26 Nisan 2019 Cuma

Sahili Özlemişim, Kendime Güvenmeyi De


İçimizdeki coşkuyu ve kendimize güvenmenin mutluluğunu es geçmeyelim olur mu, bu her birimiz için ihtiyaç bu devirde..."
Demiştim dün Facebook sayfamda, 23 Nisan 2019'u anlattığım yazımın linkini paylaşırken... Bu arada o yazım da burada, okumak isterseniz ve Gemlik'te Coşkulu 23 Nisan kutlamalarımıza dair fotoğraflarımızı görmek isterseniz eğer... :) 


O gün 23 Nisan sebebiyle uzun zamandan sonra ilk defa sahile de inmiş bulundum... Yol üzerinden geçmek başka, bir bahane ile o sahilde olmak başka hani. Ne zamandır istesem de gerçekleştiremediğim bir durumdu benim için. Daha önce hiçbir arkadaşımla ayakta olduğumdaki gibi o sahilde turlamadım, ailemle de yürüdüğümdeki gibi o sahilde bir daha turlamadım. Nice başka sahillerde tekerlekli sandalyemde bulundum da, Gemlik sahili bir daha kısmet olmamıştı bu zamana kadar işte. Bu 23 Nisan bana çok güzel bahane de sundu yani; ne zamandır özlediğim o sahile yeniden kavuşma fırsatım oldu bayram... 

Sahili özlemişim... Özlediğimi biliyor olmama rağmen sanki yürürken bolca turladığım o sahili; ilk başlarda bilhassa kaçındığım akülü sandalyemle gezme fikrinin beni üzecek ve yoracak gibi hissetmem tamamen saçmaydı diyebiliyorum şimdi. Ama 23 Nisan sebebiyle o sahil meydanında olmak, bir kez ablamla sahile yöneldiğimizde turlayamadan atlıkarıncaları görüp durmamızdan sonrasında; en son benim tek başıma babamla Kağanı bez bebek yapımı atölyesinde bıraktığım gibi yönelmem, büyük cesaret unsurları idi benim için... 

Sahilde tek başıma dolaştığımda çektim üstteki resimleri... Şansımıza o gün hava çok güzeldi ve biraz ilerledikten sonra çiçeklerin demirlerle çevrildiği bir kısımın önünde durup denizi seyretme fırsatı buldum yeniden. Önemli olan nokta, tek başıma olmamdı öncelikle; güç verdi, kendi mutluluğumu kendim sağlamış oldum yeniden dışarıda. Denize karşı durup elimdeki su torbalarından su şişesini çıkardım ve su içtim denize karşı. Bu kadar basit şeyi içimde nasıl içselleştirebildiğime ve bunun daha yazısını yazmadan kendi içimde konuştuklarımı duydum! Bu durum sahili özlememin ötesinde, kendimce bir şeyler yapabilmemin hazzına da erişmekti benim için... Yeniden kendime güvendiğim bir alanı bulma ve aslında gücümü toplayamadığım ölçeklerde, böyle de idare edebileceğime dair kendime söylenişlerimdi o anlarım... 


Bu sıra akülü sandalyem biraz arızalı, garantiye göndereceğiz; şarj tutmadığı ve çok çabuk tükendiği sebebiyle, bu yüzden çok fazla da ilerleyemedim ve geri dönmek zorunda kaldım o gün aslında. Ama gel gelelim, o 15 dakikalık zaman dilimi ne hissettiklerimi ve buna nasıl ihtiyacım olduğunu anlamamda yeterli idi...


Eskiden sahilde çok turlardık; Manastır bölgesine taşınmadan öncesinde Gemlik'in içeri mahallelerinden birinde otururduk çünkü ve ben o zaman ayakta idim de daha... Manastır dediğim bölge, şu üstte gördüğünüz denizin kenar kısmında gördüğünüz evler; orası Gemlik'in içerisinde üst kesimlerinde bulunan bir semt konumunda şimdi. Denizi gören en güzel yerlerinden biri Gemlik'in ama sahil seviyesinde bulunmak da hala apayrı imiş benim için, her ne kadar artık Manastır'ı oturmak için en uygun görsek bile. Buraya taşınmadan önce ise, hiçbir zaman Manastır'da oturmayı kabul edemeyeceğimizi düşünürdük oysa. Ah, zaman...

