Not Almak Veya Not Etmek... Bu yazı dizisinde hayatımın içinden not aldıklarımı, sevdiğim veya hoşlanmadığım şeylerden not ettiklerimi, düşüncelerimi ve kaydetmek istediklerimi göreceksiniz... :)
Daha önceki "Not Aldım Veya Not Ettim" yazısı altında notlarımı okumak isterseniz buraya tık tık... :)
Geçtiğimiz haftanın Not Aldım Veya Not Ettim yazısı bu. Yoğun geçen bir haftasonu dolayısıyla ve geçtiğimiz hafta Kağan'ın huysuzluğu ve ateşli halleri dolayısıyla Not Aldım yazısını yetiştiremedim. Bugüne kaldı bu yazı... :) Bugün daha iyiyiz çok şükür, ama huysuzluğumuz var doğrusu hala biraz... Geçelim geçtiğimiz hafta aldığım notlarıma... :)
-Büyük Konuşmak
Ablam ben kendimi bildim bileli çoğunlukla türkü dinlerdi. Beni türkü dinlemeye de, ders çalışırken müzik dinleme alışkanlığımı kazanmama da ablam vesile oldu. O evlenip gittikten sonra evden, bir süre türkü dinlemedim. Onun dinlediği türden türkü yani... Daha çok özgün müzik tarzı veya karadeniz ve ege gibi yöresel türkü dinlemiştim... Ama bir zaman sonra onun dinlediği müzikleri özlediğimi de farkettim. Çünkü en güzel öğütlerimden bazılarını da türkülerden aldığımı biliyorum bu yaşıma kadar. Ailemden, ve ablamın dinlediği türkülerden... Doğrusu ailem iyi öğüt verir... :)
Kasetçalarımız bozulana kadar, bizim evde kaset dinleme devri geçmedi. Hala uygun bir fiyata kasetçalar bulabilsem ikimize de ayrı ayrı alacağım... Ablamın da benim de kasetlerimiz ayrıydı, hala saklarız. Fırsat buldum mu ben dinlerdim, diğer türlü de ablam dinlerdi kasetçalarda kendi kasetlerini. Ve Orhan Hakalmaz çok sevdiği türkücülerdendi ablamın... Bir şarkısı vardı Orhan Hakalmaz'ın Sevilir şarkısı. Şöyle bir öğüt var şarkının kendisinde; Büyük Lokma Ye, Büyük Söz Söyleme... :)
Ben bu yaşıma kadar büyük laf söylememeye gayret ettiysem de, çoğu zaman asla dediğim şeyler başıma geldi maalesef. Bu hafta yine "olmaz" dediğim birşey için korkarken buldum kendimi. "Asla" diyip de yanılmaktan korkuyorum bu sıralar yani. :) Allahım büyük konuşmaktan geri koysun ağzımızı diliyorum... :) Not almak istedim bunu, bitecek bu büyük konuştuklarıma rastlama işim inşallah. Umarım başka büyük konuştuğuma daha rastlamam hayatımda...
-Benden Bir Öneri; Elinden Geleni Yapma Konusu...
Aklıma şöyle birşey geldi bu hafta yine. Neyi yapmaya kalkıştıysam, birileri tarafından şu laflara maruz kalmaktan kaçamadım. "Elinden geleni yapma, daha fazlasını yap!" Bu öğüt değil, resmen eziyet eder şekilde baskı altına almak. Heves kırmak, motivasyonu sıfıra indirmek bence... Şu sözleri not aldım bu konu hakkında bu hafta, içimden geldiğince;
"Elimden geleni yaparım dersin, "elinden gelenin fazlasını yap" derler. Elimden gelenin en iyisini yapacağım dersin, "elinden gelenin daha da fazlasını yap" derler. Hep fazla söylerler, hep çok isterler. Ama hiç ne kadar yapabilirsin diye sormazlar. Veya hiç elinden geleni beğenmez, "ve yapacağına inanıyorum" demez bazıları...
