2 Nisan 2016 Cumartesi

Geçmişe Yazılan Birkaç Hatıra Ve Küçük Cep Kolonyası


Beklenen Olduğu Düşünülse De Garipsenen...


Alt başlıkta bahsettiğim şey, ölüm. Yaşı, yeri ve zamanı ne olursa olsun insanın, garipseniyor işte. Allah mekanını cennet eylesin; annemin halasının vefat haberini aldık, geçen hafta Perşembe günü. 2-3 aydır komadaydı ve acı çekiyordu söylenene göre. Güzel bir hikayesi vardı halamızın, eşi ile birbirlerini çok sevmişlerdi ve ömürlerine sadece ikisinin olduğu evlatsız bir aşk sığdırmışlardı. Ama halamın eşinin vefatı ben halamı son gördüğümden birkaç yıl önce gerçekleşmiş, ben eniştemizi hiç görmedim. Senelerdir yalnız yaşıyordu evinde halam, annem ile telefonda görüşüyorlardı ve Ankara'ya gittikçe de uğruyorduk yanına...


Kardeşleri, kardeşlerinin çocukları yakınında oturuyordu, iç içelerdi ama. 2009'da gitmiştim ben en son yanına halamın annem ve babamla; hatırlıyorum da eşinin kendisine yazdığı şiirlerini okumuştu bize o zaman yine. Nasıl aşk dolu şiirlerdi, "Yalnız kaldım, o gidince" diye birkaç gözyaşı dökmüştü o gün bizim önümüzde halam. Ölümü içten içe beklediğinden de bahsetmişti o zaman yine, annemlerin de söylediğine göre cidden çok severmişler birbirlerini. Zaten annemler hep şöyle der küçüklüğümden beri; Allah sevdiğinden ayrı koymasın insanı, çok zor...


Arardı bizi halam, annem de onu arardı. Zamanında birkaç laf etmişliğimiz ve yine konuşmuşluğumuz vardı benim tarafımdan da halamla. Her aradığında beni sorar, sağlığımın ve gidişatımın bilgisini alırdı. Annemin ve dayılarımın küçüklüklerinde de büyük yeri olan bir halamızdı. Yer yer kızdığından ama kendilerini sevdiğini bildiklerinden bahsederler annemler senelerdir. Şimdi bir büyük daha gitti diyoruz bir haftadır, esasında sıralı ölüm isterken bile alışamamışlığımıza hayret içerisindeyiz bu bir haftadır...


2009'da gittiğimizde bana güzel bir küçük cep kolonyası vermişti halamız; şeffaf bir plastik şişenin içinde, lila rengi idi kendisi. O gidişimizde benim halamı son görüşüm olmuştu... Unutamam da o cep kolonyasını, küçüklüğümden beri severdim zira cep kolonyalarını. Ama saklayamadım o kolonya şişesini. Yol boyunca midem bulanıyor diye onu koklamıştım midem bulandıkça arabada, o yolculukta burnum kanamıştı sonra. Sanırım çatlak burun damarımı aktive etmişti, durduramayınca İnegöl'de hastaneye gittiğimizde böyle söylemişlerdi. O yüzden dönünce eve bir köşeye koymak zorunda kalmıştım, sonrasında da kaybolmuştu sanırım...


Halama "bir daha geleceğim hala, yine geldiğimizde Ankara'ya" demiştim o son gördüğüm sene, benden söz almıştı ve hatıra olması için o küçük kolonya şişeyi vermişti. Ama gidemedim bir daha yanına işte. Malum onun ertesindeki sene atak geçirdim Ankara'ya da gidemedim ve daha henüz 2009-2010'daki halim kadar toparlayamadım kendimi... Ve son Ankara'ya gittiğimizde de (Temmuz 2015) durumum sebebiyle evlerine çıkamadım, selam göndermek durumunda kaldım halama annemlerle... Şimdi "İyi ki Ankara'ya Temmuz 2015'te gitmişiz, gördük halamızı son kez bu vesileyle." diyor annemler...


Halamın enişteme duyduğu sevgisinin, birbirlerine tutunmuşluğun ve kavuşmak için dua edişlerinin hatıırası kaldı aklımda. Onun hayatının zorlu bitişiyle, -hüzün saklayan havası olduğunu düşündüğüm- Ankara'nın yanına bir anı daha kar kaldı diye düşünüyorum bir haftadır. Hatıralarla besleniyor şehirler ve bu dünya...


Bir hayatın daha bitişiyle meydan buldu hatıralar ortaya çıkmaya ve bu yazıyı yazıyorum işte. Aslında hayatımda duyduğum birçok aşk hikayesi var, yazmayı istediğim. Ama yaşanamamışlıklar ve yaşanmışlıkları sanırım, "yazmak ne haddime olanların yanında" diyorum ve erteliyorum yazmayı. Sonrasını düşünüyorum yazdıktan sonra, sonrasında ne hissederim ve ne hissettiririm diye. Ama sanırım er geç bunu yapacağım, hissettiğim kadarıyla...


Halam ile eniştem kavuşmuştur şimdi diyorum, diyoruz.
Öyle umuyoruz, "öyle olmasını istiyordu ve istediğine kavuşmuş olsun inşallah." diye dua ediyoruz. Her arayan halamın eniştemin yanına gömülüp gömülmediğini de soruyor. "Eniştem daha yaşıyorken yan yana mezarlarını almışlardı zaten." diyor annem, bu cümleler benim yüreğimi burkuyor ister istemez... Dünya üzerinde yaşayıp da kavuşamamak ağır geliyor bazı hikayelerde, zira öteki dünyaya giden dönmüyor ve kesin olarak bilemiyoruz orayla ilgili olanları; sadece inanıyoruz...


Diyeceğim o ki; bir aşkın son diğer tarafı daha sevdiğine kavuştu belki de. Böyle umuyoruz her birimiz. Halamı iyi hatıralarla anıyoruz, ne mutlu ki. Şemsi Halam ve Garip Enişteme Allahtan rahmet diliyorum. Ve er ya da geç, tüm sevenlerin kavuşabilmesini diliyorum. Dünya üzerinde olmasını diliyorum özellikle de; Halam şanslı olanlardan ki kocasıyla bir yarı ömür yaşamış da aslında, ama daha az şansı olanların hikayesini de duydum ömrüm boyunca. Hakkımızda hayırlısı olsun, Allahım sevenlerin kavuşmasını ve ebedi dünyada da huzura erişme bahtını nasip etsin cümlemize...


Ve böyle bir hayatta yaşadığımızı ölümlerin ardından daha çok kavrıyorsak; ertelememeli ve fırsatları kaçırmamalıyız belki de. Daha çok yaşamalı ve daha çok yaşadığımızı hissetmeye çalışmalıyız... Sevgilerimle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)