29 Aralık 2019 Pazar

Okudum - Moby Dick


Moby Dick – Herman Melville

(Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları – İş Çocuk Klasikleri) – 86 Sayfa

2019'da okuduğum çocuk kitapları arasında en iyi kitap ilan ettim geçen gün Moby Dick'i, sonra yazısı burada da dursun istedim... 2019'un son okudum yazısıdır, inşallah son okuduğum kitap olmayacaksa da. İyi okumalar... :)


Yeğenim Kağan'ın sınıf öğretmenleri okumaları için 10 kitaplık bir liste vermişti; kitapları aldığımızdan beri (ki yazısı burada), yer yer okumaya devam ediyorum; kaldı 3 kitap...

Moby Dick'i Cumartesi günü okudum bitirdim, okuduğum kitaplar içinde en iyi ve en bilgi dolu bulduğum kitaptı kendisi... 1000Kitap profilimde yaptığım yorumum şöyle oldu;

Her ne kadar kitabın içeriğinde çocuk aklının alamayacağı kadar kişisel gelişim tavsiyeleri bulunuyormuş gibi geldiyse de, bir o kadar da içeriği faydalı ve zengin bir hikayeye sahipti Moby Dick... Balina avcılarının gözünden balinalarla ilgili fikirler okumak çok güzeldi. Hayvanlara ve doğaya karşı ilgisi olan bir çocuğun bu kitabı okuyup da "vaov" demeden geçebileceğini düşünmüyorum.

İş Çocuk Klasiklerine bana bu hikayeyi okuttuğu için teşekkür ederim. Tek bir yere karşı yorumum var, çocuk kitabı olduğu unutulup kötü alışkanlıklardan birine dair "Demek ki sevgi, tüm alışkanlıklarınızı değiştirebiliyordu." gibi bir yorumu doğru bulmadım. Diliyorum bir dahaki düzenlemede orası basımdan önce kaldırılır. Çocuk kitabı ise eğer bu gibi şeylere dikkat edilmelidir! 
Bahsettiğim cümlenin geçtiği yer aynen şöyleydi; "Odanın içi çok soğuk, ama yatak sıcacıktı. Sıcağın tadı ancak soğuğu hissedince çıkar. Çünkü bu dünyada her şey kendi zıddıyla anlamlıdır. Kuikuek piposunu yaktı. Yattığım yerde tütün içilmesinden hiç hoşlanmadığım halde, bu davranışı beni hiç rahatsız etmedi. Demek ki sevgi, tüm alışkanlıklarınızı değiştirebiliyordu. Pipodan ben de içtim ve sohbete başladık." (Sayfa 9)
Bunun haricinde çok sevdiğim paragraf oldu ama. Bu tek kötü örnek için silip atamıyorum tüm kitabı da. Misal; 
Evet, hayatta herkesin değişik görevleri, işleri olabilir; ama hiçbir yetki, başkalarına saygısızlık yapma hakkını vermez. Üstüne üstlük bu kişi, her gün yemeklerimizi pişiren, bizden yaşça büyük aşçıbaşımızdı. (Sayfa 48) 
Bence mutluluk ulaşılmaz, görünmez yerlerde değildi. Mutluluk gözümüzün önündeydi; o gün yaşadığımız hayatta, yemeğimizde, dostumuzun gülüşünde, yaptığımız şakada, kedimizin miyavlamasında, köpeğimizin kuyruğunu sallamasındaydı. (Sayfa 66) 
Diyeceğim o ki; Balinalara duyduğu ilgi ve sevgi dolayısıyla, insanların balina yağından faydalanmak için balina avına çıktığı zamanlarda, balina avcılarına katılan İsmael'in yaşadıklarını anlatıyor kitap. Onun insanların balinalara yaptığı, doğaya yaptığı eziyeti anlatıyor aynı zamanda. Bir çocuğun okuyup doğaya karşı daha saygılı olmasını öğütleyebilecek güzel örnek bir kitap! Yazanın da, çevirenlerin ve uyarlayanların da kalemlerine sağlık... <3 :)


Yorumum böyleydi ve bir bu kadar da alıntılarım vardı daha aslında... Kitap sayesinde balinalar hakkında ben bile çok şey öğrendim, cidden doğaya dair soruları çok bulunan bir çocuğun öğreneceği çok şey var diye düşünüyorum... Tesadüf değil diyorum şimdi tabi, daha birkaç gün öncesinde bir arkadaşımla; "Balina balık mıdır, değil midir?" diye konuşmuştuk. Ama bu konuşmadan öncesinde de içten içe balık kabul edilemeyeceğini tahmin etsem de benim için balıktı Balina. Ama suda yaşasa bile, memeli hayvanlar kategorisine giriyormuş aslında Balina... Derken, ertesi haftasına elime bu kitabı aldım okumak için işte, ki bu kadar derin bilgiler de beklemiyordum... 1000kitap yorumumda da dediğim gibi; beni tek rahatsız eden konu, şu pipo ve sevince alışkanlıkların değişebileceği mevzuu. Aslında bu bir uyarı gibi de algılanabilir düşününce, ama bir çocuk o uyarıyı alabilir mi? Bu da hayli düşündürücü esasında...

Gelelim öğrendiğim bir başka mevzuya... Mesela Amber denilen bir nesne, balinanın bağırsağından elde edilmekte imiş. Hiç duydunuz mu? Sırf bu nesne için de balina avcılığı yapan çokmuş, zira bu nesne parfüm ve mum yapımında kullanılmakta imiş. Ama beni en çok memnun eden yazarın notu oldu. Çünkü bu nesnenin balinanın en pis organında bulunuyor olmasını "her kötü insanda bile iyi bir yan olması" ile bağdaştırmış. Bence çocuk gözüyle de okunduğunda bir çocuğa bir düşünce gücü sağlayacak nokta. İçinizdeki iyi yanı bulun dercesine veya önyargılı olmayın, kötü gördüğünüze karşı bile dercesine... 

