16 Ağustos 2018 Perşembe

Hayat Hikayem #6 - Fizyoterapi Hayatımın Bir Parçası


Hayat Hikayem yazı dizimin diğer yazılarını burada bulabilirsiniz. Ama derseniz ki, bunu okuyacağım şimdilik, o da mümkün. Zira yazılarım Kas Erimesi hastalığımla tanıştıktan sonrasını anlatmak üzere ama her bölümden başlanabilecek durumda. İyi okumalar... (:

Fizyoterapinin bütün hayatımın büyük bir parçası olması, tam olarak 97-98 yılında başladı. 7 yaşında, ilk olarak annemle yapmaya başladık; Hacettepe Üniversitesi'nden verilen kağıtlardaki egzersiz hareketlerimi, sabah-öğlen-akşam olmak üzere... 




İlk egzersizlerimin yazılı olduğu kağıtlar; önlü arkalı iki kağıtta çöp adamlarla çizili ve her hareketin yapılışının da açıklaması kenarlarında yazılı idi... İlk o zaman egzersizlerden bıktığımı hatırlıyorum. Küçüktüm, annemle egzersizleri yapmamızın ritüelimiz olması durumu yoruyordu beni. Pasif germelerimi yaparak başlıyordu hep annem egzersizlere; önce ayak egzersizlerim, sonra da kol egzersizlerimi yapıyorduk diye hatırlıyorum çoğunlukla... O zamanlar egzersizlerim sırasında annem ile çok uğraşıyordum; hareketlerimi yaptırırken 1 diye saymaya başlıyorsa, ben 10 diye sayıyordum. Kimi zaman gülüyordu, kimi zaman da komediye çevirmekten ötürü hareketlerime odaklanamadığım zamanlarda kızıyordu bana. Onu sinirlendirmek de güldürmek de, benim için en güzel hatıraları kaldı o zamanların... :)

İlk fizik tedavi deneyimime annemle başladık yani; yazıyı yazarken düşündüm de, bu durumda benim ilk fizyoterapistim annemdi! :) Yıl olmuş 2018, 98'den 2018'e kadar geçen süre 20 sene; o zamandan bu zamana, benim kaslarıma dokunması gereken stili onun kadar iyi bilen yok hala. Anne güdüsü mü dersiniz, hassasiyeti mi bilmem; ablam ve babam ile çok sorun yaşadığımızı bilirim, galiba daha çok annemle hastanelerde kaslarım sebebiyle içli dışlı olabildiğimizden de bu durum... (İyi ki annem, benim annem. Ailem de iyi ki benim. Hepsinin canının bir parçasıyım, biliyorum. Onlar da benim canım, iyi ki diyebilmek mühim. Şükür ki, iyi ki...) <3 :)


İlk egzersizlerimi yaklaşık 8-10 sene annemin gözetimi ve de öğretmenliği ile yaptım işte. Annem benim hastalığımın teşhisi konulana kadar bilmezmiş bile kas hastalığı ne demek, kas erimesi ne demek... Sabah-öğlen-akşam hareket yaptırdığı zamanlarda, "Kendini niye bu kadar yıpratıyorsun, sabah-akşam yap!" diyenler bile olmuştu. O zamanlar, önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi; yağlarla masaj da yaptı, küvetlere çaylar hazırlayıp da yatırdı, kan-can yapar dediği her şeyi de ellerinden geldiğince babamla aldı ve yedirdiler bana...

Derken gün geldi, egzersizleri ağırlık kum torbaları ile desteklememizi söyleyen Fizik Tedavi Doktorları; "sen daha fazla yaptırma hareket, zarar vermeye başlamışsın." dedi. Annem kendini üzüp de, "dediklerinden başka hiçbir şey yapmadım ki" demişti. Ağırlıkları bıraktıktan sonra, eski halime dönmüştüm de üstelik. Hareketleri annemle yapmaya devam ettik yine sonrasında, çünkü yaptığım egzersizler kaslarımı dinç tutuyor ve yorgunluğumu da ağrılarımı da dindiriyordu... İlk o zamanlar gerçekten anladık, hareketsiz bir hayat benim olamazdı!

