29.07.2014 tarihinde, yani bayramın ikinci gününe denk gelen gün, ablamlar ile beraber Antalya'da maaile bulunabilmemizin fırsatı ile gezdiğimiz yerlerin ikinci durağı olan Aspendos'tan bahsedeceğim bu yazımda. İlk durağımız olan Manavgat Şelalesi'nin Gezi Yazısı ise
İlk durağımız Manavgat'ta, maaile girmiştik. Buraya sadece Eniştem, Kağan, Annem ve ben giriş yaptık. Ablam, annem ve babamla Manavgat Şelalesi'ne olduğu gibi buraya da gelmişler. Babamla ablam bu sefer giriş yapmamayı tercih ettiler bizimle. Biz de annem ve eniştemle beraber girdik. Kağan'ım tabi sütten olduğu için o da bizimle geldi. Ama ablam ve babam açıkçası, perge ile bir tutulan giriş ücretini kabullenemeyip girmek istemediler bu sefer. :) Malum annemin Müze Kartı vardı, benim de engelli kimliğim. Eniştem benimle beraber bedavaya girdi. Bayramın ikinci günü Eniştem, Annem ve bana yaradı diyebiliriz yani... :)
Öncelikle gidiş yolundan bahsedeceğim. Giderken karşınıza Aspendos tabelası değil de, Belkıs tabelası çıkıyor. Tabii görene kadar Aspendos'un bir diğer adının da Belkıs olduğunu bilmiyordum, ama öyleymiş. :) Üst resimde görülen yer, asıl antik tiyatroya varmadan biraz öncesinde yeni yapılmış olan Aspendos tiyatrosu.
Bu resimde de görüldüğü gibi, yeni yapılan yer daha modern tabii ki. Ve de cidden güzel yapılmış bir yer de üstelik... Yeni Aspendos'un önünde Pegasus simgesi var. Ve kullanıma açılmış bir tiyatro burası. Dönüşte uğradığımızda, Anadolu Ateşi'nin provası olduğunu söylediler. Eğer provası olmasaydı girebilmeyi istiyorduk. Ancak alamayacaklarını, buna izinleri olmadığını söylediler. Haklılar tabii ki. :)
Gelelim Aspendos Antik Tiyatrosuna giderken ki yola. Karşıda tepe gibi görünen yerden de anlaşılacağı gibi, yol boyunca Antik Kent'ten kalan yapılar bulunmakta...
Küçük yapılar bunlar tabii ki, artık belirsizleşmeye başlamış.
Üstelik bir tel örgüyle de kapatılmamış. Oysa Perge Antik Kenti'nde de yol kenarında olan yerlerin, tel örgülerle örüldüğünü görmüştük. Bu duyarlı bir davranış bence.
Aspendos Antik Tiyatrosunu bu ilk görüşümdü ve burası da bir resterasyon içerisindeydi. Bu sene hep resterasyonlara denk geldik, şansımıza... :) Aspendos Antik Tiyatrosunun da bir bölümü resterasyona alınmıştı. Ama girmeden önce tedbirimizi aldık, girilemeyecek gibi bir resterasyon değildi bu...
Girişe doğru görünüşü de böyle. Daha çok eski okul binalarını andırıyor değil mi. Şu eski filmlerdeki okullara falan benziyor...
Dediğim gibi, kendi ücretsiz biletimi aldıktan ve Eniştemi de refakatçi olarak aldıktan sonra yanıma, gezmeye dolaşmaya girdik. Babam ile ablam girmedi ama, Aspendos'un lavabosunu ziyaret etmeyi de ihmal etmediler. O gün biraz sıcak bir gündü... (Antalya'ya böyle diyeceğim aklıma gelmezdi hiç, ama malum garipti bu sene Antalya. Anlamayanlar için
buradaki yazımı öneririm.)
Girişiyle büyük bir beklenti içine girdiğimi söyleyebilirim. Merdivenleri de, yapısı da cidden hoşuma giden bir yer oldu. Antik Tiyatro'ya da ilk gidişim olduğunu söylemiş miydim bu arada? Söylemiş oldum böylece.
Soruyor insan yine de sürekli böyle eski yapıları gördükçe, o dönemlerde nasıl yapılmış diye. Sanırım bizi kandırıyorlar, teknoloji yoktu o zamanda falan diye. Beceri varmış ya, doğuştan teknolojinin kendisiymiş adamlar resmen. Helal olsun...
