Not Almak Veya Not Etmek... Bu yazı dizisinde hayatımın içinden not aldıklarımı, sevdiğim veya hoşlanmadığım şeylerden not ettiklerimi, düşüncelerimi ve kaydetmek istediklerimi göreceksiniz... :)
Daha önceki "Not Aldım Veya Not Ettim" yazısı altında notlarımı okumak isterseniz buraya tık tık... :)
Antalya tatilimiz güzel gidiyor, Not Aldım kısmına uğrayamasam da 2 haftadır. :) Geleli 3 hafta oldu ve son haftamıza giriş yaptık bile. Tatilimizin 4. ve son haftası da güzel geçer ve önümüzdeki Cuma günü evimize sağ salim varırız inşallah. İnsan nerede ve ne kadar rahat olursa olsun, ait olduğu yeri, evini özlüyor işte... :) Neyse evimizi ve şehrimizi özlediğimizden bahsettikten sonra geçebiliriz notlarıma. İyi okumalar... :)
Bu Hayatta Pes Etmek En Kolayı
Tarihlerden 12 Temmuz'du, ben şöyle düşündüm o gün yaşadığım bir olay üzerine; "Bu hayatta pes etmek en kolayı. Zor olan ayakta ve hayata karşı dimdik durup savaşmak. Ama bence en güzeli de bu. Umut var, mutluluk var hayallerde önce. Sonra da bu hayallere kavuşma ihtimali... Oysa pes edersen biter herşey. Mutsuzluk da umutsuzluk da hiç bırakmaz insanı. Ve ben böyle bir hayatı şu an ve büyük ölçüde hiç düşünemediğimi biliyorum. Küçük kırılmalar, yok artık demeler oldu hayatımda elbet zaman zaman. Ama yaşama teslim olmamak için direnme kuvvetimi yitirmemeyi diledim Tanrımdan hep. Umarım ileride de pes etme gibi bir durumum olmayacak...
Pes etmenin etkisini dışarıdan görebilmek acı verdi o gün bana. O gün pes ettiğini hissettiğim birini gördüm ve hikayesini dinledim, oysa gördüğüm kişi evli ve mutlu olabilmesi için birçok sebebi olduğunu gördüğüm biriydi bana göre. Sanırım pes etmek en kolayı gözükmüştü ona yine de. Hiçbir şey kolay değildir elbet, her insanın bu hayatta çektiği bir zorluk var. Ama ya güzelliğe ulaşmak sadece daha çok sabırla olacak ise... Olmuyor diye pes ettiğimizde güzelliklere kapattığımız gözlerimizi, ya olursa diye açık tutmak daha iyi değil midir ki? Bence tam da böyledir hayat... Belki olur belki olmazlarla yaşarken, pes ettiğimiz her anın bir kayıp olduğunu aklımızda bulundurmalıyız her an.
Dilerim pes ettiği yerden yeniden kucaklar hayatı o kişi. Çünkü her doğan bir gün öleceğini bilerek yaşıyor bu hayatta. Biz engelliler değiliz tek yenik... :)
Gül Meselesi
Geride bıraktığımız Ramazan Bayramının ilk günü akşamında, ablamlar henüz buradalarken sahil turu yapalım dedik yat limanı falan... Yat limanından çıkıp bir parka oturmaya giderken, akülü sandalyemle giderken bende, yolda bir genç durdurdu beni ve elime bir gül tutuşturdu. Bayramımı kutladı ve kendime iyi bakmamı söyledi. Herşey o kadar hızlı oldu ki;
-Pardon bir bakar mısınız? Merhaba, bu gül size,
-Teşekkürler, bana..
-Bayramınız kutlu olsun,
-Sağolun sizin de, ama..
-Kendinize iyi bakın olur mu?
-Teşekkürler siz de... (Tabii bu konuşma karşısında ne yapabilirsiniz ki) =)
Yanından geçtikten sonra arkamdan seslenip durduran biri karşısında; acaba bir şey mi düşürdüm diye düşünürken ben, birden elime gül tutuşturulmasının garip gelmesi normaldi bence. Ben teşekkür ederim yine de çiçek verilmesi nezakettir, benim kısmetimmiş belki de. Ama ablamların o gece azıcık dalga konusu oldum, "Kimbilir hangi kız geri çevirdi de sana geldi o gül." dediler. Epey güldük, akşamımıza renk kattı o gül. :) Ben çiçekleri kurutup, defterlerimin arasına koymayı severim. Bu çiçek de öyle olacak muhtemelen. :)
Bende şöyle düşündüm; parti kollarından ve bilimum benzer yerlerden gül almışlığım vardı da, yolda durdurulup gül almışlığım olmamıştı. İşte o da oldu nihayet... :) Şaka bir yana, gül veren beye teşekkür ederim. Her kim gülünü elinde bıraktı ise ya da o gülü vazgeçip de vermekten vazgeçtiyse, dilerim üzülen taraf olmazsın bir daha... Ama hayat böyle işte, eninde sonunda bir gün seni üzen çıkacak. Umarım sen üzmezsin kimseyi, hiçbir koşulda üzmeden seversin birini... :)
Bu Haftanın Sözü...