İlk Düzenli Fizik Tedavi Almaya Başladığım Tarihler; 2006-2007

Derken yıl oldu 2006-2007; Gemlik'te bir fizik tedavi merkezi açılıyormuş, bölgede ve okullardaki engelli öğrencileri araştırırken ilk buldukları kişilerden biri ben olmuşum. Sevinçle karşıladık, zira sürekli olarak iyi bir fizyoterapistten eğitim alma olanağım beni bulmuştu. "Bilgi Bahçesi Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi"nde eğitim görmeye başladım, annem o kurumun aile birliği oldu bir süre üstelik. Öğretmenlerle beraber eğitim almaya elverişli, sağlık raporu bulunan ve sağlık raporu alabilecek kişileri buldu buluşturdular ve bize eğitim imkanı sundular. O zamanlar Kas Uzatma ameliyatımdan 3-4 sene sonrası idi.


Bilgi Bahçesi açıldıktan sonra, bir başka rehabilitasyondan da davet aldık; "buyurun bizde eğitim alın" diye. Rekabet başlamıştı o andan itibaren, Bilgi Bahçesi yok iken, okuduğum lisede öğretmenlik yapan ve o diğer rehabilitasyonda da müdür yardımcılığı yapan bir öğretmenim; beni bildiği halde rehabilitasyonun varlığından haberdar etmemişken, şimdi beni rehabilitasyonlarına davet ediyordu. Daha önceden neden oradan haberimiz oldu bilmiyorum, enteresan bir anımızdır bu da... :)

Çok el değiştirdi Bilgi Bahçesi daha sonra; bir o kadar da öğretmen kadrosu, diğer kadroları değişti zaman zaman... Ama benim ilk fizyoterapistim Seher abla, ben örgün öğretim üniversite için Balıkesir'e gidene dek değişmedi. Ekrem abi vardı onunla beraber çalışırken bir dönem de, bir ders Ekrem abiden, bir ders Seher abladan ders alıyordum haftalık...

Bilgi Bahçesi'nde aldığım eğitim sayesinde, Kas Uzatma Ameliyatımdan sonra kaybettiğim kas kuvvetimi fazlasıyla yerine koyabildim ve bir o kadar da özgüvenim yerime gelmişti. Kas Uzatma Ameliyatından önceki halimden bile daha iyiydim, Seher abla ve Ekrem abi açısından çok şanslı idim. Ayakta idim de üstelik, rehabilitasyona çoğu kez servise binmek için evden inmek ve eve geldiğimde merdivenleri çıkmak dahil yalnız gidiyor ve yalnız geliyordum. Büyük derecede özgüven veren bir aktivitem idi o zaman benim için...

Bilgi Bahçesinde eğitim alırken, 2009 Mayıs'ta bir engelliler haftası kutlamasında kompozisyon da yazıp okumuştum. Son değildi ama sahnede veya kürsüde olduğum en özel anlarımdan birini yaşamıştım o gün de... Lise 3'de okuyordum o sene, birkaç arkadaşım da gelmişti beni izlemeye. Çıkışında fotoğraflar çekinmiştik; annemle, fizyoterapistlerimle, o zamanki kurum öğretmenleri ve bana destek olmaya gelen sınıf arkadaşlarımla... Madem öyle o fotoğraflara da burada yer vereyim dedim, aşağıdaki kolaj Engelliler ile ilgili kompozisyon yazıp okuduğum etkinlikten sonra çekilen fotoğraflar var... :)


Rehabilitasyona gider gelir iken; oraya gitmek için anahtarımı kitabımı alıp tek başıma çıkmayı da, annemle gitmeyi de çok seviyordum. Şu yazıyı yazarken en çok o zamanlarımı özlediğimi farkettim şimdi... :)

(Geçmişte kıymetini bildiğime inanıyorum o günlerin. Hala iyi ki diyor ve ne güzel anılar biriktirmişim diyebiliyorum ya! Şükür... Şimdi de eşsiz anılar biriktiriyorum ama geçmişte kalan o anlar gibi, anılarımıza dilerim daha güzellerini de ayağa kalktığımda eklemeye devam edeceğiz.)

Madem öyle bu konuya da değineyim: Türkiye'de Rehabilitasyon Nedir, Kimler Gidebilir?

Devlet % 45 ve üzeri sağlık raporu bulunan ve özel eğitim ihtiyacı olan vatandaşlarına, haftada iki - aylık toplamda 8 seans olmak üzere tedavi hakkı sunuyor. Evet bu bir vatandaşlık hizmeti, buna bir para ödemiyorsunuz, ama eksiklikleri olan bir sistem. Daha çok bu eksiklikleri Rehabilitasyonlarda halden anlayan çalışanlar kapatıyor.

