2 Aralık 2017 Cumartesi

İnternet Günlüğüm 2017 #3 - Ne Yapsam Olmuyor Bazen


Olumsuz bir başlık gibi görünse de bir durum değerlendirmesi gereği duyarak yazmaya başladığım bir yazı aslında bu. Çünkü bir yerden yapmaya çalışırken, bir yerden yıkmak diye bir olgu ile karşı karşıyayım bu aralar. Ve bu durum "ne yapsan olmuyor bazen" durumuna denk düşüyor... İnternet Günlüğüme yazmayalı uzun zaman oldu, içsel konuşmalarımı yazmaya ihtiyacım vardı ve işte yazdım gitti... :)


Geçen haftasonunda bitirdiğim bu dönemin ara sınavlarından sonra, bir sıkıntıdır peydah oldu kaslarımda bu haftanın başında. Perşembe günü artarak katlanan bu durum, Cuma günü -yani dün- oldukça sıkıntılı bir hal almaya da devam etti. Dünkü fizik tedavi dersimizde elleri dert görmesin Fizyoterapistim Merve epey masaj yaptı çörekotu yağı ile, o beni epey rahatlatsa da bu sert bölgelerin sertliği hala geçmedi. Ben dünden beri kendimce şöyle epey bir düşünmeye uğraştım da, sağlığımı bazı noktalarda sekteye uğratmış olabilmemi kuvvetle muhtemel buldum...

Yasemin ile derslerimiz bitti biteli, yeni bir düzene alışmaya çalışıyor olmam bir yana dursun; "ara sınavlarım da epey yaklaştı, çok çalışmam gerek" olgusuna fazla kapılıp, ihmal etmiyorum desem de ihmal ettiğim kendi düzenimi sıfırlamış gibi bir şey oldum. Uykuya fırsat bulabildiğim geç vakitlerde, "bir de yatmadan önce hemen pilates topuna ayağımı uzatacağım!" dediğim planlarımı neredeyse hiç gerçekleştiremedim. Aslına bakılırsa, güz dönemi sınavlarına yaklaşmışken olan birçok ihmali bu sene daha ağır geçiriyor olabilirim!

Daha birkaç hafta öncesinde, "Bu sene kışı daha rahat geçireceğim, kasılmalarım bu soğukların başlangıcında epey hafif yok gibi geçiyor!" demiştim. Dediğim hepsini yedim, yiyorum şimdi. 3 hafta öncesinde, belimdeki kireçlenmelerin aşırı şekilde ağrıları ile karşılandım öncelikle. İlk defa yanmalarım başladı bu kış. 3 hafta öncesinde, o yanmalar 4 gün sürdü. Geçiş dönemi dedim başta ama ne yalan söyleyeyim çok fazla da korktum... Ağrılar gibisi yok, derken yanmanın daha beter olduğunu öğretti bana hayat bu sefer de...


Gelgelelim ihmal ettiğim yerlerden toparlamaya çalışıyorum işte, buraya bile yazacağım deyip bir türlü yazmaya başlayamadığım bir yazı dizisinin eseri bile olabilir bu kontrolsüzlük. Ele almam gereken o kadar çok şey varken, yaptığımı hissettiğim o kadar çok şey varken, planlarım dolu iken üstelik; plansızlıkla oluşmuş gibi görünen bu durumlar, nasıl can sıkıyor bilemezmişim meğer...

"Egzersiz Günlüğüm" yazı dizimi bir türlü yazmaya girişemedim. Ben gibi birileri varsa eğer, yardımcı olacaktım hem kendime hem de onlara oysa. Sene başından bu yana sürdürdüğüm düzenimi, sene sonuna doğru yıkmayacaktım ve sürdürecektim azimle. Bunları düşündüğüm bu hafta beni şu sonuca götürdü; 2-3 haftalık süreç beni bu hale mi getirdi, yoksa birkaç senedir kendime bile söyleyemediğim ve söylersem herşeyi yıkabilirmiş gibi algıladığım özlemlerim mi?

Dans etmeyi özledim, demiştim. Yazısını dahi yazacağım bu özlemimle başlayıp özlemlerimin, demiştim. Yazmadım-yazamadım, plan dahiline alıp da zaman kolladıklarımın ilhamını beklerken zaman kaybettim. Ve bu zamanı da bir an önce kazanmalıyım...

"Ara sınavları bitirdim, iki dersin sınavı kötü geçti ve dönem sonu sınavları için daha sıkı sarılmam gerek derslere!" derken, soğuklardan ve belki de stresten spazma girdiğini düşündüğümüz bacaklarımdaki sert yumruların korkuları ve de sıkıntıları içindeyim şimdi de. Yapmam gerekenin daha çok yazmak ve boş da olsa yazmak olduğunu kavradığım için de öncelikle içsel bir konuşma yapmak istedim kendimle.

İnternetin zararları olduğu kadar, hiç şüphesiz ki yararları da var. Bunları buraya yazmak öylesine rahatlatıyor ki beni ve bir o kadar da kendime getiriyor, planlarımı unutmamamı sağlıyor. Diliyorum önümüzdeki hafta içinde, egzersiz düzenimi yeniden devam ettiriyor ve günlüğünü tutabiliyor olacağım... Planladığım bir defter olmasına rağmen, buraya olduğu kadar uzun uzun yazamıyorum; dilerim ne burayı ne de defterlerimi ihmal etmem bundan sonra da...


"Ne Yapsam Olmuyor Bazen" desem de; bir o kadar oldurduklarım da var benim. Bu plan program içerisinde yapamadıklarımı ara ara içerliyorum. Kendime ve nacizane hepimize önerim; ertelemeyelim, ilham beklemeyelim ve ihmal etmeyelim. Zaman her şeyin ilacı derken, en kötü zehir de olabiliyor bazen insana. Dilerim o zaman beni yutmadan, planlarımı sürdürür ve hayallerime kavuşurum. Öylesi özlediklerimi yazacağım, günlüklerimi tutacağım ve buralarda bulunmayı sürdüreceğim günler diliyorum.

Benim için en ilham veren ay olan Aralık, yukarıda anlattığım şekillerde; sıkıntılar, kontroller ve kontrolsüzlükler ile beraber geldi. Dilerim ilaç olur, yeni yıl heyecanı ve fırsatları ile sarıp sarmalamamı sağlar kendi kendimizi... Aralık hoşgeldin, güzel git. :)

Bu sefer sevgilerim; hem size, hem de Aralık ayının güzelliğine... =)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)