17 Eylül 2016 Cumartesi

Not Aldım Veya Not Ettim - #29 - 2016 Yazından Notlarım


Benim bir aralar çoğunlukla Cumartesi günleri yazmaya çalıştığım bu yazı dizim vardı değil mi? Uzun zamandır ard arda yazıları az sıklıkla yazar olduğumdan ötürü, böyle bir dönüş yapabilirim dedim. Antalya-Ankara derken, geleli 2. hafta da bitiyor bile. Elbet yazın yine notlarımı almayı unutmadım. Okuduklarımdan, izlediklerimden ve ettiğim sohbetlerden en aklımda kalanları biraz yazmak istedim bugün. Çarpıcı bilgiler ve öğretilerim var kendimce. İyi okumalar... :)


Okudum, Öğrendim; Kanlı Elmas...

4 kitap okudum bu yaz, henüz yazısını yazamadım ama okuduğum kitap sayısından çok fazla olarak da Wattpad hikayesi okudum; romantik, komedi, dram olmak üzere, birçok hikaye... Bunlardan biri Aşk Nöbeti adlı bir hikaye idi, kitabı bile çıktı yakın bir zamanda. Wattpad sitesine buradan, Aşk Nöbeti kitabına da buradan ve buradan ulaşabilirsiniz...

Hikaye çok güzel araştırmalı gerçekleri ortaya koyarak komando Ulaş Akahan'ın, Alin Tunalı'ya aşık olması ve zoraki de olsa durulmasını anlatıyor. Durulmak dedi isem, çapkınlık anlamında durulmasından bahsediyorum. Yoksa aşk ve adrenalin dolu bir kitap, ama tam bir yetişkin kitabı... Aşkları çok güzel anlatılmış, yazarı Ayşe'nin elinden. Ve de kalemini beğendiğim nadir wattpad yazarlarından kendisi...

Kanlı Elmas'ı nasıl öğrendiğime gelince; Hikayenin bir bölümünde, (sanırım 51.bölüm'dü, öyle not almışım.) Ulaş'ın pırlantaya karşı bir anti-sempatisi olduğundan bahsediliyor. Kanlı Elmas hikayesini buradan öğrendim işte. Afrika'nın yoksul bölgelerinde elmas ve değerli pırlanta taşlarının yoksulları zor kullanarak ve karın tokluğuna bile zoraki çalıştırarak bulunduğunu öğrendim... Temiz üretim diye bir durum varmış bu sebeplerden ötürü. Pırlanta'ya karşı deli gibi bir tutkum olmadı bu zamana dek. Ama bu durumu öğrendikten sonra da daha bir soğukluk geldi doğrusu. Üzüldüm, bu bozuk düzene ve birilerinin emeğinin sömürülmesine yine bozuldum...

Sizde bilin istedim, dünya üzerinde böyle bir şey varmış. Ben ömür boyu taşıyacak da olsam pırlantanın pahalı oluşundan çekiniyordum doğrusu, meğer ne zorluklar ve ne acılarla bulunanı da varmış... Kanlı Elmas ile ilgili bilgi almak isteyen varsa, bulduğum bir bilgi kaynağı da burada. Dilerim nice insanların emeklerinin ve eziyetlerinin üzerine sefa sürenlerden olmayız...



Doğrudan Aç Eğriden de Tok görülmemiştir. --> Ahmet Dedem


Antalya'dan gelmeden önceki sabah kahvaltıda söyledi dedem bu sözü. Biliyorsunuzdur huyumdur, duyduğum büyüklerimin sözlerini ve güzel sözleri kaydetme gibi bir huyum var. Beğendiğim sözler heybemde bulunsun, onlardan ders çıkartayım. Ve öğrendiğim kadar da öğreteyim istediğim için de bu yazı dizisi var ya, ayriyetten... :)

