20 Mayıs 2017 Cumartesi

Senenin İlk Pikniğini Yaptık - 14.05.2017



2017'nin ilk pikniğini 14.05.2017- Pazar günü gerçekleştirdik ailecek. Uzun zaman olmuştu toplanıp gitmeyeli ve bir anneler gününde tüm gün dışarıda olmak fikri, en çok annem ve ablam için iyi bir dinlenme fırsatı idi diye düşünüyorum. İznik Gölü'ne gittik pikniğe ve o gün çektiğim en güzel fotoğraf üstteki fotoğraftı ki; Kağanımın üstte bir arkadaş bulup, onunla sohbet etmesini fotoğraflarken ortaya çıktı. Öyle kartpostallık ki, bence uzun zamandır çektiğim en güzel fotoğraflardan biri... :) Maşallah tüm çocuklarımıza... 


Sabah 10'u geçiyordu çıktık evlerimizden , eksiklerimizi tamamlayıp İznik'e varıp, yer bulana ve oturup kahvaltımızı kurana kadar saat 12.30'u buldu o gün. Güne erken başlayacağız derken geç başladık ve yine geç bitirdik... Kahvaltı sonrası şu pozlarımız çıktı ki ortaya, benim için tam bir şenlikti. Bir yere gittiğimizde veya bir arada bulunduğumuz güzel günler de; o günlere ait birkaç tane poz bile yakalasam biz dair, mutlu ediyor beni...

Piknik günü sık sık, arada yapmak gerek böyle piknikleri dedik, temiz havadan çarpıla çarpıla bir hal olurken. Uzun zaman olmuştu beraber piknik'e gitmeyeli. 1,5 sene kadar oldu diye hatırlıyorum ben mesela...

İznik bölgesi piknik için güzel bir yer olsa da, eskisi kadar beğendiğimiz bir yer değil aslında şimdilerde. Bulabildiğimiz tek yer, yola yakın bir yerdi ve epey toz alıyordu. Bir yere kadar asfalt yapılmış, bizim yer bulabildiğimiz piknik alanına doğru asfalt çalışması bitirilmişti resmen. Ama buna rağmen güzeldi işte...


Yemek sonrası üstteki görüntü hakimdi, her birimizin elinde bir soda şişesi ile oturduğumuz... Açık havadan olsa gerek, hepimiz daha çok salataya düştük ve yediklerimiz ağır gelmemiş olsa bile soda üzerine yakıştı. Tabii bu sırada, ablam ve annemin günleri için bir hafta öncesinden planlanan o gün için birkaç fotoğraf alayım dedim. İstediğim; tek bir fotoğraf ve ikisinin de bana bakmış olduğu fotoğraf olması idi. Ama birden fazla doğal fotoğraf çıktı, ikisini de bana bakar halde yakalabilmem için; çünkü annemin baktığı fotoğrafta ablam kameraya bakmadı, ablamın baktığı fotoğrafta annem kameraya bakmayı, ya da ikisi de apayrı veya aynı ama kamera olmayan yerlere baktılar. :) Doğal fotoğraflar her zaman daha güzel tabii ki, düşünsenize tek bir fotoğraf olsa; annem ve ablamın günleri idi, iyi ki varlar deyip geçecektim. Ama resme daha güzel bakmış olduk onların sayesinde. Ve ekleyeyim tekrar, onlar iyi ki varlar... Allahım başımızdan eksik etmesin, ailelerimizin her bir ferdini... :)



Yeğenim için büyük bir nimetti o arazi, dilediğince koşmak istedi ve amacına ulaşırken de en çok babam ve eniştemi yordu piknikte. :) Kovalamaca o günün oyunuydu resmen. Babam da çareyi, dövüş simülatörü yapıyormuşçasına Kağan'la kendilerine sopalarla oyun kurmakta buldu. Bu sıralar dur durak bilmeyen Kağan'ı, aşırılıklarını dizginlemek epey zor. Piknik günü, atamadığı enerjiyi atması için nimet gibiydi resmen Kağanıma bu sebeplerden. Babamla sopalarını yarıştırırlarken, birkaç küçük hamlelerle poposuna sopa da yedi. Oyunun kuralının popoya vurulması gibi algılayan Kağanım da çok geçmeden dedesinin poposuna vurmaya başladı bu sefer. Deli gibi yoruldu sonucunda, gece eve zor düştü diyebiliriz yeğenim için... Böyle günler de ve böyle günlerin ardında, gönül birçok kez yineliyor ki; keşke bizim çocukluğumuzda olduğu gibi, sokaklar yine çocuklarla dolu olabilse diye...


Piknik'in olmazsa olmazlarından biri elbette Çay'dır. Açık havada içilen çayın yerini ise bir başka şekilde içilen çayların tutmadığını düşünenlerdenim. :)

Kahvaltıda içtiğimiz çaylarımız termostandı, mangal öncesi içilen çayımız ilk közden, sonrası da yemek sonrası son közden... Allahım nasip etsin her birimize, açık havada rahatça oturabilmenin keyfini. Annem ve ablamın da bizimle oturabilmesi büyük nimetti, ev içinde habire bir iş peşinde koşmak durumunda kalıyor çünkü insan. Piknikleri bu sebeple de seviyor olabilirim, mutfak gereçlerinin her biri önünde ve masa başından "su ihtiyacı olmadıkça" ayrılmak durumunda kalmıyorsun... 

Derken ortaya şu üstteki görüntü çıkıyor ki, o fotoğraf beraber gün batımına doğru yemek sonrası çayımızı beklerkendi...



O gün piknik yerinde epey boş vaktimin olabileceğinin umudu ile yanımda okuma kitabımı da, en son çalıştığım dersin notlarını da götürdüm. Ama sonuç olarak sadece kitabımı okuyabildim, yaklaşık 30 sayfa kadar. Amacım daha fazla okuyabilmektiyse de, Kağan'a göz kulak olabilmeye uğraştığım anlarda bu hedefimi gerçekleştiremedim. Halihazırda, Yeni Moda Turuncu'yu hala okuyorum. Sebebi de, derslere yoğunlaşmaktan gece okuması bile yapamamam. Eğlenceli ve akıcı bir yazı dili var, piknik'te de okuma yapmaktan çok zevk almıştım; yemek sonrası çay ile hele ki...



Kendi fotoğrafını çekmeyi sevenler topluluğu oluşturabiliriz bence. Sizce? :)

Ben kendi fotoğrafını çekmeyi sevenlerdenim. 80'e yakın çektiğim fotoğraflardan en beğendiğim ve en bu yazı için olanlar bunlardı. Ve özçekimlerim de hafife alamadığım kadar hoşuma gitti ki birini facebook sayfamın fotoğrafı yapmayı düşünmüyor değilim. Yaklaşık 1 sene öncesinde piknik sırası çekindiğim bir fotoğraf duruyor hala profilde. Umarım bir dahakine piknik'ten piknik'e değiştirmem... 

Sağımda solumda, arkamda önümde ağaçlar bulunan bir ortamda özçekim çekinmem de ne yaparım ki? diyerek çekindim üstteki fotoğrafları. Ve üç fotoğrafı da çok sevdim. Madem öyle bu yazıyı bitirirken şunları demek geliyor içimden; 

1.) Piknik zamanlarının açık hava fırsatını her türlü değerlendirmeyi ihmal etmeyelim, havalar güzelleşmişken.
2.) Kendimizi sevmekten ve bunu dile getirmekten çekinmeyelim lütfen. Kendimi seviyorum, ailemi ve çevremde bana destek olan doslarımı seviyorum... :)

Sevgilerimle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)