Ben bu yazı dizimin altında, Pazar günlerimi ve tatil anlarının bıraktığı izleri yazıyorum. Diğer Pazar Yazısı yazılarımı, burada bulabilirsiniz. :)
Farkındayım, bugün Pazar değil, ancak bu seferlik böyle oldu. Geride bıraktığımız haftanın Pazar günü de unutulmaz bir gündü. Sakin ve eğlenceli geçen bir gün oldu; Hayat günlüğüme not etmek istedim bende, Salı gününe kalmış olsa bile... :)
Sabah uyandığımızda güzel bir kahvaltı ile başladık güne. Ama başlamadan önce denizde misafirlerimiz vardı. Bu karede yoklar tabii; Balık'a gelmiş Yunuslar bu sefer, oynamadılar pek fazla. Karınlarını doyurup gittiler. Ama bu fotoğraf benim Pazar fotoğraflarımın başlangıcı oldu... :)
Evde sevdiğin bir akrabanı ağırlamak ve kahve keyfi yapmak çok hoş bir durum. E Pazar günü de en uygun günlerden biri bu durum için... Kahve keyiflerimizi güzelleştiren akrabalarımız var şükür ki... Bu resmin hikayesini anlatmak istedim bu Pazar, ama yoğunluktan yazamadım maalesef Pazar akşamı bu yazıyı... Kısmet bugüneymiş...
Bilen bilir, benim kahve severliğim bilinen bir olgudur. Ama yeri geldiğinde babamla kapışamam ne yazık ki... :) Pazar günü kahvaltı sofrasında annem ve babamla çay keyfi yaparken, Aysel yengem ile Suna ablam aradı "Kahveniz var mı, bir kahve içimlik gelelim diyoruz?" dediler. Onlar gelene kadar evi topladık, keyif çattık derken; yengemler geldi, kahve keyfi anı geldi çattı. Muhabbetle beraber hoş bir gün oldu.
Sonrasında babamın "Türk kahvesi içiminde küçük fincanların yetersiz olduğu fikrini yinelemesi" ile ortalıkta bir fikir alışverişi ve annem ile babamın tatlı atışmaları ortaya çıktı ki, gülmekten kırıldım. :) Babam annemi tatlı tatlı sinirlendirmeyi sever, öyle bir andı yani bu... Bir küçük fincan yetersiz, insanın dişinin kavuğuna yetmiyor." dedi babam. Annemle biz de dokunacağından söz etsek de, babam da dokunmaz." diye ısrar etti.
Kazanan, resimden de görüldüğü gibi, babam oldu. Aysel yengem kalktı, babama bir kupa Türk kahvesi yaptı. Normal olarak dokunması gerekir değil mi? Babam uzaylı olduğu için dokunmadı. Üstelik çok da keyif aldığını söyledi... Annem ile biz de, "ilk ve son olsun" dedik, neme lazım dokunur falan korkuyoruz yine de...
Babam bu Pazar bizim için "Kupa ile Türk Kahvesi içilmez adetini bozmuş oldu bu arada". Babama şaşırmadım da doğrusu, yine de komikti işte... Demeyin ki, "içilmez Türk Kahvesi kupa ile, içen içiyor işte." :)
İçmekle kalmadı, Babam bir de fal kapattı üstüne. Alem adam doğrusu benim babam, alem ve eğlenceli. :) Pazar günümüzün konusu oldu bu kahve olayı. Maşallah, dokunmadı da şükür. O falı adetten açıp da uyduran Suna ablaydı Allahtan. Bilen biri eline alacak olsaydı, falda gördüklerini anlatması bence bitmezdi... :D
Velhasıl, ben kendimi kahve tutkunu ilan ediyordum ama babamın bu hallerini görünce benim kahve sevdam ile alakası yok diyorum. Çünkü ben Türk Kahvesini 1 fincandan fazla içemem ne yazık ki, kaldı ki babam gibi bir kupa içeyim; nerdee...
Böyle güzel bir Pazar'ın akılda kalan bu anısını, bugün yazmadan geçmeyeyim dedim. :) Nice güzel Pazarlara ve güzel anlara inşallah. Sevgilerimle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)