Sahip olmak istediğim kolaylıklarım var mesela benim, her engellinin sahip olmak istediği kolaylıklar bunlar; kendi başına istediği yere ulaşabilmek ve de sokaklarında şehirlerimin rahatça dolaşabilmek. Bir başka şehire veya şehrimin bir yerine giderken, "engelli rampası var mı, benim girebileceğim ve rahat hareket edebileceğim yerler mi?" diye sorgulama gereği duymamak gibi... Sanırım beni epeydir yoruyormuş bu durumlar, dışarıya tek başıma çıkamama sebeplerimden en büyüğü bu mesele bir süredir... Sonra ne dışarıdaki sosyal mekanlar ne de her apartmana girebilmek mümkün hani benim için; ülkem bu alanda gelişsin çok isterim... Sahilde bunları sorun etmeden turlayabilmek de güzeldi aslında, orası bizler için de gezmesi en rahat yerlerden biri zira.

Hani çalışmak istiyorum diyorum ya; hiçbir işyerinin bana uygun ne girişi ne de ortamı mevcutmuş, ben ihtiyaç giderebilmek için öğle arasında bir kez ailemin desteğine ihtiyaç duyarım dediysem de, işyerlerinin hekimleri işyerlerini bana uygun görmediği için çalışmamın uygun olmadığını söylüyormuş... Sahilde bunları mı düşündüm derseniz, istemsizce biraz düşündüm yine doğrusu. Ama sahilde rahatça gezebiliyor olmamdan sonrasında düşündüm bunları...

Ben hem sahilde gezmeyi hem de tek başıma bir yerlerde olabilir durumda olmayı ve insanları gözlemlemeyi özlemişim meğer yine. Sahilde o bir sürelik gezintim ve yüzümü denize tek başıma dönüp de sakin suları seyrettiğim anlar, büyük bir mutluluk ve sakinlik hazzını yaşattı ya bana; yine çoğu şeyi başarırım güveni geldi bana, kendi kendimi mutlu edebilme hazzı... Kendime güvendiğimi ve de tek başıma açık havada kaldığımda iyi hissettiğimi farkettim.

Velhasıl; benim Gemlik'im çok güzel de, benim ve benim gibiler için hala biraz uygun değil ama uğraşılacağına bu seçim döneminden sonra inanıyorum diyebilirim. Şimdi akülü sandalyemi garantiye gönderelim gelsin de, havalar da biraz daha ısınsın o arada; daha fazla bu hissettiklerimi gerçek hayatta kendime yönelik iyilikğim adına, gerçek edebilmeye uğraşacağım yeniden...

Çok erteledim; ayağa kalkayım da, öyle gezerim dedim. Kendimden akülü sandalyede olmanın beni dışarıda yoracağına dair inancımdan ötürü, denemekten bile korktuğum şeyleri bu zamana dek hiç denemedim. Neler nelere sebep oluyor da, kendimizi boş yere geçiştirdiğimizi anlıyoruz sonrasında. Şimdi biliyorum ama! Ben her duruma ayak uydurabilirim, yeter ki kendime güvenimi ve o kendi kendimi mutlu edebilme hazzımın bana getirdiği gücü her türlü es geçmeyeyim; akülü sandalyede imişim, biri görmüş, biri eski halimi bilirmiş, kimse beni oradan ibaret saymaktan öteye geçemeyecekmiş "BANA NE" diyebilmeliymişim... :)

İşte bunları öğrendim, iyiden iyiye. Birçok şeyi deneyimledikçe anlıyorum kendimi de, eski yeni demeden anlamlandırıyorum kendimi. Es geçmeyelim kendimizi anlamayı, anlamlandırmayı ve mutlu etmeyi e mi? :)

Sevgilerimle...   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)