Mesela en belirginini söyleyeyim; böyle eğitim merkezlerinde devletin zorunluluk kılmadığı ve rehabilitasyonların da bulamadığı üzere, servislere bindirmek üzere yardımcı olacak çalışanlar yok. Eğer -sağlık durumunuz ne olursa olsun-; eğitim aldığınız rehabilitasyon merkezinizin aracı da aracında bulundurduğu yardımcısı da evden alıp sizi eğitim merkezine kadar götürebilecek ve geri getirebilecek yeterlilikte ise, engelli olarak inanın çok şanslı sayılıyorsunuz benim gözümde. Zira engelli olmanızla kalmıyor. Türkiye'de hayata karışmaya çalıştıkça, daha çok engel ile karşılaşıyorsunuz...

Bir de diğer yandan, bir engelli olarak alabildiğimiz hizmetler bununla sınırlı. Ayda 8 adet fizik tedavi yetmiyor her birimize, çünkü her birimiz birbirimizden farklıyız. Fazlasını almak isterseniz; 2006-2007 senesi fizik tedavi aldığım zaman seans başı 45 Tl idi, şimdi 85 Tl imiş. Düşünün siz gerisini... (Tabii buna ek fizik tedavi hizmeti başlatmışlar 2009'da senelik ama bizim bundan 2015 senesinde haberimiz oldu. Senelik ek 60 seans ders veriyorlar, Yalova'da bir Rehabilitasyon Merkezinde bu ek tedavimi de alıyorum. Orası da benim en büyük şansım; evden inmeme servise binmeme ve de eve geri çıkmama yardımcı çalışanları var... En iyi hizmeti de bu rehabilitasyonun bu hizmeti sağlayabilmesi sayesinde alabiliyorum... Ama eğer bir aksilik olmaz ise, devam ettiğinde çok fayda sağlayacak bir sistem ama her sene bir şekilde daha zorlaştırıyor ve azaltıyorlar. Umarım bitirmez veya azaltmazlar...)

Velhasıl bu bilgileri de geçtiğimize göre; 2006-2007'den beri haftada iki gün aldığım fizik tedavilerimden ve bu zamana dek 10'u aşkın fizyoterapistimden bahsetmek istiyorum...


Türkiye'de Fizyoterapi dersi almak:

İyi bir fizyoterapist bulursanız ve iyi bir fizik tedavi eğitimi alırsanız, hayatınızı çok iyi yönde etkileyen ve hayat kalitenizi arttıran bir etken. Ama tam tersi olduğu an da, hayatınız kökünden başa sarabilir. Öyle ince bir çizgidesiniz işte...


- 2002'de geçirdiğim Kas Uzatma Ameliyatının sonrasında, yaşadığım aksaklıklarımı, 2006-2007'den sonra tanıştığım Seher abla ve Ekrem abi toparladı. Ameliyattan sonrasında toparlanamadığım ölçülerin hepsini de, ameliyatımdan öncesinden bile iyi halime getirdiler. Misal, onlardan aldığım fizik tedavi sonrasında, oturduğum yerden kalkmalarım da, kaldırımlara çıkmalarımda cesaretim ve becerim de, merdiven çıkarken ve hızlı yürürken kazandığım kas kazanımlarım da, dehşet iyiydi. Yalanım yok, o hallerimi çok özlüyorum...

-2010'dan sonra, toparladığım noktadan en dip noktaya da; Balıkesir Sındırgı'da örgün öğretim iki senelik Dış Ticaret bölümünü okuduğum sırada fizik tedavi aldığım bir hoca getirdi mesela. Bu konu en derin sızılarımdan biri ama bu sefer açıklıkla yazmak istiyorum. O Fizyoterapist ile hasta-doktor ilişkisi kuramadık; o beni sanırım 12 senelik hastalığım sebepli bilgimden ötürü ukala gibi gördü, bana inat gitti ve benimse tek düşündüğüm sağlığıma iyi gelecek şekilde fizik tedavime devam etmekti. Hareketlerime normal şekilde devam etse idik, şimdi hala ayakta olabilirdim. Belki başka bir yer ve şekilde geçirecektim de o atağı, ama bazen böylesi acı geliyor hala...

(Uyguladığı yanlış tespit, ayakta olduğum şeklimden geçip atak geçirme halime geçti. Zira o, zaten yeterince gergin diz kapaklarımı daha fazla ağır gerdirme ile açmak istemişti. Bunun haricinde de çok az hareket yaptırdı. Çok kavga ettim, hiç başıma gelmediği için başta 4 haftada bir şey olmaz dedim. Ama oldu. 4 hafta sonrasında, ona daha çok direnip bu düzeni böyle devam ettirmeyeceğini söyledim ve kavgaların boyutunu bana yaptırdığı hareketleri yaptırtmamaya kadar götürdüm. 

