Bu hafta Mart sonu ile başladı, Nisan başlangıcı ile devam ediyor... :) Nisan bereketiyle bolluğuyla gelir inşallah diyorum ve haftabaşından notlarla başlayıp, size hayatımdan notlar sunarak yazımı tamamlamayı umuyorum... =)
Geçtiğimiz Pazar günü "Pazar Yazısı #76"da yazdığım gibi, aşı randevumuz haftanın ilk gününde idi ve aşı olarak başladık yeni haftaya... Aşı tarihini almayı bekleyen cümlesine sıra gelsin ve şu aşılanmalar başladığı gibi bitsin bir an önce inşallah. Normalleşmeye, eski düzen gibi rahat zamanlarımıza dönmeye o kadar çok ihtiyacımız var ki... =)
Bu hafta yeğenlerim ile annemler burada idi, haftanın ilk günü onları izlemek ve beraber vakit geçirmek yine çok güzeldi... Defnoş git gide büyüyor, Kağanım da gittikçe bilinçleniyor. Onarı böyle görmesi öylesine heyecanlı ve garip bir süreç ki, ne yaşadığımı bazen gece yatağımda iken tekrar düşünüyorum ve hayatımı seviyorum... Çok şükür...
Aşıya gelince, biz sanıyorum ki Çin Aşısı olduk. Ne telefonda ne de hastanede bir seçim hakkı sunmadılar bize. Haftanın ilk günü akşamına idi randevumuz, saat 20.30'dan sonra evden çıktık ve 21.30'dan sonra eve döndük. Annem babam ben; benim engel durumuma sebep olan kronik rahatsızlığım sebebiyle, annemin kronik rahatsızlıkları, babamın da 60 yaş üstü olması sebebiyle vurulmuş bulunduk. Randevumuzu ben almıştım bir gün öncesinde, kendimle başlayıp üstüne annem ve babam adına da aldım işte... :)
Gittik, aşı odası önünde sıramızı bekledik; sıramız geldi, aşımızı olduk ve bize söylenen 15 dakikalık süreyi hastanede bekleyerek geçirdik ve evimize döndük. İlk gün iğne acısı oldu çok hafif, onun haricinde hiçbir yan etki yaşanmadı bizim ailede. Ama aslında bende birkaç gün hafif baş ağrısı oldu, tansiyon düşmesi gibi ama o kadar hafifti ki yok gibiydi diyebiliriz... Bunu da atlattık geçti gitti yani. Bir dahaki aşımızı da 28 gün sonrasına olacağız kısmetse... Bu hafta başından sonra çok duyar olduk ama "gidiyoruz, aşı yok diyorlar" diyenleri. Allahım hepimizin yardımcısı olsun, aşılanmayan kalmasın bir an önce ülkemizde de dünyada da inşallah....
Haftanın ikinci günü, Defne hanım ile Kağan bey bizde kaldılar. Dediğim gibi bu hafta buradalardı ve Defnoş'un diş çıkarma sancıları sebebiyle uyku problemi oldu tüm hafta geceleri. İlk Salı günü, sonra Perşembe derken; bizde idi kuzular bazı geceler bile... Çarşamba günü bir kalktık ki, dudağının üstü kızarmış minik kuzunun. Başta emzikle çok kaşıdığı için sandık, ama sonra farkettik; o iki gün çok ateşlenmişti, belki de ateşten oldu dedik... Sonra da Perşembe ve Cuma o ateşlerin sebebi belli oldu, alttan ve üstten diş çıkarmış kuzucuk. =)
Hafta boyu oyunlar oynadık, kendini geliştirdi ve büyüdüğünü daha çok belli eder hale geldi. Kaçıyor, saklanıyor ufak tefek örtü altlarına ve masa köşelerine... Bir bebeğin şu halleri öyle masum ve sevecen geliyor ki; insanın elinde değil, durmadan şükredesi geliyor...
