5 Mayıs 2016 Perşembe

İnternet Günlüğüm 2016 - #3 - Üst Üste Geldi Hüzünler - (Mayıs Başı)



Mayıs'a bir başladık pir başladık. Hafta başı değişik ve verimli olacak derken Mayıs ayı için, kötü haberlere giriş yaptık. Hasta haberlerinden önce vefat haberi geldi, sonrasında da hasta haberleri düştü ardı ardına. Ben şimdi bu yazıyı yazarken, babam Ankara'dan yeni döndü; diğer akrabalarımızla beraber defin işlemleri ve baş sağlığı ziyaretlerinden... İçimizde ve dışımızda, gökyüzü gibiyiz annemle günlerdir; bir açılıp bir kapanıyoruz, bır sıkılıp bir dökülüyoruz. Alahım beterinden korusun cümlemizi... (Üst Resimde gökyüzünden kareler; 04.05.2016'dan)


Sevgili İnternet Günlüğüm; 

Mayıs başladı, haftanın ilk gününde baba tarafından en büyük kuzenimizin vefat haberini aldık. 54 yaşında idi, kalp krizindenmiş vefatı. Allahım rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. İçimiz sıkılıp sıkılıp açılıyor hala, şoktan çıkabilmiş değiliz. En büyük keder halamın gönlüne düştü elbette, Allahım sabrını versin dilerim cümlemize... 

Babam Pazartesi günü akşamdan Ankara'ya yola çıktı işte bu haberi alınca. En büyük yeğenini toprağa vermek zordu elbet, vefat eden abimi görmedim ama evlatlarını biliyor ve tanıyordum küçüklüğümden beri. Sabır dilemekten ve dua etmekten yapacak bir şey kalmayışına da, ben kuzenimi tanıyamadan kaybetmiş oluşumuza da üzgünüm bir de... Hayat uzak şehirlere atmış, Hüseyin abim evlenmiş uzak ülkelerde bile çalışmıştı hep. Kısmet olmamış ben büyüdükten sonra karşılaşmak, mekanı cennet olsun.

Annem gidemedi ise de Ankara'ya, Pazartesi günü babamı yolladık gece otobüsüyle ve uzaktan haberleri almaya devam ettik işte. Ertesi gün akşam olduğunda, Salı gecesine doğru da bir başka akrabamızın vefat haberini aldık daha sonrasında telefonla. Yine Ankara'da, bu sefer anneannemin hala oğlu imiş vefat eden. Ben ve ablam tanımıyoruz, ama annem elbette tanıyor ve biliyormuş kuzenini. Üst üste geldi acılar, sıkıntılardayız biraz. Ama daha beterinden korusun dilemek gerekirmiş, beterin beteri varmış ama üst üste gelen acılar da epey feci oluyormuş... Ölümün büyük farkındalığı içinde kendime bir kez daha çeki düzen vermem gerektiğini hissediyorum derinden, 3 gündür...


Gökyüzü gibiyiz işte, Mayıs ayında üst üste gelen acılar ile doldu bulutlarımız ve çağlıyoruz. Halamın acısını düşünemiyorum, uzakta ve ulaşamaz durumdayım şimdi ama yine de acısına sabır duaları etmeden geri duramıyorum. Annem ve ablam, oflamalarının sebebini "Anne olunca daha iyi anlayacağımı." söylüyorlar. Ben bilemesem de tam olarak şimdi, "Allahım düşmanıma bile evlat acısı vermesin." diyebiliyorum şükür...

Vefat haberlerinin ardından, bir o kadar da hasta haberi aldık İnternet Günlüğüm... Annemin amcasının hasta olduğunu öğrendik önce, sonra da bir diğer amcasının eşinin hasta olduğunu öğrendik. Ve acil şifalar dileyebiliyorum maalesef yine sadece. Kemter amcamı bilirim ve çok da severim; anneannem daha sağ iken Antalya'ya gidiş gelişlerimizde hep karşılaşırdık tatillerde ve çocuk-genç demeden kişiye vakit ayırmasını bilen biridir kendisi. Dünyamızın Kemter amcam gibi büyüklere daha çok ihtiyacı olduğunu düşünürüm hep... Ve anneannemin vefatından sonra ilk ve son kez gittiğimde annemlerin köyünde dağlardan bize sakızlar topladığını ve daha birçok da anımı hatırlıyorum amcam ile ilgili aslında. İşte uzaktan da olsa hastalarımıza acil şifa duaları edebiliyoruz. Cümle hastalara da şifalar olsun inşallah...


Ve büyük bir farkındalığa daldım gönlümde;

Pazartesi günü sabahı ve öğleninde kafam öylesine dolu idi ki, bir türlü tamamlayamadığım uğraşlarım ve isteyip de gerçekleştirmeyi başarabilecek miyim gelecek planlarım için. Dostum Meromla konuştum, ne yapacağımı bilemediğimi ve kafamın çok karmaşık olduğunu söyledim. İşte o günün öğlenine kuzenimizin vefat haberini aldık. Bu sefer şok olmuş şekilde "Ne kadar gereksiz şeyleri dert ediyorum kendime, ölümün belki de tek gerçek olduğu bu dünyada..." diye düşündüm durdum ister istemez de... 

Pazartesi gününün gündüzündeki kadar kederli değilim yapamadıklarıma. Bir de yapmam gereken işleri ertelemeye hevesli değilim şimdilerde... Kederliyim bir tek yitip giden, belki de hiç vakit geçiremediğim kuzenimi kaybettiğimize. Ve de kederliyim ölümün daha gerçek olduğu dünyada, çok şey yapabileceğimi iddia ederek kendime ve en iyisini yapmaya yönelik düşünsel anlarımda geçen zamanlarda yaşayamayadığım zamanlarıma... 

Geldi mi üst üste gelir hüzünler derler zaten. Allahım sabrını versin inşallah... Zor olacak alışmak, yaşananlar üzerine yeniden hayata. Bir kez daha deneyimliyormuşum gibi, ölümü bile bile hayatı ve yaşamanın nasıl olması gerektiğini.Yapamadığıma kanaat getirdiğim birçok şeyden yolumu ve tavrımı değiştirmem, kısa olan şu dünyada daha da faydalı olabilmekten yana kendimi geliştirmem gerektiğini bir kez daha kavradım ben; Mayıs başlı başına giriş yapar yapmaz...

Görüşürüz İnternet günlüğüm. Kıssadan hisse; Hayat kısa. Hayatta varlığı esas olan şey ise, ciddiye aldığın şeylerin tüm ciddiyetini yaşamın gerçek değerlerinden üstün tutmamakmış işte... Sevgiler...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)