7 Kasım 2012 Çarşamba
Tatlı Telaşlar Mı Bunlar?
Kınaya kaldı 2 gün, düğüne kaldı 3 gün... Dayım'ın düğününe az kaldı. Dedemlerin evinde, Antalya'da, telaş büyük. Tatlı telaşlar mı bunlar şimdi?
Baklavalar dün yapıldı, sarmalar da bugün yapılıyor. Sarmalar daha yeni bitti. Yorgun bayanlar (Antalya'dan akrabalar ve halamla beraber 5 kişiler.), çaylarını içerek dinleniyorlar. Bir yandan da yemekler pişiyor, tabii benim tuzum kuru acıktım valla. :))
Bir saat kadar önce Ankara'dan, ilk misafirimiz geldi. Bursa'dan da dayımlar yola çıkmıştı bugün, onlar da hemen hemen gelmek üzereler... Evde baya telaş var yani.
Bu telaş arasında, Cumartesi gününden beri boynum tutulmuş vaziyette dolanıyorum bende. Akrabaya misafirliğe gittiğimizde oldu, Pazar günü de dayımların evinde dünürler ile beraber yemek yediğimiz gün de arttı iyice... Bugün daha iyiyim ama hala tamamen geçmedi. Sürdüğümüz kas gevşetici 2 gündür, iyi geldi. Umarım düğüne kadar tamamen düzelir.
Pazar günü düğün müziklerini de ayarladık. Seçtiğimiz bir sürü müziği bir araya getirip dinledik hep beraber. Çiftlerimiz (Hatice ablam ile dayım), İlk girişi Kayahan-Seninle Herşeye Varım ben, benim favorim Özdemir Erdoğan'ın Bana Ellerini Ver şarkısını da ilk dans olarak seçtiler. Bence ilk dansa en güzel de bu yakışabilirdi...
Nikah müziği; Rafet El Roman-Ömrümün Sahibi,
Takı esnasında çalacak parçalar; Kenan Doğulu-Gelinim, Selami Şahin-Seninle Başım Dertte, Sertab Erener-Aşk, Ve daha nicesi...
Ama en güzeli de pasta müziği oldu. Olsa mı olmasa mı diye düşünsek de birçok kez, daha sonradan şarkının ayrı olarak dansını yapmanın yanı sıra pasta müziği olarak da PSY-Gangnam Style seçildi... :) Ve dansını da ayrıca yapma düşüncesi var... :)
İşte durumlar böyle... Düğün gününe kadar bundan sonrası daha telaşlı ve daha da güzel geçecek. Hayırlısı ile şu düğünü bir atlatsak... Dayımları bekliyoruz şimdi. Bir yandan da merakla dayımların yanında gelecek olan kıyafetlerimizi... Kıyafetler gelsin, bi ben bakayım, durumlardan haberdar edeceğim yine... :)
Bitirmeden önce "Anladım ki" demek istiyorum. Düğün hazırlıklarının zevkli iken, zorlukları da içinde barındırıyormuş. Ama en önemlisi de evlilik konusu geldiğinde hep aklıma geleni, Hatice ablaya sorduğumda anladım.
Anladım ki; bir kız evlenirken arkasında bıraktığı Anne babasını hep düşünüyormuş. Ve baba ocağını bırakıyor olmak, geçireceği geceler ve gündüzlerin düğünden sonra eskisi ile bir olmayacağını düşünüyor olmak, bir tek bana özgü değil, çoğu kız evladının derinden yaşadığı bir olgu.
İşte bu olgu bende daha evlilik düşüncesi olmadığı halde varsa, şimdi Hatice ablanın halini siz düşünün... Hem mutlulukla hem de garip bir hüzünle baba evinden gelinlikle çıkıp gidiyor olmak, biz kızlara mahsus... :/
Bir dahaki yazımda görüşmek üzere... Sevgilerimle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)