Bilindiği üzere, bu yaşımı daha da ihtişamlı kutladım. Ne büyük bir parti, ne de gezme dolu değil; sevdiklerim tarafından şımartılma hallerim ile. Bilmeyenler için veya hatırlamak isteyenler buraya ve buraya bakabilirsiniz... :)
Son sürprizim, Pelinimden gelen D&R paketimdi. İlk kitabım Vazgeçtim bitti bile, tabii bu yazı birkaç gün önceden yazılmalıydı ama bugüne kısmet oldu. Teknoloji açısından yine şansımın yaver gitmediği günlerdeydim bir süredir. Ama toparladım şükür bilgisayarımı bugün...
Uzun zaman olmuştu Kahraman Tazeoğlu okumayalı. Ne kadar diye soracak olursanız, 2 sene kadar oldu. Özlemiştim, özlemişim; cümlelerinin içinde kaybolmayı, aşkı anlatan ve bilmesen de o duyguyu içinde anımsatan cümlelerinde duraklamayı ve dahasını...
Kitaba geldiği gün başladım, mum ışığında devam etmek durumunda kaldım. 30 Temmuz'da elektriklerimiz 19:30'da gidip, 22.00 sularında geri geldi... Ama okumama engel olamadı elektrikler tabii. Ertesi güne de bitti kitap. Altını çizmek istediğim birçok yer oldu, öyle ki kitabın yarısından sonrasını çizmek istedim resmen.. Çizerek okuma gibi bir alışkanlığım olmadığı için de çizmedim; not aldım beğendiğim cümleleri yine tabii ki. :)
Kahraman Tazeoğlu ile, okur-yazar ilişkimiz daha da ilerlemiş durumda. Bu kitap okuduğum 5. kitabı oldu. Bakalım diğer kitaplarını okumak ne zamana kısmet olacak. Pelinime bir kez daha teşekkür etmek isterim, Kahraman Tazeoğlu'na ve kalemine duyduğum sevgiyi çok iyi biliyor ve o da benim kadar çok seviyor. Nice kitaplarımız olsun inşallah... :)
Kitaptan beğenerek alıntı yaptığım noktalardan birkaçına değinecek olursam eğer, onlar şunlar;
"Aşkla ilk tanışmanda bilmediğin bir heyecan içinde bildiğin duyguları ararsın ve bunu aşk sanırsın. Ama tecrübelendikçe işler tersine döner ve sen bildiğin bir duyguda bilmediğin bir şey aramaya başlarsın ve bunun gerçek aşk olduğunu bilirsin..."
"Aşk, iki kişinin kendini aradan çıkararak biz olma halidir."
Ve bir de diyor ki Kahraman Tazeoğlu; "Yaran ne kadar derinse şarkılar ve şiirler de o denli işler içine. Sığ yaranın derinliği de olmaz."
En çok da şu cümlelere bayıldım ben; "Ben sana aşktan yapılma bir merdivendim ama sen çıkmasını bilemedin. Şimdi seni şiir diye yazsam kağıtlardan da düşersin. Ve bilirim ki bir şaire şiir yazmak cahil cesaretidir..." (Bu cümlelerden sonra da daha bir şey diyemiyorum...)
Şiirlerde bu kadar iddialı olamıyorum ben işte, kalemine sağlık bir kez daha Kahraman Tazeoğlu'nun. Başlangıçta şöyle diyor Kahraman Tazeoğlu; "Benim satırlarımın değil, kendi öykünüzün altını çiziyorsunuz. Hangi cümlenin altını çizdiğinizi değil, niye çizdiğinizi düşünün."
Düşündüm, düşünmeye de devam ediyorum. Ve evet görüyorum... :)
Sevgilerimle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)