5 Ağustos 2017 Cumartesi

Antalya'da Sondan İkinci Gecemiz - 03.08.2017


03.08.2017-Perşembe akşamı, gitmemize son iki gün kala Merom ve iş yerinden arkadaşı Dila ile beraber vakit geçirebilmek için plan yapmıştık 1 hafta öncesinden. Şükür ki Antalya'daki sondan ikinci gecemizde bu planı gerçekleştirebildik ve Antalya sokaklarında gezinip yan yana olmanın gidene dek yetebileceği ve ayrı kalınca da hatırlayarak avunabileceğimiz bir akşam daha geçirdik...

Merom işe girdi gireli, daha az görüşüyoruz. 4 ay oldu işe gireli ve her fırsatta da dayım ve yengemle beraber gelemeyecek durumda artık bize. O yüzden her fırsatı olabildiğince değerlendirmeye çalıştık bu yaz yine, Antalya'da olabildiğim süre içerisinde. Bu sefer daha dikkatlice planlar yaptık ve olabildiğince de başarılı olduk diye düşünüyorum. Daha yola çıkmadan özlemeye başladım aslında, Meromla da ve diğer sevdiklerimizle de duygularımız karşılıklı biliyorum.. Dile kolay ama sevdiklerinden çok uzun süre uzakta kalmak zor, biliyoruz. Allah yine de sağlık versin de, demesini de biliyoruz ama şükür ki... :)



Karacaoğlan parkından bu resim mesela; gezmeye çıktıktan 1,5 saat sonrası. Bu o akşamın fotoğraflarından, bir arada birkaç fotoğrafımızdan hepimizin kameraya bakabildiği tek fotoğraf... :)

O gün akşamımız tatsız başlamıştı aslında; yemeğimizi yedikten sonra bulaşıkları yıkıyordu kızlar ve biz de annemle üstümüzü değiştirmeye gitmiştik o sırada. Sonra bir cam kırılması sesi geldi mutfaktan, Kağanım kızlara yardım edeyim diye birkaç bardağı taşıyormuş tezgaha. Derken ayağı yerde kayan bir paspasa takılmış. Biz kızlar bardak düşürdü sanırken, Kağanın ağlama sesini duyunca annem mutfağa gitti. Ben cam kırıkları arasına giremediğim dolayısıyla; önce üstümü değiştirdiğim yerde, sonra da muftağın yan tarafında bekledim, annemin durumu kontrol ettikten sonra giydirip beni oturttuğu üzere...

Derken Kağanımın birkaç küçük ama kanayan yarası olduğunu öğrendim ki böyle beklemek daha kötüydü... Merom Kağanımla ilgilendiğinden hemen yanıma bilgi vermeye gelemedi, o an yeğenimi sakinleştirmek için uğraşması benim için çok değerliydi; düşüşünü gördüğünden ötürü sakin kalabildiğini, kötü bir şey olmadığını gördüğünü söyledi.. Ucuz atlatmıştık, şükür ki. :)



Merom büyük değil, küçücük birkaç kesik olduğunu söylemeye geldiğinde nasıl rahatladım anlatamam... Cam parçası falan girdiği de yoktu çok şükür, birkaç dakikaya Kağan yanıma geldiğinde kendi gözümle de gördüm elindeki küçük ama kanayan kesiklerini ve "verilmiş sadakamız varmış" dedim... Ortalığı toparlayıp olabildiğince erken çıktı isek de, saat 21.30'da inebildik tramvaydan ineceğimiz yerde. Tramvayda çektiğim resimlerinde; Kağanım korktuğundan ötürü ağlamaktan yorgun, annem dalgın, Merom ile Dila konuşkan, eniştem ise poz ver dediğimde doğal şaşkındı... :)



Gece; Tramvay'dan inip Işıklar Caddesi boyunca ilerleyip, Antalya'lılar (Mero ve Dila) tarafından yönlendirildiğimiz üzere Karacaoğlan Parkına kadar sürdü yolumuz böylece... 

