8 Şubat 2017 Çarşamba

Bloğumun Taslaklar Kısmından, Kısa Kısa

Ne zamandır Blogger Taslaklarımda yarım kalan yazılar kafama takılıyordu. Bazen sonraya ertelediğim notlarım olur benim, kimi uzun kimi kısa; bir biriktirir, bir azaltır dururum. Derken şu an 73'ü bulmuş Taslaklarımda yarım kalan yazılarım... Bunlara bir el atma yazısı yazmak istedim. 3 sayfalık taslaklar kısmının en eski taslaklardan başlayıp göz atmaya başladım. En eski taslak halindeki notlarım 2012-2013 senelerinden başlıyor, bu bloğu yazmaya başladığım zamanlardan yani...




Dün bu bahsettiğim Taslaklar bölümündeki notlarımın en eskilerinden 6 yazısını incelerken gördüğüm şey; her birinin sebebini ve yazdığım anlarımı hala hatırladığımdı. Bazısı hala süren ve bazısı bitmiş olan olaylara dair yazmak ve es geçmemek istediğimi fark ettim... Kırgınlık Eseri Bu Yazı, Anlamsız Düşünceler ve Taslak diye başlıklar atmış olduğum yazı taslaklarıma yer vermek ve geçmişte bırakıp çürütmeden şimdiyle kıyaslamak istedim; gelişmelerimi görebilmek için...

Geçmiş, bazen geleceğe de yani şimdinize de ışık tutabiliyor. Ben o yüzden pek bir şey silemiyorum çoğunlukla, sakladığım çok not var böyle... 



Bazen- 10.08.2013;



İçten gelen bir yazı --> Söyleyemediklerim...

Bazen; kırılırsınız, hemde çok kırılırsınız. Önlemler alırsınız bir süre sonra, sırf bir daha kırılmamak için. Hayat öyle yol gösterir çünkü. Kırılan hep benim dediğiniz an, koruma içgüdüsü devreye girer.

Sonra gün gelir, koruma duvarınız yıkılır... Arada aylar da geçmiş olsa, yine başaramadım sanıp korkarsınız önce. Sonra üstüne gidersiniz hayatın, denemek için kırgınlığınızı...

Niye mi anlatıyorum bunları? Kırgınlığımı hapsettiğim duvarı yıktılar bu sıra. Korktum ortaya çıkarmaktan kendimi başta.

"Şimdi kırgınlığımı gözlerimin önüne alıp, kendim için demeye başlayabildim." diyerek devam ettirmek isterdim bu yazımı ama o zamanlar bunu diyebilmem mümkün değildi. Kırgınlığım büyüktü ve etkisi şimdi o zamanki gibi sürmese de hala hatırlıyor ve hatrımda tutuyorum o günleri. 

Kendimiz için değil, bizi kıranlar için yaşıyoruz bazen. Artık bunu iyice itiraf edebiliyorum kendime. Çabalamayı inatla sürdürüyoruz bizi kıranlar için; kırılmaya devam etsek bile, değişen tek bir şey olmasa bile... Çabalamaktan vazgeçme derler ya, olmuyorsa zorlama da derler ama bunu da unutuyoruz. Sabır bir yere kadar dayanıyor, bazıları için ise de kimine sabrımız ölüme dek sürdürülebilinecek cinsten oluyor; eğer sevgimiz ve emeğimiz karşılıklıysa. Ama karşılıksız ve umursanmaz halde iseniz, kendinize dönün ve kendiniz için yaşamaktan vazgeçmeyin! Kendiniz için...

Kırgınlık konusunda diyebileceğim şimdilerde şudur; kendiniz için yaşamayı unutmayın şu hayatta, kırdıkça kırılmanızın sürdürülmesine aylar ve yıllarca izin vermeyin... Her şeyi denediğinize inanıp, kendinize haksızlık ettiğinizi düşündüğünüz yanınıza kulak vermeyi ihmal etmeyin... Yıllar Geçerken öğrendiklerimden biri budur mesela...


Taslak- 10.05.2013


-Kilo Verme Maratonum diye başladığım bir yazı dizim var. 4 yazı çıkartabildim. Devamını getiremedim birkaç haftadır. Nedeni şu ki, kilo verdiğimin pek farkına varamamak. Aldığım Kararlar bozulmadı, ancak yine de bir nebze yol alabildim. Ama kilo vermek konusunda değildi aldığım yol... 

-Bir süredir, birileri üzülmesin diye kendimizi üzmeye karşıyım artık. Kimse üzülmesin, bende üzülmeyim. Bu görüşten yanayım biraz da. Çünkü çok açık ortada ki; üzülen taraf oldukça üzüldüğünle kalmıyor üstüne birçok zararını da görüyorsun. Yakınların üzülüyor, sağlığın bozuluyor. Ki bu sağlığının bozulması, biraz da hastalığımdan ötürü bende mevcut... 

-Hala birileri üzüleceğine ben üzüleyim razıyım diyorum bir yandan. Ancak bir nebzeye kadar artık. Çünkü bazıları bu ihtimamı boşa savuruyor. İnsanlar buldukları en zayıf noktanızdan durmadan vuruyorlar, acımadan... Kararım kesindir ki, bir noktaya kadar üzülmeye devam edecek artık olmuyorsa zorlamayacağım. Ne karşımdakini üzecek ne de ben üzüleceğim.

Öncelikle bu Taslak için diyebileceğim ilk şey, Kilo Verme Maratonum ile ilgili geçen bu dört senede güzel yollar alabildiğim. Geçen 4 senede esas kilo verememe sebebimi çözmüş durumdayım şimdilerde.  Anladım ki; kendim için yaptığım hataların başında, Sabah-Akşam olarak günde iki öğün yemem geliyormuş.  Az yesem de çok yesem de bu sebeple yarıyormuş meğer. Bu durumu sabah-öğlen-akşam diye düzeltip, su içme ve hareket etme durumlarıma da daha çok dikkat ederek kontrol altına alabildiğimde kilo verme amacıma ulaşabildim. Kilo verdiğimi ben bile hissediyorum şimdilerde, görenlerin söylediğinin haricinde...