Ama olan olmuştu; 1,5 ay sonucunda Gemlik'e vize sınavları sonrasındaki ara tatilimiz için 2 haftalığına geldiğimizde, bir Avm önünde dayanılmaz ağrılarımın artması sonucunda bayıldım ve atak geçirdim. Şimdi bile, o ilk atağın kasılmalarından 1 sene sonrasında kurtulabildiğime hala bin şükür ediyorum ama gel gelelim hala ayağa kalkamadım. Buna da şükür, yaşamam gerekeni yaşadığıma inanmaya devam ediyorum. Affettim, onun özürlerini ilk seferde hiç affedememiştim ama yıllar sonra affettim; affetmem bana fayda sağlayacaktı, sağladı da. Onu affettim, ben ona iyi ders oldum eminim; bir hastanın, kendini bilen bir hastanın istediği tedavi düzenine uyulmaması ne sonuçlar doğurabilir, anladığına eminim...)

Kas Erimesi hastalığımın teşhisi konulduktan sonra, "ömür boyu fizik tedavi tek kurtuluşunuz!" demişlerdi bize. Bu daha sonraki birçok kontrolümde de yinelendi ve yinelenecek de. Fizik Tedavi böylece hayatımın büyük bir parçası oldu işte. Günlerim, haftalarım, aylarım ve yıllarım egzersizsiz geçmedi.

Beni Sındırgı'da geçirdiğim ataktan kurtaran fizyoterapistim, bir hızır gibi yetişti adeta; Özkan abim, tıp eğitimini yarıda bırakıp fizyoterapiye gönül veren bir fizyoterapist idi. Sındırgı'daki o olaylar dizisinden sebep geçirdiğim atağın sonucunda, ilk kasılmalarımı Özkan abim geçirdi. Doğru egzersiz programı, hayat kurtarır. Ne yaptığını iyi bilmek, hayata can katarmış meğer! Dualarımda hep yeri var Özkan abimin de... 5-6 ay çalıştık sanırım beraber, sonra göç etme kararı aldı ve benimle ilgilenmesi için en güvendiği arkadaşlarından birine emanet etti; beni ve Sındırgı'da eğitim gördüğümüz rehabilitasyondaki tüm öğrencilerini...


Niyazi abim ile tanıştım sonra (üstteki fotoğrafta, pilates topu üzerinde. Çok uzun zaman oldu görüşmeyeli, izinsiz fotoğrafını paylaşmış olmayayım diye yüzüne smile koydum :)); Özkan abinin emanet ettiği kadar vardı, emanet aldığı yaralı kaslarımın tedavisini yaptı ve Sındırgı'da öğrenimimi bitirene dek öğretmenim oldu... Örgün Öğretimimi bitirip, Sındırgı'dan Bursa'ya döner iken; Seher ablanın ayrıldığı rehabilitasyonuma dönmek istemedim, durumum hassastı ve Niyazi abim de iki arkadaşını yaşadığımız şehirdeki rehabilitasyonlara yönlendirdi. Kendisi Bursa'ya gidip geliyordu ve iş imkanı olan bir yer arayışında olan iki arkadaşını, bizden bilgi alarak iyi iş alanı olan şehrimize yönlendirmişti. Birkaç aylık süreçte de, o iki fizyoterapist ile çalıştım; Fatih abi ve Cumhur abi...


Kaç etti, 8 değil mi? :) 

-2013 senesinde, eski rehabilitasyonuma geçtim; Fatih abi ve Cumhur abinin şehrimizden ayrılmaya karar verdiğinden sonra. Tamara abla ile tanışmıştım Bilgi Bahçesi'nde, kendisi Gürcü ve çok iyi bir fizyoterapistti. Çok şükür ki iyilerle karşılaştım Sındırgı'dan sonrasında da... 4 sene çalıştık Tamara abla ile ve kas kuvvetimi çok iyi derecede geliştirdi, faydalı dört sene geçirdik beraber. Sonra mecburi bir rehabilitasyon değişikliği yaptığımız sebebiyle Tamara abla ile çalışamamaya başladık. En uzun soluklu çalıştığım fizyoterapistlerim, Seher ablam ve Tamara ablam oldu bu zamana dek böylece...

