10 Kasım 2017 Cuma
Kasımpatılar ve Sarı Zeybek Belgeseli - Bugün 10 Kasım
Bana bilmeden Kasımpatıları sevmeme vesile olan birileri var ise, ilkokul öğretmenlerimdir. Her 10 Kasım'da okulumuzdaki Atatürk büstünün önünde anma töreni yapmamız için aldırtırdı öğretmenlerimiz İlkokulda ve ortaokulda.... Nasıl büyük sorumluluk, nasıl değerli bir sorumluluktu bizler için tahmin edemezsiniz. Başlarda benim için büyük görev olan bu olgu, sonraları bir sevgiye dönüştü. Kasımpatıları anma çiçekleri olarak anar oldum kendimce, sonra çok severek okula götürene dek koklar durur oldum... Krizantem'miş diğer adı; hep unuturdum, dün bakınca tekrar anımsadım.
Liderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün ölüm yıldönümü bugün. 10 Kasım'a dair hatırladığım o kadar çok şey var ki, bu yazıyı yazmak istedim... Ebediyete uğurladığımız gün diye anarız mesela bugünü, zira liderler ölmez bizler için. Ebediyete uğurlandığı 10 Kasım'da, üzerinden 80 sene geçmiş olmasına rağmen hala sevgiyle ve özenle anılıyor olması benim için her sene büyük bir onur ve gururdur...
Örgün öğretimi bitirdiğimden bu yana, her 10 Kasım sabahı siren sesleri ile anma töreni için uyanırım çoğunlukla. Dün gece de bu olgunun varlığını bilerek uyudum, ama dün o kadar rahatsızlandım ki sabaha karşı uyuduğum için siren seslerini dahi duymamışım. Bu burukluk ile uyandım sabah annemler uyandığında. Hala rahatsızım ama geceki kadar değil şükür ki... Atamı Sabah 9'u 4 geçe anmaya katılamadım, ama gün içinde anma videolarındaki siren sesleriyle andım. Bu güzel bir gelenek, ülkemizi düşmanlardan kurtaran ve bizler için Cumhuriyet'i kuran Atama ve silah arkadaşlarına-atalarımıza saygı demek benim için...
Çok fazla bir şey anlatmayacağım Mustafa Kemal Atatürk hakkında. "Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir." demiş kendisi. Bize öğretilen ilk öğüdü idi bu... Biz böyle öğrendik ve benimsedik. Devrimleri kötülük adına değil, bir milleti geliştirmek adına olmuş hep. Çocukluğumuzu, gençliğimizi ve fikirlerimizi sunabilecek iradeyi onun ve onun devrindeki atalarımızın sayesinde elde etmişiz. Bu her ülkeye nasip olmayacak büyük bir onurdur!
Can Yücel'in bir belgeseli var, Sarı Zeybek isimli. Atatürk'ün Son 300 Günü'nün anlatıldığı, benim ilk izlediğim belgesel olarak hatırladığım belgesel... Daha küçük yaşta bu belgeseli her 10 Kasım'da izlerdik biz. Sabah 9.04'te Atatürk büstünün önünde anma törenimizi yapardık, sonraki 3 dersimize girerdik. Öğle arası zili çalar, yemeklerimizi yerdik ve hemen sonrasında okulumuzun büyük salonunda sandalyelerimize kurulur ve bu belgeseli izlerdik tüm okulla... Bıkmadan, usanmadan ve her 10 Kasım'da ve sonrasında etkisinden çıkamayarak! Yıllar sonra Lise'de iken Can Dündar'ın bu belgeselinin kitabını da okudum. Etkisinden yine çok çabuk kurtulamadım... Bugün bu yazıyı yazıp bir geleneği yerine getireceğim. Benim için Lise'den sonra ara verdiğime üzüldüğüm bir gelenek; Sarı Zeybek belgeselini izlemek...
Tüm bu anlattığım ilkokul ve ortaokul anılarım sebebiyle, 10 Kasım gelince; aklıma önce kasımpatılar, sonra da Sarı Zeybek belgeseli gelir işte. Çocukluk, hayatımızı şekillendiren en derin yaşlarımızın dönemi... Atatürk'ümüzün hayatımızda yer edişi güzel çağrışımlarla ve bilgelik dolu öğütleri ve fikirleri ile gelişti, beraber okuduğum ve büyüdüğüm arkadaşlarımla beraber. Dilerim bunu nesilden nesile de aktarabileceğiz.
Atatürk'ü sevmek, ülkemi ve milletimi sevmek demek benim için. Gencinden yaşlısına, en küçük toprağından en büyük işletmesine, öğretmeninden köylüsüne, en yabancısından en yerlisine kadar milletini sarıp sarmalayan bir lider o benim için... Üretmeye ve gelişmeye değer veren bir lider. Toprağı bol, ruhu şad olsun; o bizim kalbimizde, biz de onun izindeyiz... Övünmek gibi olsun, biz Atatürk'çüyüz... :)
Sevgilerimle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)