29 Eylül 2021 Çarşamba

İstifleme, Erteleme, Okuduğun Kadar Yaz - Eylül 2021

 

Çok şey yapmak isteyip de yapamadığınız zamanlar oluyor mu? Ben o zaman dilimlerinden birindeyim bu sıra. Biliyorum Eylül'le veya başka bir şeyle de alakası yok, benimle ilgili ama bir şeylere bağlamak daha iyi hissettiriyor kendimi. Sebebi yok... 

Misal çok yazmak istiyorum, yazmaktansa "en doğru zamanı" beklerken öğütüyorum zamanı. Her şeyi erteleyesim var, ama her şeyi. Uykuyu ertelemeyi, gece okumalarımı ertelemeyi, kendimi arındırmam gerektiğini hissettiğim dijital fazlalıklarımdan arınmalarımı ertelemeyi bırakabildim neyse ki; yaklaşık son iki haftadır yani! :)

Yazmaya yeniden hislerimi anlatarak dönmeyi tercih ettim velhasıl. İyi okumalar... =)



İstifçilik Bence Bu;


İstanbul'dan döneli ikinci hafta başına döndük; döndüm döneli anlatmak istediklerimi, İstanbul'u anlatttıktan sonra öteledim. Oysa yapmak istediğim daha da fazlasını içeriyordu. Sonra tamam yapamıyor muyum bir şey, kaydettiğim ve bakmadığım fazlalıklardan arınayım önce dedim. 

İnstagram hesabının kaydedilenler bölgesini kullanır mısınız bilmem, iki haftadır orada biriktirdiklerimi ve bakacağım derken bir kısmına bakıp üzerine birikenleri "ayıklıyorum ayıklıyorum, bitmiyor!" :) Çünkü ben bir garip istifçiyim, sonra bakarımcıyım, "şu şimdilik dursuncuyum!" Yaşayan bilir, berbat bir şey. Kendimle birkaç aydır olan savaşımı nihayet ben kazandım. Son bir haftadır, yeni bir şey kaydetmek ve hazırladığım klasörlere gerçekten gerekli değilse eklemek yasak bana; kendim tarafından yasaklandı! :) Derdimi sevelim bence, küfretmeyin! Bu durumlar, insanı nasıl engelliyor ben çok iyi biliyorum çünkü. Eskiden bunun farkında bile değildim, son birkaç senedir biriktirip sonradan atabilmesini veya silebilmesini de öğrendim kendimce! Bence yani...

Bunu enerji bilimleriyle uğraşan insanlar şöyle açıklıyor; enerjiyi nereye toplarsan, o kadar diğer yerlere yönlendiremezsin kendini. Tamam da o nasıl bir şey, arka tarafa düşmüyor mu beynimizde derseniz; düşmüyor işte. Ne kadar çok şeyi yarım bırakırsanız, sorumlu bir kişilik olsanız da olmasanız da enerji bir yerden sonra kötü anlamda etkileniyor. Bu durumu farkettiğim ilk seferden beri, evde kullanmadığım eşyalardan arınmanın ne kadar iyi geldiğini farkettim. Ama bir o kadar da arınamadığım birçok şey var biliyorum. Dilerim yakın zamanda onlardan da kurtulacağım. En azından enerji merkezim eskiye nazaran daha iyi odaklanma konusunda, ama dijitalde bir şeyler bırakmaya başladım sonra. 

Youtube, İnstagram ve Facebook'ta kaydedilenler kısmım çok dolu. Eskiden Daha Sonra İzle kısmını bile tam yönetemez durumdaydım ama şimdi onunla çok iyi anlaşıyoruz mesela. Öncesinden beri fotoğraflarım çok düzenlidir, o konudan yana da sıkıntım yok. Ama İnstagram ile ilgili çok net bir şeyi farkettim; o akışta olan instagram anasayfası var ya, bir şeyleri kaçırmamak için beni kaydedilenler kısmını hep daha fazla kullanmaya itti. Misal bu konuda bir yasak daha getirdim kendime, kaydedilenler kısmını bir daha böyle kullanmayacağım. İnstagram'ı kullanmayı mı bıraksan? dediğinizi duyar gibiyim ama instagram üzerinden satış ve de pazarlama yapmaya da uğraşıyorum. Oradan yazmayı da seviyorum, her ne kadar bir ara birilerini takip etmekten ötürü orada da yazmaya odaklanamadı isem de; şimdi öyle değil durumlar... 

