30 Ekim 2017 Pazartesi

Not Aldım Veya Not Ettim #35 - Antalya'dan Kalan Notlar


Kenarda köşede kalmasına razı olmuyor gönlüm, bir kez not almaya alışkanlık etti mi insan bırakamıyormuş resmen.. Bu haftaya Antalya'dan-Ankara'dan kalan notlarımı yazıp bitirerek başlamak istedim.

Bir süredir çok az not alabiliyorum, zira Sonbahar beni fena etkisi altına almış durumda yine. Bir de geçen hafta yazamamamın sebebi, kalan sınav ünitelerimi bitirme uğraşımdan sebep gerçekleşti..  Neyse umuyorum ki, bu hafta görüşeceğiz. Şimdi notlarımda sıra... 

Yeniden merhabalar, hepimize mutlu haftalar... :)


Antalya'da ve Antalya Dönüşü 3 günlük Ankara'ya Uğradığımızda Notlar Almıştım; Eylül 2017, Kurban Bayramı Tatilinde...


Demiştim, etkisi daha sürer ve notları bitmez bir süre diye; Antalya'dan - Ankara'dan notlarım...

Kaç zaman oldu bilmiyorum, kenarda köşede kalmasına dayanamadığım notlar dizisinden birini daha geçen gün buldum. Antalya'dan notlarım yazıyordu başında... Üstteki kağıda temize çektim ve ajandama kaldırdım. İçinde hem sonbahar ve kış ayları adına, hem de bana yarayacağını düşündüğüm notlarım var.

Mesela üstteki kağıdın en başında Detoks Suyu notu var; bu su bağışıklık sistemini güçlendiriyor, zencefil içerdiğinden ötürü demişlerdi. Kenarda unutmuş olabilirim kağıdı ama not almış olmamın etkisi bu, neden yazdığımı unutmadım... Malzemeleri basit; Zencefil, nane, limon su... Soğuk suya atıp dinlendirilmesi tercih ediliyormuş, detoks sularının çoğu gibi. Hala deneyemedim tabii, bu notları unutmuş olmam da bunda etkili. Ama yakın zamanda deneyeceğim inşallah, zencefil alınır alınmaz...


Şarkılar not etmiştim; çok sevdiğim Jain'in Makeba şarkısı, Dream Tv'de sahne performansını dinlediğim ve ne zamandır iki şarkısından başka müziğini bilmediğim Coldplay'i, bir yabancı filmde American İdiot şarkısının çalması üzerine sözlerine bakacağım diye not ettiğim Green Day şarkısını Ve Ankara'da dinleyip yine çok başarılı bulduğum Olsun adlı Gökhan Türkmen şarkısını not etmiştim... (Her birini neden not ettiğimi hatırlayınca, şimdi yine utandım. (: )

Filmler Not etmiştim: Ağustos ayında kuzenimle izleyip yarım bıraktığımız Yıldızlar Arası (İnterstaller) filmini izleyip tamamlayacaktım; Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği'ni İzleme listemde olmasına rağmen hala izlemedim ve Antalya'da bir kez daha duydum ve esas notlara ekledim tekrar; bir türlü bitiremediğim Kaybedenler Kulubü'nü not etmiştim bir de, izleyecek miyim hala meçhul o da...

Bir başka notu, Mero'mun annesi İsmet teyzemin anneme vermiş olduğu tarifti. Onu da not etmiştim. Sonbaharda soğuklarda hem direnç versin hem de hastalara şifa olsun inşallah; çubuk tarçın, taze zencefil, limon = Boğaz ağrıları ve enfeksiyonuna iyi geliyormuş... :)


Kendime merak ettiklerimi araştırmak üzerine 3 not eklemiştim bir de; 

Halloween'in Tarihçesi mesela; nedir ne değildir merak ediyordum, neden kutlanmaya başlanılmış mesela?  Bunu araştırdım öğrendim;

Kökeni Antik Britanya'da pagan keltlerin kutladığı Samhain festivali'ne dayanıyormuş. Keltler 1 Kasım'ı kışın başlangıcı olarak kabul ettiklerinden dolayı, "Samhain" kelimesinin kökeni Eski İrlandaca'dan sam(yaz) ve fuin(son) sözcüklerine dayanırmış. Bu dönemde sürüler yaylalardan döner, toprak ağaları ile çiftçiler arasında kira sözleşmeleri yenilenirmiş. 