Umursama kimsenin dediğini, ne istediğine bak sen. Başkalarının dediği sözler, hayatının hatası olmasın. Boşver; senin emeğin hemen amacına ulaşmasın. Gün gelir başarısızlığından cesaret alıp başarılarının doruğuna kendin çıkarsın, hakkını vererek yanında duranlarla..."
Bu sözüm, sizin başarınızı istemediğinizi hissettikleriniz için geçerli. Anne-baba, dost, can diyebileceğiniz kişiler, sizden her zaman en çoğunu istemez. Sizi hep yapabileceğine inanmaya iter ve yanınızda olduğunuzu belirtmeyi tercih eder. Çünkü asıl istediğiniz böyle cesaretlendirilmektir. Fayda uğruna kendinizi tüketmek başarıya çıkarmaz her zaman, kendine güven ve başarmayı çok istemek önemlidir hayatta... :)
(Benden inciler kısmı olsun bu da dedim. Hissettiklerim bunlar, bana göre doğrular bunlar)
-Fotoğraf Saklama Düzeni
Merak ediyorum; hayatınızı ölümsüzleştirmeyi amaçladığınız ve sevdiğinizle güzel bir anı kareledikten çok sonra bile bir daha elinizi attığınızda çabuk ulaşabilmeyi amaçladığınız fotoğrafları, nasıl ve nerede saklıyorsunuz? Neye önem veriyorsunuz mesela? Ay ay mı? Veya günlük mü? Özel günleri senelik bir albüm içerisinde aylık dosya içinde mi saklıyorsunuz yoksa benim gibi?
Ben fotoğrafları saklama düzenime önem veriyorum, çünkü fotoğraf çekmeyi sevdiğim kadar onlara ara ara bakmayı da seviyorum. Bu sanırım günümüzün fotoğraf çekmeyi sevenlerinin küçük bir sorunu. Fotoğrafı çekmem ile bitmiyor benim için her şey yani, birçoğu gibi. Bir zamanlar Arkadaşlarımla, Ailemle diye ayırdığımı biliyorum fotoğraflarımı. Ama sonradan bu durumdan vazgeçip, senelik saklama düzenimi korumaya başladım.
Şimdi zaman zaman ay ay, zaman zaman da bir gün içinde çekilmiş fotoğrafları klasörleyip saklıyorum. Buraya not ediyorum, çünkü sizin de yorumlarınızı almayı istiyorum bu konuda. Bir fikir edinip, aradığım fotoğrafa daha çabuk ulaşabilmeyi istiyorum. Bildiğim bu konuda bir program yok, ama hiçbir fotoğrafımız kaybolmasın istiyorum.
Not edeceğim şey bu konu hakkında aslında şu; Teknolojinin fotoğraf çıkartma kültürünü bitirmeye yönelik hareketini sevmiyorum. Kağan'ın sayılı çıkartılmış fotoğrafı var mesela, bu durum benim için iyi birşey değil. :) Siz de benim gibi düşünüyorsunuz değil mi? Kim elinde fotoğrafının olmasını ve kitap arasına ailenizle veya bir dostunuzla çekindiğiniz fotoğrafı koyarak kitap okumayı sevmez. (Bana göre böyle tabi) Bir de albüm bakmanın tadı, ayrıdır benim için. Sizin için de böyle değil mi? :)
-Haftanın Şarkısı
Bu haftanın şarkısına gelince, ben bu sıralar feci şekilde yine Gökhan Türkmen'e takılmış durumdayım. Benim için Gökhan Türkmen her müziği güzel olan şarkıcılardan. :) Yeni bir albüm veya şarkı hazırlığında sanırım, takip ettiğim kadarıyla. Ama şimdilik son olarak Çatı Katı parçası çıktı, tam benim fikrimi anlatıyor aslında bu şarkı. :)
"Yarın hatrımı sorsan ne olur, bugün hevesimi kırdın bir kere. Gitme dememle kalsan ne olur, gönlün çoktan yola çıkmış bir kere!" Madem öyle sizi bu şarkıyla baş başa bırakıyorum. :)
