Böyle bir başlık olabilir mi demeyin, ben de çoğu zaman bu durumun bizim için tekrarlanması gerektiğini düşünenlerdenim; söylememiz gerek ki bilinsin, "Engelliler De Sokağa Çıkabilir!" Artık ne olur garipsemeyin ve yer alma önceliğimiz olan alanları da gaspetmeyin, bizi bizim de dünyamız olan bu dünyaya ait hissettirin... :)
Yaz geldi, kış mevsimindekinden daha fazla dışarı çıkma vaktidir benim için. Ama yaz kış farketmez, dışarı çıktığımda mutlaka varlığımı garipseyen veyahut yerimin dışarısı olmadığını belirten kişilerle karşılaşırım mutlaka. Artık birçoğunu garipsemiyor olsam da, sosyal alanların çoğunda insanların en az bir aykırı sorusuyla, can sıkı bir sorun veya "neden ya, cidden mi?" gibisinden sorularla karşılık vereceğim davranışlarıyla karşılaşıyorum hala...
Engelliler ve de engelli aileleri beni çok net anlayacaktır diye düşünüyorum, ki aksiyle karşılaşanlar yani bahsettiğim örneklerle veya benzerleri ile karşılaşmayanlar o kadar şanslı sayılmalıdır ki benim ülkemde... :) Hadi buyurun yazıma, bugün size ne örnekler vereceğim ne örnekler... (:
Geçen gün yine instagramda gezinirken, gördüğüm bir engelli annesinin paylaşımıyla; tek başına ele almayı ertelediğim ama sıklıkla yazılarımın içeriğinde bahsettiğim konu bu, "neden daha fazla erteliyorum ki" dedim o paylaşımı okuduktan sonra. Sonuç olarak, biz engelliler ve engelli yakınları dışarı çıktığımızda; dışarıda bulunmaması gereken şeyler olarak algılanıyoruz, bizlere garip bakmaları umursanmayacak noktaya gelmişken bile her biri garip soruları ile rahatsız ediyor ve bizleri "neden buradayız ki harbiden?" demeye itiyorlar resmen!
Oysa bu alışılmış olan olmamalı, bizler için de, sizler için de... Bizleri dışarıda olduğumuzda garipsenecek bir durum oluşturuyormuşuz gibi bakmamalı ve öyle hareketlerde bulunmamalısınız. Zira, "Engelliler de sokağa çıkarlar; bu dünya bizim de dünyamız aynı zamanda...
Hani en ufağından dışarıda olduğu zaman, bir anne bebeğini nasıl doyuruyorsa nasıl davranıyorsa ve nasıl yetiştiriyorsa ona saygı duyulmalıdır ya; ama öte yandan ağzı olan konuşur da, "Öyle yedirme, öyle giydirme, aman öyle yetiştirme!" diye söylenir durur, iyi bir anne olmaya uğraşan annenin anneliğini sorgular o çocukla bir gün dahi geçirmeden. Ama bu kişiler aksi durumda davranan annelere veyahut kişilere hiç sesini çıkarmaz... Aynı şekilde engelli ailelerine de maalesef karışıyorlar, anneliğini sorgularcasına ve çoğu zaman da önemsemezcesine!
Ne duydum ben biliyor musunuz, bunu sıklıkla duydum ve de birkaç kez de maalesef ki gördüm; engelli ailelerine, "Çok yoruluyorsun ya, bunu bir yere ver de sen diğer evlatlarınla daha çok ilgilen. Seni yoruyor ve yıpratıyor bu çocuk, üzülüyorum!" diyenlerin varlığını duydum da, gördüm de! Bu ne demek biliyor musunuz? "Senin çocuğun da çocuk değil zaten!" demek...
Bir annesiniz, evladınızın varlığıyla şöyle bir benzetme yapılmasına göz yumabilir misiniz; - Boşver sen onu, o zaten yoruyor. Daha iyileri var, onlarla ilgilen onları al en iyisi sen! Sırf engelli çocuğu oldu diye; "çocuk yapmayın bir daha" diye önereni de, "olsun hepsi böyle olmayacak ya bir daha deneyin siz" diye öneride bulunanı da duydu bu kulaklarım ve de gördü gözlerim... Kısacası, içeriğini deneyimlemediği her şeye laf edenlerdi bunlar ama hep üzmeyi bilirler de; anlayışlı olmaya gelemezdiler! Yaşamayı göze alamayacakları şeyleri gözden çıkarmaya pek hevesliydiler, kendileri yaşayanlar olmadıkları halde! (Bekara karı boşamak kolay, dedikleri gibi işte)
Gerçekten ülkem için bir şeyler değiştirebilmek isteyenlerden biriyim, özellikle de bizim bu hassas konularımızda! Çünkü ben de hassasım, evet 20 sene oldu bu hastalıkla yaşayalı ama... Nasıl olur da dışarıda yabancı sağlıklı birini gördüğünüzde garipsemezsiniz, bizi de gördüğünüzde garipsemeyin istiyorum... Çok karşılaştım, ailesiyle karşıdan gelen çocukların anne ve babalarının ellerinden tuttuğu gibi benden uzaklaştırılmasıyla; üstelik bir canavardan kaçırır gibi!
