7 Ekim 2016 Cuma

Yine Bursa'da Çarşı Gezme Günü Ve Yine Engelli Yollar - 06.10.2016


Dün Bursa'daydık, bir önceki gün akşam üzeri Saniye Kivramız ile Kamil Kivramız gelmişti. Onlar ile beraber Bursa Kapalı Çarşı tarafında idik. Onlar da kim diye soracak olursanız, yeğenim Kağanın kivraları ve annemlerin çok uzun zamandan beri aile dostları... Biz uzun zamandır bir aileyiz onlarla yani... 

Dün yine Bursa'da idik. Onlar geldiği zaman bir kapalıçarşı gezmesi yapılır, heykel'deki dükkanda bir yemek yenilir. Buraya geleceğim ama sırayla gitmek istiyorum esasında... Öncelikli olarak dün, Aöf kaydımın son ayağı olan para yatırıp kitaplarımı alma kısmını gerçekleştirdik, Nilüfer'deki Aöf bürosunda. Saat 14.30 sularında bitmişti galiba işimiz... 4 tane yeni dersimin kitabını aldım, öncelik olarak da (sanırım 4 seneyi de bitirmiş olmamdan ötürü) alttan kalan bu dönem için son 2 dersimin parasını ödedim ve bu dönemin yeni derslerinin 4 kitabını da aldım. 4 seneden sonra, ilk defa para ödedim Aöf'de okurken. Sağolsunlar %91 engelli raporum bulunduğu için, ücretsiz okuyordum 4 senedir.

Aöf bürosunda işimizi bitirdikten sonra Heykel'e doğru yola çıktık...



Bu resim tarafımdan çekildi, burası Osmangazi'de bir kaldırımın engelsiz rampasının tam önü. Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosunun bulunduğu kaldırımdan hemen öncesi. Arabadan sonra Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu'nun bulunduğu kaldırıma geçiyorsunuz zaten. Bursa'da yaşayanlar ve o tarafa gidenler bildi mi? Bilenler de bilmeyenlere aktarsın lütfen. :) 

2 sene önce, yine hemen hemen aynı tarihlerde, bu caddeye çıkmadan önce karşı ara sokaklardan birinde otopark'tan çıkmış ve Engel-Li bir kaldırımla karşılaşmıştık. Onun da yazısını yazmıştım, burada. Ben böyle sesleniyorum, -Engel-Li Kaldırımlar, Engel-Li Yollar- zira insanlar sadece hastalıkları sebebiyle engelli olmuyor, engellendiği birçok şey de oluyor hayatta. Yaşadıkça anlıyorum bunu bir engelli olarak, üzgünüm ki... :)

Heykel'de KapalıÇarşının yan taraflarında bir Katlı Otopark var. Dün engellenme orada başladı aslında. Bakın bu kadar karamsar biri değilim, biliyorsunuzdur da beni takip ediyorsanız. Ama artık bir şeylere göz yummamak gerektiğine cidden kanaat getirdim, çünkü sustukça bir şeyler hep aynı kalıyor. Bir umut değişir belki diyor insan, bir umut değişir belki bir şeyler diyorum. Sizden de aynı duyarlılığı bekliyorum dostlarım... 

Dün Heykel'e Kapalıçarşıyı gezmeye gittik; Saniye kivram, Kamil kivram, Annem, Babam ve ben. Buraya kadar her şey iyiydi, keyfimiz yerindeydi. Katlı Otopark'a girmeden annemleri bıraktık, babamla arabayı park edip akülü arabamı kuracak ve yanlarına gidecektik. 4. katta yer bulabildik, "ama neyse ki asansör var baba, duvarlarda yazıyor" dedim. Ama duvarlarda şöyle yazıyor (Merdiven A.Sör). Ben bunu merdivenler ve Asansör burada anladım. Değilmiş maalesef. Akülü arabamı kurduk, babam önden bende akülü sandalyem ile arkasından ilerlerken, "Geri dön kızım, merdivenle inip biniliyormuş asansöre." dedi. İlk hayal kırıklığım burada oluştu tabi, dapdar merdivenlerden iniyorsunuz ve asansöre öyle biniyorsunuz. Eski bir bina olduğundandır herhalde dedik. Arabaların katları çıktıkları rampalardan ilerleyerek, 4 katı indik. 

Annemler otoparkın girişinde bekliyorlardı, onlarla beraber yola koyulduk. Gideceğimiz yer, Heykel'de dükkanı bulunan "İskender Kebap'ın esas yeri olduğu söylenen yer" değil, bir diğeri olan 3-4 kaldırım sonrasında 2 sene önce gittiğimiz dükkandı. Güzel güzel gidiyorduk başta ama üstteki engele takılana kadar. Yapabileceğimiz tek şey, kaldırımın üstünden inebilmemdi. Bunun için babam arkadan sıkıca tuttu ve ben yavaşlatılmış şekilde inebildim böylece...



Biz o kaldırımdan indikten ve gideceğimiz ilk dükkanın kapalı olduğunu gördükten sonra çektik fotoğrafları. Üstteki ilk resim; kaldırıma çıktıktan sonrası, bu resim de geri dönüş yolumuzda o kaldırımdan çıkmadan öncesi...

Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu'nu geçmiştik ki, gideceğimiz mekanın kapatıldığını ve dükkanın boş olduğunu gördük. Geri döndük ve ben bu açıdan da çekebildim fotoğrafı böylece. Gördüğünüz gibi engelli rampasının tamamen üstü, hiçbir önlem veya hiçbir imkan bırakılmadan tamamen engelli rampası kapatılmış. Düşünmeden ve sormadan edemiyorum, "Ben orada tek başıma geziyor olsam, nasıl gezeceğim?" Tamam elbet biri yardım ederdi, ama benim o hissettiğim çaresizliğim ve kendime güvensizliğim. Kendimi haksız bulmuyorum, bu bir ifşadır. Sizden de aynı duyarlılığı gösterip, engelli rampalarının önüne konulan arabaları ve engelli rampaları kullanılamaz hale getiren böyle durumları görmezden gelmemenizi ve böyle ifşa etmenizi istiyorum. #EngelliYollar yazın, #Engelleme yazın ama lütfen destek verin. Artık lütfen hep beraber, "İşte Türkiye böyle" demekten öteye geçelim. Ben bunu gerçekten çok istiyorum, çünkü ben şanslı idim ama bir başkası şanslı olamayabilir. 

Tekrar geri döndük biz o yolu, İskender'in esas yapıldığı dükkana gidebilmek için. Babamın arabamı sabit tutmaya çalışarak tutması ile beni indirdiği kırmızı arabanın arkasındaki yüksek kaldırım betonundan, babamın ve oradan geçen bir amcanın (Allah razı olsun) yardım etmesi ile çıkartıldım o kaldırımdan ben. Peki bunu yaparken düşmemiz de olası değil miydi, bellerin incinmesi veya bir aksilik olması işte... İnsanın aklına gelmeli, böyle bir engelleme yaparken engellemelerinin de farkında olmaları sağlanmalı artık...


Diyorum ki; yollarımı-yollarımızı engellemeyin. Biz engelliler de sizler gibi ulaşabilmek istiyoruz. Nasıl gitmek istediğiniz yol üzerinde bir yıkım ve yapım çalışması olunca uzun yolu tercih etmek durumunda kalıyorsunuz ve bu sizi çaresiz bırakıyor; bu onun da ötesinde geliyor bana. O yüzden artık engellemeyin diyorum, daha çok ve sizden de bunun desteğini istiyorum. Çünkü biliyorum ki el ele verirsek başarırız. Ve başarmak için önceliğe kendi farkındalığımızla başlamalıyız. Hiçbir engelli rampaya araba parketmeyip, hiçbir engelli rampaya da belediye çalışanlarının koca beton yığınlarını bıraktırmayarak! :)


Gelelim günümüzün geri kalanına; Üstteki fotoğrafları çektikten sonra yolumuza devam edip, Heykel caddesindeki meşhur İskender Kebapçıya gittik. Her zaman gittiğimiz bir kebapçı değil burası, birkaç senede bir kivramlarla gidiyoruz. Gerçekten İskender'i çok güzel yapıyorlar burada. Ustasından mı, yoksa gerçekten etinden mi bilmiyorum. Galiba her biri... :) 

Küçük ve mavi bir dükkan burası, öyle ki 5 masa kadar var içinde. Bu masalar dolu iken içeri kimse alınmıyor, dışarıdaki taburelerde sırada bekletiyorlar. Almadan birkaç dakika öncesinde kaç kişi ve kaç porsiyon istiyorsunuz diye soruyorlar... Bir masa boşaltıp, bir masayı anında dolduruyorlar. İşlerini iyi yapıyorlar, rast gitsin hep işleri de inşallah... Carrefour ve Korupark mağazaları için de tecrübeli garson aranıyormuş, dün o arada beklerken camında asılı olan ilanını da çektim o arada... :) Tavsiye ederim...


Öğle yemeğimizi yedikten sonra Tayyare Kültür Merkezi'nin yan tarafından inerek Uzun Çarşı girişinden Kapalı Çarşı gezimize başladık. Hanımlar üst resimde, iki sene öncesine yine beraber gezmiştik dün gezdiğimiz tüm çarşıları ve baktım ki değişen yapılandırmalar çok. Restore edilmiş, bayraklar asılmış. Ben bu reterosyanu hoş bulduğum kadar, eskiyi yeni gibi yapmış oldukları açıdan bazı noktaları beğenmedim. Ama evet kapalı çarşımız çok güzel, hep sürsün bu varlığı inşallah...

Dün gezdiğimiz çarşılarda eskiyi koruyan yapı bence havlucular çarşısında hakimdi, 2 sene önce gittiğimizdeki gibiydi. Bu beni mutlu eden noktalardan biriydi dün için. Ve Saniye teyzem, annem havlu ve bornoz alışverişlerini tamamladılar; bu da birkaç senede bir gerçekleşen güzel bir gelenek oldu bence. Annem ve Saniye teyzem ile oraları gezmek benim için çok eğlenceli günlerden biri demek. :) Bu seneki gezimiz ise, amacına en çabuk ulaşılan bir gün olarak tarihe yazıldı bence..

Dün; biraz engelli atlamalarla bolca da güzel gezmelerle geçti. İnsanın hayatında bazı alışkanlıkları çokça da destekçileri olmalı, hayat böyle güzel esasında. :) Sevgilerimle...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)