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Sevgimle ve sağlıcakla kalın... :)
Geçtiğimiz haftanın Not Aldım Veya Not Ettim yazısı bu. Yoğun geçen bir haftasonu dolayısıyla ve geçtiğimiz hafta Kağan'ın huysuzluğu ve ateşli halleri dolayısıyla Not Aldım yazısını yetiştiremedim. Bugüne kaldı bu yazı... :) Bugün daha iyiyiz çok şükür, ama huysuzluğumuz var doğrusu hala biraz... Geçelim geçtiğimiz hafta aldığım notlarıma... :)
Kağan'ımın bana ve anneme dün dışarıdan dedesi ile toplayıp getirdiği ilk çiçekle başlayayım dedim. Maşallah kuzuma, nice güzel çiçekler toplar getirir daha bize inşallah. :) Bu çiçek benden hepinize gelsin... :)
-Büyük Konuşmak
Ablam ben kendimi bildim bileli çoğunlukla türkü dinlerdi. Beni türkü dinlemeye de, ders çalışırken müzik dinleme alışkanlığımı kazanmama da ablam vesile oldu. O evlenip gittikten sonra evden, bir süre türkü dinlemedim. Onun dinlediği türden türkü yani... Daha çok özgün müzik tarzı veya karadeniz ve ege gibi yöresel türkü dinlemiştim... Ama bir zaman sonra onun dinlediği müzikleri özlediğimi de farkettim. Çünkü en güzel öğütlerimden bazılarını da türkülerden aldığımı biliyorum bu yaşıma kadar. Ailemden, ve ablamın dinlediği türkülerden... Doğrusu ailem iyi öğüt verir... :)
Kasetçalarımız bozulana kadar, bizim evde kaset dinleme devri geçmedi. Hala uygun bir fiyata kasetçalar bulabilsem ikimize de ayrı ayrı alacağım... Ablamın da benim de kasetlerimiz ayrıydı, hala saklarız. Fırsat buldum mu ben dinlerdim, diğer türlü de ablam dinlerdi kasetçalarda kendi kasetlerini. Ve Orhan Hakalmaz çok sevdiği türkücülerdendi ablamın... Bir şarkısı vardı Orhan Hakalmaz'ın Sevilir şarkısı. Şöyle bir öğüt var şarkının kendisinde; Büyük Lokma Ye, Büyük Söz Söyleme... :)
Ben bu yaşıma kadar büyük laf söylememeye gayret ettiysem de, çoğu zaman asla dediğim şeyler başıma geldi maalesef. Bu hafta yine "olmaz" dediğim birşey için korkarken buldum kendimi. "Asla" diyip de yanılmaktan korkuyorum bu sıralar yani. :) Allahım büyük konuşmaktan geri koysun ağzımızı diliyorum... :) Not almak istedim bunu, bitecek bu büyük konuştuklarıma rastlama işim inşallah. Umarım başka büyük konuştuğuma daha rastlamam hayatımda...
-Benden Bir Öneri; Elinden Geleni Yapma Konusu...
Aklıma şöyle birşey geldi bu hafta yine. Neyi yapmaya kalkıştıysam, birileri tarafından şu laflara maruz kalmaktan kaçamadım. "Elinden geleni yapma, daha fazlasını yap!" Bu öğüt değil, resmen eziyet eder şekilde baskı altına almak. Heves kırmak, motivasyonu sıfıra indirmek bence... Şu sözleri not aldım bu konu hakkında bu hafta, içimden geldiğince;
"Elimden geleni yaparım dersin, "elinden gelenin fazlasını yap" derler. Elimden gelenin en iyisini yapacağım dersin, "elinden gelenin daha da fazlasını yap" derler. Hep fazla söylerler, hep çok isterler. Ama hiç ne kadar yapabilirsin diye sormazlar. Veya hiç elinden geleni beğenmez, "ve yapacağına inanıyorum" demez bazıları...