Neyse, bu konuda kurallarımın son durumu şöyle kendimce;

Geceleri yatağında kaydedilenleri izleyip&okuyup silmekten başka takılmak yasak.
Yeni bir şeyler kaydetmek, bugünden itibaren yasak.
En son kaydedilenleri temizledikten sonra klasörlerini de inceleyecek ve kullanmadığın ne varsa sileceksin. (Bu da en zor madde gibi geliyor nedense, varması zor gibi. Zira kaydırılan ekranla 15-20 arası kaydırmadan daha 7-8 kadar kaydırmaya yeni düştüm. İnternet çok iyi bir şey, ona kapılmadan yaşarsak eğer...)


Şimdi bunları neden anlattım bilmiyorum, esasında ben bu sıralar ne yapıyorum "neden yazamıyorum"u konuşacaktım ki; bu madde demek ki aklımda en baş maddede geliyormuş. Senelerdir bir şeyleri biriktiriyorum, sanırım artık sorumluluğu içimde yük olmaya başlamış! :)



Ertelediğim bir diğer konu, dil meselesi idi. Yine kendi istediğim üzere bir iki ay önce çalışmalarımı bıraktım, onun mutsuzluğu da benimle... Ertelemekte üstüme tanımıyorum resmen bu sene! 

"Bunun yerine ne yaptın Didem peki?" derseniz eğer; aldım elime örgü ipimi ve 4,5 numara misinalı şişimi (Üst kolajda göründüğü gibi), en az 6-7 kez olmayacak sayılarda ilmekler atarak atkı ve boyunluk örmeye çalıştım! Sanki 7 senedir falan örgü ören ben değilmişim gibi... :) Daha bugün az biraz mantıklı olabilip, örebileceğim sayıya mantığımı koyup bir boyunluğa başladım ama utancımdan bitmeden onun da fotoğrafını buraya koymayı kendime yediremedim... =) Bu konuda kararın nedir peki Didem derseniz eğer; 

-- İngilizce öğrenmek için bir ara çok sık kullandığım iki uygulamayı (Duolingo, Voscreen) yarın sabah kullanmaya geri dönüp, bir ay sonrasında da şu ingilizce altyazılı dizi izleme meselesini artık ertelemeden ele alacağım. Kendime söz... :) (Buraya geri döndüğümü de yazarım haftaya inşallah!)


En son kendime diğer notum, "Okuduğum Kadar Şevkle, Dizi Ve Program İzlediğim Kadar Motivasyon İle Yazsam Keşke!" Olacak...




2019 Aralık'tan beri düzenli günlük yazmadığım için yine her şey sarpa sardı gibi hissediyorum ve istediğim gibi yazamıyorum. Çünkü gün içerisinde kafamdan o kadar çok düşünce geçiriyorum ve hepsini yazamayacağımı ve yazmamamın da gerektiğini düşünüyorum ki, geriye yazacağım diğer şeyleri ifade edemez duruma geliyorum. Bu nasıl bir his biliyor musunuz, bir odanın içerisinde en köşeye yığılmış kitaplara ulaşmanız gerekiyor ama o kitaplara ulaşmanız için de öncelikle o yığınlara doğru birikmiş eşyaları odadan çıkartıp boşaltmanız gerekiyor! Kesinlikle böyle bir his işte... :)

Günlük yazmadıkça içimdeki hislerle baş edemez olduğumun farkında olsam da, şuralara iki üç cümle yazıyorum diye kendimi hep erteledim aslında. Oysa bana günlük yazabileceğimi ilk defa öğütleyen ilkokul öğretmenim hala ara sıra "günlük yazmayı hiç bırakma Didem!" diyor bana. "Öğretmenim bir süredir bıraktım, her şey çok oldu ve ben günlük yazmaktan bir ara çok yorulmuştum! Şimdi ise geri dönemiyorum..." diyemedim. Peki öğretmenim, dedim hep. Belki de cümlelerimi yazarken bazı tekrar eden cümlelerimi gördü veyahut hissetti. Ona söz verdiğim gibi dönmem gerekiyor, bu da beni son zamanlarda çok rahatsız ediyor...