Birinden neden kaçırırsınız çocuğunuzu veya neden kaçarsınız peki? Hayati tehlikeniz vardır de mi, koruma içgüdüsüyle ne yapacağınızı bilemezsiniz, bunları anlarım. En doğal hakkınızdır tabii ki! Ama hayatla iç içe bulunmaktan başka bir amacı olmayan birisinin karşında, ilk tepki çocuğunuzu kaçırmak ve göz göze gelmekten korkmaksa, ben orada hayata bakış açınızı sorgularım! Üzgünüm...
Bir hayvandan korkarsınız, içgüdüleri yoktur ve bilirsiniz ki onun size bir şey yapabilme ihtimali oldukça yüksektir. Peki ya benim? Valla kimseyi bu zamana dek ne ıssırmışlığım oldu ne de kovalayıp korkutmuşluğum! :D (Bakmayın siz bana, aklınızda kalsın diye ciddi manada komikliğe vuruyorum işi. İşin içinde olduğunuzda hayli can sıkıcı yoksa...)
Ben engelli isem, dışarı çıkarım. Ben bebekli isem, dışarı çıkarım. Hamile isem de çıkarım, lohusa isem de çıkarım. Kimse karışamaz ve saygıda kusur etme gibi bir ayrıcalığa sahip olamaz! Bunu sadece duydum ama birçok engelli arkadaşımdan duydum, ama yaşamadım; bir tekerlekli sandalyede oturan görünce, eline çok para sıkıştıran varmış. Siz, bunu duydunuz mu peki?
Bu örnekler altında, nasıl toparlayacağımı bilemedim açıkçası ama ilk aklıma gelen de şu oldu; görmek de umursamak da zorunda değilsiniz, bunu çok net bildiriyorum! Ne yapacağınızı bilemiyor iseniz, hiçbir şey yapmamanız daha iyidir!
Engelliler dışarı çıkabilir, sokaklar da sosyal alanlar da hepimizindir değil mi? Öncelikle bunun varlığını kabul edin, dışarıda erkek veya kadın olmak üzere çift cinsiyetten insanlar görebileceğinizi bildiğiniz gibi! Normal bir insana ne kadar saygı göstermeniz gerekiyor ise, bizlere de o kadar saygı göstermeye davet ediyorum sizleri. Bir de herhangi bir arkadaşımı gördüğünüzde, ona bu durumunun nasıl olduğunu sormayın rica ederim. Hiçbir engelli dışarıya hastalığının veya başına gelenlerin nasıl olduğunu anlatmaya çıkmıyor sonuçta. Bırakın o anlatsın istiyorsa, aranızda bir sohbet de varsa zaten öğrenirsiniz ya... Bir engelli zaten dışarıda olmadığı çoğu zamanda, başına gelenleri o kadar çok sorguluyor olabilir ki!
Herkes birbirinin aynısı değildir. Esasında birçoğumuz bize bizimle ilgili sorulan soruları da garipsemiyoruz da çoğunlukla, her birimiz bir değiliz ki işte! Kimimiz anlatmaya ve anlaşılmaya can atıyor benim gibi, kimisi de anlatmaya gerek kalmadan anlayış bekliyor insanlarımızdan. Kimi farklıyım işte, gör ve anla beni diyor da; kimi de farklıysam farklıyım kime ne deyip aldırmıyor bile...
Yaz geldi, kış mevsimindekinden daha fazla dışarı çıkma vaktidir benim için. Ama yaz kış farketmez, dışarı çıktığımda mutlaka varlığımı garipseyen veyahut yerimin dışarısı olmadığını belirten kişilerle karşılaşırım mutlaka. Artık birçoğunu garipsemiyor olsam da, sosyal alanların çoğunda insanların en az bir aykırı sorusuyla, can sıkı bir sorun veya "neden ya, cidden mi?" gibisinden sorularla karşılık vereceğim davranışlarıyla karşılaşıyorum hala...