Umursama kimsenin dediğini, ne istediğine bak sen. Başkalarının dediği sözler, hayatının hatası olmasın. Boşver; senin emeğin hemen amacına ulaşmasın. Gün gelir başarısızlığından cesaret alıp başarılarının doruğuna kendin çıkarsın, hakkını vererek yanında duranlarla..."
Bu sözüm, sizin başarınızı istemediğinizi hissettikleriniz için geçerli. Anne-baba, dost, can diyebileceğiniz kişiler, sizden her zaman en çoğunu istemez. Sizi hep yapabileceğine inanmaya iter ve yanınızda olduğunuzu belirtmeyi tercih eder. Çünkü asıl istediğiniz böyle cesaretlendirilmektir. Fayda uğruna kendinizi tüketmek başarıya çıkarmaz her zaman, kendine güven ve başarmayı çok istemek önemlidir hayatta... :)
(Benden inciler kısmı olsun bu da dedim. Hissettiklerim bunlar, bana göre doğrular bunlar)
-Fotoğraf Saklama Düzeni
Merak ediyorum; hayatınızı ölümsüzleştirmeyi amaçladığınız ve sevdiğinizle güzel bir anı kareledikten çok sonra bile bir daha elinizi attığınızda çabuk ulaşabilmeyi amaçladığınız fotoğrafları, nasıl ve nerede saklıyorsunuz? Neye önem veriyorsunuz mesela? Ay ay mı? Veya günlük mü? Özel günleri senelik bir albüm içerisinde aylık dosya içinde mi saklıyorsunuz yoksa benim gibi?
Ben fotoğrafları saklama düzenime önem veriyorum, çünkü fotoğraf çekmeyi sevdiğim kadar onlara ara ara bakmayı da seviyorum. Bu sanırım günümüzün fotoğraf çekmeyi sevenlerinin küçük bir sorunu. Fotoğrafı çekmem ile bitmiyor benim için her şey yani, birçoğu gibi. Bir zamanlar Arkadaşlarımla, Ailemle diye ayırdığımı biliyorum fotoğraflarımı. Ama sonradan bu durumdan vazgeçip, senelik saklama düzenimi korumaya başladım.
Şimdi zaman zaman ay ay, zaman zaman da bir gün içinde çekilmiş fotoğrafları klasörleyip saklıyorum. Buraya not ediyorum, çünkü sizin de yorumlarınızı almayı istiyorum bu konuda. Bir fikir edinip, aradığım fotoğrafa daha çabuk ulaşabilmeyi istiyorum. Bildiğim bu konuda bir program yok, ama hiçbir fotoğrafımız kaybolmasın istiyorum.
Not edeceğim şey bu konu hakkında aslında şu; Teknolojinin fotoğraf çıkartma kültürünü bitirmeye yönelik hareketini sevmiyorum. Kağan'ın sayılı çıkartılmış fotoğrafı var mesela, bu durum benim için iyi birşey değil. :) Siz de benim gibi düşünüyorsunuz değil mi? Kim elinde fotoğrafının olmasını ve kitap arasına ailenizle veya bir dostunuzla çekindiğiniz fotoğrafı koyarak kitap okumayı sevmez. (Bana göre böyle tabi) Bir de albüm bakmanın tadı, ayrıdır benim için. Sizin için de böyle değil mi? :)
-Haftanın Şarkısı
Bu haftanın şarkısına gelince, ben bu sıralar feci şekilde yine Gökhan Türkmen'e takılmış durumdayım. Benim için Gökhan Türkmen her müziği güzel olan şarkıcılardan. :) Yeni bir albüm veya şarkı hazırlığında sanırım, takip ettiğim kadarıyla. Ama şimdilik son olarak Çatı Katı parçası çıktı, tam benim fikrimi anlatıyor aslında bu şarkı. :)
"Yarın hatrımı sorsan ne olur, bugün hevesimi kırdın bir kere. Gitme dememle kalsan ne olur, gönlün çoktan yola çıkmış bir kere!" Madem öyle sizi bu şarkıyla baş başa bırakıyorum. :)
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Sevgimle ve sağlıcakla kalın... :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)