Bu sözü dedem, "kişi nasıl yetişirse ve de nasıl eğitirse kendisini öyle gider" gibisinden söyledi. Ben öyle anladım, zira konuştuğumuz konular buydu; nasıl oraya geldiğimizi bilmediğim, memnuniyet meselesi. İnsanlardan, uzak birkaç köylüden bahsedildi. İsimlerini şimdi bile hatırlamadığım. Bende sanırım şunu sordum, "Ama neden öyle yapmışlar ki dede?" Dedem de bana bunu söyledi işte, olayı anlattıktan sonra; "Doğrudan aç, Eğriden tok görülmemiştir. Unutma bunu kızım." Dedemin anlattığı olaya gelirsek, aklımda tek bir an'ı bile kalmış değil. Ama kavgalarımıza, tartışmalarımıza ve anlaşmazlıklarımıza rağmen, buluştuğumuz ortak noktalardan ve konulardan bir öğreti çıkarabilmiş olmak güzel işte... :)


Her şey illa yoluna girer, ne kadar karıştığının önemi yok...


Bu söze gelince, bu da Fox dizilerinden birinden; Bana Sevmeyi Anlat dizisinden. İlk bölümünün tekrarını bir gece verirken Fox Tv, ki ben o gece Ankara'da fena rahatsızlanmış ve 3-4 saat boyunca midemdeki sertleşmenin, bir şey yemediğim halde -midemdeki geğirmenin geçmesini bekliyordum annemle. O gece; mide ilacı, mide pastili içmeme rağmen geçmedi bir türlü. Sabah 3 ve 4 sularına kadar annemle bekledik bizde. Babam Ankara'da halamlarda kalıyordu, biraz daha geçmezse en kötü ihtimalle Ambulans çağıracaktık ve biz bir yandan benim durumumu düzeltmeye çalışırken, bir yandan da bu dizinin ilk bölüm tekrarını izliyorduk...

Orada, Başrol karakterlerinden birinin abisi söylüyordu cümleyi, "Her şey illa yoluna girer, ne kadar karıştığının önemi yok." O gün rahatsızlığım sebebiyle, bir yandan kulak kabartıp beğensem de, bir yandan da sıradan bir söz demiştim. Sonra 1 hafta bitti Ankara'da, evimize döndük ve o dizinin tekrarları dönmeye başladı tekrar, ilk 2 bölümün. Tabii ilk bölümü annem ve babam izlerken, bu söz yine çıktı karşıma. O zaman, neden kaydetmiyorum ki dedim. Zira görüyoruz ki, her şey yoluna giriyor bir şekil de; şekil değiştirse de, hayatımızı değişikliğe tabi tutsa da. Ama esas önemli olan, bizim nasıl başa çıkabildiğimiz oluyormuş meğer hayatta. İnsan yıllar geçtikçe bunu öğreniyormuş. :)



Şarkı; Funda Ft. Doğukan Manço-Yüzleşme

Bu yaz en çok dinlediğimiz müziğe gelince, Kağanımla beraber dinlediğimiz birçok müzik var aslında. Ama sanırım en en çok, bu şarkıyı dinledik. Zira benim zil sesi müziğim oldu bir de çok sevdiğimden ve benim kadar Kağanım da sevmişti sonra. Bir zaman sonra -telefonumun sesini açık bıraktığım zamanlarda- Kağanım anne ve babasının aradığını bile söylediğimde bir süre açtırmıyor, "şarkı çalsın teyze, dur açma." diyordu. :) E madem öyle, ben bu yazı dizimin sonuna mutlaka bir şarkı tutturuyorum, 2016 yazının en çok dinlediğimiz müziği olsun dedim... Dinlemek isterseniz, klibi ile beraber burada.

Uzun zaman sonra bu yazı dizimi paylaşmış olmaktan mutlu ve umutluyum. Zira yazı dizilerime dönmüş olmak da müthiş bir his, darısı diğer yazı dizilerimin başına... Daha birçok notum oldu, dolu dolu bir yazdı ama en akılda kalanları bunlardı. 4 maddede 2016 yazından notlarımdı bunlar işte.

Sevgilerimle... :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)