25 Aralık 2019 Çarşamba

İzledik - Bahubali


Dün akşam babamla bir hint filmi izledik, öyle hint filmleri arasından seçtiğimiz bir film değildi ama. Filmin adı, Bahubali...

Geçen haftalarda babam Facebook sayfasında gezinirken, ben de o sırada kitabımı okuyordum; kulağıma gelen müzik sebebiyle, hint filmden bir sahne paylaşıldığını anladım ve babamın gülerek izlediğini görünce merak ettim. Önce hint filmlerine karşı ilgimden ötürü babamla izlemeye başladım, sonra yorumlara baktık beraber ve adını öğrenip "Bir ara izleyelim!" dedik. Filmden izlediğimiz bölüm çok masalsı ve fantastik idi, filmin tamamının masalsı ve fantastik durumlara bağlı olduğunu tahmin edemezdik!

Annem hafta başından beri Ankara'da, akşamlarımızı dizi izlemekle değil de film izlemekle geçirelim diyen baba-kız; ilk gün aksiyon izlemişken, ikinci filmimiz fazla abartılı bir içerik oldu böylece... Filmin afişindeki gibi fazla fantastik bir sahne ile "Bahubali"nin gücünü izledik önce, sonrasında esas kızımız ile tanışma sahneleri;... Ben ki hint filmlerini savunan ve epey oyuncusunu benimseyip seven kişi, bu filmin savunulacak yanını bulamadım. Hint filmleri fazla abartılı diyenleri, fazlasıyla haklı çıkartacak bir filmdi... :)



Üstteki resim Google Görsellerden alıntıdır. Bahubali isimli bir kraliyetin oğlunu, ölümden kurtarıp şelalenin aşağısına kaçıran kişinin elinden alan bir aile (ki bu kurtarma sahneleri bile abartılıydı, anlatmalı mıyım bilemedim!) "Shiva" ismini verir ve onu kendi oğulları kabul eder. Shiva şelalenin aşağısında büyür ve orada yetiştirilir. Şelalenin üstünde olan krallığına gidemesin ve oradan kimse de ona ulaşamasın diye, onu kurtaran aile ve kabile şelalenin üzerine çıkan mağara yolunu da kapatır önce. Filmimiz de Shiva'nın büyümesi ile devam eder bundan sonra... 

Shiva fazla yiğit, güçlü ve dediğim dedik bir çocuk olarak büyür hep. Her yaşında istediği en büyük şey şelalenin üstüne tırmanmaktır ve annesi her denemesi sırasında onu engellese de, büyüdükten sonra dualarla onu kurtarma uğraşına girmiştir. Dualarıyla oğlunu şelaleye tırmanmaktan kurtaracağına inandığı son ritüeli de, dini inançlarına göre üst afişte görülen "bir tepelikte bulunan çeşme şeklindeki puta" 100 kova dolusu su doldurmasıdır.

Bir kez daha şelaleye çıkmaya uğraşırken, annesinin kendisi için bir ritüel daha gerçekleştiriyor olduğunu duyan Shiva ise bu esnada annesini vazgeçirmeye uğraşmaya gelir. Başarılı olamayınca da, üstteki putu sabit olduğu yerden ayırır ve kucaklar o tepeyi indirir şelalenin aktığı yere sabitler... İnanır mısınız, bunu yapar! :)

Düşününce, eski zamanlarda çok güçlü insanlar varmış; olur mu olur diyor insan ve bu film de zaten eski zamanların kuvvetli krallara sahip bir krallığından bahsediyor. Böyle olunca da, amenna diyor insan...

Filmin bundan sonrasında, putu şelale altına koyan Shiva'nın mı yoksa annesinin mi dileği kabul olacak diye bir soru soruyor bunu izleyen yerliler tabii. Sonucunda da Shiva'nın dileği kabul oluyor ve Shiva bu sahneden sonra şelalenin tepesinden düşen bir kadın maskesinin ardından birkaç güne şelaleyi tırmanabiliyor... Burada da o kadar güçlü biri, nasıl oluyor da onca zaman şelaleyi tırmanamıyor da, sonra başarıyor sorusu geliyor akla.. Bunun cevabı da hem inanç hem de daha ciddi bir amaç bana kalırsa. Zira şelaleden düşen o kadın maskesi olmasa, bir heves esaslı bir amaç olamayacaktı tabii ki. Şelalenin üstünde gördüğü kadın savaşçımız da, gönlünün sahibi oluyor böylece...