Balinaların insanlar tarafından yakalanmasının bir diğer nedeni de amber denen nesneyi elde etmektir. Amber sadece denizde bulunur. Amber güzel kokuludur, parfüm yapımında, değerli mumlarda falan kullanılır. Bu maddenin balinaların bağırsağından elde ediliyor olması çok garip. Özellikle amber gibi hoş kokulu bir madde, hiç de hoş kokulu olmayan bir yerde bulunur. Bu da hayatın bir cilvesi işte. Her kötü insanda bile iyi bir yan olması gibi bir durum. (Sayfa 63-64)


Bir çocuk kitabında neye rastlamak istersiniz sonra? Ben bakış açılarına dair farklılıklara değinsin isterim bazı konularda. Moby Dick'te buna örnekler de vardı...


Odaya döndüğümde Kuikuek bir nevi ibadet ediyordu. 
Bana saçma gelse de, onu rahatsız etmemek için aşağıya indim. 
Kimsenin inancına bir şey diyemem, kendisi gibi olmayanları dışlamasın yeter. (Sayfa 15)


Evet, hayatta herkesin değişik görevleri, işleri olabilir; ama hiçbir yetki, başkalarına saygısızlık yapma hakkını vermez. 
Üstüne üstlük bu kişi, her gün yemeklerimizi pişiren, bizden yaşça büyük aşçıbaşımızdı. (Sayfa 48)


Balinalar yunuslar ve musurların sekiz cinsini inceleyen deniz biyolojisi alt dalına Setoloji deniyormuş bir de. Bir nevi balinaları inceleyenlere setolog denir o zaman diye düşünmüştüm bu bilgiyi öğrendiğimde, ama böyle bir bilgi de yok bu arada! :) Sonrasında balinaların çeşitliliklerine dair bilgi verirken yazar uğursuz sayılan ispermeçet balinaları hakkında yazmış (internette böyle bir inanışa dair bilgi yok bu arada), devamında bir serzenişte bulunmasını da beklemezdim. Ama "balinaları sevdiği için, balina avcılarıyla ava çıkmayı onlara yakın olmak için fırsat gören" anlatıcımızın dilinden bu serzenişi okuyunca da şaşırdım. Bana göre en güzel nokta atışı olan alıntım da burasıydı; biraz insanları kategorize eden ama çok doğru söyleyen...


 İspermeçet balinası avına çıkanlar için böyle bir canlı neden uğursuz sayılıyor anlayamıyorum. Aslında boş, batıl inançların hepsi çok mantıksız. Dünyada bir şeyin az görülmesi, binde bir rastlanılması neden kötü olsun ki? Bence insanlar, hakkında çok fazla şey bilmedikleri konularda böyle davranıyor. Tüm boş inançların altında bilgisizlik yatıyor. Mürekkep balığının özelliklerini bilmedikleri için, onu görünce korkup batıl inançlarına sarılıyorlar. (Sayfa 44)



Sırada bu kitabı yeğenim Kağan'a okutmak var şimdi; benim kadar o da çok sevsin bu hikayeyi istiyorum, çünkü tam da sevdiği gibi çok alıntı var onun da şaşıracağını düşünüyorum. Ama bu sıra bir o kadar kitap okumaktan uzaklaştı kuzucuk, istemsizce zorlamak istiyorum ama çok üstüne düştükçe de uzaklaştırıyorum diye üzerine düşmemeye çalışıyorum. Böyle bir karmaşa hali... :) Siz de okuyun ve okutun olur mu, ben ki çocuk hikayelerini sevmezdim; meğer güzel hikaye kitaplarını yazan yayınevleri de varmış. İş Çocuk Klasiklerini yer yer alıp okuyabilir ve yeğenime de okutabilirim diye düşünüyorum.

Kitaptan elimde kalan alıntılarımdan iki tanesini daha paylaşıp kaçıyorum şimdi. Ama farkında mısınız bilmiyorum, uzun zamandan sonra bir kitaptan çok fazla alıntı paylaştım. Zira kendime çok alıntı almış olsam bile, buradaki yazımda bu kadar çok alıntı paylaşmamaya gayret ediyordum "okudum" yazılarımda. Neyse, bir başka "okudum" yazımda yine görüşmek üzere. Sevgilerimle... :)


Aklımdan hep güzel şeyler geçiyordu. Ben karanlıktaydım ama tüm arkadaşlarım kazanlardan çıkan alevle parlıyordu. Hoş bir manzaraydı. Ama ateşe uzun süre bakınca da, insan rüyadaymış gibi oluyor, havalandığını falan hissediyor. O yüzden dünyaya akılla bakmayı da unutmamak lazım. Bu dünya akılla anlaşılıp, duygularla sevilecek bir yer bence. (Sayfa 66)


Bazen öyle anlar olur ve o anlarda öyle biri, öyle değişik, öyle beklenmedik bir şey yapar ki, içinde bulunduğumuz dünyayı değiştirir. Dördüncü Kaptan Stubb’ın türküsü de böyle bir şeydi işte. O anda, hayat bana renkli ve güzel göründü. Aynı zamanda doğanın gücüne, insanın doğa karşısındaki davranışlarına kafa yordum. (Sayfa 77)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)