26 Ekim 2014 Pazar

Not Aldım Veya Not Ettim - #20 - #TelefonNotlarımdan

Not Almak Veya Not Etmek... Bu yazı dizisinde hayatımın içinden not aldıklarımı, sevdiğim veya hoşlanmadığım şeylerden not ettiklerimi, düşüncelerimi ve kaydetmek istediklerimi göreceksiniz... :)

Daha önceki "Not Aldım Veya Not Ettim" yazısı altında notlarımı okumak isterseniz buraya tık tık... :)


Daha önce de söylediğim gibi; gezerken, otururken, birşeyler izlerken veya seyahat ederken gördüklerimi merak ederek veya beğenerek not almayı seviyorum. Not aldıklarımı daha sonradan okudukça, geçmişte bıraktığımız anıları daha net hatırlıyorum...

Bir süredir yazdım yazamadım derken, telefon notlarım birikti. Gezdikçe, kaldıkça yanımda bulunan telefonuma veya yanımda taşıdığım not defterlerime yazarım genelde. Bugün telefonuma not ettiklerimden birkaçını paylaşmak istiyorum, Eylül ve Ekim ayından notlarımdan gözüme çarpanlar diyeyim... :)


You And Me Against The World


İngilizce'min iyi olduğuna inanıyordum bir zamanlar, tabii aktif ingilizce dersi alamayalı 2 seneyi geçti. Sürekli ilgilenmeye çalışıyorum ama yine de. Bir cümle karşıma çıkıyor bazen yorumlamaya ve çevirmeye çalışıyorum mesela. Çoğunlukla bu cümle içinde bulunduğu gibi, bir kelimenin anlamını bilemeyince olmuyor. Kimin tişörtünde idi hatırlayamıyorum şimdi, ama sanırım fizyoterapistim Tamara ablamın tişörtünde görmüştüm bu cümleyi. İngilizce'ye, İtalyanca'ya ve diğer tüm dillere; bir de son zamanlarda Tamara ablamın Gürcü olmasından ötürü Gürcüce'ye merakım var. Dilleri ve kültürleri seviyorum. Bir değil, birkaç dilim olsun istiyorum mesela...

Diyeceğim şu ki, İngilizce'yi aktif ders alarak öğrenmeyeli 2 sene oldu. Ama yine de karşıma çıktıkça cümle ve kelimeler anlamlarını öğrenmeye ve aklımda yer etmesine çalışıyorum. "You and me against the world", Yani "Sen ve ben dünyaya karşı" demekmiş. Karşı kelimesinin anlamını unutmam, not almamı sağladı. Not alayım ki unutmayım madem dedim sonradan da, köşeye not aldım düzenlerken. Unutmam artık... :) 

Ne kadar iddialı ve ne kadar özel anlamlar barındıran bir cümle değil mi; "You and me against the world"


Aşuk İle Maşuk


Bir film izliyordum, Bayramda Gelibolu'da iken. Annemler bayram gezmesine çıkmışlardı, ablam ve görümcesi Berrin ablam da ev süpürüyorlardı. Yalnızdım odada, karşıma bir dizi oyuncusu Aşuk ile Maşuk gibi dedi. Ne sahneyi hatırlıyorum şimdi, ne de dizinin hangisi olduğunu...

Düşündüm de duyduğumda, Aşuk'un seven kişi, Maşuk'un da sevilen kişi olmasından başka bir şey bilmiyorum. Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun gibi bir hikayesi var mı acaba dedim. Not aldım kenara araştırmak için. Araştırdığımda gördüğüm, şu yukarıdaki dansa konu olan orta oyunu gösterisi karakterleri idi. Bilmiyordum bu ikiliye Aşuk ile Maşuk denildiğini. Siz biliyor muydunuz? 

Araştırdım Tasavvuf Edebiyatında, Seven ve sevilen kişilere verilen isimler olduğunu. Ancak bir hikayesi olduğuna dair pek bir şey bulamadım. Oysa ben başka düşünmüştüm. Ancak şöyle deniliyor. "Tasavvuf Edebiyatında, Aşuk: aşık olan, Maşuk ise kendisine aşık olunandır.. Bir de Rakib var deniliyor, aşuk ile maşuk'un kavuşmasını engelleyen 3. şahıs. Tasavvuf edebiyatında Maşuk'tan kasıt Allah'mış. Aşuk ise, kendini Allah sevgisine adamış olandır."

