6 Kasım 2016 Pazar
Olmadı...
Bazen olmuyor; imkanlar dahilinde değil, yaradanın yarattığı dahilinde olmuyor. Olaylar yaşanıyor, olsun istediğin ve öyle olmasını can-ı gönülden umduğun bir şey için geceli gündüzlü dua ediyorsun, "olacak ya, neden olmasın ki "enerji!"" diyorsun......
Bu yazıyı yazmamak için çok uğraştıysam da, baktım ki bloğumda yazmadan olmuyor. Bu hayatta olmadığını gördüğüm halde çabaladığım çok şeyi sürdürüyorsam da, bir tek şeye olmadığında baştan başlayabilme imkanı bulmakta çok zorlanıyorum; o da "ölüm" kavramı... Bu kavramı 2010'dan sonra kullanamaz olmuştum bir süre. Kaybettik demek daha mantıklı geliyordu, en yakın dostumun bu dünyadan ayrılışından bahsederken. Şimdi yine aynı şey oluyor, üstelik bu sefer sadece adını-sanını-yakınlarını-fotoğraflarını-hayatımızda ve akrabalarımız arasında olan varlığını bildiğim biri için...
"İyi Olacak" demiştim, bundan 15 gün önce. Zamanı gelecek diye düşünüyordum, "İyi Oldu" yazmamın. Ama ne yazık ki olmadı. Bir akrabamızı kaybettik, üç hafta önce bir Salı günü. Bir önceki Salı günü başına gelen talihsiz bir kaza, bir sonraki Salı gününe kadar umutlarla beklenen iyileşti kelimesi yerine "maalesef " kelimesi geldi. Benim üzüntüm, bizim üzüntümüz belki hiç; en yakınlarının üzüntüsünün yanında... Allahım biliyor ya, çok umutluydum ve umutluyduk; iki pazar öncesinde Pazar günü yazdığım yazıda da yazmıştım burada. Maalesef olmadı...
Allahım rahmet eylesin, mekanını cennet toprağını bol eylesin inşallah Çağrı Temel'in; çok üzgün haldeyiz bahsettiğim sürelerden beridir. Ama yapacak bir şey yok işte... Tüm vefat eden yakınlarımıza ve sevdiklerimize, bol rahmet ve bizlere de bol sabır olsun inşallah.
Bu yazının devamında diyeceğim her şey, ölüm gerçeğiyle ilgili. Bitirmek istediğim neler varsa onlara yöneldim bir süredir, daha da çok yani. Korktuğum için değil ölümden, ölmeden önce yapmalıyım dediğim şeyler için. Sevdiklerime daha da çok yönelmekten tut, daha da fazlası. Olmadı, üzdüm birilerini, dememek için daha çok "ölüm var" demeye başladım kendi içimde. Varlığını bile bile hatırlamaktan bazen yoksunlaştığım kavrama daha çok ehemmiyet verdim gibi bir şey bu. Sizden ricam, ertelemeden ve daha fazla önemseyerek yaşamaya devam etmek hayatlarımıza...
Ölümün olduğu bir dünyada, ne kadar çok kırıyoruz birbirimizi demiştim; Didem'in Gözünden adlı bloğumdaki bu yazımda. Bu yaptığımız hatalardan sadece bir kısmına örnek, öyle çok hata yapıyoruz ki aslında bu hayatta; bilerek, bilmeyerek, sevdiklerimizi kırarak, hayatı erteleyerek, umarak, bekleyerek, kurarak, kin tutarak, durarak... Daha da fazlasıyla...
Rüyalarımla da başım dertte biraz bir aydır; onlar bana bir açıdan yol gösteriyorlarsa da, bir o kadar da korkutuyorlar bazen... Bilinçaltımda neyi dert ediyorsam, bir kısmını görüyorum resim şeklinde bile olsa rüyalarımda. Bunlardan da ders çıkarmaya çalışıyorum. rüyalarımdan kendimi anlamaya çalışıyorum. Bir yandan da bilmiyorum, kendimi anlamlandırma sürecime yeniden başlıyor gibiyim; buna da devam ediyorum. Allahım sabrını versin cümlemize, hayatımızda bize verdiği sınavların. Bu sınavlardan başarıyla başlarımızı ve ruhlarımızı kaldırabilmemiz dileğimle...
Sevgilerimle, ben yeniden buralardayım. Sizlerde orada ve iyisinizdir inşallah...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)