Annemle babamı merdivende yakalamışken poza alayım dedim hemen. Buyrunuz durum budur yani. Bence pozumuz güzel yani, sizce? :)
Aile pozunu tamamlamaya yaklaştık, buyrun eniştem de dahil oldu. Aspendos Antik Tiyatrosu'na toplu giriş yapmadık ama, merdivenlerinde poz almadan edemedim yine de... :)
Ve pozu tamamladık, Ailemin üyeleri birarada. :) Allahım başımdan ve yanımdan eksik etmesin onları... :)
Gelelim Aspendos Antik Tiyatrosunun içini gezmeye, girişi burası. Kapı kenarında da bulunan Yunan Mitolojisinde Truva savaşına neden olan dünyanın en güzel kadını kabul edilen Helen gibi. Truvalı Helen olup olmadığı o an neden aklıma geldi bilmiyorum ama, Truvalı Helen filminde de beyaz elbisesiyle tanınan Truvalı Helen karakterinden olsa gerek diyorum. Sanki girişte Truvalı Helen karşılıyormuş gibi geldi... (Bunu paylaşmaz isem olmazdı) :)
Antik Tiyatronun hemen kapısının kenarında bulunan Müze Mağazası. Aspendos ile ilgili bir sürü hediyelik eşya ve rehber kitaplar bulunmakta içeride. Annem ile Eniştemi görüntüleyeyim dedim kapıda, ancak annemin gözleri kapalı çıkmış. Ama olsun, Eniştem daha sonra hep Kağan'ın peşinde koştuğu için aynı kareye alamadım bir daha ikisini... :)
Müze mağazasında benim en çok ilgimi çeken kartpostallar oldu. Kartpostallara sempati duyduğum doğru. Küçüklüğümde bir sürü kartpostalım vardı, son evimize taşındıktan sonra kaybettim birçoğunu. Kala kala elimde 1-2 tane kartpostal var. Yanıma cüzdanımı almadığım için de, eniştem ve annemde de bozuk olmadığı için alamadık. Çıktıktan sonra da babamı göndermek istemedim. Kartpostal alma hevesim tükendi böyle olunca da... :)
Böyle küçük bir tünelden geçiyoruz, tiyatronun sahnesine. Buradan etkiliyor tabii ki... :)
Bu duvarın arkasında hazırlanılıyormuş eskiden, sahne arkası olarak kullanılıyormuş yani. Şu balkon gibi görülen yerlerde, üst küçük sahneler olarak kullanılıyormuş. Yapının bu zamana kadar korunabilmesi takdire şayan doğrusu.
Bu da sahne arkasını görebileceğiniz bir yer daha...
Girişte direk görünen kısım resterasyonda idi biz gittiğimizde, orası bu resimde görünen yer...
Aspendos Antik Tiyatrosu, birkaç sene öncesine kadar aktif olarak kullanılmakta imiş. Burası gitmeyen kişilerin bile bildiği gibi, güzel bir ses sistemine sahip olarak yapılmış. Söylenene göre, en üstte oturan kişi bile sahnede konuşulanı duyabilsin diye yapılmış Aspendos Antik Tiyatrosunun ses sistemi...
Dediğim gibi günümüze kadar kullanılmış ama digital ses sistemlerinin Antik tiyatronun ses sistemlerine verdiği zarardan ötürü, artık aktif olarak kullanılmamaktaymış. Bunun haberini izlemiştim ben bu sene haberlerde, doğrusu desteklememek elde değil. O zamanın yapılarını koruyabilmek için, zarar vermemek şart... Dediğim gibi, yeni Aspendos tiyatrosu yol üstünde biraz daha aşağıda. Orası da, biraz buranın benzeri. Ama yunan mitolojisinden kişiliklerin de heykelleri de yapılmış ek olarak. Tabii ki buranın şaheserliği ayrı ama...
Girişin üstünde bulunan seyirci tarafına eniştemle Kağan'ımı çıkarttırdım, ses sistemini test ettik. Eniştemin dediğine göre, benim sesim oradan duyulabiliyormuş. Müthiş cidden... :)
Eniştem Kağan'ımla yukarıdan el sallarken, daire çizmeye devam ediyoruz... :)
Bu tarafta da sahne kostümleri var. Bu kıyafetler animatörler ve gelen ziyaretçilerin animatörlerle kostüm giyinip fotoğraf çekilebilmeleri için. Güzel bir hizmet tabi, eğlenceli bir anı...
Tekrar sahneye dönüyoruz... Ve son fotoğraflara geçiyoruz... :)
Kağan'ım ile babası...
Ve sahneden görünen... Seyircilere hitap etmeyi istedim o an doğrusu... :)
Sahneden poz vermem mi, verdim tabii ki... :) Küçüklüğümde Tiyatro sahnesine çıktım, o sahnede tiyatro da oynadım. Bir ara çok istemiştim doğrusu tiyatrocu olmayı, ancak kısmet olmadı. Ama yeniden tiyatro sahnesinde olmak güzeldi tabii ki. Tabii bırakmadılar ki, oyunumu sergileyeyim. :)
Sanırım çok dönmüşüm şimdi anlıyorum. Annemi de o tepeye çıkardım, onunla da ses denemesi yaptım... :)
Annem ve animatörler... Size anlattığım gibi, animatörlerle bir çocuk ve ailesi fotoğraflar çekiniyordu o sırada. Dediğim gibi güzel bir hizmet bence... :) Annem ile Aspendos Antik Tiyatrosu içinin gezintisini böylece fotoğrafladık ve bitirdik... Güzeldi, ben eski yapıtlardan büyülenmeye başladım gördükçe diyeyim size. Uzun zamandır eskiyi içeren yerlere gitmemiştim çünkü...
Dönüş yolumuzda yeni Aspendos dediğim yeri gezelim diye gittik ama, dediğim gibi giremedik. Anadolu Ateşinin provaları vardı, akşama da gösterileri varmış...
Aspendos yazımı, yeni Aspendos'un dışındaki Pegasus ile noktalayayım. Biz oradan çıktığımızda gün batmaya doğruydu. Akşamına yengemlerle beraber, yengemin ablasıgile davetli idik. Dolu dolu geçen ve dolu dolu sonlanan keyifli bir gündü... :)
Nice böyle günlerimiz olsun diyorum inşallah... Umarım sıkmamışımdır sizleri, eğlenerek okumuşsunuzdur. Sevgilerimle... :)