Üstte gördüğünüz defter, benim 2020'deki doğum günümde döneceğim diye yeniden yazmaya başladığım günlüğüm. O deftere çok hevesle geçtim, devam edemedim. 1 Eylül'de yazdım tekrar ama yine devam edemedim... Diyeceğim o ki, ben buraya düzenli yazamaz hallere bürünürken aslında önce erteleme hastalığına yakalandım kendimce. İstediğim gibi giden şeyler olduysa da, bir şeylerin istediğim gibi gitmiyor olması beni etkiliyor dedim önce. Şimdi farkediyorum ki, tembellik ettim ve bu tembellik de hoşuma gitti. "Sadece yap!" kısmını es geçtim, hep doğru ve güzel zamanın gelmesini bekledim..

Oysa şu andan başka doğru ve güzel zaman yok, sizce de öyle değil mi? İşte ben bunu bile umursamayı erteledim!


Peki tüm bunları bugün buraya nasıl yazmaya cesaret ettim ve neden yazıyorum biliyor musunuz? Sadece yapabilmek için öncelikle kendime bunları yazıya dökerek de itiraf edebilmem gerekiyordu. Çünkü ben "o-bu-şu" beni okuyan okumayan ne der, düzgün bir yazı yazmadım diye; "bir beni ilgilendiriyor ve birilerine belki ders bile olmaz, bunları anlatacağım da ne olacak" gibi düşüncelere kapılıp kendi tembelliğime çekildim! Sosyal medyanın büyüsüne kapıldım, videoların ve dizilerin büyüsüne kapıldım, zaten bir şeyler tam da istediğim gibi olmuyor ki; "Ben de en iyisini yapabilmeliyim!"in büyüsüne kapıldım.

Neyse işte, gördüğünüz gibi şimdiki yorgun ve yazmaktan uzaklaştığı için bir yanı kendi içinde mutsuz Didem ile aranıza geldim. Düzenli yazdığım sürece ve erteleyerek olduramadığımı bildiğim için ertelediklerimi de kontrolüm altına aldığım sürece yeniden daha da mutlu olarak yanınızda yerimi alacağım bence... 

Bir diğer neden yazdığım meselesine gelince, bilhassa bu sorumluluğu sizlerin karşısında alayım ki, yapmama gibi bir şansım kalmasın istedim... :) Bence ben dil çalışmalarıma da, yarım bıraktığım kitaplarımı da okumalarıma, okuduğum kadar günlük yazarak yazılarıma da, dış dünyanın büyüsünden çok içimin bana söylediklerine odaklanmaya da geri dönebilirim. Sonbahar tüm bunlar için en ideal mevsim sonuçta? Neyi nasıl görmek istersen, o seni öyle karşılar belki de! Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?


Yorumlarda benimle beraber misiniz, kendiniz için neler yapmak istediğinizi yazar mısınız? Hem birbirimizi kontrol edebiliriz, hem de bir zaman sonra dönüp bu söze karşı neler yaptık haber verebiliriz birbirimize?

Size zarar veren enerjinizi emen her şeyi biriktirmeyi bırakmaya, ertelediğiniz için üzüldüğünüz alışkanlıklarınıza dönmeye ve sizi çok iyi hissettirdiği halde yapamadığınız o şeye odaklanmaya var mısınız? Ertelemeden, hemen başlamak üzere. Ben bu sabah başlıyorum, zira şimdi uyuyacağım! Yarın Facebook sayfamda, haftaya da bloğumda bir yazıyla durumdan haberdar edebilirim inşallah... =) 

Sevgilerimle, yorumlarda görüşmek üzere... :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)