Filmin bizim izlediğimiz sahnelerine gelirsek; başrol kızımıza daha su kıyısında uyurken suda balıkların masaj yaptığı sırada, su altından dalarak dövme yapıyor beyimiz. (Bu dövme sahneleri beni rahatsız etti. Belki dövme istemiyor kız, Allah Allah! :) ) Yetiyor mu? Hayır... Daha sonraki sahnelerde, ağaç tepesinde düşman kollayan kızımıza arkasından yaklaşıyor ve kızın okuna koyduğu yılan ile kızımız göz göze oyalandığı sırada "sakinliğinden fırsat bulup" omzunun arkasına da dövme yapıyor. (Sanırım orada da yılanın varlığında meşguliyetinde mi tenine işlenen dövmeyi fark etmiyor ne (!) ) 

Arkadaşının yanına gidince bu dövmelerin farkına varan kızımız, oğlanın onu takip ettiğini ve düşman olacağını tahmin ederek karşısına çıkması için zaman kolluyor bu sefer. Sonucunda da karşılaşmaları deli dehşet "sanıyorum hintliler için bir hayli romantik" sahnelere sebep oluyor... :) (Adam savaşırken kızın üzerine çeki düzen veriyor, ağaçlardan topladığı meyveler ile dudağına ve göz altlarına boya sürüyor! O derece...)


Diyeceğim o ki; "Hint filmleri abartıdan ibaret, mantık üstü sahneleri bol" diyenlerin ne demek istediğini dün sadece bu filmden kavradım! :) Ancak Hint filmleri budur da diyemeyeceğim, bu yazıyı Bahubali filminin "yok artık bir filmde de bu kadar olmaz!" dedirtmesi sonucunda, benim için en şaşırtan filmi adına yazıyorum...



Bahubali bir seri filmi imiş, biz dün başlangıç filmini izledik; devam etmeyi düşünür müyüz bilmiyorum ama bu anlattıklarımın ötesinde savaş sahnelerindeki abartıların görselliğini de biraz övmem gerektiğini düşünüyorum... 

Bahubali fazlasıyla babasına benzemiş, filmin devamında annesini (yani kraliçeyi) kurtardığı esnalarda bunu anlıyoruz; zeki, çevik ve de ahlaklı! :) Bahubali, yani babasının kardeşi ile kraliyet koltuğu için yiğitçe dövüştüğü savaş sahnelerini anlattıklarında; o sahnelerin büyüklüğü karşısında insan bir hayrete düşüyor. Birçoğunda bilgisayar oyunu olduğunu tahmin etsem de, bir o kadar da çoğu sahnenin oyunculukların eseri olduğuna inanmak istiyorum. Üstteki kadının oyunculuğu benim en beğendiğim oyunculuk oldu bu arada, esas Bahubali'nin annesi...

Filmin güç ve iktidar uğruna bir arada duramayan aile bireylerinin yanı sıra, söz hakkının bu kadında olmasına dayanamayan güçler; daha sonradan bu kadının oğlu Bahubali'yi kalleşçe öldürmüşler işte. Filmin başında Bahubali'nin oğlu Shiva'yı kurtaran kadının olduğunu sonradan anlıyoruz tabi ki. İnanır mısınız oyunculuk farkı işte, ben daha bugün kavrayabildim. Oradan oraya sahne esnasında değişmiş gibi geliyor. Bir duruş bir bakış ve de ilk izlerken kimin nesi olduğunu kavrayamayış...

Velhasıl, ben bu sene böyle bir filmi ilk defa izliyorum; beni hem hayal kırıklığına uğratıp mantık sınırlarımı zorlayan, hem de içeriğinde savaş sahneleri ve şaşırtıcı hikaye işleyişi ile diğer yandan memnun edebilen. Hiçbir hint filmiyle karşılaştıramam, bana göre o kadar abartılıydı; beğendiğim filmlerle bile kıyaslayamıyorum ama kötü de diyemiyorum. Garip bir durumdayım! :)

Filmin izleyici puanı 8.1 bu arada. Bu puanı neredeyse benim gibi düşünen bir çoğunluğun verdiğine emin olmak da üzereyim aynı zamanda. Yaptığım en ilginç "izledim" yazısı oldu bu bence... 2019'da izlediğim 91. filmim ve başrol oyuncusu Prabhas'ı ilk kez izlediğim üzere "Soydan Soydaş" adlı oyuncumuza pek benzettiğim bir film benim için... =))

Şimdi son yorumum olarak, Prabhas'ın filmlerinden herhangi bir filmi izlerken bana hep efsanevi filmlerde oynuyormuş gibi gelecek ona üzülüyorum. Bir de onun dışında güzel vakit geçirmeme de yardımcı olan ama mantığıma sığmayan filmi düşünüyorum.. Sizin yorumlarınızı da bekliyorum! Acep izleyip de ben gibi düşünen var mı bilemiyorum... :)

Sevgilerimle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)