Başlığım çok mu acı oldu? Benim için böyle ama üzgünüm! =) Sonbaharın adı güzel, hissiyatı özel olabilir ama benim için soğuğunun tadı çok acı... Kışı geçiyorum şimdilik, o daha da zorlayıcı oluyor çoğunlukla. Ama sıcaktan soğuğa geçmek de epey zorlu. O geçiş esnasında çektiğim sıkıntılar; bir buza sıcak su dökmek gibi ya da sıcak bir şişeyi soğuğa koymak gibi sarsıcı. O materyaller acı çekmiyor olabilir, ama ben onların yerine acı çekiyorum sanki...
Magnezyumumu ihmal etmeden içiyor olsam da, son bir haftadır katlanarak artan ağrılarıma karşın iyi de idare ediyorum aslında. Ama ne yalan söyleyeyim, geceler yine çok zorlu olmaya başladı. Geç uyuyabiliyorum ağrılardan sebep, uyanmakta zorlanınca da güne yansıyor etkileri. Bu sonbahar da soğuklara karşı bu tepkilerle başa çıkmak için uğraş veriyorum... :)
Kendi halinde geçip, verim aldığımı düşündüren bir haftayı geride bırakıyorum. Kitaplarıma da örgülerime de, kendimi iyi hissettiğim halime de kavuştum yine; olabildiğince. Üstteki kolajda benim bu haftama dair fotoğraflarımı görüyorsunuz. Kendimi hissettiğim şekiller adına konuşmak istedim bugün de... :)
Geçmişte kalan haftalarda soğukların başladığı zamanlarda "durakladığım" diyebileceğimiz zaman dilimi yine geride kaldı şükür. Aslında yine soğuk sebepli kasılmalarımdan ötürü zorlandığım bir hafta idi ama ona rağmen okumalı örmeli ve olabildiğince de yazmalı geçmesi beni çok iyi hissettirdi... Zira kasılmalarla dolu bir mevsim geçişinde, kitap okumak örmek yazmak mümkün olmamaya devam etmeliydi. Şükür ki, iki haftalık kendimi kötü hissetme ve de sevdiğim bu şeyleri bile yapmayı istememe hallerim çabuk bitti! =)
Üst kolajın son fotoğrafı var ya, hani en altta sağdaki özçekimim; o fotoğraf nihayet gün içerisinde de kalın sweatshirt giymiş olmamın ve artık gün içerisinde üşümüyor olmamın mutluluğundan ötürü ortaya çıktı! (uzun kollu kazak olmayan tişört demek istiyorum yani, Türkçe'de tam karşılığı yok gibi hissetmek çok kötü!). :) Neyse, üşümüyorum ya artık gün içinde de; evde kışlıklarına en erken kavuşan ben oldum, annemle babam hala tam anlamıyla üşümüyorlar soğuklara rağmen... :)
İki kitap bitirdim bu hafta; Aşk Bekliyor (Kerime Nadir) ve Kış Bahçesi (Kristin Hannah) adlı kitaplarımı. Elimde idi ikisi de, Kış Bahçesi'ni elime alalı bir hafta olmuştu ve o kadar güzel okudum da yine çabucak bitti ki! Kristin Hannah benim için kadın drama yazarlarında kraliçe resmen... Kitapla ilgili 1000Kitap hesabımdaki yorumumu burada bulabilirsiniz.
Nihayet kendime kazak örmeye başladım bu arada. İki bere yapmam gerekiyordu, ipleri elimde duruyordu zira. Onları bitirdim ve nihayet başlayabildim bu hafta kazağıma! =) Düz örgü yapıyorum, ip kendiliğinden renkli zaten. Ama bu benim ilk hırka deneyimimden sonra bir diğer büyük örgü deneyimim olacak. İlk kazağım düz örgüyle öğrenmem üzerine olsun ki, sonrasına modellilerine de başlayacağım inşallah...
Dil çalışmalarıma ve de günlük yazılarıma da döndüm ki, tekrarlamalıyım bunda şu yazımın etkisi büyüktür; Erteleme, İstifleme, Okuduğun Kadar Yaz... Kendimizi bu şekillerde motive edip ifşalamaktan vazgeçmeyelim. Yapmak istediklerimize dair bizleri çok güzel teşvik ediyor resmen. Bloğumda yazmasaydım eğer, "ben bu sıra çok boşladım kendimi, oysa bunları yapmak istiyorum" diye; hadi şimdi başlayayım o zaman, diyemezdim sanırım... :)
Bu haftaya dair bir haberim de var size, beklediğim o güzel haber geldi; önümüzdeki pazartesi ve çarşamba gününden itibaren, yıllık ek fizik tedavilerimi almaya başlıyorum. (: Şu son iki haftadır bu durum beni en çok motive eden konular arasında baş sırada! Ne kadar çok fizik tedavi, o kadar çok iyilik sağlık demek benim adıma ya; 2018'den beri iyilik sağlık durumum yer yer düşüp artıyor, malum her şey üst üste geldi pandemiyle beraber. O sebepten, yeniden o daha çok tedaviyi almanın gücüyle toparlanmaya öyle ihtiyacım var ki; siz düşünün gerisini yani! Bugün heyecanla erkenden yatacağım, iki haftadır yattığım gibi uyuyamıyorum ama bugün bu durumun varlığıyla çok iyi uyuyacağım inşallah!