Okuduğum Can Dostum adlı kitapta 2 gün önce çok beğendiğim bir söz çıktı karşıma. Söz aynen şöyle; "Çünkü yalnızca daha fazla çaba gösterilerek başarı elde edilebilecekse, başarısızlık bir seçenek değildir..." =) Bu sözü çok sevdim ve bu sıralar güzel ilhamım için beni daha da yüreklendirdi... :)
Can Dostum, W. Bruce Cameron adlı bir yazarın kitabı. Mero'mun okumam için verdiği kitaplardan biri. Ancak bu sıralar bitirebileceğim bu kitabı. Ama elime alalı 2 haftayı geçti. Ancak içinde bir köpeğin gözünden anlatılan yaşam, amatörce gelmiyor insana. Okudukça daha da seviyor insan kitabı. Ben her ne kadar okumadan önce kitaba "acaba" diyerek baksam da, şimdi daha eğlenceli geliyor okurken. Ve 2. kitapta elimde. Bu hafta onu da bitirmem gerekecek, bitirebilir miyim sizce? Ben kendime inanıyorum, göreceksiniz bitireceğim... :D
Ve Bu Haftanın Şarkısı... :)
Bu haftanın şarkısı, Bahadır Tatlıöz'ün Beni Yak şarkısı. İlk çıktığı zaman takılmıştım ama bıkana kadar dinlememeye çalışmıştım. Bu sefer yine dinlemeye başladım ve şarkının müziği ve sözleri hoşuma gidiyor yine. Size de tavsiye ederim... :) Burada...
Böylece 2 haftadır yazamadıktan sonra, bir not aldım yazısı daha bitti. Aklıma gelenler ve not almak istediklerimle burada olmaya çalıştım. Sanki birçok şey vardı söyleyeceğim ama unutmuş gibiyim. Enteresan durumda bir unutkanlık başladı sanki, birazcık daha olsa. Hayırlısı artık. Sevgilerimle... :)
Antalya tatilimiz güzel gidiyor, Not Aldım kısmına uğrayamasam da 2 haftadır. :) Geleli 3 hafta oldu ve son haftamıza giriş yaptık bile. Tatilimizin 4. ve son haftası da güzel geçer ve önümüzdeki Cuma günü evimize sağ salim varırız inşallah. İnsan nerede ve ne kadar rahat olursa olsun, ait olduğu yeri, evini özlüyor işte... :) Neyse evimizi ve şehrimizi özlediğimizden bahsettikten sonra geçebiliriz notlarıma. İyi okumalar... :)
Bu Hayatta Pes Etmek En Kolayı
Tarihlerden 12 Temmuz'du, ben şöyle düşündüm o gün yaşadığım bir olay üzerine; "Bu hayatta pes etmek en kolayı. Zor olan ayakta ve hayata karşı dimdik durup savaşmak. Ama bence en güzeli de bu. Umut var, mutluluk var hayallerde önce. Sonra da bu hayallere kavuşma ihtimali... Oysa pes edersen biter herşey. Mutsuzluk da umutsuzluk da hiç bırakmaz insanı. Ve ben böyle bir hayatı şu an ve büyük ölçüde hiç düşünemediğimi biliyorum. Küçük kırılmalar, yok artık demeler oldu hayatımda elbet zaman zaman. Ama yaşama teslim olmamak için direnme kuvvetimi yitirmemeyi diledim Tanrımdan hep. Umarım ileride de pes etme gibi bir durumum olmayacak...
Pes etmenin etkisini dışarıdan görebilmek acı verdi o gün bana. O gün pes ettiğini hissettiğim birini gördüm ve hikayesini dinledim, oysa gördüğüm kişi evli ve mutlu olabilmesi için birçok sebebi olduğunu gördüğüm biriydi bana göre. Sanırım pes etmek en kolayı gözükmüştü ona yine de. Hiçbir şey kolay değildir elbet, her insanın bu hayatta çektiği bir zorluk var. Ama ya güzelliğe ulaşmak sadece daha çok sabırla olacak ise... Olmuyor diye pes ettiğimizde güzelliklere kapattığımız gözlerimizi, ya olursa diye açık tutmak daha iyi değil midir ki? Bence tam da böyledir hayat... Belki olur belki olmazlarla yaşarken, pes ettiğimiz her anın bir kayıp olduğunu aklımızda bulundurmalıyız her an.
