17 Eylül 2013 Salı

Fotoğraflarla 1 Haftam - #16


Garip Hisler içerisinde iken 2 gündür, unutuverdim ne yazacağımı dün. :) Fotoğraflarla 1 Haftam yazısının 16. yazısı bugüne sarktı o yüzden. Gerçi artık Pazartesi yerine Salı yazmaya da alıştım. :)

Geçen hafta neler olmuş bakalım... :)



Haftaya Mersin'den gelen halam ve eniştemi misafir ederek başladık. Bizde 2 gün kaldılar ve sonrasında diğer durakları olan İstanbul'a geçtiler. Ama ondan öncesinde onlar gitmeden önceki günlerde, yaz tamamen bitmeden bir Kumla sahiline doğru uzandık. Valla ben Kumla'dan eskiden aldığım hazzı da alamadım doğrusu. Bende bir anormallik mi var acaba, yoksa eski tat mı yok bir şeylerde? 

Neyse yukarıdaki resimin amacını anlatayım. Babamı ladeste ve tavlada yendiğim zamanlar sayılıdır. Gerçi son birkaç zamandır Ladeste geçerli değil bu kural. Ancak önceki günden tutulan Ladeste babamı yenince, Babam Kumla dönüşü Ekler tatlısı almak zorunda kaldı. :) Bizde bu tatlı çok sevilir, hele ki ablam çok sever. Ablam yerine de, kendi yerime de yedim o gün ayıptır söylemesi. :)


Kağan epey büyüyor sanki gözümüzün önünde. Maşallah kuzuma, Bul-Tak oynamaya bile başladık biz. :) Bir süredir sürekli telefon kablolarını telefonlara takmaya ve birşeyleri iç içe koymaya çalışıyordu. Antalya'dan beri zamanı geldiğini düşünüyordum Bul-Tak oyununu oynamasının. Daha yeni başladık oynamaya, epey maharetli gibi. Tabii zorlandığı şeyler ve sabırsızlığı da çok... :) 


Bu hafta da farkettim yine, fotoğraflarını çekmekten vazgeçmeyeceğim bir gökyüzü ve gün batımı merakım var. Bu merak günden güne telefonumu, gün batımı resimleri ve bulut resimleri ile doldursa da mutlu ediyor beni. :)


Şu resimdeki çiftin evlilik yıldönümü idi 10 Eylül. Annem ile babam 30. yıllarını bitirdiler bu sene, 31. senelerinden gün aldılar. İyi ki evlenmiş ve bizleri doğurmuşlar. Nice 40'lara 50'lere 60'lara 70'lere olsun inşallah, sağlık ve mutlulukla... :) 


11 Eylül'de Gemlik'in Kurtuluşu idi. Yelkenlileri pek iyi görüntüleyemedim. Ancak burada hazırlık halinde idiler. Babamın söylediğine göre o gün Gemlik'in Kurtuluşu adına Yelkenlilerin gösterileri varmış. Biz gidemedik ama eminim ki çok iyiydiler. 

Eskiden Gemlik'in Kurtuluşu çok coşkulu kutlanırdı. 9'undan ya da 8'inden başlardı Eylül'ün, 11'ine kadar da sürerdi. Şimdi ne konser var ne de birşey... Dilerim eski neşesine kavuşur Kurtuluş kutlamalarımız...


Benim bıdığım cam kenarında ve balkon kenarında dışarıları bakıyor. Arabaları izliyormuş sıpa. Bir kuş ya da uçak gördü mü, hemen dönüp arkasına bakıyor. Ama böyle cam kenarında dikili durduğuna bakmayın, gözüm üstünde, annem ve babam da hep tetikte... Büyüyor valla, çok cingöz oldu çok... :)


"Kağan'ın kafasına şapka taktırabilmek ne mümkün!" dü. Şimdi zoraki de olsa taktırıyor. Ve bazen de kendisi şapkayı gördüğü yerde ya kendi kafasına ya da bizim kafamıza takmaya çalışıyor. Çok şaklaban oldu, ben bu çocuğa dayanamıyorum valla. :) Of teyzelik çok zor bu yüzden, hiçbir şeyine dayanamıyorum. Kağan diyince akan sular duruyor sanki benim için... =)


Bir gün batımı daha... Siz söyleyin şöyle bir görüntüyü sevmemek ne mümkün?


Cumartesi sabahı bir Galatasaray formalı çocuk uyandırdı beni. Bende fotoğraflarını çekip Fenerbahçeli olan Enişteme inat (yani Kağan'ın babası), İnstagram'a ve Facebook'a koydum. Eniştem Fenerbahçeli olacak diyordu Pazar günü en son. Valla biz formayı giydirdik mi giydirdik, biz ötesine karışmayız. :D


Cumartesi akşamı, vedalaşma hakimdi evde. Akşam Melike'm ile, Gecesine de Damla'm ile vedalaştık. Vedalaştık derken, üniversitelerine yerleşen 2 arkadaşımı uğurladım yani okullarına. İçimi garip bir durum sarmadı değil. Nasıl garip olmayayım ki, her an yan yana olduğumuz kişilerdi gidenler... Sağ salim tatile gelsinler inşallah... :)


Çok pimpirikli olduğum düşünülebilir, ancak yine de ben Maşallah'ları alayım bu tarafa. :)

Kağan'ımı Pazar günü akşama doğru Babaannesigil, diğer dedesi ve babası ile, anne-baba evine yolladık. :) Ev epey sessizleşti yine o gidince. O kadar çok alışıyorsunuz ki; evin küçük sevimli ve haşarı kişiliğiyle yaşamaya, o gidince iş güç bitmiş gibi hissettim ben. Her yerden çıkacak gibi ya da. :)

Kuzum sağlıkla anne-babasının yanında büyüsün imkan oldukça elbet, ama çok özlüyoruz işte. :) Babaannesigil gidene kadar Kağan kendi evinde... :) Eh bizde her an şöyleydi böyleydi anlatıp duruyoruz birbirimize, annem ve babamla... Aman sağlıklı olsun da... :)


İşte bir hafta böyle geçti... Kağan'ın yokluğunda, evde kış hazırlıkları ve misafir hazırlıkları var bu aralar. :) 
Bu haftaya da bomba gibi girdik. Mutlu Haftalar ve kavuşmalı haftalar olsun... :)

Sevgilerimle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)