O akşam parka gidene kadar hatırladığım; şarkılar söylediğimiz, ki bu şarkılardan o gün boyunca sadece başını hatırladığım ama ısrarla devamını hatırlamaya çalıştığım bir şarkı... O şarkıyı ertesi gün bulabildim. Acaba "i may ya hiii" diye söylesem, kaç kişi hatırlar bu şarkıyı; şarkıyı bilmedikleri halde, Mero ve Dila'ya da ezberletmiştim şarkının başını. Bence eski ama bir o kadar da güzel bir şarkı hala. O şarkı ki (o günün şarkısıdır artık benim için), şu şarkıdır; O-Zone ma ya hi (Dragostea Din Tei (Almighty Dub)) :)

Üstteki resimler; Işıklar caddesini kızlarla şarkı söyleyerek geçtiğimizden, ballı bademli dondurmayı tattıktan sonrasıydı, Karacaoğlan Parkında... Her resmimizi ayrı sevdim, özellikle Merom ve Dile ile olanları. Üstelik o gün o resimlerde kendimi fazlasıyla kilolu hissetsem bile... :)


Yorgun olmalarına rağmen, o gece benim beraber gezme isteğime güzel yanıtlar veren üst resimdeki canlarla geçirdiğimiz o akşamın devamında; parkın sonrasında, Kaleiçinin içerisinde gezinerek tramvaya ve otobüse yetişme telaşı başladı. Ama ona rağmen duraklamalarımız oldu... Üstteki resimler, en güzel gülme yarışı yaparcasına gerçek. Teşekkür ederim o güzel gülüşlerine de, varlıklarına da... :)


Üstteki hamak, Yat Limanının içindeki sokaklardan birinde idi. Dila dinlenmek için çok otururmuş, o akşam oraya da oturdu dinlenmek için. Ardından da diğerleri... Derken "kamerama poz verin madem." dedim ve bana müthiş anılar bıraktılar yine o gece işte. Gülen yüzlerine sağlık olsun... Belki de uzun zaman boyunca, Meromla ve de diğerleri ile biraraya gelebilmem zor. Ama az da olsa güzel anlar bıraktık hatıralara yine... Sevdiklerimle gezebildiğim en ufak yeri bile seviyorum; hafızamda o gezdiğimiz yerlerde gördüklerimizi, tattıklarımızı ve de söylediğimiz şarkıları yer edindirmeyi ve daha da fazlasını seviyorum. Hatırlamak; böyle şeyleri özellikle, en güzeli...


O gece şu şarkılar, o gecenin şarkıları olma ünvanını kazanmıştı ; Düş Sokağı Sakinleri- Gayret Et Güzelim, Athena-Ben Böyleyim, Model-Dünya Tek Biz İkimiz (Üçümüz =))...



Az ama tadında geçen ve güzel anılar dizisine sahip olabildiğim bir Antalya tatilini daha böyle bitirdik işte... Bu sefer gerçekten kısa idi ama olsun, gerçi kısa dediğimiz tatil 22 gün sürmüş... Dedim ya sağlık olsun ve bizler için uzak da olsak birbirimize; Meroma da, yeni tanıdığım arkadaşına da ve kendim adına da gönlümüzce güzellikler olsun en hayırlılarından... Ben bu resimlerdeki gülen yüzlere bakıp o günü hatırlayıp teselli bulabilirim. Onların sesini uzaktan duymaya da yine razıyım, yeter ki sağlıklı ve mutlu olalım uzak da kalsak birbirimizden... :) 



Bu yaz en çok Meroma yedirebildiğimiz birkaç tencere biber dolması adına seviniyorum... Bu yaz; yiyemediğimiz midyeler, doğum günümden yanıma kar kalan güzel mi güzel sürprizler, yine sabahın erken saatlerinde gittiğimiz deniz seferlerimiz, Meromla bol bol sarılmalarımız, Meromun tanıştırdığı canı arkadaşı Dila ve de biraz üzüntü ve üzüntülerin getirdiği eksik mutluluklar anıları oldu 2017 Antalya yaz tatilimizin... 

Eğer bu yazı yayınlandığından sonra bir 8-9 saat içinde okuyorsanız bu yazımı, biz hayırlısı ile yolda olacağız muhtemelen -annem-eniştem-ben-kağanım ile-... Bir kısım uzaktakilere yaklaşınca, diğerlerini; diğerlerine yaklaşınca da, esas memleketinizdekileri özlüyorsunuz. Hayatın bu döngüsü de garip; ne kadar yanındakilerle anın tadını çıkarırsan çıkar, uzun ayrılıklar girince aranıza kaçınılmaz oluyor-özlüyorsunuz... Babamı, ablamı, Damlamı, kuzenim Gizemi, alt komşularımızı ve akrabalarımızı özledim. Şimdi yeniden onlara kavuşma vakti, Antalya'daki dostumu ve sevdiklerimizi bir dahakine yine sağlıcakla bulmayı dileyerek...

Duygusallığım ile dolu Antalya'ya veda yazım olsun bu yazım da, 2017 Antalya Yaz'ına dair... Şükürlerim ve sevgilerimle... :) 

Yollarda olan herkese, hepimize hayırlı ve iyi yolculuklar olsun...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)