Dilerim pes ettiği yerden yeniden kucaklar hayatı o kişi. Çünkü her doğan bir gün öleceğini bilerek yaşıyor bu hayatta. Biz engelliler değiliz tek yenik... :)
Gül Meselesi
Geride bıraktığımız Ramazan Bayramının ilk günü akşamında, ablamlar henüz buradalarken sahil turu yapalım dedik yat limanı falan... Yat limanından çıkıp bir parka oturmaya giderken, akülü sandalyemle giderken bende, yolda bir genç durdurdu beni ve elime bir gül tutuşturdu. Bayramımı kutladı ve kendime iyi bakmamı söyledi. Herşey o kadar hızlı oldu ki;
-Pardon bir bakar mısınız? Merhaba, bu gül size,
-Teşekkürler, bana..
-Bayramınız kutlu olsun,
-Sağolun sizin de, ama..
-Kendinize iyi bakın olur mu?
-Teşekkürler siz de... (Tabii bu konuşma karşısında ne yapabilirsiniz ki) =)
Yanından geçtikten sonra arkamdan seslenip durduran biri karşısında; acaba bir şey mi düşürdüm diye düşünürken ben, birden elime gül tutuşturulmasının garip gelmesi normaldi bence. Ben teşekkür ederim yine de çiçek verilmesi nezakettir, benim kısmetimmiş belki de. Ama ablamların o gece azıcık dalga konusu oldum, "Kimbilir hangi kız geri çevirdi de sana geldi o gül." dediler. Epey güldük, akşamımıza renk kattı o gül. :) Ben çiçekleri kurutup, defterlerimin arasına koymayı severim. Bu çiçek de öyle olacak muhtemelen. :)
Bende şöyle düşündüm; parti kollarından ve bilimum benzer yerlerden gül almışlığım vardı da, yolda durdurulup gül almışlığım olmamıştı. İşte o da oldu nihayet... :) Şaka bir yana, gül veren beye teşekkür ederim. Her kim gülünü elinde bıraktı ise ya da o gülü vazgeçip de vermekten vazgeçtiyse, dilerim üzülen taraf olmazsın bir daha... Ama hayat böyle işte, eninde sonunda bir gün seni üzen çıkacak. Umarım sen üzmezsin kimseyi, hiçbir koşulda üzmeden seversin birini... :)
Bu Haftanın Sözü...
Okuduğum Can Dostum adlı kitapta 2 gün önce çok beğendiğim bir söz çıktı karşıma. Söz aynen şöyle; "Çünkü yalnızca daha fazla çaba gösterilerek başarı elde edilebilecekse, başarısızlık bir seçenek değildir..." =) Bu sözü çok sevdim ve bu sıralar güzel ilhamım için beni daha da yüreklendirdi... :)
Can Dostum, W. Bruce Cameron adlı bir yazarın kitabı. Mero'mun okumam için verdiği kitaplardan biri. Ancak bu sıralar bitirebileceğim bu kitabı. Ama elime alalı 2 haftayı geçti. Ancak içinde bir köpeğin gözünden anlatılan yaşam, amatörce gelmiyor insana. Okudukça daha da seviyor insan kitabı. Ben her ne kadar okumadan önce kitaba "acaba" diyerek baksam da, şimdi daha eğlenceli geliyor okurken. Ve 2. kitapta elimde. Bu hafta onu da bitirmem gerekecek, bitirebilir miyim sizce? Ben kendime inanıyorum, göreceksiniz bitireceğim... :D
Ve Bu Haftanın Şarkısı... :)
Bu haftanın şarkısı, Bahadır Tatlıöz'ün Beni Yak şarkısı. İlk çıktığı zaman takılmıştım ama bıkana kadar dinlememeye çalışmıştım. Bu sefer yine dinlemeye başladım ve şarkının müziği ve sözleri hoşuma gidiyor yine. Size de tavsiye ederim... :) Burada...
Böylece 2 haftadır yazamadıktan sonra, bir not aldım yazısı daha bitti. Aklıma gelenler ve not almak istediklerimle burada olmaya çalıştım. Sanki birçok şey vardı söyleyeceğim ama unutmuş gibiyim. Enteresan durumda bir unutkanlık başladı sanki, birazcık daha olsa. Hayırlısı artık. Sevgilerimle... :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)