30 Eylül 2018 Pazar

Pazar Yazısı #52 - Alışılmadık Pazar


Antalya'da alışılmadık bir Pazar yaşıyoruz, geçen hafta bugünden sonra bir tane daha aslında... Geçen hafta bugün defnedilmişti dedem. Dün dedemin 7 duası da okundu (Allahım kabul eder ve ruhuna iletir dilerim); bu sabah da son olarak annemin Ankara'da yaşayan bir teyzesi, dayısı ve iki yengemi de yolculadık buradan. Kaldık, annem dayım ve ben olmak üzere... Şimdi dedemin yokluğu daha ağır hissediliyor işte!


Dayımları yolculadık bu sabah erkenden ve sonrasında annem kahvaltımızı bitirdikten sonra ev toplamaya girişti tekrar. Bir garip geldi daha da; evde dolaşıp da "Bağdat, yeter kızım bir otur ya!" diyen dedem yoktu bu sabah da... Evin sessizliğinde yine dedemin açtığı ses yüksekliğinde bir televizyon açık değildi. Bugün daha çok özlediğimi ve bu evin onsuz nasıl bir garip olacağını daha iyi anladım...

Diğer yandan da, birkaç gündür evi kapatmayacak olduğumuza da sevindiğimi farkediyorum... Dedemin evini saklayabilme imkanımız doğdu, ortanca dayım kendi evinde değil burada oturma kararı verdi. Hem dedemin düzeni daha sağlam ve burası daha merkezi. Hem de var olan bir evin düzenini korumak, ailemiz için daha iyi olacaktır hepimiz adına... Küçük dayım da gelir gider ailesiyle buraya yine ve biz de her geldiğimizde kalmaya devam edebiliriz. Hala garip ama en azından bu fikir daha alışılabilir geliyor şimdi...


Bir yalnız pazar geçiriyoruz işte, biz de bir iki hafta daha buradayız ve kısmetse sonra biz de evimize döneceğiz işte... Bu sabah erken kalkıp da uyuyamayınca kahvaltı yapıp, biraz uzandım dizi izledim o sessizlikte. Sonra kalkıp defterlerime dalma kararı aldım bugün. Bir hafta boyunca kalabalıktan fırsat bulup da defterlerime uzanamadığım için, bugün onlara karşı sessizliğimi de bozuyorum... Kalabalıklar acıya direk teslim olmaya engel. Sessizlikler yalnızlıklar da lazım ama, sevdiklerimizin sessiz vedalarını duyabilmek için...

Bu alışılmadık pazar gününde bunu hissediyorum; dedemin sessiz vedası sürüyor ve biz onun anılarına alışabildik biraz, şimdi de sessiz vedasına kulak kabartıyoruz. Zaman geçerken, anılarıyla anmaya anlamaya ve onu duymaya daha çok devam ediyoruz. Şu an sadece bu sessizlik alışılmadık, ama mecbur ona da alışacağız...

Sevdiğim bir söz var, onu düşündüm durdum bu hafta sık sık;

Vedalar canını sıkmasın.
Yine buluşabilmek için, bir hoşçakal gereklidir. (Richard Bach) 

Böyle işte... İyi, sağlıklı, ve huzurlu pazarlar olsun cümlemize. Dedem artık acı çekmiyor, hep söylüyorum; bunu bilmek özlesem bile, diğer yandan huzur da veriyor artık. Özlüyorum dedecim, huzurla uyu ve dualarımızı duy...

Sevgilerimle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)