Benim bu sıra şükretmeye çok fazla bahanem var yine şükür ki; hep istediğim gibi bir işe tutundum sonunda. Biliyorsunuz, işim olsun diye uğraştığım Farmasi ekibimi kurma uğraşımdan çok sık bahsediyorum. Kendi ekibimi kurmaya ve işimi sağlam tutmaya uğraşıyorum. Son 4 gündür de içimdeki "yapabiliyor" hissinden ve "hayalini kurduğum şeyi yaşıyor olmanın" hissinden ötürü uykularım kaçmış durumda. Ama şükür içindeyim buna rağmen de... :)
Orada okuyan birileri var mı? Hayalleriniz için sizleri de ekibime davet ediyorum... =)) Öğrendiğim gibi öğretip; iş hayali olan ben gibi herkese yardımcı olmak isterim. Hiçbir şeye zorunlu değilsiniz; ne üye ücreti ne de satış... Gelin indirim kodunuzu alalım ve ekibimizde sizinle güzel bir iş eğitimiyle Farmasi Altınbaşak ekibimizde beraber çalışalım... =) Bana ulaşmak için e-mail yazabilir ya da instagram hesabımın mesaj kısmından ulaşabilirsiniz... <3
Ve Mart sonunda bir kitap bitirip başka bir kitaba başlayabildim nihayet... Bu ara az ama öz okuyorum galiba; misal okuduğum kitaba başlıyorum, iki gün sonra elime alıyorum ve bitiriyorum... Kar Tanelerinin Bir Bildiği Var kitabı, bir haftalık süreçte, 3 günlük bir okuma ile bitti mesela. Çok akıcıydı, ama bir o kadar da "bitecek hemen diye ağırdan aldım!" =) Debbie Macomber kitapları birbirine benziyor olsa bile, uzun zamandır okumayınca özleyebildiğim bir yazarmış meğer; bunu da biten bu haftada öğrendim! =)
Kar Tanelerinin Bir Bildiği Var 1000kitap hesabımda da üzerine yorum yaptığım üzere; içeriğindeki pedagog yazar erkek karakterimize "çocuğu olmadığı halde kesin yargıları var" diye kızdığınız, ona kızan kıza hak verseniz de abarttığını kabul ettiğiniz baş kadın karakterimize gelgitli olarak bilendiğiniz bir kitap resmen! (Bu kadar karmaşık anlatmak istedim, daha detaylı kitap yorumumu buradan da okuyabilirsiniz.) =) Alın okuyun derim, değişik bir hikaye olmuş; çabuk okuyup güzel vakit geçirmelik...
Goblin'e başladım, o da Debbie Macomber kitabı gibi olacak sanırım; elime alıp bir iki sayfa okuyup bırakıyorum ama hikaye beni kendine çekiyorsa da tam odaklanma fırsatı bulamadım henüz... Kore dizilerine olan ilgimden bahsetmiştim, en son çok severek izlediğim kore dizisi inceleme yazıma da buradan ulaşabilirsiniz. Goblin'in dizisini gördüğüm halde, kitabını görünce resmen erteledim. Kitabı yavaş okumamın sebebi biraz da Goblin kitabının bir seri olacak olması ama bu çıkan ilk kitabı olması. Şimdi nasıl olacak da dizisini izleyeceğim kitap serilerini bitirmeden? Kafamda deli sorular ama bu tatlı sorun, Allah beterinden korusun değil mi??? =))
Velhasıl, Mart'ı noktaladık Nisan başını da kendi adıma büyük uğraşlarla başlattım çok şükür... Farmasi işimle uğraşıyorum, elimdeki ör sök boyunluğu ikidir beğenemediğim için söktüm ve yeniden örüyorum. İşimi öğreniyorum ve sınırlarımı da aşıyorum...
Bu ara bende çok değişimler var ama anlatmaya bile fırsat bulamıyor gibiyim, doyasıya yaşamaya çalışıyorum. Misal o yüzden gecenin bu vaktinde bu yazıyı yazıyorum. İş eğitimlerimiz saat 12'ye doğru idi bitti bu akşam, dün de öyleydi. Ben bu yoğunluktan pek memnunum ve olur da kısa zamanda alışır isem bu konuda detaylı bir yazı da yazmak istiyorum. Başlığı, "Farmasi İşim Ve Ben" olacak... =)
Bir dahaki yazımda görüşene dek, kendinize iyi bakın. Orada olduğunuz için çok teşekkür ederim, iyi ki beni okuyorsunuz. Sevgilerimle... (:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)