1 Eylül 2017 Cuma

Antalya'da Kalabalık Bayram - Eylül 2017


30 Ağustos 2017 Çarşamba günü, saat 11.30 sularında; annem ben, Yurdagül Yengem Mustafa dayım ve kuzenim Gizem  olmak üzere dayımların arabayla yola çıktık. Akşamına 21.30da Antalya'ya vardığımız üzere, bu bayramda buradayız. Antalya'dan selamlar yeniden; ailecek kurban bayramınızı kutlar, sevdiklerinizle güzel ve mutlulukla hayırlara vesile olmasını dileriz... :)

Dün sabaha Mehmet dayım ve yengemin evinde, küçük kuzenim İncinin "Hadi geç oldu, uyanın." talimatıyla uyandık ve bu mutluluk içeren uyandırılış biçimlerindendi. Antalya'da bayram arifesi böyle güzel başladı benim için... :) Bugün ise, kuzenimin sesiyle değil ama bayram sebebiyle erken kalktık, tabi en son kalkan ben olsam da; (09.00 erken bir saatti benim için)... Küçük kuzenim İncime gelince, her gördüğümde daha büyümüş oluyor ve inanır mısınız 1 ayda bile öyle büyümüş geldi ki; maşallah olsun kuzumuza... :)



Üstteki tabak kuzenimin bana dün sabah hazırladığı kahvaltı tabağı idi. Bir önceki günkü Bursa'dan Antalya'ya yolculuğumuzla, küçüklüğümüzden beri hatırladığımız en uzun ilk yolculuğumuzu yapmış bulunduk ve oturmaktan ötürü o günün sonunda ve dün bitkin düşmüşte olsak güzel bir deneyim oldu... Bu deneyime bir de uzun zamandan sonra yeniden baş başa kahvaltı etmeyi de ekledik işte... Beraber bir şeyler yapmayalı öyle uzun zaman olmuştu kuzenim ile, bu yolculuk bana-bize yaradı resmen.  :)

Sabah Gizoşla kahvaltı yaparken biz, yengemin ve Meromun annesi İsmet teyzemin babalarının 40'ı vardı... Herkes yengemlerin baba evinde idi, biz de Gizoş ile yengemlerde. Allah yerinde rahat yatırsın, mekanı cennet olsun Hüseyin dedenin inşallah..

İki hafta öncesinden gelmeyeceğimden bahsedildiği ve başta Annemin de Mustafa dayımların arabada yer olmayacağı ihtimali olduğundan, pek umutlu değildim Antalya'ya yolculuk yapacağıma. Sonra bir baktım yoldayız; bu güzel kalabalığı ve birlikteliği kaçırmadığıma memnun halde, şimdi Antalya'dayım 1 ay sonra annemle yine... :)


Uzay Terapi'deki son gelişmemden de sonra, Antalya'da yine kendimi ihmal etmeden bol bol dinlendirmeye gayret ediyorum; ayaklarımı pilates topum yanımda yoksa da yüksek bir yastık üzerine uzattım, hareketlerimi gerek otururken gerekse de yatarken yaptım, sürdürüyorum düzenimi ve ders döneminde dahi sürdürebilmeyi diliyorum yine de kendime...

Dün üstteki resimin içinde; Gizoşum ve Merom ile sohbet ederek başlattık akşamı, sonra biz Meromla yengemlerde, diğerleri yengemlerin annesigilde yemeklerimizi yedik. Ve aynı günün akşamına üst resimdeki üçlü Sherlock Holmes dizisine başladık... Mero Sherlock Holmes'a kaçıncıya başlıyor bilmiyorum, o epey seviyor ve birkaç kez izleyip bitirmiş durumda zaten. Esas olarak benim için bir garip durumdu ki, polisiye sevmem ve Sherlock'tan olabildiğince kaçardım bu zamana dek. Dün kaçamadım yine, yakalayıp izlettiler sağolsunlar kuzenim ve dostum... Gariplik bundan sonra oldu ki, ilk kez sevdim ve sanırım Sherlock dizisine devam edebileceğime karar verdim... :)

Dün geceyi de bol sohbet ve kahkaha dolu noktaladıktan sonra da bu sabaha uyandık işte erkenden. Bayram sonuna dek buradayız ve sanırım dersler başlamadan önce benim son boş kaldığım zamanlar olacak bunlar, öyle olmalı da çünkü. Şu anları kaçırmadığıma sevinerek ve anları kaçırmamaya gayret ederek günlerimizi bitirdikten sonrasını da şimdilik unutmaya devam etmem gerek... :)



Antalya'ya dün Saniye teyzem ve Kamil amcamın da gelmesi ile beraber, bugün kalabalık ve daha bol sohbet bir ortama uyandık. Bayram tam benim sevdiğim gibi kalabalık ve tam bayram havasında başladı işte... Bilirsiniz bence, ben sevdiklerimden oluşan kalabalığı severim; kalabalıklardan çekinenlerin tam tersine, kalabalıklarla bir arada olmayı seviyorum. Özel gün ve anların tadı kalabalıkla doruğa çıkıyor bence. Hepimiz Hatice Yengem ve Mehmet dayımın evindeyiz ya şimdi de, sabah kalabalıkla uyanmak, kahvaltımızı ettikten sonra annemle bayram hazırlığımızı yapmak daha güzeldi... Biliyorum, kalabalıklardan hoşlanmayan anlamayacak ve yorularak okuyacak bu satırları; anlayabiliyorum... :)

Bu bayram 2008'den beri giyinmeyi çok sevdiğim yeşil beyaz tişörtümü bayramlık ettik, üstte gördüğünüz üzere... Ablamlar İstanbul tarafında, babam Gemlik'te, biz annemle Antalya'da, dayımlar ve yengemlerle ve de Saniye teyzemlerle; ailemiz dört bir yanda, Gemlik'tekiler her bir yanda ama her birimizin yine kalbi bir arada bu bayram da yine. Eskiden bu kadar bayram konuşmaları hatırlamıyorum telefonda, ama bayramlar telefon görüşmeleri ile başlayıp bitiyor resmen; bu sabah da öyle oldu işte... :)


Giydiğim bayramlıktan, yanımda ve kalbimde olduğuna şükrettiğim kalabalığımızla beraber; Antalya'da bayram böyle güzel anlarla başladı ve güzelce devam ediyor şükür.. Bu bayram ve sonrasında da dileğim şudur ki;


Kula adanan kurbanlık hayvanlardan çok, kula adanan iyiliklerin de daha fazlasıyla yer aldığı ve mümkün mertebe insanların içten dışa iyilikle birbirine yönelebildiği günler hepimize nasip olsun.

Bayramımız bu çerçeveler içerisinde hayırlara vesile olup, cümlemizi mutluluğa sağlığa huzura boğsun sevdiklerimizle beraber; nice bayramlara... :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)