6 Temmuz 2015 Pazartesi

2015 Okuduğum Kitaplar - İlk 6 Ay...


2015'in ilk 6 ayı bitti, ama ancak yazabildim bu yazıyı. Ve bu senenin 6 ayında 11 kitap okuyabildim sadece. Sadece diyorum, çünkü bana hayli az geldi; her ne kadar geçen senenin ders döneminde daha az kitap okumuş olsam bile... Daha okumak istediğim ve okumamı bekleyen çok kitabım var. Dersler, sınavlar ve düğünler derken, aksattım yine doğrusu. Ama yine de fena değil sanırım... :)



Senenin ilk zamanları, Ocak ve Şubat ayında 5 kitap okumuştum. Ocak ayını 1 kısa kitapla, Şubat ayını da diğer resimdeki 4 kitapla bitirdim. Elime en çok kitap alabildiğim aylardan ilki, Şubat ayıydı. Şimdi dersler de bitmişken, yeniden elimden hiç kitap eksilmediği günlerime dönmeyi diliyorum. Ocak ve Şubat ayında okuduğum kitapların yazısı burada...

1.) Sergüzeşt - Samipaşazade Sezai
2.) Taaşuk-I Talat Ve Fitnat - Şemsettin Sami
3.) Kohlaas İsyan - H. Von Klest
4.) Decameron Hikayeleri - Giovannı Boccacio
5.) Eragon - Christopher Paolini 



Mart ayında sadece 2 kitap okuyabilmiştim, yeniden sınav hazırlıklarına giriştiğim zamanlardı. Nedense 2 senedir, sınav hazırlıklarımdan kitap okuyamaz oldum. Bunu düzeltmek adına; bu yaz önümüzdeki senenin çok üniteli derslerine çalışmaya başlayayım, diyorum. Belli mi olur, ders dönemlerim içindeki okuma durumumu da dengelemiş olurum en azından... :)


1.) Meyhane- Emile Zola; Emile Zola'nın okuduğum ikinci kitabı bu. Ancak Bir Aşk Hikayesi kadar anlatımı güzel gelmedi. Belki de yayınevindendir diyorum...

2.) Kırmızı Ve Siyah - Stendhal; okudum ama konusu beni cezbetmedi. Eskiye dair fazla terim olduğundan değil de, tasvirleri pek siyasi uslubuyla olunca sıkıldım. Belki de amacı buydu ama konusu beni sarmadı. Başka yayınevinden de bulsam tercih etmem gibi görünüyor...


Ve gelelim Haziran ayında okuduğum kitaplarıma; en çok okuduğum ikinci ay, Haziran ayı olmuş. Demek ki yavaş yavaş okuma alışkanlığıma geri dönüyorum. İki resimdir Eldest kitabı görünüyor. Evet sık sık elime aldığım, ama sınavlar gereğince çokça da bıraktığım bir kitap oldu. Aslında akıcı bir anlatımı var. Ancak araya giren sınavlar ve Eragon kadar aksiyonlu gitmediği için biraz sürüklendi elimde sınav dönemimde. Sanırım içinde bulunduğumuz Temmuz ayında bitireceğim Eldest'i de... :)

1. Yaşar Kemal - Tek Kanatlı Bir Kuş; Yaşar Kemal kitaplarımı bu seneki Bursa Kitap Fuarı'ndan almıştım. Kısa hikaye tarzında bir roman, Tek Kanatlı Bir Kuş. Aynı zamanda ilk okuduğum Yaşar Kemal romanı oldu. İnce bir kitap ve 1 saatlik işi var, öyle diyeyim ben size. Kısa olmasına rağmen, eski zamanlardaki birkaç karakterin güzel harmanlandığı bir kitap. Elime aldığımdan itibaren, eski kokan bir hikaye gibi geldi bana. 

2. Yaşar Kemal - Yılanı Öldürseler; Tek Kanatlı Bir Kuş'a nazaran daha fazla eski kokan bir kitaptı. Ve üstelik, içinde geçen fikirler de eski ve gerici.. Hikaye; kitabın kahramanının babasının öldürülmesinin ardındaki, tüm köylünün ve yakınlarının intikam duygusunu anlatıyor. Beni eski zamanda da şimdide de bulunan intikam duygusunun kötülüğüne ölesiye inandırdı yeniden diyebilirim... 

3.) Şebnem Burcuoğlu - Kocan Kadar Konuş; okudum yazısı burada, kitaptan uyarlanan filmine dair yorumum da burada...

