26 Kasım 2015 Perşembe

Gökyüzü Renkleri Eşliğinde Sohbet


Hafta başından itibaren, derse de elimdeki örgü işlerine de ağırlık verme çabalarıyla geçiyorum günlerimi. Bu yazı, Pazartesi'den kalan hava durumu ile bir yazı olsun dedim. Hafta başından beri havaların güzelliği karşısında, balkonda çalışıyorum derslerimi. Ve bu haftanın ilk yazısı da, bir haftayı daha haftasonuna götürürken geldi maalesef. Zira fırsat bulamaz oldum, derslerimden; malum ara sınavlarım yakın... :)

Elimde ya örgü var, ya da kalem bu aralar. Bu yoğunlukta yorulmayı geçtim, soğuk algınlığım ile uğraşıyorum bir de. Hafta başından itibaren öksürme krizlerim artıyor da artıyor. Anlık iyiyim, sonra öksürme krizlerim geliyor yine... Düne uyandığımız gece öksürük sebebiyetiyle uyuyamadım, 3 kötü rüya gördüm ve hepsi bilinçaltımın korkularımı bana karşı kullanmasından ibaretti. İnsan rahatsız uyuyunca, daha çok kötü rüya görüyor ve daha çok etkisinde kalıyor maalesef... Velhasıl düne rüyalarımın etkisiyle başladım, ama akşamına kadar da epey toparladım kendimi. Ve sonucunda da bu gece rahat bir uyku çekebildim, orta şiddette öksürüklerimin izin verdiği kadar tabii ki... Daha iyiyim şimdi ama, orta şiddette öksürüklerim sürüyor da sürüyor ara sıra...

Dersler nasıl gidiyor dersek; tam olarak hazır değilim daha, çalışmalarım sürüyor tüm hararetiyle. Ve kaldı bugünden itibaren 15 gün ara sınavlara.. Bazı günler hiç çalışmaya canımın olmadığı oldu bu hafta, beni en çok zorlayan da o günlerdi zaten. Nedense Sonbahar'da ders çalışmak beni çok zorluyor. İkbaharda çalışmaktan ise artı bir zevk bile duyuyorum. Sonbahar'da is bu zevk orta derecede. Yani 2. dönemde ders çalışmak genelde daha kolay benim için... Kısacası bu dönemi de hayırlısıyla atlatsak diye, kendi kendimden medet umuyorum yine; bir Güz dönemi öğrencisi olarak... :) 



Tüm bunlar olurken ve karmaşıklıklarımda, git gellerimle verimli ders çalışmaya uğraş verirken; şu üstteki güzel gökyüzü görüntüleriyle karşı karşıya kalıyordum, ta ki bugün yağmur damlaları toprakla buluşana dek. Odamda değil, balkonda çalışıyorum bu aralar. Sebebi ise, odamdaki çalışma masama istediğim gibi yayılamıyor ve ders çalışırken çok çabuk yoruluyor olmam. Ben çalışırken önüme tüm kaynaklarımı açmayı seven bir kızım ve -yaptığım çoğu işi olduğu gibi- ders çalışmayı da ciddiye almayı seviyorum. Her ne kadar, Sonbahar'da zorlanıyorum desem de, sanmayın ki berbat bir halde çalışıyorum; yayıla yayıla çalışarak, bu zorluğun da üstesinden gelme çabasındayım bu ara...

Ama beni zorlayan tüm bu Kasım ayının Sonbahar modunda olma durumum değil; tamam Kasım'ın getirdiği durgunlukla buralarda da değişim elbet ama, Aralık'a kavuşunca toparlanacağım yine inşallah... Beni asıl zorlayan; hafta başından bugüne kadar hakim olan renkleriyle bu hava karşısında ders çalışmak oldu.İçimde gökyüzüne kapılıp sadece yazmak vardı, hiç ders çalışmamak ve bol bol gökyüzüyle konuşmak. Konuştum da üstelik kaçırır mıyım, ama dalıp gitme tehlikesi ile karşı karşıyaydım düşünün işte. Balkonda bu tehlike ile karşı karşıya geçti günlerim, bugün yağmur yağana dek. Üstteki fotoğraflar, sadece Pazartesi'nin gökyüzünden halleri yani. Salı ve Çarşamba da buna karşı savaş verdim... :)


 Kasım bana bu ara duygusal şeyler anımsatıyor yine. Bir şeyler yapamamak, hayata yetişememek beni tamamiyle yoruyor bir de. Dünya genelinde var olan kötüye gidişat da beni sıkmıyor değil, kötü rüyalarımın ve korkularımın sebeplerinden bir kısmını bunlar içeriyor resmen... Ama Allah yardım etsin cümlemize de, dünyanın bu değişik yöne giren düzen bozukluğundan bir an önce kurtulalım inşallah...

Bu aralar kendimden halsizlik ile şikayetçi olsam da; örgüler tam hızıyla gidiyordu düne kadar, ufak çaplı işler aldım bile. Ama şimdilik bende... Yarın ya da sonraki gün, belgeleriyle beraber sizlerle olacak Sonbahar örgü mahsullerim. Hasat mevsimi gibi inanın, bol bol örgü ördüm 2-3 aydır. İyi yerlere gidiyor ve gidecek de inşallah... :)

Gel gelelim, yazamıyor oluşum bilhassa bu sebeplerimden ötürü sekteye uğradı işte. Hani bazen olur ya, dönemlik durgunluklar; benimki de derslerimin yoğunluğunun ve soğuk algınlıklarımın eseri idi işte. Olurum inşallah yarın yine burada, yeter ki şu yağmurlarla ölsün mikroplar ve uğramasın cümlemize hastalıklar.  Sevgiler... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)