5 Mart 2016 Cumartesi

Not Aldım Veya Not Ettim #26 - Mandala Dedikleri


Diğer Not Aldım Veya Not Ettim yazılarımı burada bulabilirsiniz...

Geçen Haftanın (22.02.2016-28.02.2016) ve bu haftanın Not Aldım Veya Not Ettim yazısı bu, neye niyet Bugüne kısmet oldu... :) 


Mandala Dedikleri; Tam da Bu Değil Tabii... :)



Mandala'ya merak sarmıştım bir süredir ve Google aramalarından bakıp duruyordum yapılan çalışmalara, şekillerin birbirlerine olan uyumuyla ortaya çıkan güzel çalışmalara. Benim hiç başarılı bir resim çizme yeteneğim olmadı bu zamana kadar, ama tamamen özgürce yapılmış bir mandala bana göre olabilir diye düşünüyordum. 

Üstteki ilk mandala deneyimim, mandala demeye bin şahit var bence ama. Yine de fena değil. Geçen hafta başında Merom başlamıştı ısrarlarıma dayanamayıp Mandala yapmaya, benden de yapmamı rica etti sonra. Demişti ki; bence daire çizgi ve nokta çizebilen herkes yapabilir, ben bu yorumuna dayanarak cesaret edip yaptım yani... :) Takdir sizlere kalmış, ilk olması açısından güzel bulduk biz dostumla...

Mandala Dedikleri; Bu Olsa Gerek... :)



Ve bu Mandala da Meromun eseri, bence buna eser denir işte. :) Emeğine sağlık, Merom sonunda ısrarlarıma kayıtsız kalamayıp geçen hafta başında başladı. Dostumu resim çizme konusunda yetenekli bulduğumdan, bu kadar guzel bir mandalanın ortaya çıkacağını tahmin ediyordum zaten.

Burada da paylaşmıştım resimlerini beğeniyorum dostumun diye. Sonra tam bu resim çıkınca da ortaya, ayrıntılar ile birleşen bütünlüğün güzelliğine hayran oldum. Tekrar ellerine sağlık dostumun, bu arada yaza da beraber yapacağız inşallah. Benim mandalam da üstteki mandala örneğinden sonra Meromun ısrarları üzerine çıktı işte. Yani diyeceğim o ki; İlkler güzeldir ve artık Mandala'ya da heves saldım da el atmadım demem. Ve dostumla yaza kadar ara verdik Mandala'ya, iyi hoş da pek yoruyormuş maalesef.. :)


Kara Tavuk Kuşu


Bizim burada bir kuş var, bazen gece uykumdan uyanırım öterek yeniden uyutur beni. Bazen de sabah uyandığımda beni o güzel ötüşüyle güne hazırlar. O kuşa Gece Kuşu derdim ben ne zamandır, değilmiş meğer. Geçen hafta bir akşam vakti öttü, meğer havanın ilk karardığı saatlerde de ötüyormuş güzel kuşum. Anneme sordum hemen, "Annem sabah ve gece öten kuşun sesi bu işte, duyuyor musun?" diye. O da dinliyormuş meğer o esnada mutfakta. "Bende duyuyorum sesini sık sık, Kara Tavuk onun adı." Dedi. Kara Tavuk Kuşu'nun ötüşü ise, burada...

Öyle güzel ötüyor ki, dinledikçe mutlu oluyorum ben. Canlı şekilde o an dinlemesi gibi hissettirmez belki, ama o hissi yaşamanızı isterim yine de. Nasıl seviyorum, nasıl göresim geliyor bir bilseniz. Oldum olası kuşları sevdim ben zaten. Ve şimdi bu kuşun da her ötüşünü duydukça, duyduğum onun sesi biliyorum. Bu bile nasıl iyi hissettiriyor. Dünyada çok şeyi sahiplenmemek gerek aslında; tek bir kuşun ötüşünü duymak bile, bizim için olduğunu hissettirmeli ve bu da yetebilmeli. Ben şimdilerde bu kuşun sesini duydukça benim için ötüyor gibi düşünüyorum, garip bir huzur daha çöküyor. Bir kuşu izlerken ki oluşan hissi veriyor, sanki görebiliyorum da onu dinlerken...