Buraya bu tedaviye yeniden başlıyor olmama dair bir hedef bırakayım mı? İlk hedefim 2018'deki gibi yeniden ayakta desteksiz durabilmeye başlamak. Sonra da destekle de olsa adım atabilir hale gelebilmeyi hedefliyor olacağım... :) Düşünün ki, haftada sadece 40'ar dakika olmak üzere iki ders alabiliyorum sadece. Ama ek tedavimle beraber iki ders daha alabilme hakkıma kavuşuyorum şimdi yeniden! 2018'e kadar 3 sene boyunca haftada 4 ders alabildiğim fizik tedavi rutinime dönüyorum kısmetse. Allahım utandırmasın, iyi işini bilen ve sevenlerle karşılaştırsın inşallah. Aminn... :)
Dün ise annem ablam ve yeğenlerimle Bursa'da AVM gezileri yaptık, biraz mecburi idi; yeğenlerimin kışlık kıyafet ihtiyaçları vardı. Alabildiniz mi derseniz, ikisinin de ihtiyaçlarından sadece birer tanesini alabildik. Her şey ateş pahası olmuş! Kağanıma mont, Defneme de uyku tulumu alabildik; o kadar gezmenin sonunda alınması gereken bot, eşofman, pijama takımı gibi ürünlerin hiçbirine yaklaşamadık... Ne acı ki, bu saydıklarımın ne bedenleri tam anlamıyla bulunabiliyor ne de alabileceğimiz şekilde fiyatları mevcut!
Artık dışarıda fotoğraflar göründüğü üzere maskeler ile çekilebiliyor! O gün maskeli de olsa fotoğraf çekilelim istedim. Ablamla ve Defnemle fotoğrafımız As Merkez AVM'nin asansöründe, Kağanımla fotoğrafımız da Anatolium AVM'nin asansöründe çekildik. As Merkez'de o kadar az kaldık ki, 30 dakika falan. Gezdiğimiz dükkanlardaki fiyatlar çok fenaydı! Anatolium da ondan aşağı değildi gerçi ya, ama yine orada daha fazla gezdik ve de Kağanımla ben yemeğimizi de yedik orada iken. En son durağımız Metro AVM oldu, montu ve tulumu oradan aldık. Market alışverişlerini de yaptılar da eve döndük sonra. Akşam 8.30'a doğru idi dün eve döndüğümüzde...
Ve üstte gördüğünüz kitaplara gelelim; alamadım onları ama yemek yemeden önce Anatolium AVM'de kaçarak D&R'ı gezdiğimde o üç kitap dikkatimi çekti. İlk gözüme çarpan Gece Yarısı Kütüphanesi adlı kitaptı, bir kitap sitesinden açıp bir okuyun arka kapağını derim; hikayesi çok hoşuma gitti ama mağazada çok pahalı idi. İnternette ise mağazadakinin yarı fiyatına idi. Büyük ihtimalle alacağım o kitabı bir dahaki kitap alışverişimde o kadar hoşuma gitti yani. :)
Sonbaharın Adı, Soğuğun Acı Tadı ve de Mağazaların Ateş Pahası; bunlar Ekim 2021'nin bizim için başlıca konuları oldu... Bir hafta daha bitti, yenisi başlayacak ve de Ekim sanki şimdiden bitmiş gibi hissediyorum yine ama daha yeni başlıyoruz demeliyiz sanırım. (: Yarın yeni bir dönem başlayacak inşallah yeniden, önümüzdeki haftaya da geriye kalan "hikaye yazmalarıma dönmek, daha çok dil çalışmalarıma odaklanmak ve bloğa daha çok yazmaya devam etmek" gibi konulara da yoğunluk vereceğim! :))
Bu arada hiç merak ediyor musunuz bilmiyorum ama aklıma geldi, soğuklar geldi ama ben hareketlerimi daha da arttırarak egzersizlerime her gün devam ediyorum. Bir Kas Erimesi hastası olarak buna rağmen kramp ve kasılmalarım soğuktan azıcık olsun daha az etkilenmeli ama olmuyor. Bu da hayatın bana şakası sanırım. İçimden geldi bunu bildirmek istedim. :)
Sevgilerimle, orada olup okuyor olduğunuz için teşekkürlerimle! Umarım yorumlarınızla da şenlendirirsiniz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)