6 Ocak 2018 Cumartesi

Not Aldım Veya Not Ettim #36 - 2017'den Kalan Notlarım


2018'den yakın geçmişe yol almak istedim bugün, taslaklarıma kaydettiğim ancak her birini topladığımda bir yazı çıkan ve silmeye kıyamadığım 2017'deki notlarıma uzanıyorum...

2017'den unuttuğum ve eklemek istediğim notlarımla geldim karşınıza, 2,5 aydır yazmadığım ama yazmayı sevdiğim yazı dizimle... İyi okumalar. :)


Ulak filminden bir söz alıntıladım -16.09.2017

"Üzülme, dudaklar sussa da kalbin yüz dili vardır." diyordu Ulak filminde. Bir tek cümleye, aylar boyu birçok anlam yükledim. 

Dudağımın sustuğu ama kalbimin şekilden şekile girdiği bazı konular ve bazı insanlar var. Yıllar geçmiş olsa bile, insan kalbinde geçmişten kalan anıları saklıyor, geleceğe ise çok ümitler besliyor çünkü... Kalbin yüz dili olduğunu inkar edemeyecek boyutlara varıyor yerleri, bazı insanların ve de bazı anıların... İşin gerçeği, o kişilerin umurlarında olmamanız veya o hislerde olmanızın hiçbir şeyi değiştirmediği gerçeği de var! 

Hayat karmaşık değilken, olaylar bu kadar basitken, kalbimiz mi yoksa biz mi bilmem, işleri başka boyuta vardırabiliyor; kendi içimizde... İşte tam o noktalarda da, kalbin yüz dili var evet diyor insan. "Kalbin yüz dili var ve sen birine karşı beslediğin duygulara da, yaşadığın anılara da hangi dilden cevap veremeyeceğini bilemiyorsun!" Bu söze içimde getirebildiğim son noktam şu an böyle işte... :)

Dulda Ne Demek, Öğrendim; -(05.11.2017)

Babama Kasım ayının 5'inde eve geldiğinde, sitemizde yaşayan kediyi sordum; zira kendisi bir süredir görünmüyordu ortalıkta. "Baba, aşağıdaki kedimiz nasıldı, gördün mü onu hiç? Havalar da soğudu ortalıkta yok kedi..." Babamdan cevap ise şöyle oldu; "Kedi yoktu yine aşağıda, herhalde duldalık bir yere saklamışlar kediyi!" Dulda mı? O da ne ki? derken öğrendim...

Meğer Dulda; yağmur, güneş, rüzgar, soğuk gibi hava koşullarından uzakta, kuytu korunaklı yerlere denirmiş! Her gün yeni bir kelime öğrensek bir ömür boyu yetebilecek kelimelerimiz var, ama Türkçemizi o kadar yabancı kelimelerle donatıyoruz ki bazı eski kelimeler su yüzüne çıkınca da şaşırıveriyoruz. Aslında bu bile bizim suçumuz mu bilemiyorum. Ciddi ciddi günümüzde herkes her şeyden etkilenir oldu, dilimiz mi etkilenmeyecek ki. Ama yine de öğrenmeyi bırakmamak ve ertelememek gerek, her an her koşulda... :)

Esfel-i Safilin - Kalbimdeki Deniz; - 10.12.2017- Pazar

Aralık'ın başlarında, televizyon karşısında ders çalıştığım zamanlardan biri idi ve Fox Tv'de Kalbimdeki Deniz'i takip ediyordum bir yandan da... Ben ders çalışırken veyahut bir iş yaparken müzik dinlemekten hoşlanan biriyim. Ve televizyon izleyerek de ders çalışabiliyorum... 

Neyse Kalbimdeki Deniz'i izleyerek ders çalıştığım o pazar günü dizide işlenen konu, çocuklara uygulanan taciz vakaları idi. Dizideki çocuk oyuncunun oynadığı "Ozan" karakteri, bir taciz vakasından kıl payı kurtulmuş sanırım, bunun ardından da dizideki baba-oğul iki karakter Mirat ve Yosef konuşuyordu. Yosef babasına, "Bu mu baba, Eşref-i Mahlukat dedikleri." dedi. Mirat ise, "Eşref-i Mahlukat değil bu oğlum; Esfel-i Safilin dedikleri, sefillerin sefilleri bunlar!" dedi... 

Esfel-i Safilin'i öğrendim, bildim böylece de... Eşref-i Mahlukat, Yaratılanların şereflisi; Esfel-i Safilin ise sefillerin sefili imiş... Çocuklara el uzatan, zoraki her duruma bulaşan insan, "Esfel-i Safilin'dir...

Swan Lake Waltz - Tchaikovsky

Ve 2017'de kalan notlarımdan bir müzik var ki, 2017'de rastladığım ve küçüklüğümden kalan en güzel anıları hatırlatan müziklerimden biri bu! Tchaikovsky'nin Swan Lake Waltz adlı eseri, bizim küçükken tiyatro oynadığımız sahnede; tiyatro öğretmenimiz Şirin hocanın, kötülerin rolü oynanırken sahne ardına verdiği müzik idi. Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler oyunu sahnelenmişti bir sene, o oyunun çoğu sahnesinde yer alan bir müzik idi. Benim oynamadığım tiyatro oyunlarındandı ama çoğu provasını da izlemeye doyamadığım bir oyun idi ortaokuldan... Düşünün ki, bu yaşımda hala netlikle hatırlıyorum o anları... :)

Geçmişe ait bir anıyı hatırlatan ve o geçmişi daha net hatırlamanıza imkan veren kapıyı açan bir şarkı veya resmi bulduğunuzda, bir somutluk kazanıyor o hatıralar... Bu şarkı ile de tiyatrodan kalan o sahneleri izlediğim anlar somutluk kazandı işte... Nicesine olsun, eskileri unutmamak ve de hatırlamayı ihmal etmemek hepimize nasip olsun...


2017'den kalan notlarım şimdilik bu kadar, bildiğim kadarıyla başka da yok buraya yazmak isteyebileceğim... Es geçemediğim notlarımda bunlar vardı işte bugün. Öğrendiğiniz ve de not aldıklarınızı benimle paylaşırsınız umarım. 2018'in ikinci yazısının da sonuna geldim böylece; bu ay sayayım da yazıların sayılarını, sonra saymayı ihmal edebilirim sanırım..

İyi ki varsınız, sevgilerimle... :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)