Yaz sonu Keltlerde aynı zamanda evliliklerin gerçekleştirildiği, ölülerin kutsandığı ilahi bir dönem olarak kabul edilmiş. Yıllar yılı 31 Ekim'de kutlanmaya bu tarihçe ile başlamış... Bazı şeylerin tarihlerini bilmek güzel şey. Korku temalı birçok şeyden korksam da, Cadılar Bayramı yıllardır ara ara deneyimlemek istediğim bir olgudur. Tabii her defasında eğlenceli tarafını seçerdim, orası da ayrı... :) Daha fazlası için; buraya bakabilirsiniz...


Aromaterapi; nedir bilmiyormuşum meğer...

Aromaterapi'yi bir tedavi çeşidi olarak bilmiyordum, yine bir televizyon yayınında duyup kenara ayrıntılı olarak okumayı not etmiştim kendime. Aroma terapi, bitkilerde bulunan uçucu yağlarla yapılan bir terapi çeşidine verilen isimmiş...

Hani şu kendimizi arındırmak için kendimizce vücudumuza kullandığımız doğal bitki yağları ve annemin küçüklüğümde beni ağrılarımdan arındırmak için masaj yaptığı zamanlarda uyguladığımız tedavinin adı imiş meğer... O zamanlarda yaptığımız aromaterapi'nin hastalığımın başından bu zamana dek faydasını gördüğüm en etkili tedavi yöntemim olduğunu hala söyleyebiliyorum... Aromaterapi hakkında daha fazla bilgi için de buraya bakabilirsiniz. Her ağrı ve sıkıntıda sürekli ağrı kesicilere sarılmadan önce, yeniden doğal yöntemlere yönelmeyi bir alışkanlık haline getirmeyi başarmalıyız... Eskisi kadar sık değilse de, benim için hala bu alışkanlığı devam ettirmeye uğraşıyoruz...


Nazım Hikmet Belgeseli; 

Biyografi belgeselleri izlemeyi ve biyografi yazıları okumayı seviyorum da, uzun zamandır bunu yapmıyorum. Nazım Hikmet, Antalya'da bayramda ilk Kafka Okur dergimi aldığım zaman Eylül ayının kapak ve içerik konusu idi... Biyografisini bildiğim, şiirlerini sevdiğim bir şairimiz olmasına rağmen biyografisini izlemek istemiş ve notlarıma yazmıştım... Hala izlemedim bu belgeseli de, ama Can Dündar'ın belgeseli olduğuna sevindim ve izleyeceğim yakın zamanda...


Çilek Kızları kitabı, son notum... 

Okuyacağım deyip notlarıma eklemiş, Antalya'da Avm içinde aramış bulamamıştım ama hala listemde bulunduruyorum...

Velhasıl görünüyor ki, biriktirdiğim birçok not var ve buraya yazmaz isem bir yerinden başlayıp görev bildiğim bu notları okumayı-izlemeyi ve de denemeyi başaramayacağım. İşte bu sebeple yazdım ve merak ettiğim notlar haricindeki izlenecek-okunacak ve denenecekler haricinde notlarımı takip etmeyi es geçtiğimi gördüm. Umarım Kasım ortasına kalmadan, bu notlara dair bir not daha yazarım. Öyle umuyorum... :)


Ve yine en son, son zamanlarda en çok dinlediğim parçalara gelelim; 


İki aydır Emir Can İğrek'in Kaptan ile Yangınlı Şiir şarkılarına takılı kaldım. Bu ay ise, bu şarkılara Ziynet Sali'nin Ağlar Mıyım Ağlamam şarkısını ekledim. 

Akustik ve Slow şarkıları, kesinlikle en güzel Sonbahar ve kış aylarına yakışıyor. Bu ara geceli gündüzlü akustik dinliyorum. Bu yazının şarkısı ilan edebileceğim şarkım da, bu slow parçaları dinlerken karşılaştığım ve pek çok sevdiğim Buray'ın Sen Hala Sokağımda adlı şarkısı. Benden sizlere gelsin. Şarkının en sevdiğim sözleri ise şöyle;

Hani derler bekle bekle,
Bir gün yok olur içinden.
Acıları ekle ekle,
Belki devrilirim üsttden.

Korkarım olmuyor sen yokken.
Her şeyinle ya gel yeniden, ya da git evimden!


Epey uzun bir yazı oldu. Ve size, yazımı buraya kadar okuduğunuz için teşekkürlerim ve sevgilerimle... :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)