftadır bu rutin devam etmekte... 

Bir önceki yazımda bahsetmiştim, ablam işe başladı bu ay yeniden diye. Defne'm doğmadan öncesinde doğum iznine çıkmıştı, Defnem 21 Mart günü doğdu ve o da büyüdü bile de, ablamın yine doğum izni bitti ve iş hayatına da geri döndü yine... Temmuz'un ilk haftasında başladı işe ve bu sefer annem için de bizim için de ablamlar için de iyi olabilecek kararlar aldık... 

Kağanımın küçüklüğünde şartlarımız iyi durumda değildi, hem ablamlarla aynı şehirde ama işleri dolayısıyla uzak bölgelerde idik başlangıçta. Öncelikle ilk sene onların evinde haftasonları eve dönmeli şekilde beraber yaşadık bir süre... Sonra 2 seneye yaklaşık, onlar gitti geldi kaldılar bizde haftasonları ve haftaiçleri bizimle kaldı Kağanım. Derken, kuzum 3 yaşına kadar ister istemez hasret çekti ve iki evi de evi bellediyse de, çok zorluk yaşadı... 3. yaşında, ablamlar işlerini değiştirip bizim yaşadığımız bölgeye taşınınca da, akşamları artık evine gidebildi kuzum. Ki o bile, uzun bir süre pek zorlu oldu Kağanım açısından. Bir çocuğu düzeninden koparmak çok ayrı zormuş, ben de bu süreçte öğrenmiş bulundum...

Şimdi ise şartları uydurabileceğimiz şekilde, bizim eve bırakmalarına bile gerek kalmadan; annem çocuklara, evlerinde bakmaya karar verdi. Hem çocuklar evlerinde rahat etmeye devam edebilsin diye, hem de annem akşam evine döndüğünde dinlenebilsin diye. Bu hem Defne'yi daha kolay büyümesine sebep olsun, hem de onunla beraber bu süreçte Kağanım da daha fazla eskiden olan tüm sorunlarını unutabilsin diye bir şans oldu... 

2019'da tek yeğenim vardı, 2020'de iki yeğenim var ve şimdi onların bir arada büyümesine şahit olacağım. Bir tek çocuğun büyümesine tanık olduğum 8 sene üzerine, 8 sene + 4 aylık bir süreçte bambaşka bir hayat sürüyoruz diyebiliyorum... :) Çok şükür ki...


Bizim şimdiki yeni rutinimizde neler var dersek; 

Annem artık sabahları erkenden kalkıp babamla beraber ablamlara yürüyüş yaparak gidiyor, babam eve geri dönerek yürüyüşünü tamamlıyor ve ben uyanana dek bekliyor...

-- Son bir haftadır daha erken kalkmaya başladım bu arada, ilk iki hafta uyuyabildiğim kadar uyudum nedense. İyice uyanmadan, kendi başıma uyandıktan sonraki işlerimi halledemez durumdaydım. Epey hamlamışım aslında...

Tuvalette kendim idare ediyorum, akşamları annem evde olmadıkça olabildiğince üzerimde sorumluluk. Öyle ki gün içinde annem yanımda olduğu için, daha çabuk olduğu için kıyafetlerimi tümden annemin yardımıyla değiştiriyordum. Şimdi bu yeni düzen sayesinde, pijamalarımı gündelik kıyafetlerimle değişme işi de bende... 

-- Bu yeni düzenin en büyük faydası bana oldu sanıyorum ki, zorunda kalıp da uğraşmam gereken bir döneme girdiğimi hissediyorum. Annem her ne kadar kendisi ilk iki hafta "aklı bende" olduğundan ötürü kararımızdan geri dönme kararı almak üzere cümleler kursa da ve rahat olmadığını söylese de, ilk haftadan beri zincirlerimi kırabiliyor olduğumuzu gördük. Bu yüzden kararımızdan geri dönmesine izin vermedik. Bu yeni düzen "çocukların da evini bilmeleri açısından" çok iyi bir karar, "benim E-Kpss'ye çalışabilmem ve yazmalarımı sürdürebilmem açısından da" en iyisi oldu...