Engelliler ve de engelli aileleri beni çok net anlayacaktır diye düşünüyorum, ki aksiyle karşılaşanlar yani bahsettiğim örneklerle veya benzerleri ile karşılaşmayanlar o kadar şanslı sayılmalıdır ki benim ülkemde... :) Hadi buyurun yazıma, bugün size ne örnekler vereceğim ne örnekler... (:
Geçen gün yine instagramda gezinirken, gördüğüm bir engelli annesinin paylaşımıyla; tek başına ele almayı ertelediğim ama sıklıkla yazılarımın içeriğinde bahsettiğim konu bu, "neden daha fazla erteliyorum ki" dedim o paylaşımı okuduktan sonra. Sonuç olarak, biz engelliler ve engelli yakınları dışarı çıktığımızda; dışarıda bulunmaması gereken şeyler olarak algılanıyoruz, bizlere garip bakmaları umursanmayacak noktaya gelmişken bile her biri garip soruları ile rahatsız ediyor ve bizleri "neden buradayız ki harbiden?" demeye itiyorlar resmen!
Oysa bu alışılmış olan olmamalı, bizler için de, sizler için de... Bizleri dışarıda olduğumuzda garipsenecek bir durum oluşturuyormuşuz gibi bakmamalı ve öyle hareketlerde bulunmamalısınız. Zira, "Engelliler de sokağa çıkarlar; bu dünya bizim de dünyamız aynı zamanda...
Hani en ufağından dışarıda olduğu zaman, bir anne bebeğini nasıl doyuruyorsa nasıl davranıyorsa ve nasıl yetiştiriyorsa ona saygı duyulmalıdır ya; ama öte yandan ağzı olan konuşur da, "Öyle yedirme, öyle giydirme, aman öyle yetiştirme!" diye söylenir durur, iyi bir anne olmaya uğraşan annenin anneliğini sorgular o çocukla bir gün dahi geçirmeden. Ama bu kişiler aksi durumda davranan annelere veyahut kişilere hiç sesini çıkarmaz... Aynı şekilde engelli ailelerine de maalesef karışıyorlar, anneliğini sorgularcasına ve çoğu zaman da önemsemezcesine!
Ne duydum ben biliyor musunuz, bunu sıklıkla duydum ve de birkaç kez de maalesef ki gördüm; engelli ailelerine, "Çok yoruluyorsun ya, bunu bir yere ver de sen diğer evlatlarınla daha çok ilgilen. Seni yoruyor ve yıpratıyor bu çocuk, üzülüyorum!" diyenlerin varlığını duydum da, gördüm de! Bu ne demek biliyor musunuz? "Senin çocuğun da çocuk değil zaten!" demek...
Bir annesiniz, evladınızın varlığıyla şöyle bir benzetme yapılmasına göz yumabilir misiniz; - Boşver sen onu, o zaten yoruyor. Daha iyileri var, onlarla ilgilen onları al en iyisi sen! Sırf engelli çocuğu oldu diye; "çocuk yapmayın bir daha" diye önereni de, "olsun hepsi böyle olmayacak ya bir daha deneyin siz" diye öneride bulunanı da duydu bu kulaklarım ve de gördü gözlerim... Kısacası, içeriğini deneyimlemediği her şeye laf edenlerdi bunlar ama hep üzmeyi bilirler de; anlayışlı olmaya gelemezdiler! Yaşamayı göze alamayacakları şeyleri gözden çıkarmaya pek hevesliydiler, kendileri yaşayanlar olmadıkları halde! (Bekara karı boşamak kolay, dedikleri gibi işte)
Keşke şaka yapıyor ya da uyduruyor olsam ama bu zihniyette insanlar var ülkemizde. Okuyan bir kısım, ülkeyi kötüleyenlerden olduğumu düşünecek ama insan kendi ülkesine yapmaz bunu. En azından ben yapmam, ülkemi çok seviyorum zira; ya da sevmediğim şeylere bile saygı göstermem gerektiğini biliyorum birçok şeye. Ben bizim insanımızın sağduyusunu da çok seviyorum üstelik ama bir yerde de yanlışımız var, kabul edelim.
