12 Eylül 2018 Çarşamba

İnternet Günlüğüm 2018 #7 - Korktuğuna Ulaşmak...


Sevgili İnternet Günlüğüm;

Birkaç sene önce, Mercan halamın kanser sebebiyle seneler boyu türlü türlü acılar çekmeye başladığı zamanları hatırlıyorum bu ara yine. Bir başkasının daha öyle acılar çekmemesi üzerine dua ettiğim o senelerden sonra, yine o korktuğumuz yerdeyiz. Acı çekmek, düşmanım bile olsa kimsenin yaşamasını istemediğim bir şey. Ölümle karşı karşıya kalmak, yine aynı şekillere sahip benim için...

Kafam karışık, kalbim allak bullak. Hayat enerjim her zamankinden daha çok çaba göstermem ve bir şeylerin farkına daha çok varma zamanımın geldiğini söylüyor. Oysa artık zaten öyleyim, derdim ya...


Üstteki iki paragrafı, 8 Eylül 2018 akşamı yazmıştım. Dedemin hastanede durumunun ağırlaştığı haberini alınca... Bir süredir çok iyi değil durumu, ama umut etmekten vazgeçilmiyor işte; acı çektiğini bile bile, bir yandan da inşallah iyileşecek diyorduk. Hala da umut etmekten vazgeçemiyoruz... Hep dedim ya, karaciğeri zorluyor onu en çok diye; karaciğer ışın tedavisinden sonra da daha iyi konuma gelemedi ne yazık ki...


Bu yazıyı Antalya'da devam ediyorum şimdi; dün akşam 22.00'da bindik, sabah 7'de Antalya'ya vardık. Ne yaptı isem, Bursa'da elim varmadı bu yazıyı tamamlamaya... Bu sabah Mehmet dayım bizi hastaneden gelip otogardan aldı, yine evlerine getirdi. O hastaneye gitti bir süre sonra, biz kahvaltıya devam ettik. Sabah kahvaltısından sonra da ben yattım uyudum, annemle yengem hastaneye gitti. Öğlen uyandım da, yeni kendime gelebildim ben de işte...

Başlık, korktuğuma ulaşmak; zira Mercan halamdan sonra bir daha hiç kimseye olmasın diye dua ettiğimiz noktadayız, acı çekme noktası... Her zaman en zor dualar bu anlarda yapılıyor, anladım bunu artık. İki iyilikten birini ver Allahım derken, o iyilikten birinin bu dünyadan koca bir hayatın gitmesi olması...


Acı eşiği kuvvetli biri olmadım hiç ama bunun için son zamanlarda çok savaş vermeye çalıştım çalışıyorum kendimce... Ve Antalya'da bulunduğumuz bir seferde daha, can acısı konu açıldığında aklıma gelecek birini daha ömrüm boyu hatırlayacağım; Mercan halamdan sonra... Dedem; hem eski toprak diyebildiğimiz, hem de yaşına bağlamadan da güçlü diye tarif edebileceğimiz biri...


Şimdi sevgili İnternet Günlüğüm; ne düşünür, ne çok karmaşaya düşer insan kendi içinde ve dışında bunları yaşıyorum yine... Bir yanım dedeme destek olmaya geldiğimizi, diğer yanım kuzenim İncimle ve dayım yengem Merom ve diğerleri ile vakit geçirme fırsatını da yine elde ettiğimi ve birbirimize destek olduğumuzu düşünüyor, içten içe bu durum sebebiyle biraz rahatlatıyor da. (Üstteki resmi, sabah İncimle -kuzenim, 4 yaşında- boyadık, o arada biraz kuzen sohbeti de yaptık... İnsan birilerine ve hayata tutunmayı iyi biliyo, neyse ki...)

Bir diğer yanım da, dün gündüz parmağındaki küçük bir sivilce ile başlayan ve daha sonra biz yola çıkmadan önce iyice şişen koluyla Kağanımı düşünüyor... Çok şükür ki; bugün hastanede Kağanımın alerjik değil, bir böcek ısırığının bu şişliğine sebep olduğu da ortaya çıktı. Ama uzak-yakın olma denklemi çok zor, bunu iyice anladım yine buraya yolculukla...


Bursa'da dedemi düşünmek vardı, Antalya'da Kağanımızı düşünmek ve yolların öğrenileceklerin bitmediğini bir kez daha görmek... Yorgun veya bezgin miyim, hayır. Allahım beterini vermesin. Korkuyla içimi kemirmemeyi öğretsin bana Rabbim, onun için uğraşıyorum. Bir de hala dua ediyorum, Rabbim kimseye ama kimseye acı çektirmesin!

Sevgilerimle..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)