Annem bu yeni düzen sayesinde akşamları evinde oluyor, bir de şimdilik Pazar günleri tüm gün evinde olabiliyor. O evde yokken babamla kahvaltımızı ediyoruz, beraber vakit geçiriyoruz ve sonrasında işlerime dönebiliyorum. Derslerime çalışıyorum, kitaplarımı okuyorum, blog hesaplarımla ve instagram hesaplarımla uğraşıyorum... Hem işlerimi yapıyorum, hem de kendimle ilgilenmeyi sürdürüyorum. 

-- Son üç haftadır biraz da zorunda kalmış gibi olmayı kabullendiğimden beri, sorumluluklarıma odaklanmayı daha çok başarır oldum. Zor olsa da bu hafta derslerime de daha başka dikkat ediyorum, daha erken uyanmaya dikkat ederek kendi başıma yatağımda doğrulma konusuna da. Sabahları yeniden uyanır uyanmaz hareketlerimle güne başlayabilir oldum, kahvaltı sonrasına bırakmadan kaslarımı egzersizlerle ödüllendiriyorum... :)


Yeri gelecek benim de annemle ablamlara gideceğim, kısa süreli de olsa kalıp döneceğimiz zaman dilimleri olacak; ama tümden olmayacak, bu yeni rutin bizim düzenli hayatımız olacak. Tüm ailemiz için...


Sadece bu kadar az maddenin, az görünen gündem maddelerinin "bence" çok iyi etkileri olmaya devam edecek gün geçtikçe... Misal artık daha rahat üstümü değiştiriyorum, çok belirgin değilse de biraz daha rahat hareket eder konumdayım. Gün geçtikçe maddeler de çoğalacak...

Bir "Kas Erimesi Hastası" olarak konuşuyorum; aslında ne kadar çok hareket, o kadar verimli bir hayat demek. Ama kasların yorulması ve zarar görmesi, geriye dönüşlere de sebep olunması demek. Bu yüzden yorgunluklar ve kasılmalar korkutuyorsa da, bu seneki sebebi "çok pasif gerdirmelerden yoksun kaldığımızdan ötürü"... Aslında her türlü şeye hazır olmayı da bilmek gerekmiş ama kendini tanımadan "her türlü şeye hazır olmak kolay değil". Özellikle de konu hem sizin kontrolünüzde görünüyor gibi olsa da, sizin kontrolünüzde değilse.. 

Korona virüs süreci ülkemize gelene kadar, bu kadar fizik tedaviden yoksun olabileceğimizi düşünmezdim mesela. Yapabileceğim birçok güçlendirmeyi yapabilmek istiyorum hala. Korona virüslü hayatta, yeni normale geçmeden önce; istemsiz kontrollü duraklamaya geçmiştim bu yüzden. Ama şimdi, Haziran sonundan beri fizyoterapilerimi yeniden almaya başlayalı, fizyoterapistimin sözünü daha çok dinliyorum; egzersizlerime alışkanlığımı kazandım çoktan da, artık korkularımı da geriye atıp egzersiz yükseltmelerime duraklama getirmiyorum... Değişik kas gruplarına yönelmelerimi de, bu süreçte geliştirmeye başladım şükür ki yeniden... :) 3 ay fizyoterapistsiz kalmanın sonucunda, kayıp olarak nitelendirebileceğimiz birkaç kas grubunun güçsüzlüğünü gidermeye başladıkça; tüm kas gruplarını her türlü fizyoterapistle egzersiz yokluğuna, hazır olması üzerine uğraşmaya başladım da... (Anlatması biraz zor oldu ama anlatabilmişimdir umarım)


Her şeyin sebebi var, her şeyin beraberinde getirdiği düzenler ve de zorunlu değişimler var. Bu da bizim için bir milat olsun, dönem kendi düzenlerince devam etsin ve korkmayalım ilerleyerek gelişim gösterirken "devam etmekten". Diliyorum ki... Sanıyorum ki bu benim en çok korktuğumdu, gelişirken duraklamaya sebep verirsem diye; duraklayarak, yavaştan alarak ve büyük adımlar atmaktan çekinerek devam etmeye çalıştım. Ama artık akıllandım. Hem ilerliyorum, hem de ağırdan almayı başarabiliyorum.. ;) 

Okuduğunuz için teşekkürlerimle. 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)