Bizim insanımızın en ne yapacağını bilmediği zamanda bile eksik kalmamak uğruna sözünü esirgememesi durumu var. Bunların bir çoğunluğu "ben kötülüğünü istemiyorum ki"ciler ve "yanlış anlamazsan"cılar, böyle giriş cümleleri ile başlayıp aslında ne yapacağını bilmediklerini de bildikleri halde, yanlış da olsa bir şey yapma hissiyatına kapılmışlıklarına hizmet ettiklerinden sebep düşüyorlar yanlışlara! :) (Ne cümle kurdum ama yine!)
Hatalarımızdan ders çıkaralım, bunları bir daha yapmayalım diye yazıyorum bu konu için de ben. Fena olmaz mı sizce de? Duyursak cümle elaleme, farkında olmadığını sandığınız şey bir grup insanı "farklı" hissettiriyor diye... Farklılıklarımız gurur kaynaklarımız diyoruz ama bir noktada da saygı çerçevesini geçmemek gerek!
Küçükken eve geldiğimizde çok oturup ağlamışlığım var bu konu sebebinden... Onlara garip gelen tek şey;aksayan yürüyüşüm, biraz yorulunca vücudum korumaya geçebiliyor, aksayabiliyordum. Bel problemim vardı mesela, onu giderememiştim kas uzatma ameliyatımdan sonra mesela... Bakın Zombie'lerin gündemde olmadığı zamanlardan bahsediyorum! :D Ona göre düşünün yani... :)
Şaka bir yana, gerçekten hala korkutucu bir yanım olmadığını düşünüyorum. Kaldı ki, çocuklara nelerden korkmaları gerektiğini de bu tarz örneklerle biz büyükler öğretiyoruz; artık biliyorum! :)
Gerçekten hala garip geliyor bana, neden evladını kaçırırsın ki benden? Tekerlekli sandalyemde otururken sizin üzerinize uçup da bowling topları gibi sizi devirebileceğimi mi düşünüyorsunuz acaba? (vay be, çok iyimsersin yine Didemcim ve de fazla hayalperest! =) )
Bir hayvandan korkarsınız, içgüdüleri yoktur ve bilirsiniz ki onun size bir şey yapabilme ihtimali oldukça yüksektir. Peki ya benim? Valla kimseyi bu zamana dek ne ıssırmışlığım oldu ne de kovalayıp korkutmuşluğum! :D (Bakmayın siz bana, aklınızda kalsın diye ciddi manada komikliğe vuruyorum işi. İşin içinde olduğunuzda hayli can sıkıcı yoksa...)
Bunun gibi birçok örnek ve anlam veremediğim durum söz konusu tabi... Hep hani bahsediyorum, bir kez Avm'de ayna karşısında ruj sürerken, bir kez de rujumu sürüp gittiğim bir avm'de garip karşılandım; her iki durumda da, "Aaa, bak engelli kız dudağına ruj sürüyor!" dediler yanındakilere ve garip karşıladılar hayat dolu olmamı... :) (Tabii ki de üzerimde "Duyamıyorum" yazılı bir kart asılı değildi, ama ne bileyim engellilerin her uzuvdan yoksun olduğunu düşündüler bence. Yoksa neden nezaketten yoksun davransınlar canım! Aaa...)
Çok ciddiye aldım, o günden sonra ruj sürmedim diyemem; daha fazla sürdüm belki de, ama o davranışlarını hala pek çok garipserim...
Size eskisi gibi dışarıda gördüğüm bakışlara kızdığımı ve içerlendiğimi söyleyemem yine de. Ama benim gibi birine veyahut olmak zorunda değil farklı birine, toplu alanlarda bizlere özel yapılan makineleri kullanma esnasında önceliğimizi kullanmak istediğimizde "Ne işin var dışarıda, git otur evinde!" diyenlere gereğinden de fazla kızıyorum, darılıyorum, güceniyorum ve hiç mi hiç anlayış gösteremiyorum! Bu ne kendini bilmezlik ve kendini beğenmişliktir deyip sinirimi de içimde tutmaya devam etmeyi istemiyorum...
Ben bunu ilk duyduğumda, "dilencilerin insanların acıma duygusunu kullanmak için tekerlekli sandalyede el açıyor olması sebebiyle garip bir alışkanlık olmuştur bir çeşit insana" diye düşünüyordum. Ama sonrasında da okudukça, kendi işine giden kendi kendine gezinen ve hiçbir şekilde birilerine el açmayan kişilere zorla para tutuşturuyorlarmış diye duydum. Bunu ilk defa Twitter'da bir engelli büyüğümüzün twit hesabına yazılanları okuduğumda duymuştum. Twit'in altı, "bana da şu sebeple elime tutuşturdular, bana da bu şekilde elime tutuşturdular" diye cevaplarla dolu idi...
