2019'a iyi başladığımızı düşünüyorum, henüz burada full time yazamadıysam da; 2018'in son günlerinde dolu dolu yazılar yazdım şükür ki... Şimdi 2019'da sıra, 2019'un ilklerinde özellikle de... :)
2019'a bol film izleyerek başladım öncelikle, bir de Kağanımla bol oyun oynayarak. Bu hafta içinde Kağanımla Kızma Birader oynamaya çalıştıysak da, oyunu pek sabredeceği kıvamda bulamadı sanırım. O daha çabuk kazanmak ve hep kazanmak istiyor bu sıra. Birkaç kere oynadık ve kaldırdık sonra, zira Kağanım kendini çok üzüyordu o oyun adına. Ona göre kurallar ona yendirmeler de, yaşı için uygun olmazdı tarafımızdan yapılacak olsa... :)
Cuma günü okulları yoktu, kuzum evde bizimle idi ve öğleden sonra da annem akraba gününe gidince, birkaç saat yalnız kaldık yine. Epeydir yeni oyunlar keşfetmez ve Kağanım da yeni oyun önerilerime yanaşmaz halde idi. Ama bu Cuma farklı oldu; yaşı gelmiş sanırım, her oyun önerimi mutlaka denedi önce. Beğenisine göre de devam ettik sonra...
Soda kapaklarını biriktiriyorduk iki haftadır. Ablamlar biriktirmeyi unutmuşlar ama bizim evden 13 adet birikmiş. Harfleri yazıp yazı yazma oyunu oynamak için biriktiriyordum ama Kağanıma oyun oynarken çok fazla da beklemeyeyim birikmesini dedim ve Kağanıma odamdan getirttirdim, var olanların üzerine olduğu kadar harflerini yazdı işte. Bunun güzelliği şu ki, Kağanım okuma çağına gelmiş, o harfleri kendisi yazmış ve oyun denetebilir olmuşum yeniden. Bu durum baya iyi geldi, mutlu etti beni...
Bizim ilk oyunumuz, gazoz kapaklarını resimdeki gibilerken elimize bir kapak alıp ters çevirme yarışı oldu. 4-5 kezden fazla oynadığımıza eminim, Kağan bu oyunu çok sevdi. Daha da kapak çoğalınca, daha güzel olacak eminim ki. Güzelliğine kapıldı, evde soda kapaklarının peşine düşer bundan sonra bence! :)
Soda kapaklarından sonra, 2019'un ilk ortak resmini yaptık. Bir gün öncesinde ben başlamıştım ve Kağanımla tamamladık. Onun çizgileri ile benim çizgilerim ayırt ediliyor zaten. Bir gün önce o benimle beraber kendi resmini çizip bitirmişti aynı akşam, ben bir de siyah kalemle belirginleştiriyorum resimlerimi nedense. Daha güzel geliyor gözüme... (: İtalya olduğunu söylemeden anlayanlar olmuş mudur bilmem. Bana resim çizelim dediğinde, yine İtalya'dan bir yer çiziyormuş gibi olayım. En iyi çizebildiğim ev sonuçta, çizdim ve boyadım yine... Gelelim Cuma günü Kağanımın ayrıntı katmasına;
Venedik'i çiziyoruz, bu dubalar niye havada?
Restorant yapıyorsak, İtalyancasını yaz teyze!
Bir de şuraya İtalya'nın bayrağını çizelim mi teyze?
Gözünüzün önünde büyüyen bir çocuğun şu hallerini görmek, şükre de mutluluğa da sebep oluyor işte. Şükür, veren Allahıma şükür... :)
Cuma günü bunlar haricinde, üç de yeni oyun öğrendik işte. Ben Kağanı küçükken oyalayabilmemin kıymetini bilirken, şimdi zorluğunu görüyorum. Küçükken az bile gördüğüm dikkat süresi, artık iyiden iyiye kısalabiliyor bazen. Ben kıymetini bildim bilmesine de, o günleri mumla arıyorum bazen! Kağancım çok çabuk sıkılıyor bu ara. Oyun beğendirmek de zor oluyor tabi! Evde oynayabileceğimiz oyunlar araştırırken, Google'dan oyun önerileri aldım.
Bunlardan biri BOM adlı bir oyundu; Oyunun kuralı kaç kişi var ise, herkes birer birer sayıyor. Kime 5 ve 5 katları sayılar denk gelirse, Bom diyor. Bom değil de, 5 ve 5 katları sayılarını söyler ise oyunu kaybediyor. Biz iki kişiyle oynadık ama oyuncu sayısı çoğaldıkça keyfi daha da artacaktır. Yalnız 5 ve katları değil, diğer sayıların katları ile de değişebilecek oyun! Biz çok sevdik. 3 tur oynadık ve ciddi dikkat isteyen bu oyunda, Kağanım dikkati sayesinde 2-1 beni yendi... :)
Bir diğer oyunumuzun adı, "Sana Ne Lazım" idi; meslekler üzerinden gidiyorsun ve amaç çocuğun hem bilgilenmesini hem de meslekleri öğrenirken cümle kurmasını da sağlamak oluyor. Hem düşündürüyor hem de öğretiyorsun aslında. Karşındaki oyuncu bir meslek söylüyor, misal "Sen doktorsun, sana ne lazım şimdi?" Oyuncu anlatıyor; iğne, steteskop, hasta, bilgisayar, gibi gibi... Hiçbir şey söyleyemez veya senin verdiğin sürede istediğin kadar bilgiyi veremezse, puan kazanamıyor. Aksi durumda bir puan kazanıyor... Bu oyunda ikimiz de iyiydik.
Üçüncü ve Cuma günü öğrendiğimiz son oyunumuzun adı ise, "Evet/Hayır" idi; Bu bizim Türk televizyon tarihinden ve de okul sıralarından da bildiğimiz bir oyun ki, zamanında çok oynadığımız bir oyundu! :) Oyunun kuralı; bir kişinin rakip oyuncuya "evet/hayır" dedirttirmeye çalışırken, diğerinin de bu yasaklı kelimeleri dememesi. Sorular sorabilir, sohbet konusu açıp konuşturabilirsiniz. Bence en yaratıcı ve eğlenceli oyunlardan biri. Bir çocuğu konuşturmak istiyorsan; okulda ne yaptın diye sorduğunda bile cevap vermeyen, pek fazla konuşmayı sevmeyen çocuğu bile konuşturur bence! =)
Velhasıl, 2019 çok oyun dolu geçsin istiyorum yine. Kutu oyunlarına geçmeye çalıştı isek de yılbaşında, bu sene başarısız olduk Kağanım açısından. :) Ama onun da zamanı gelecektir inşallah...
Ben gerekirse soda kapağı, karton kartlar ile oyun kuracağım ve oyunsuz geçirmeyeceğim yine seneyi... Bizden ilk oyunlar böyle 2019 adına. Yeğenim Kağan, 6,5 yaşında ve oyun konusunda da kimi zaman her şeyi beğenir halde değil bu ara... Oyun oynamayı seviyor ama onu yeniden oyunlara yönelteceğime inanıyorum.
Bir de siz ne oyunlar oynuyorsunuz? Yeğeniniz veya çocuğunuzla evde oynadığınız oyun önerilerine ihtiyacım var. Bedensel engelim sebebiyle de bu tarz oyunlar rica ediyorum sizden. Diğer oyunları, anne babasıyla veya arkadaşlarıyla oynuyor zaten. :) Önerilere yorumlarda açığım. Sevgilerimle, bol oyunlu günler diliyorum bizlere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)