25 Aralık 2015 Cuma

Ah Şu İnternet...


Ah şu internet dedim bu hafta ve hiçbir şey yazmayı istemedi gönlüm. Yeni haftanın ilk günüydü ve yatmadan önce aldığım bir haber, bu hafta böyle yazmamamı mümkün kıldı yeniden işte... Farkettim ki yeniden; internet feci girmiş hayatımıza, ailemiz olmuş bu ortamda yazıya dökülen duyguların esas sahipleri...

İnternet'e bazen kızıyoruz ama, bir o kadar da hayatımızın her anında yer kaplıyor işte. Takip ettiğimiz kişiler, hayatımızdan biri oluyorlar. Bir bakıyoruz mutluluğu mutluluğumuz, hüznü hüznümüz oluyor.. Hani büyüklerimiz diyor ya; "interneti güzel kullanırsan büyük bir nimet, kötüye kullanırsan da büyük bir illet..." Aynen durum böyle...

Bazen internette, eski bir öğretmeninizin iyi haberini alabilirken, bazen de en sevdiğiniz öğretmenlerinizden birinin ölüm haberini alıyorsunuz. Öğretileri zihnimize geliyor, anılarımız da gömülmüş ve bir devir kapanmış gibi oluyor... Bazen hiç beklemediğiniz şekilde, lise veya ortaokuldan bir arkadaşımızın ölümü veya mutluluğunun haberi düşüyor gözümüzün önüne. Hiç görüşmüyor da olsanız ne zamandır, yetiyor işte içinize işlemeye... En kötüsü de; ufak tefek de olsa muhabbetiniz olan birine bile dalıyor gidiyorsunuz, iyi veya kötü haberiyle. En ufak anı dediğiniz, tüm hayatı sorgulatıyor size...

Çok uzatmayacağım; internet benim de hayatımda büyük bir yer kaplıyor doğrusu. Hele ki son birkaç senedir blog yazmakla daha da çok yer kaplar olmuş. Bundan 6-7 ay öncesinde "Cihan'ın Bahçesi" adlı blog sahibi Cihan abla'nın vefat haberini almıştım, çok ama çok garip gelmişti; Allah rahmet eylesin tekrar, mekanı cennet olsun inşallah... Cihan ablanın bloğu hala açık, kapatan olmadı. Eski yazılarını okuyan var mı bilmiyorum, ben dün son yazısına baktım zor da olsa yeniden; yine garip oldum ister istemez...

Bu hafta başında ise; daha bu bloğu açmadan öncesinden beri takip ettiğim ilk blogger Sergül abla'nın ve ailesinin acısına tanık oldum. Şöyle demiş; "İnsanlar acılarını sosyal medyadan nasıl paylaşabiliyor derdim büyük konuşmuşum." Bu sözleri ve devamını okumak nasıl acı geldi, nasıl sıcak basıyor düşündükçe hala; anlatamam. Birini takip edince netten, o da ailenizden oluyormuş. Bunu Kato ailesinin bebeklerinin haberlerini aldığımdan beri, iyice anlar olmuştum. Efsun'umuzun acısını ise, Sergül abla ve Yoshi abi kadar elbet olamaz ama, yürekten yaşıyorum. Sabrını diliyorum onlar için. Onların hayatından olduğu kadar, benim ve benim gibi birçok kişinin de hayatından Efsun geldi geçti demek istedim bugün. Es geçemedim... Bugün Söke'de uğurlanacaktı meleğimiz, sabrını versin Allahım ardındakilere inşallah...


Ah şu internet; mutluluk da veriyor, acıyı paylaşmayı da öğretiyor. Hayatını öğreniyorsunuz birinin, kırgınlıklarını ve hayat deneyimlerini öğreniyorsunuz. Benzeşiyorsunuz ya da belki zıt düşüyorsunuz, hoşunuza gider ve inanırsanız onunla deneyimliyorsunuz birçok şeyi. Uzaklardan ama yakın biri oluyor sizin için... Kaçmak isteseniz de olmuyor, yanıbaşınızdaki acı çeken birinden kaçmaya çalışmak gibi oluyor bu. 

Ah şu internet, başaramaz derken başardı, uzakları yakın etti, dokunmadan da olsa gönülleri bir etti işte.. Ben bu hafta hep bunları düşündüm ve yazamadım, kapıldım geldim bugüne günlerin akışıyla. Bir kez yazmaya başlamışken buralarda insan, anlatmadan edemiyor işte; 3 senede deneyimledim bunu. Allahım Kato ailesine sabır versin ve nice evlat acısı yaşayanlara da sabır versin; yaşamadım ama, çok gözlemledim. Acısı bir başka oluyormuş, Allahım kimseye yaşatmasın dilerim. Bu aralar tek dileğim sanırım bunlar; çocuklar acı çekmesin, ölmesin ve Allahım kimseye böyle acılar yaşatmasın. Amin... İyi dileklerimle, sevgiler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)