Böyle mutlulukları da sahiplenmeliyiz, küçükken sahipleniyoruz da büyüyünce ne çok unutuyoruz doğayı ve doğalı düşündüm geçen haftadan beri... Bunu farkettim ve not aldım geçen hafta işte...


Çocuk Dostu Google

Google güzel bir girişim yapmış, bu hafta gözüme çarpan en duyarlı haberlerden biriydi bu; Çocuk Dostu Google projesi. Teknolojinin çocukları sarıp sarmaladığı ve yer yer de hapis ettiği bir devirde, bu düşünce geç bile kalınmış bir proje olmalı. Annelere, teyzelere, halalara, dayı, amca ve kuzenlere duyurulur efendim, ben yeğenim için, kuzenim için ve tüm çocuklar için bunun farkında olmaya ve değerlendirmeye çalışacağım.

Bu devirde bilgisayardan uzak tutmak zor artık, siz uzak tutsanız okul çağı başlayınca gizli girmeye çalışabilir maazallah. Ama güven ilişkisi kurulduktan ve süre konulduktan sonra teknoloji devrimizin büyük nimetlerinden bence... Bu not da burada dursun, ihtiyacımız olacaktır diyorum.


Bir Garip Aşk (Iss Pyaar Ko Kya Naam Doon) İzliyorum, Aşk Mı Demiştik Biz??

Yaklaşık 2-3 haftadır izliyorum Bir Garip Aşk'ı ama ne güzel bir aşk izliyorum ya bu sefer diyorum daha çok. Ne mıç mıçlık var ne de saçma sapan şeylerin kavgası. Hint Filmleri izledim bu zamana kadar, ama ilk kez bir hint dizisi izliyorum. Şimdiki zamandan olmayan gibi görüldüğü için adı ülkemizde Bir Garip Aşk sanırım, aslında çevirisi Bu Aşka Ne Denir Ki? gibi bir şey... :)

İzledikçe düşünüyorum da, Türk dizilerini sırf bu dizinin işlediği konunun yokluğu sebebiyle izlemiyorum işte. Platonik sevmeyi unutur olmuş senaristlerimiz ülkemde sanırım, hep hırslı ve tutku'dan başka bir şey bilmeyen aşıkları konu ediyorlar kendilerine. Klişeleşti dizilerimiz çok fazla hem de, ki bu dizilerimizin klişeleri ile ilgili yakın zamanda didemingozunden.blogspot.com adresimde bir yazı paylaşacağım inşallah... 

Yoruldum, habire aşkın ve sevginin hırsları ele aldığını her dizide izliyor olmaktan yoruldum. Gerçek konular değil, hep hırslar sebebiyle yitirilen aşklarımız anlatılıyor. Oysa ne aşk hikayeleri var bizim tarihimizde, örnek alınacak ve dersler verilebilecek... 

Bir Garip Aşk'ı not ettim, sevdiğim yabancı diziler arasına. Nedeni çok basit ki, sevginin ilk kuralının hırslardan arınma ve incitmemek olduğunu çok güzel ele alıyor. Hint kültürünü de öğretiyor, eğlendiriyor da üstelik. Ülke olarak ihtiyacımız olan şeyler bu kadar basit, güzel şeylerin varlığının çevremizde yok olduğuna inandırılmak değil. Hala sevgi var, sahip çıkabilmeli insan... Madem öyle, dizinin giriş müziğini sizlerle paylaşarak yazımı noktalayayım; Iss Pyaar Ko Kya Naam Doon... Hint müzikleri de takıldığım diğer nokta bu aralar işte. Benden sizlere gelsin o zaman, Bir Garip Aşk dizisinde kullanılan hint dizileri de.

Sevgiler... :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)