İnternette araştırdığım kadarıyla, anlatabilmeye çalıştım. Görmeseydim duymasaydım, üstteki resimde bulunan dans kıyafetlerine bürünen kişilere verilen isimlerin de Aşuk ile Maşuk mazmunlarından geldiğini bilemeyecektim sanırım... Ayrıca, annem ve babama da sordum dün akşam öğrendiklerimi anlatmadan önce. Üstteki orta oyunu sahneleyen dansçılara verilen ismin Aşuk ile Maşuk olduğunu. Öğrendiklerimi onlara da anlattım, ailecek öğrenmiş bulunduk. Not almak bundan ötürü faydalı oluyor işte... :)

Buradan, buradan ve buradan okuduklarımdan yola çıkarak yazdım üsttekileri... 

“Kimi âşık görecek olursan, bil ki o maşuktur. Çünkü o, âşık olmakla birlikte maşuk tarafından sevildiği için aynı zamanda maşuktur da,” diyor Yüce Mevlâna. (İşte şimdi anladım bu cümleyi de)

Mein Schiff Yolcu Gemisi


Gelibolu'daki bayramımızın 3.günündeki şehitlik gezimizin yazısı gelemedi bir türlü. İnşallah haftaya diyeyim. Seyit Onbaşı'nın heykelinin bulunduğu köşede durduğumuzda, yol boyunca ilerlerken gördüğümüz yolcu gemisinin resmini çektik babamla o gün. Geminin adını, ancak fotoğrafla çekip yakınlaştırınca okuyabildik; Mein Schiff. Uzaktan görünüşü bile görkemli idi. 

Ablamlar bizim arabada annemlerle beraberdi, ben de babam ve Enver Amca ile beraber Enver amcanın arabadaydık. Yolcu gemilerine merakım ve ilgim var, deniz yolculuğu hoş bir durum gibime geliyor hep. İndiğimizde Seyit Onbaşının heykelinin orada, ablamın ilk söylediği şey "Didem gördün mü yolcu gemisini?" oldu. O da benim gibi meraklı yolcu gemilerine. Bir gün bir Dünya denizlerini yolcu gemileriyle olduğu kadar gezmek gerektiğini düşünüyorum. Bu Mein Schiff yolcu gemisi ile de mümkün olabilir. Çok artistik ve heyecan verici görünmüyor mu sizce de? :) 


Aşkın Nur Yengi Ve Harun Kolçak Eurovision Şarkıları



 Bu da Gelibolu'da not aldığım bir diğer nottu. Aspava diye bir program başladı bayramdan önce, Osman Tan Erkır'ın sunumuyla Fox Tv'de. Hala yayında mı bilmiyorum ama, bayramda konuğu Aşkın Nur Yengi idi. Eskiye nazaran çok dinlediğim bir şarkıcı olmasa da, Eurovision'a çıktığı zamanı anlattığında şaşırmıştım. Aklıma direk not edip bakmak geldi sonradan tabii. Eurovision'a katılan şarkıcılar arasında adını daha önce duymadığımdan, şaşırdım ve merak ettim.

Şarkıyı dinlediğimde, şarkının o döneme göre kaliteli olduğunu düşündüm bende. Ve 80'lerin saç stiline bir kez daha hayranlıkla bakar oldum, klibi izledikçe. O zamanların saçları o kadar maziye götürüyor ki beni. 80'lerde yaşamadıysam bile, 90'larda gördüklerime götürüyor beni resmen. Kısacası ben hoş buldum şarkıyı.

Fakat sonrasında öğrendim ki bu şarkı 1987 yılında Türkiye seçmelerinde söylenmiş, ama Eurovision'a gönderilmek için seçilmemiş. Seyyal Taner & Lokomotif - Şarkım Sevgi Üstüne şarkısı gönderilmiş Eurovision'a bu seçmeler sırasında. Ben karar veremedim ikisi arasında. Eurovision'a gönderilmek için en uygunu seçilmeye çalışılmış olsa da; benim aklım Aşkın Nur Yengi ve Harun Kolçak düetinde kalırdı o dönemde sanırım. Ne garip, bu dönemden eskiye bakmak değil mi? Ve ne kadar da hoş aslında...

Aşkın Nur Yengi Ve Harun Kolçak - Güzel Şeyler Söyle Düeti burada.

1987 Seyyal Taner&Lokomotif düeti - Şarkım Sevgi Üstüne Eurovision performansı ise burada...


Bu yazılık da benden bu kadar. Telefonuma Not Aldıklarımdan gözüme çarpanları ve hoşuma gidenleri okudunuz. Sevgilerimle, yeniden görüşmek üzere... :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)