Birileri üzülmesin diye kendimizi üzmek konusuna gelince, hala aynı fikirdeyim galiba. İlla birileri üzülmesin derken, haksızlık yapmak kendimize de büyük ayıp hala bence. Bazen birileri üzülmesin diye, kendilerimizi kör kuyulara atıyor ve attırıyoruz. Hala birileri üzülmesin ve bizler de üzülmesin kafasındayım. Ama katlanılan şey veya ulaşılacak sonuç iki seçenek için de aynı gözüküyorsa, birilerini üzmek ve bizim de öyle üzülmeyi göze almamız gerekiyor. Birileri üzülmesin derken, bir yalana, bir hataya ve sonu bilinmez bir duruma katlanıyoruz bazen. 

2013 yılı, benim için büyük kararlar alma yılıydı. Ve bu büyük kararlar arasında, kendim adına biriktirdiğim ve sonu hiçbir noktaya gitmeyen bir durum hakimdi hatırlıyorum. Bunu sonlandırdığım seneydi 2013... Üzmedim ve de üzülmedim bu konuda. İkimizden birinin artık yapmasının vaktinin geldiğini hissettiğimi yaptım, sessizce çekildim birinin hayatından... Şimdi olsa yine yapardım diyebiliyorum. Bazı şeyleri göze almaktan korkmamak gerekmiş, hayrını o zaman görebiliyormuş yaşadığı bu hayatın insan...



Anlamsız Düşünceler- 22.01.2013



Şu an odamda yalnız yazarken bu yazıyı, anlamsız düşünceler altında yorgunmuş gibi hissediyorum kendimi. Küçükken çektiğimiz sıkıntıların hepsinin boş olduğunun farkına varınca daha çok üzüldüğümü anlıyorum. Farkına varmamak bazı şeyler için daha doğrudur belki...

Her şeyin daha da farkındaymış gibi hissediyorum bu aralar. Sevildiğimin sevilmediğimin, yapmam gerekenin yapmaman gerekenin ve olduğum kişiden asla ödün vermeden tüm üzüntülere göğüs germekten vazgeçmemem gerektiğinin... Hepsinin farkına varıyorum olanlar çerçevesinde.

Yoruluyorum bu sıra. Düşünceler yoruyor, yapmak istediklerim ama yapmaya uğraşıp yapamadıklarım ve olmasını istediğim ama olduramadığım... Yine en sonuncusu üzüyor hep. Olmasını istediğim ve olduramadığım... Düşünceler basıyor böylece. Dört bir yandan sarıyorlar etrafımı. Aslında uğraştığım çaba sarfettiğim birçok şey olmasına rağmen, sonunda üzülen tek kişi olmaktan alıkoyamıyorum kendimi...

Ataklarımın en yoğun olduğu 2012-2013 senesindeki kendi çıkmazlarımın içinde kafamda oluşan Anlamlı-Anlamsız Düşünceleri yazmıştım ve düne kadar unutmuş olduğum bir yazı idi bu... Çok sıkıntıdaydm, kötü bir durumda idim o zamanlar ve hayatım boyunca olmadığı kadar boşluğa ve çaresizliğe düşmüş hissediyordum kendimi... Olsun istediğim hiçbir şeyi oldurmaya güç bulamıyordum, üstelik çabalamama rağmen. Enerjim düşüktü, kendimi tetikleyecek bu tür yazıları çok yazdığımı hatırlıyorum o zamanlara dair de... 

Çok yoruluyordum o senelerde aslında. Ama bu yorgunluklardan, sevdiklerim ve beni sevdiklerine inandıklarım için pes etmeden çabalarımı sürdürmeye devam ederek kurtulabileceğime inanıyor ve unuttukça da bunu tekrarlıyordum kendime. Şimdilerde bazı zamanlar o zamanlardaki kadar olmasa da, hala yorgun hissedebiliyorum kendimi. Ve üzüntülere kendimden ödün vermeden göğüs gerdiğim zaman toparlanabileceğimin daha da farkındayım şimdilerde. 

O zamanlardan bu zamanlara bana yılmadan destek olanlara da, içimdeki büyütmem gerektiğini düşündüğüm ve büyütmeyi sürdürebildiğim enerji ve yaşama tutkuma da şükrediyorum. Geçmişten bugüne, Yıllar Geçerken, güzel şeyler biriktirdim ve biriktirmeye devam ediyorum. Bu yazı da onlardan biri oldu, iyi ki... 




Taslaklarımda daha nice böyle kısalı uzunlu yazılarım var. Ertelenmiş de olsalar bu üç konu gibi, onların da vakti gelir belki de. 6 yazı inceledim demiştim başta, 3'ü silindi 3'ü de burada işte... Yazmayı istediğim sadece başlığı yazan, içeriği hatrımda ve not ettiğim noktada kalan yazılarım da var daha. 

Yoğun geçen haftanın ardından, Taslaklarımdan notlarımdan söz etmek ve incelemek istedim kendimi. İçimden ne geldiyse, geçmişle şimdinin durumunu inceledim. Gelişme gösterebilmiş olduğumu görebilmek, mutluluk verici benim için. Siz inceler misiniz kendinizi hiç böyle? Ben zaman zaman, çoğunlukla da sıklıkla böyle şeyler yapıyorum kendimce işte. Hepimize de yararı olmuştur umarım diyorum...

Sevgilerimle... :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)