28 Eylül 2016 Çarşamba

Uzun Uzun...



Uzun uzun yazasım, uzun uzun okuyasım ve uzun uzun da örme aşkımın sürdüğü günler geçirerek bitirdim geçen haftayı ablamlarda. Annemin yengemlerle beraber İstanbul Ve İzmir yolculuklarını tamamlayıp evlerine yeniden dönmeleriyle, 4-5 gün sonunda evimize döndüm yeniden annem ve babamla. Çarşamba'dan Pazar'a kadar ablamlardaydım ve bir gün sonrasında da ablamların internet paketlerinin bitmesi ile bir mola daha vermiş oldum buralara ister istemez... Bu arada babam bir evimizde bir ablamlarda durumunda, bense bol bol örgü örme kitap okuma ve ablamla ve Kağanımla vakit geçirme durumlarındaydım. Annemse İstanbul'daki teyzesini ziyaret ve İzmir'de yengemin ablasının düğününde bulunma hallerinde idi...

"Ablamlarda iken bol bol yazacağım yine," diye düşünürken, düşüncelerim suya düştü bende aklımda yazdım anılarımı, hikayelerimi ve de hislerimi. Uzun uzun düşündüm işte, uzun uzun anlatırım diye düşünerek ancak bugün geldim buraya... 

Kağanımın okulu başladı yeniden bu arada, 2.haftası bu hafta tüm kuzularımızla beraber. Gündüz okulda yazıyor çiziyor ve oynuyor, akşam ise eve geldiği gibi akşam yemeği sonrasında resim defteri ve kalemi kucağında uykuya direnir halde geçirdi geçen haftasını. Bu haftaya ise daha yorgun ve de daha durgun başladı, malum 2 haftanın ardından izni biten ablam bu hafta iş başı yaptı yeniden ve bundan en çok etkilenen sevgili yeğenim oldu. Alışacağız zamanla da, inadımız çok yine ve sinirimiz birden geliveriyor uykuyla. Annesine çekmiş kuzum biraz, uyku gelince ne yapacağını şaşırıyor resmen hala... :) 

Doğru dürüst yazamadığım iki haftada, yeni fizyoterapistimle fizik tedaviye de başladık. Gitmeden önce 2 seans yapıp, döndüğümüzde beraber çalışmaya devam edeceğimizi düşündüğümüz fizyoterapistle değil başka bir fizyoterapistle devam ediyoruz şimdi. Her fizyoterapist, ayrı çalışma teknikleri demek olduğunu da iyice kavramış olduğumu gördüm bu arada. Ama bu sefer biraz kafam karıştı. Bu sefer ki fizyoterapistim ile çalıştığımız kas grupları da daha ayrı. Alışmadık daha birbirimize, bakalım Tamara ablam gibi uzun soluklu ilerlemeleri ne zaman alabileceğiz... Sabırsızlanıyorum yine evet, Uzay Terapiye de Yalova'daki hastanenin yoğunluğundan ötürü iki hafta sonra başlayabileceğim. Bir an önce yine rutine bindirilmiş bir çalışma dönemine daha girmeyi istiyorum...


Soğuklar başladı buralarda, üşümelerim hemen boy gösteriverdi. Kendimi geride bıraktığımız yazdan şöyle ayarlamıştım oysa; "bu kış yavaş yavaş soğuğa karşı daha da dirençli hale getirmeye çalışacağım bedenimi." Ama daha şimdiden; "nasıl yapacağım acaba ben bunu?" derken buldum kendimi 2-3 günde. Geceleri üstüme pike üstü battaniye örtmeye başladım yani şimdiden, sizde durum ne bilmem ama annem ve babamda durum benim kadar vahim değil. :) Umarım bu kışı, az grip ve az halsizlik ile geçirebilirim. Beslenmeye ve de su tüketimime de kış mevsimi gerekliliğinde ölçülü devam etmeye çalışıyorum hala... Az yiyebiliyorum artık zaten, olabildiği kadar da çok su içmeye gayret gösteriyorum.


Birkaç şarkıya takıldım bu ara, dinlemekten vazgeçemiyorum günde en az 5 defa. Dinlediğim tarz, slow veya hareketli olarak değişebiliyor çoğunlukla ve her türden şarkılar dinleyebiliyorum, moduma ne uyuyorsa... Kendimce kaliteli bulduğum eski-yeni şarkılara takılıp gidiyor halde buluyorum çoğu zaman kendimi. Bir Rap müziğine karşı daha az ilgim var, bir de hoşlanmadığım sözleriyle basite kaçılmış bazı müziklere. Bu ara internette karşıma çıktıkça tv'lerde fazla karşımıza çıkmayan ama daha çok dizilerin bazı bölümlerinde denk geldiğimiz Youtube'da ise epeydir var olduklarını kavradığım seslere takılmış durumdayım. Youtube'da böyle kişilerin birçoğu da bilindik parçaları söyleyerek yer almış. Bu dediğim türde iki bayan var benim en sevdiğim; biri 1 aydır keşfettiğim Eda Baba, diğeri yaz aylarından öncesinden beri dinlemeyi sevdiğim Sena Şener. Sesleri öyle duru geliyor ki bana. Kendi şarkıları ayrı, başka şarkıları yorumlayışları da ayrı güzel....


Son favorim olan iki şarkı var bu ara; biri Eda Baba-Beni Vur parçası... Bir de ablamlarda kaldığımdan beri Seviyor Sevmiyor dizisinde duyup takıldığım, 90'lardan bir parça var; Bendeniz-Müjdeler Ver. Bugün şu yazıyı yazmadan önce Bendeniz'i dinleyişim 5'i bile geçti. Modum 90'lardan şarkılarla bugün galiba. Bu yazımı noktalarken, bu bahsettiğim iki şarkı benden hepimize gelsin diyorum bende o zaman. :) 

Şimdilik benden bu kadar. Sevgilerimle ve sağlıcakla kalın... :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)