-Son rehabilitasyonum ise; o başta kendi öğrencisi olduğum halde, yeni açılan rehabilitasyona kayıt olduktan sonra bizi bulan rehabilitasyon var ya? Üniversiteden sonra döndüğümden sonra Fatih abi ve Cumhur abi ile çalıştığımız ama bu sefer o kurumun üçüncü kez yönetim değiştirmesi üzerine, yeni çalışma düzeni ve çalışma kadrosu ile Yağmur Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi...


Burada eğitime başladım başlayalı, 6 öğretmen değiştirdim şimdi de. 2,5 senede 6 fizyoterapist tanıdım. 2,5 senedir benim çalıştığım fizyoterapistler hep değişti. Değişimler zorunlu sebepler ile idi; çünkü Yağmur Özel Eğitim'e geçtim geçeli, çalıştığım fizyoteraspistlerim en fazla 4-5 ay sonra şehir veya kurum değiştirdi. Kendi istekleri ve de daha iyi imkanları çıktığı için. 4'ü şehir değiştirdi, biri gitti geldi, biri de şehir değiştirmese de kendisine daha yakın rehabilitasyona geçerek iş değiştirdi. Şükür ki ne ben ne de kurumumuzun yolları kötü şekilde değil, şans eseri ayrıldı... :) Vardır bir hayırlısı diyorum şimdi de elbet bunca fizyoterapist değiştirdikten sonra. Ama bir de istiyorum ki, Tamara abla kadar uzun soluklu bir fizyoterapi düzenim olsun yeniden! Umarım olur bir gün yine diyorum işte...


Ve Kas Hastalıklarında Tek Başına Egzersizleri De İhmal Etmemek Gerek...

Çok küçük yaşlarda egzersizlere başladığımız için, başlarda bıkkınlık oluşmuş ama sonradan farkına varmıştım; ailemin ve doktorlarımın da dediği gibi, tek başıma yaptığım egzersizler en etkilisi idi kaslarım için. Buna rağmen, benim tek başıma egzersizlerimi yapmaya başladığım ve o gün bugündür ihmal etmediğim zaman dilimi 2012'den sonra başladı tam olarak...

Ben olabildiğince küçüklüğümde kendim hareket yapmaz ve aldığım fizik tedavilerin yeterli geldiğini düşünürdüm. Atak geçirene dek de yetiyordu esasında... Oturduğum yerde bağdaş kurup birkaç gerdirme egzersizim vardı öncesinde de, bir de yürüyüşlerimi yapıyordum. İşte o kadar... Ama atak geçirince, önceden yeterli gelen hiçbir hareketim tam olarak yeterli gelmemeye başladı. Şimdi de bu senenin başından beri (2018), bir tek gün bile ihmal etmemeye kendime söz vererek bugünlere dek geldim. Bundan sonra ömrüm boyunca, tek bir gün egzersiz yapmadığım gün kalmasın, eksiksiz egzersizlerimi yapayım istiyorum. Başarıyorum ve başarmaya devam edeceğime de inanıyorum... :)

Velhasıl işte bu şekillerde, Fizyoterapi benim hayatımın çok büyük bir parçası oldu! Ülkemde devletimizin eksik düzenlemelerine ve de anlaşılmaz gidişatlarına çok kez kurban giden bir alan olsa bile, hayatımın en büyük parçalarından birine tutunarak yaşamaya devam edeceğim... Ama ülkemde maalesef rehabilitasyon alanında devletin ihmal ettiği, ya da el uzatamadığı bir kesim var, fizik tedavi ücretsiz devlet karşılıyor ama rehabilitasyonların bünyesinde taşıyıcı çalıştırmak zorunluluğu yok. Ama ben dahil, birçok bedensel engellinin yaşadığı gidiş ve geliş sırasında çektiğimiz zorluklar hayatımızda çok büyük bir yer kaplıyor.

Merdivenlerden, taşıma araçlarına binmeye kadar, zorluklarla dolu bir sistem... Yeni bir düzenleme geliyormuş yakın zamanda rehabilitasyonlara, kamera sistemi. Ama o da daha zora sokabilir, en çok da sağlığı dışarıya çıkmasına el vermeyen hastalarımızı... Dilerim buna da yeterince destekle el atılabilir; fizyoterapi tıp alanının içinde en özen gösterilen alanlardan biri olarak yer görmeli. Önemli ve de özenli olunmalı...

Okuduğunuz için teşekkür ederim. Ömrünün bir kısmında veya çoğunda fizyoterapi görmek zorunda olan hepimize, iyi fizyoterapistler, iyi fizik tedavi imkanları ve de kolaylık diliyorum. :) 

Egzersizlerimizi ve fizik tedavilerimizi ihmal etmeyelim. ;Sevgilerimle... 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)