26 Ağustos 2014 Salı

Manavgat Şelalesi Gezimiz (Gezi Yazısı)


Gelsin artık geciken gezi yazıları dedim, el attım resimleri düzenledim. İşte sonunda gezi yazılarımla yeniden karşınızdayım. :) Antalya'dan kalan gezi yazılarımızı yazmaya, bayramın ikinci günü gittiğimiz Manavgat Şelalesi ve Aspendos gezimiz ile devam ediyorum. İyi okumalar... :)

En son bu sene gezme fırsatı bulduğumuz Perge Antik Kenti'nin gezi yazılarını yazmıştım. Okumadıysanız veya tekrar okumak isterseniz, buradan ve buradan okuyabilirsiniz... :)


29.07.2014 günü, yani bayramın 2.gününe denk gelen gün, Ablam-Eniştem-Kağan-Annem-Babam-Ben, toplandık ve önceden planını yaptığımız yerlere gitmek için yola koyulduk. Öncelikle gideceğimiz yer Manavgat Şelalesi oldu. Ablam bu sene tatil öncesi Eniştem ile iddiaya girdi, "Sen ayaklarını Manavgat Şelalesinin suyunda 1 dakikadan fazla tutamazsın, su o kadar soğuk ki." diye. Tabii Eniştem de aksini iddia etti... Ve böylece bir iddiaya tutuşuldu...


Gitme amacımız hem babam ve ablamın eniştemle bu iddiaya girmeleriydi, hem de eniştem ve beni de orayı görmemiz için götürmek istemeleriydi. Babam-Annem ve Ablam küçükken gitmişler Manavgat Şelalesi'ne ama benim ve eniştem için bir ilkti bu. 

Girişte yukarıdaki resimde görüldüğü gibi, ağaçlar ile çevrili bir pazar alanı karşılıyor sizi. Burası hediyelik eşyaların satıldığı bir dükkanlar topluluğu. Girişte hoş bir ambians oluşturulmuş, ben beğendim. Rengarenk, cıvıl cıvıl bir pazar adeta. Eh turistleri çektiği kadar beni de çekti kendisine doğrusu. Ama hiçbir şey almadan geçtim tabii ki. :)


Girişte bu şirin minik köpeği gördük. Kağan'ım görünce deli oldu. Ellemek istedi ama biraz kendi cesaret edemedi, biraz da biz. Sonuç oturup köpeğe "hav hav" diye laf atmakla ve ardından bakmakla kaldı... :)


Şelalenin akan tarafına geçmeden önce, ördeklerin bulunduğu küçük bir havuz var. Bilemedim Şelalenin suyu mu ama, ördekler baya sevimlilerdi. Ama yine de suları az gibi geldi bana... :)


Şelalenin bu tarafında hazır annemle babamı lavaboya gittikleri esnada beklerken, ablam-eniştem ve Kağan'ımı aile pozu çekeyim dedim. Bence başarılılar, siz ne dersiniz? :)


Şelalenin aktığı yere geçtik sonra, cidden güzeldi. Ama ilerisine de gidebilmeyi dilerdim. Eskiden Şelale'nin kenarına kadar inebilmek mümkünmüş. Ablamlar merdivenlerin olup olmadığını hatırlamıyor. Bu gidişimizde görmüş ve öğrenmiş olduk ki, gidebilmem epey zormuş. Bu tatsız durum sebebiyle, iddiayı gerçekleştirebilmek mümkün olmadı. Üzüldüm ki, benim gibi engelli bireylerin de geçebileceği hiçbir yol yoktu. Birkaç merdiven vardı ve hiç engelli rampası yoktu. Sadece Şelalenin aktığı yeri görebildik. Devamında ne var bilemiyorum...


Biz gittiğimizde bir çift aileleri ile beraber nişan fotoğrafları çekiyorlardı. Manavgat'ta yaşayanların düğün ve nişan fotoğraflarının büyük bölümünün, Manavgat Şelalesinin orada olabileceğini tahmin etmek güç değil tabii ki... :) İleriye gidemedik dediğim gibi ama, fotoğraf çekilen bölümün oraya gittik. Oranın alt tarafına asma kat gibi bir bölüm yapmışlar. 

Ablamlar diyorlar ki, biz geldiğimizde böyle bir yer yoktu. O alt bölüme cafeterya ve restaurant tarzı bir yer yapılmış. Şelaleye karşı yemek yiyebiliyor veya bir şeyler içebiliyorsunuz. Güzel bir buluşma yeri gibi geldi bana. Ama her zaman olmaz tabii ki, giriş kişi başına ücretli çünkü... :) 


Babam ile annem lavabodan çıkmışken, Kağan'ım ile Şelale pozu verdi babam. Annem mi? Annem henüz gelebilmiş değildi bu sırada. Ama sonradan farkettim, bir tek annem ile benim Şelale pozumuz yok. Neyse başka şelalelerde poz çekilebilmek nasip olur dedik... :) Dede-Torun pozu babam ve yeğenimden. Ve yeğenim yine uykulu gözlerle şaşkınlık içerisinde... :)


Restaruant tipi yerin üst tarafına denk gelen yere geçip aile pozlarına devam ettik daha sonra yine, ablam-eniştem ve Kağan'ım ile... Bir yere gitmişken, orada hatıra pozları verilmesini hoş bulanlardanım. Bu fotoğraflara baktığımızda, o günü daha net anımsayabileceğimi biliyorum çünkü. Ablam ve Eniştemin de beni kırmayıp böyle samimi pozlar vermesinden ötürü memnun oldum, teşekkür ederim her ikisine de... :)


Kağan'ım sanırım o kadar suyun nasıl öyle akabildiğine hayret etti bir süre sonra iyice. Pozlara daha sonra devam etmedi ablamlarla, kendisi suyu izlemekle meşgul oldu... :)


Ve bir Şelale gezimiz, kısa ve öz şekilde bitmiş bulundu böylece. Annem geldi, biraz hediyelik eşya standlarına baktık sonra da çıkışa doğru ilerledik. İleride suya ulaşabilme imkanı vardı da biz mi o imkanı kaçırdık bilmiyorum. Annemler sanırım ben inemeyeceğim için de, gitmediler öteye. Hem kalabalıktı, hem de tekerlekli sandalyenin gidebileceği bir yol yoktu. Dediğim gibi, başka şelalere kaldı... 

Annemin bir dayısı var, AliAbbas Dayım. Kendisi doğal varlıklara epey ilgilidir. O şelale veya bir konu oldu mu, hangisi doğal hangisi yapay iyi bilmektedir. Manavgat Şelalesinin onun özen gösterdiği şekilde, doğal olduğuna dikkat çekmek isterim. Ve herşeyin doğalı en güzeli diyerekten de noktayı koymak isterim... :) 

Belki inemedik suya ulaşamadık ama, gerçekten güzeldi ailemle beraber olmak ve bir yerleri gezebilmek. Önemli olan birarada olmak değil mi zaten? :) Bence öyle...
Sevgilerimle...

Manavgat Şelalesi ile ilgili daha fazla bilgi alabilmek için buraya da bakabilirsiniz... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)