Yazı uğurladık, Sonbahar'a kavuştuk dün. Eylül'ü karşıladık ve bu sefer gecikmedi Sonbahar, geldi Eylül'ün 3'üyle. Mutlu bir ay olur Eylül inşallah, fikirlerim birikti bu sıra ama yine dün yazacakken bugüne kısmet oldu... :)
Dün yağmur geliyor diye düşünüp çektiğim bu fotoğrafla, Sonbahar'ın geldiğini hissetmem bir oldu. Yağmur'un geldiğini haber veren bulutlarla, mevsim değişikliğinin çabuk geldiğine sevindim doğrusu bu sene. Hani mevsim değişikliğinde garip bir dinginlik çöker üstünüze ya hiçbir şey yapmak istemezsiniz, aynı öyle dinginlik çöktü üzerime yine. Sıkıntısızdı bu sefer. Umarım böyle de gider...
Mevsim geçişlerim zorlu geçer genelde benim, bilen bilir, korkmuyor değilim yani her mevsim değişimlerinde yine de. :)
Sonbahar'ın geldiğinin ispatı da bu hava oldu işte dün. Dün buralarda bir fırtına koptu ki, gelmesi sadece 10 dakika sürdü fazla değil. Uzun zamandır da böyle fırtına kopmamıştı sanırım. Geldi geçti, ama ortalığı da biraz dağıttı geçti. Allahtan camlar vardı dedik annemle. Gerçi camları da salladı biraz ama, neyse... :)
Yağmurla beraber gelen dinginliğimle dün yazamadım ve geçtim içeri bir güzel okuma keyfi yaptım böylece. Taa ki akşama kadar. Kağan'ımız babası ve annesiyle iken bu aralar; annemin günleri kış temizliği adı altında, benimse dingin geçiyor. Üzerime bir tembellik çöktü ya bu ara yine, hadi hayırlısı...
Plan program peşinde olduğum halde, odamın kış temizliğine ve İngilizce çalışmalarıma başlayamadım. Bu düşünceler birikti kaldı aklımda. Ders kayıtları bile başlamadı henüz ama olsun, benim başlamam gerek. Yapmayı istediğim çok şey olsa da, henüz girişemedim yani. Bunları buraya yazıp kendimi utandırmaya çalışıyorum evet. Ve işe yarayabilir bence. Bu yazıyı yayınladıktan sonra bir hışımla kalkıp girişirim belki de. Olur mu olur yani... :)
Yazacak ve iç dökecek mutlaka bir yazı çıkıyor devamlı bana. Başlıkta da dediğim gibi, düşüncelerim birikti yine. Ağustos ayının iyi gelmesi bir kenara, alınan kararlarla düşüncelerim hafif karıştı bu sıra. Yapmayı istediğim ve bunlara göre de planlamam gereken çok şey var mesela. Bu tembellik gelip geçici olsun da başlayayım bir an önce kafamda kurguladıklarıma diyorum şimdi... :)
Bu ara Eylül'e karşı daha büyük sempati beslemeye başladım bir de. Her ayın tadı ayrıdır bana göre ama, bu yaz sanırım daha çok özlemişim Eylül'ü. Malum havalar aşırı sıcak değildi ama bir esiyor bir yakıyor hali daha yorucuydu. Bir tek bana öyle gelmedi değil mi?
Ve bu sıra içimden hep geçen bir hayalim var Sonbahar'a dair, yazımı bitirmeden eklemeliyim;
Sakin ama rüzgarlı bir günde ellerim ve cebim bomboş kafam da istediği kadar dolu olsun. Ama yürüyeyim nereye gittiğimi bilmeden istiyorum yine. Evet belki şu an yürüyemiyor olsam bile, yakınmış gibi hissediyorum, biraz da bu isteğim bu sebepten ötürü. İyi oluşum bana ve aileme moral veriyor günden güne. Daha iyi olduğumu da göreceğiz yeniden inşallah...
Bir isyan ya da olsun diye deli deli ağladığım bir istek değil bu, olacağına inandığım bir şey. Yürümek sadece iki ayak üsünde olmak değil çünkü biliyorum artık. Ama içimden bir his diyor ki, yakındır yürümen Didem. Ve bir de şunu söylüyor eskisinden daha çok; bedenin henüz yürümüyor belki ama ruhun yürüme inancıyla dolup taşıyor ya günden güne, gerisi boş... :)
Kısaca Sonbahar geldi, bir yazıyla karşılamadan olmazdı değil mi?
Sevgilerimle... (:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)