4.) Sarah Jio - Böğürtlen Kışı; kayıplara, çözülmemiş olaylara ve bazen geçmişle kendimizi bağdaştırmaya dair güzel bir Sarah Jio kitabı daha. 


Şu zamana kadar okuduğum kitapların hepsinden ayrı zevk aldım. Ancak beni en çok sıkan sanırım Decameron Hikayeleri oldu. Çünkü hikayeler neredeyse birbirinin aynısıydı ve bir anlatım bütünlüğü bulamadım. Okurken yorulduğum bir kitaptı. 

2015'in sonuna kadar, kitap okuma hedefim 50 kitap okumak adına... Şimdilik 11 adet, acaba sene sonuna kadar elimdeki kitapları bitirebilecek miyim. Hayırlısı.. Mutlu Haftalar... :)

5 yorum:

  1. Emile Zola ve Stendhal kitaplarınızın yayınevlerini okuyamadım ama bu kitapların inceliklerini görünce kısaltılmış yayınlar olabileceklerini düşündüm. Ne yazık ki klasikleri okumak için ciddi yayınevlerinin kitaplarını tercih etmek gerekiyor.
    Her ikisi de çok güzel ve dönemini çok iyi yansıtan kitaplardır.
    Her ikisini de sevemediğinize göre -eleştiri için beni bağışlayın lütfen- romanların geçtiği dönemleri fazla bilmediğiniz dolayısı ile arka planını çözemediğiniz kitapların içine giremediğiniz anlaşılıyor. Belki bir on sene sonra okuduğunuzda çok farklı bulursunuz.
    İyi dileklerimle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için teşekkür ederim, estağfurullah eleştirinizden ötürü hiç gocunmadım. Aksine yorumunuz beni mutlu etti. Sizin gibi kibar dille değil de kaba şekilde yorumunu yazıya dökenlerle de karşılaştım, sizin yorumunuz gayet yerinde bence. :)

      Belki de dediğiniz gibi, yaşımda değilim. Ama siyasi içerikli olduğu için, biraz Kırmızı Ve Siyah'ı kendime uygun bulamadım. Ama başka yayından okursam, Emile Zola'nın Meyhane kitabını daha hoş bulabileceğimi bende düşünüyorum. Çeviri çok farkediyor, özellikle de klasiklerde daha da çeviri açısından dikkatli olmak gerekiyor. Belki yeniden okursam ileride, belli mi olur Kırmızı Ve Siyah'ı da beğenirim dediğiniz gibi.

      Yorumunuz için tekrar teşekkür ederim, sevgilerimle... :)

      Sil
    2. Bu arada yayınevini söylemeyi unutmuşum, GOA yayınlarının her iki Dünya Klasiği de.. Güneş gibi bir simge var G ve A'nın arasında. :)

      Sil
    3. Ne yazık ki hiç tercih etmediğim yayınevleri grubundadır. Kitapların tam ve eksiksiz çevrildiğinden de emin değilim. Mutlaka ciddi kitaplarınızı YKY, T.İş Bankası Kültür Yayınaları, Dost Kitabevi Yayınları, Remzi Kitabevi gibi yayınevlerini tercih edin.
      Kırmızı ve Siyah romanı siyasi içerikli değildir. Bu düşünceyi nasıl edindiğiniz bilmiyorum. Sadece yazar Stendhal'ın Napolyon'a hayranlığı vardır. bunu da kısmen roman kahramanı Julien Sorel'in düşüncelerine yansıtmıştır. (J. Sorel tutkulu ve iki büyük aşkı arasında kalan kararsız genç bir papazdır)
      Sevgi ve saygılarımla.

      Sil
    4. Yazarın kitapta yer verdiği anlatımdan yola çıkarak siyasi diyorum. Çünkü başlangıçta bahsettiği ortamın epey bir tasviri vardı siyasi açıdan. Her yayınevinin klasik kitabını almamak açısından dikkat ederim aslında, ama oldu bir kere. Geçen senelerde almıştım. Klasiklere karşı pek tutkun değilim de hala aslında, merak ettikçe ve istedikçe dünya klasikleri okuyanlardanım. Zamanının geldiğini hissettiğim başka vakitte okurum yine inşallah bu iki kitabı da. Her kitap herkeste aynı derecede etki etmiyor. Klasiklerin her biri bu durumu doğrular derecede bence. Yorumlarınız için teşekkür ederim tekrar. Sevgiler benden :)

      Sil

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)