26 Eylül 2017 Salı

Öğrendim - Aşuk İle Maşuk (2014'den Bir Yazı)


Taslaklardan bir yazı ile çıkıyorum karşınıza yine, öyle çok biriktirmişim ki bloğumun taslaklar kısmında yazılmış yazıları- yarım bırakılmış yazıları ve sadece ismini yazıp hiç elimi sürmediğim yazı başlıklarını... Bugün, neden yazıp bırakmışım dediğim birçok yazı başlığını sildim ve karşıma bu yazı çıktı. En son düzenlemelerini bile yapmışım ve öylece bırakmışım, son kaydetmesi 26.10.2014 idi; ben bu notu yazmaya başlayana kadar... 

İyi okumalar olsun o zaman, Aşık İle Maşuk'u öğrenmiştim o zaman ve şimdi yine o günlere gittim. O anı en net biçimde hatırladım. İnanır mısınız tek bir düzenleme yapmadan da yayınlıyorum şu an; 2014'den bu yazı, neden taslaklarda kalmasına izin vermişim ki? :) 

Sevgilerimle... :)


Aşuk İle Maşuk


Bir film izliyordum; Bayramda annemler bayram gezmesinde iken, ablam ve görümcesi Berrin ablam da Gelibolu'da Eniştemin annesinin evini süpürürken. Yalnızdım odada, karşıma bir dizi oyuncusu Aşuk ile Maşuk gibi dedi. Ne sahneyi hatırlıyorum şimdi, ne de dizinin hangisi olduğunu...

Düşündüm de duyduğumda, Aşuk'un seven kişi, Maşuk'un da sevilen kişi olmasından başka bir şey bilmiyorum. Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun gibi bir hikayesi var mı acaba dedim. Not aldım kenara araştırmak için. Araştırdığımda gördüğüm, şu yukarıdaki dansa konu olan orta oyunu gösterisi karakterleri idi. Bilmiyordum bu ikiliye Aşuk ile Maşuk denildiğini. Siz biliyor muydunuz? Bilmeyenler için söylüyorum, çok garip değil mi? :)

Araştırdım Tasavvuf Edebiyatında, Seven ve sevilen kişilere verilen isimler olduğunu. Ancak bir hikayesi olduğuna dair hiçbir şey bulamadım. Oysa ne hayaller kurmuştum. Ancak şöyle deniliyor. "Tasavvuf Edebiyatında, Aşuk: aşık olan, Maşuk ise kendisine aşık olunandır.. Bir de Rakib var deniliyor, aşuk ile maşuk'un kavuşmasını engelleyen 3. şahıs. Tasavvuf edebiyatında Maşuk'tan kasıt Allah'mış. Aşuk ise, kendini Allah sevgisine adamış olandır."

İnternette araştırdığım kadarıyla, anlatabilmeye çalıştım. Görmeseydim duymasaydım, üstteki resimde bulunan dans kıyafetlerine bürünen kişilere verilen isimlerin de Aşuk ile Maşuk mazmunlarından geldiğini bilemeyecektim sanırım... Not almak bundan ötürü faydalı oluyor işte... :) 

Buradanburadan ve buradan okuduklarımdan yola çıkarak yazdım üsttekileri. Tasavvuf Edebiyatına ve Divan Edebiyatına dayandığını hiç düşünmezdim Aşuk ile Maşuk teriminin. Not almanın bundan ötürü faydası çok oluyor bana işte. Buyurun buradan yakın. :) Ayrıca, annem ve babama da sordum dün akşam öğrendiklerimi anlatmadan önce. Üstteki orta oyunu sahneleyen dansçılara verilen ismin Aşuk ile Maşuk olduğunu onlarda benim söylememden ötürü öğrendiler.


“Kimi âşık görecek olursan, bil ki o maşuktur. Çünkü o, âşık olmakla birlikte maşuk tarafından sevildiği için aynı zamanda maşuktur da,” diyor Yüce Mevlâna. (İşte şimdi anladım bu cümleyi)



Aşık ile Maşuk'un hikayesi olarak ise bahsettiği, sevgiliye ben diye değil ben senim diye gelmekten geçermiş. Özdemir Asaf'ın bir şiirindeki sözleri tam anlatıyor bu durumu, direk aklıma o geldi bunu okuduğumda da;


"Kim O'' deme boşuna
Benim ben...
Öyle bir ben ki gelen kapına,
Baştan başa sen...

Özdemir Asaf.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)