23 Temmuz 2012 Pazartesi

Nerede Eski Ramazanlar, Nerede Eski Bayramlar Derler Ya...



Çoğu Ramazan Ayında ve Bayramlarda işittim bu sözleri. Oldum olası mı desem, ya da büyüdüm büyüyesi mi desem... Bir klişe haline geldi artık. Eskilere duyulan bir özlem hep oluyor sanırım. Gerek iyi durumda da olalım, gerekse kötü... Durum şu ki büyüdükçe zaman geçtikçe bende eski ramazanları ve bayramları özlüyorum...

Küçükken ramazan akşamları ve bayramlar daha güzeldi benim için. Şimdi eskisi gibi heyecanlanmıyorum veya bazen heyecanlanacak bir şey bulamıyorum... Eski ramazanların heyecanına kapılmak mümkün olmuyor artık. Ama ramazan aylarının hoşgörüsü ve gelenekleri ne kadar çoğumuz eskisi kadar göremesek de devam etmekte. Hoşgörü hala devam ediyor, oruç tutamasak da hepimiz iftar olmadan akşam yemeğine oturmuyoruz. Alışmışlık ve herkesçe bilinen bir nezaket kuralı bu... Ama benim bahsettiğim şey bu değil.


Eski Ramazanlarda ailecek toplandığımızı bilirim çoğu akşam mesela, bir onda bir diğerinde. Toplu yemek yemenin ve oruç açmanın zevki başkadır. Sonra toplu sohbetler, çay keyifleri... Tüm bu dediğim ramazanlar eskidendi, ben biraz daha küçükken. Şimdi ise eskisi kadar sık değil...Bizim akrabalık bağlarımız kuvvetlidir. O yüzden eskisinden azalınca biraz şaşırmam normal tabi...


Zamanla değerlerimizi yitirdiğimizi söyleseler de ben buna inanmıyorum yine de... Değerleri yitirmek değil de, büyümek ve hayat stilimizin biz çocuklar büyüdükçe değişmesi bence nedeni... Üniversiteye gittikçe birçoğumuz, ayrıldıkça şehirden, taşındıkça bazılarımız; mesafelerden görüşemedik, iş güç çoğaldı...


Çocukluğumuzdaki her bayram güzeldi de, büyüyünce küçüklüğümüzün değerini iyice anlar olduk. Büyümeyi isterdik "Neyin olmasını istersin şimdi?" dediklerinde. Çağırıyoruz gelmiyor şimdi de eskiler... Hayat bu bulunduğumuz yaşı biraz beğenmiyoruz bazen... :) Ama ne olursa olsun her yaşı doya doya yaşamaya gayret ediyoruz, yaşımızın ilerlediğini anladıkça...


Ramazan aylarının eski ve yeni kavramlarından bahsediyorduk değil mi? Evet büyüyünce bayramları, yani küçüklüğümüzde tadını doya doya yaşadığımız bayramları, yeni gelen çocuklara veriyoruz tadını çıkarmaları için...

Büyümüşte olsak; eski yeni, büyük küçük kavramına bakmadan toplanabildiği kadar bir araya geldikçe, ailem ile, kurulan sofraların edilen sohbetlerin tadını çıkartmayaa gayret ediyorum, her fırsatta... :)


Örneğin; 21 yaşına da basacak olsam yakında, bayrama ya yeni kıyafetle çıkmaya ya da normalden çok özen göstermeye dikkat ediyor ve hala o heyecanı içten içe yaşamaya devam ediyorum. Böyle gelmiş, böyle gidecek umarım...

Kıssadan Hisse'ye gelince; Bahsedilen klişe küçüklüğümüzdeki herşeyi doyasıya yaşamamız için fırsatımızın bol bol olmasından kaynaklanıyor. Ben buna kanaat getirdim artık... Nasihat gibi algılanmasın hayatın gerçeği; Hayatın tüm yoğunluğundan sıyrılıp sevdiklerimizle vakit geçirmeyi ihmal etmemek gerek. Eğer özel günlerde ve de sevdiklerimizle bir araya geldiğimizde de birbirimize vakit ayıramazsak, ottan ne farkımız kalır değil mi? :)


Sevgilerimle, Ramazan Ayımız Mübarek Olsun... :)



Beğendiğim bir karikatür ile de yazımı sonlandırıyorum. Hayırlı Ramazanlar... :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)