2016'nın ilk pikniğini, geçtiğimiz Pazar günü (29.05.2016) yaptık. Güzel olmasına güzeldi, hiç yoktan akrabalar ile beraberdik; azınlıkta da olsak. Ama ben henüz kendime yeni gelebildim, zira epey hastalandım ben piknik sırasında; salgın mıdır, açık hava çarpması mıdır, feci mide rahatsızlığı yaşadım. Tam olarak tadına varamadım bu piknik'imizin, ama yine de güzeldi; diyorum ya ailecek ve akrabalarla olmak bile güzeldi...
Orhangazi-İznik Piknik alanında idi, piknik yerimiz. Divriğli'lerin pikniği idi. Annemin tarafta babamın tarafta Divriğili bizim. Aslında daha kalabalık olurduk da, çoğu akrabalarımız burada değil bu aralar. Divriği Pilavı ve pikniği için toplanılmıştı. Bizim kahvaltılığımız da, piknik malzemelerimiz de tamdı. O gün sabahın erken saatlerinde gittik piknik yerine; Veli amca, Sakine amca, annem, ablam,eniştem, Kağanım ile beraber, Babam bizi bıraktı ve işine gitti oradan da. Kahvaltıya girişmeden hemen öncesinde ve kahvaltı sırasında, alana hazırlanan kolonlardan internetten çalan şarkılarla başladı şenlik. Türküler gırla idi, güzeldi de. Kahvaltı sonrası ise hemen halaya geçti büyükler küçükler...
Piknik'ten hatırımda kalan türkülerden birkaçı şöyle idi; Sivas Halayı idi (Hani şu Sivas'ın Kızları, diye sözleri olan), sabahtan benim aklıma takılan ve söyleye söyleye ablama da bulaştırdığım ve en nihayetinde sazıyla sanatçımız gelmeden öncesinde çaldırdığımız Öf Öf şarkısı, Bir de Sen Sivas'ı Seyret, Yar Bende Seni şarkısı... Bunlar haricinde hatırımda kalmayan birçok türkü de söylendi, davul zurnadan sonra da önce de saz eşliğinde halaylar da çekildi. Davul Zurna akşam 17.30'a kadar falan piknik alanında idi... Türkülerden en sevdiğim ise o gün Öf Öf'tü, zira bu aralar yine dilime dolanan türkülerden biri oldu kendisi... :)
Türkü de dinleyen biriyim ben; gerek bazı Anadolu türkülerimizi sevdiğimden, gerekse de ablamın küçüklüğümden beri türkü dinlemeye daha tutkun oluşundan kalma bir alışkanlık. Ama seçerim ben Türküyü de işte, her türküyü dinlerim diyemem. Bir de; İyi saz çalan, çalarken güzel sesiyle türküsünü söyleyen biri olursa bulunduğum ortamda, bilsem de dinlerim bilsem de. Bu da ayrı bir mesele tabii ki. :)
Valhasıl akılda kalanlar; sazlı sözlü dinletiler, halaya koşan ailem ve akrabalarım, muhabbete katılmaya çalışan bir bendi. Bir araya gelmek güzeldi, muhabbeti de pek severim de; ben rahatsızlandım öğleden sonrasında işte. Rahatsızlanana kadar biraz kitabımı okudum, kendimce müziklerle ve açık havayla hem kendimi hem de muhabbetleri dinledim. Ama uzun zaman olmuştu bu kadar açık havaya çıkmayalı herhalde, bir de ortalıkta salgın varmış efendim; mide ve bağırsakları hasta eden bir mikrop. Pek halsiz düşürdü beni o gün bu durum, 14.00'ten 17.00'e kadar sancısını ve sıkıntısını çektim. Bahsetmiştim, ablam geçen hafta bu mikrop sebebi ile rahatsızlanmıştı, onun ilaçları iyi geldi bana saat 17.00'den sonra alınca... Ama sonrası da fena idi, halsizliği bitmedi 20.30'da eve dönene dek arttı durdu. Ta ki yatana kadar... Unutmadan, uzun zamandır böyle bir halsizlik yaşamamıştım ben. Daha bugün öğlen toparladım kendimi, aman sizler dikkat edin dostlar...
Arada akraba piknikleri yapmalı böyle, halaylı ve sazlı sözlü. Ama benim bir isteğim daha var esasında bambaşka, yemekten çok atıştırma faslı olsun ama sazı sözü bol olsun isterim... Ki bundan seneler öncesinden beri, ki bu yapmak istediklerimin listesinde bulunan henüz gerçekleşmemiş maddelerden biri hala. Yapmak İstediklerimin Listesi, burada. :)
Eskisi kadar buluşmaların sık olamadığından bahsediyorum ya, görüşemediğimiz kısımlar ile bu piknik vesilesiyle görüştük buluştuk işte. İşte tam da bu yüzden diyorum, bitmesin bağlar tükenmesin eski zamanların halleri diye... Güzel bir piknikti; babam geldi akşam işten çıkıp, mangalımız biraz geç -babam bile geldikten nice sonra- yandı. Ama sazı sözü güzeldi, ortamı güzeldi. Ayarlasak ayarlasak kaçsak böyle alanlara. Yemesi içmesi hiç önemli değil, maksat muhabbet, birliktelik ve gönül açlığını doyurmak olsun. Ben böyle düşünüyorum. Dilerim nice pikniklerimiz olur bu yaz da, ama 2016'nın bu ilk pikniğindeki gibi hasta olmam ve nice anılar ve fotoğraflar biriktirmiş olurum sevdiklerimle yine...
Siz siz olun, aman bünyenize dikkat edin bu ara. Ben uzun zamandır böyle halsiz ve böyle yorgun düşmemiştim. Bu yazı bugüne bu yüzden sarktı. Bir de zorla da olsa, Mayıs'ı bu yazı olmadan uğurlamak istemedim. Son yorgunluklarımı atmadım hala, ama daha iyiyim bugün. Mayıs'a güle güle, Haziran'a merhabam şifa dileklerimle. Sevgiler... :)