6 Haziran 2015 Cumartesi

Cumartesi Sohbeti - Saçımda İlk Beyazım


Saçımda ilk beyazıma dün rastlamış olarak merhaba demek istiyorum bugün. Ve insan, ilkle karşılaşana kadar hiç beyazı olmayacak sanıyormuş, belirtmek istiyorum. En azından benim için bu durum böyleydi... Yağmurlu bir Cuma'nın ardından, daha aydınlık bir havanın hakim olduğu bir günden yazıyorum şimdi...

Üstte, bilgisayarımın üzerine koyup çektiğim fotoğraf, beyaz saç telimin fotoğrafı. Ben ilk diye nitelendiriyorum, dün Damlamın saçımdan almasıyla karşılaştık kendisi ile. Saçımda bir tane beyazımın olduğunu biliyordum, bu kadar beyaz olmasa da. Ama yine de yaşlandım gibi tavırlara girdiğimi söyleyemeyeceğim. Garip geldi sadece. Ve saç rengimi seviyorum, kendimi rahatsız hissetmedikçe boyamayı düşünmüyorum. Elbet herşeyin bir zamanı var diye biliyorum. Bu yaşımda, saçıma beyazlar mı düşecekti? Allahım, strese mi girdim ben yoksaaa??? :) (Elbette ki şaka, eninde sonunda beyazlayacaklar ne de olsa)


Dün saçımdaki ilk beyazımı resmi tören ile bulup, Damlam ile epey üzerinde dalga geçtikten sonra; kuzum banyosundan çıktı. Üzerini giydirdik, saçlarını kuruttuk ve kuzucum çizgi film karşısına oturdu bir süre. Kağanımın durumundan bahsetmeyeli oldu biraz sanırım. Ama şükür iyiyiz bu sıralar, maşallah. Sünnet durumundan sonrasının değişik hislerine de alışmaya başladı kuzum. Acıyor derdimiz biraz geçti. Ablamların taşınması hakim Çarşamba'dan beri şimdi de. Bu haftaki telaşemiz de bu durumdu işte...

Ablamların Gemlik'e taşınma zamanları geldi, sünnetimizin sıkıntısı geçtikten sonra çok şükür. Bu Çarşamba eşyaları geldi, şimdi de yavaş yavaş yerleşiyorlar. İyice yerleştikten sonra ablamlar evine; Kağanım ve ailemiz için yeni dönem başlayacak, kuzum haftaiçindeki günlerin akşamları da hayırlısıyla anne-babasıyla olacak. Haftasonları kavuşmalarının haricinde, haftaiçi de görüşebilecekler bundan sonra yani. Hepimiz için hayırlısı... :)


Dün Damlam okuduğu şehirden seçim sebebiyle evine geldi. Bahsettiğim yakın dostlarımdan biri Damlam. Aynı Sitede oturuyoruz Damlam ile. Çocukluk arkadaşıyız da aynı zamanda. Seçim sebebiyle kavuşmamız erken oldu şükür, insan daha çok özlüyor uzak olunca... Bir ara evine uğrayacağı sırada, "gelirken tatlı getiririm, yer miyiz?" dedi. E bende tatlı yemiyorum malum, ama "mısır patlatırsan yerim" dedim. Canım benim kırmadı sağolsun beni, mısır patlattı geldi. Sohbet muhabbet derken, zaman geçirdik yine çok şükür. Kısıtlı zamanımız da olsa, değerli zaman geçirebildiğim dostlarımdan o... İyi ki var... :)

Ve bu arada; Damlam çok güzel bir sosyal sorumluluk projesinin videosunda oynadı. Üniversitedeki arkadaşlarıyla beraber hazırlamışlar. Böylece ilk deneyimini de gerçekleştirmiş oldu. Sizinle onu paylaşmak istiyorum bugün. Özgecan davasını hepimiz biliyoruz, yüreklerimizi acıtmaya devam edecek bir konu. Damlam Radyo Televizyon okuyor. Aynı bölümde okuyan arkadaşlarıyla, Özgecan davası bir ders olsun, Özgecan Yasası çıksın kampanyasına çok güzel bir destek vermişler. Çektikleri reklam videosu ile, sesimizi daha çok duyurabiliriz diye düşünüyorum. Ve ben hala o reklamı, tüylerim diken diken izliyorum. Siz de videoyu buradan izleyebilirsiniz...

Dilerim Özgecan Yasası Çıksın, bu acı son olsun. Hiçbirimizin ve hiçbir kadının korktuğu başına gelmesin. Korkularımız uçucu ve can acıtmayacak şeylerden yana olsun bundan sonra...


Ve dün; puslanmış bir görüntü karşısında yazmaya ve ilham kapmaya uğraşan ben vardım, annemleri beklerken. Annemler ise, yine ablamlarda ev yerleştirme uğraşındaydılar. Hemen hemen işi kolaylamış durumdalar. Ben henüz gitmedim evlerine, yerleşsinler ondan sonra bakalım...

Üst fotoğraf, yazmaya uğraşan ama bir türlü istediğini yazıya aktaramayan bir Didem'in uğraşma çabalarının hakim olduğu anın fotoğrafı. Bazen öyle odaklanamıyorum ki, hem de yanıp tutuştuğum halde yazmaya... Böyle zamanlarda en güzeli, aklına gelen ne saçmalık varsa sonuna kadar yazmak diyorum. İşe de yarıyor ama, esas amacıma ulaştırmaya geciktiriyor. Vardır bunda da bir hayır değil mi? "Vardır, vardır." Diyorum bende ama, bakacağız artık... :)

Biten bu haftaiçinden bahsedecek olursam; sakin görünen ama içimdeki fırtınalarla geçen bir haftaydı. Biraz sabırsızlığım üzerimde bu ara, kurduğum hayalleri bir an önce yolunu bulup gerçekleştirmek istiyorum. Bu alanda da epey uğraşıyorum ama farkettim ki düşüncelerim epey sabırsızlandırmaya başladı beni. Bunlar haricinde, Uzay Terapi'de güzel başlayan bir tedavi sürecine daha adım attık bu hafta, o yazım ise burada...

Ve aklım bugün yine biraz İstanbul'da. İnsan dediğin kuş misali, geçen hafta 1,5 günlük İstanbul maceramız başlamıştı bugün. Ve şimdi 1 hafta bitti bile yine. Ne diyeyim, günler de çabuk geçiyor işte... Sevgilerimle mutlu haftasonları dilerim hepimize. :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)