Gelelim Nacizane Tavsiyelerime Şimdi De;
:)
Engelliler dışarı çıkabilir, sokaklar da sosyal alanlar da hepimizindir değil mi? Öncelikle bunun varlığını kabul edin, dışarıda erkek veya kadın olmak üzere çift cinsiyetten insanlar görebileceğinizi bildiğiniz gibi! Normal bir insana ne kadar saygı göstermeniz gerekiyor ise, bizlere de o kadar saygı göstermeye davet ediyorum sizleri. Bir de herhangi bir arkadaşımı gördüğünüzde, ona bu durumunun nasıl olduğunu sormayın rica ederim. Hiçbir engelli dışarıya hastalığının veya başına gelenlerin nasıl olduğunu anlatmaya çıkmıyor sonuçta. Bırakın o anlatsın istiyorsa, aranızda bir sohbet de varsa zaten öğrenirsiniz ya... Bir engelli zaten dışarıda olmadığı çoğu zamanda, başına gelenleri o kadar çok sorguluyor olabilir ki!
Herkes birbirinin aynısı değildir. Esasında birçoğumuz bize bizimle ilgili sorulan soruları da garipsemiyoruz da çoğunlukla, her birimiz bir değiliz ki işte! Kimimiz anlatmaya ve anlaşılmaya can atıyor benim gibi, kimisi de anlatmaya gerek kalmadan anlayış bekliyor insanlarımızdan. Kimi farklıyım işte, gör ve anla beni diyor da; kimi de farklıysam farklıyım kime ne deyip aldırmıyor bile...
(2012'den kalma bu resim, çok manidar oldu yazımın sonuna doğru değil mi? Madem öyle bu fotoğrafım, tüm bizi anlamayı reddedenlere ve de farklılıklara kendini kapalı tutup, önyargı ve kalıpyargılarında güvende olduğuna inananlara gelsin. Bazı şeylere de bizim gülümsememiz gerekip geçtiğini öğreneli çok uzun zaman oldu, önerim her birimize. Sizi anlamayı reddedenlere gülümseyin geçin benim gibi... :) )
Öğretme, öğren bizden kimiz neyiz ve nasıl yaşıyoruz diye ama sakın önyargılarınla gelme karşımıza işte; kimseye önyargılarla yaklaşılmamalı ya işte...
Lütfen yargılama hayatımızı, tedavilerimizi ve de tercihlerimizi. Kimimiz zor yürüyor olsa da ayakta kalmak zorunda, sandalyeye oturursa daha çok hareketini kaybedecek zira. Belli bir zamana dek benim de olduğum gibi yani... Bana egzersizlerini yap bol bol deme, nasıl çabaladığımı bilmeden; benimle en az bir ay sohbet etmeden, yakinen görüşmeden...
Son ricam ve de tavsiyem de şu; sanma televizyonlardan gördüğün engelliler gibi her birimizin hayata küstüğünü, sanma her birimizin iyi şartlarda yaşayıp aynı tedavi koşulları ve de süreçlerine sahip olduğunu. Ama bil ki öğrenmek istedikten sonra daha güzel olacak her şey, senin için de benim için de... Sen de dahil, her birimizin hayatı birbirinden farklı! Hani şu her birimizi "farklı" kabul ettiğinizi söylediğiniz ama daha da bize çok daha farklı davrandığınız gibi... :)
İnanıyorum ki bu konularda daha çok yazacağım ben yeniden, tıpkı eskiden olduğu gibi. Ve umarım siz de okuyacak ve birilerine okutacaksınız da değişecek bu düzen... Ben her neysem de artık, elde olmayan sebeplerden aramıza katılan engelli arkadaşlarımıza ve gerçekten bu yönden sıkıntılar çekenlere faydalı olabilirsiniz, hala her birimiz için de faydalı olabilirsiniz. Önce bizi kabul ederseniz, sosyal alanlarda önceliğimiz ve de ihtiyacımız olan alanlarımıza da anlayış gösterirsiniz ve her anlamda bir bütün olabiliriz... :)
Her insanın farklılığı ve de farklılıklara ihtiyacı var, bizimse farklılıklarımız var ama bizlerin farklılıklarına saygı gösteren ve anlayışla yaklaşanlara ihtiyacımız var... Hayata ait hissetmek her birimizin hakkı olsun, her birimiz sokaklarda ve özgür olalım... =)
Okuduğunuz için teşekkürlerim ve de sevgilerimle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)