17 Temmuz 2014 Perşembe

2014 Antalya Yolculuğumuzdan Fotoğraflar


Yolculuk hikayeleri ve yolda olma halleri hoşuma gidiyor çoğunlukla. Tabii ki Safra kesem müsaade ettikçe... Geçen hafta Çarşamba günü (09.07.2014) Bursa-Antalya yolculuğumuzda, yine yol hallerimizi ve yol esnasında gördüğüm güzellikleri çekmeye çalıştım. Düşüncelerimle beraber aktarabilmiş olmayı umuyorum. İyi okumalar... :)


Bursa çevreyolundaki yolculuk hallerimiz başladığı esnada, Ankara Eskişehir güzergahına sapmadan önce, başladım ben düşünmeye; bu yolculuk nasıl geçecek diye. Saat 1'e doğruydu yola çıktığımız esnada. Yolda olma hallerimizi seviyorum, her ne kadar zaman zaman benim için zor olsa da...  


İnsan ister istemez dua ediyor, sağ salim varalım Allahım gideceğimiz yere diye. Bu da nasıl tüm yoldakilerle beraber varış noktamıza varmamızı dilediğim zamanların fotoğrafı. Amaç hem yol kenarına dikilen çiçekleri hem de nazar boncuğunu almaktı aynı kareye... Doğaya sahip çıkılmasını diliyorum daha çok. Bir sürü ağaç kesilip, yol kenarlarına ağaç dikmekle olmuyor iş aslında. Ağaçlarımıza ve doğaya sahip çıkmak gerek. Çünkü onlar dünyamızın geleceğini değiştirebilecek unsurlar... 


Tek tük bulutların çıktığı esnada ve sadece yolculuğumuzda yarım saate yaklaştığımızda, benim bulantılarım başlamıştı. O esnalarda, şu küçük bulutların üstünde olmayı diledim. Veya ilerideki ağaçların gölgesinde oturabilmeyi... Mide bulantıları insanın feleğini şaşırtabiliyor doğrusu... :)


Mide bulantısı artınca durma ihtiyacı hissettik tabi. Yol kenarındaki Şeftali tezgahı açan satıcıların yanında durduk. Meyve alışverişi yaptık. O bile beni sakinleştirmeye yetti biraz. Ertesi akşam bu şeftali satıcılarının değil de, Gemlik'e doğru inerken ki Şeftali satıcılarının tezgahlarını kaldırmak isteyen jandarma görevlilerini izledik haberlerden. 

Bu duruma izin vermeyen şeftali satıcıları haklı olarak karşı çıkmışlar o gün. Biz yollarda iken, Gemlik'e doğru kavga çıkmış satıcılar ve jandarma arasında yani. Bunca yıldır o satıcılar oralarda tezgah açar, hiçbir zaman sorun çıktığını görmedim. İnsanın emeğinin yerlere dökülmesini seyretmek hoş bir durum değildi. "Keşke uyarı yapıp bunu orada halletmeye kalkmasalardı." dedim Jandarma için. Onca insanın emeğine ve kazancına gelen zarar beni üzdü...



Çiçekleri Bursa il sınırlarından çıkmadan önce bir kez daha görüntüledim. Evet doğruya doğru yol kenarlarına çok yakışmış. Bir şekilde süslenen yer, doğa ile iç içeyse doğayı kapsamalı tabii ki böyle...



Annem ile Selfie'de çekildik o arada. Annem ve ailem ile kendimi aynı karede görmeyi seviyorum. Bu kendimi daha da iyi hissetmemi sağlıyor. Birçok resmimiz var annemle ve sevdiklerimle. Her kareye baktığımda, hep içim sıcaklıkla dolsun istiyorum. Allahım sevdiklerimi ve sevdiklerimizi başımızdan eksik etmesin...


Bir tünel sonrası şöyle bir tepe çıkıyor karşımıza, Bursa'dan İnegöl'e giderken. Bu tepenin nasıl kendiliğinden oluştuğunu düşünmüşümdür hep. Acaba kendiliğinden mi oluştu ki yol kenarında, neden olmasın değil mi ama? 


Yolda olmak şöyle bir durum bence; hem delice korkuyorsun trafik canavarı dediklerinden hem de dinlenmek istiyorsun gider halde birşey yapmaz ve düşünürken. Bu durumdaki tezatlığı düşünmüşümdür hep. Yola çıkarken hem içim tedirgin olur, hem de aksine o kadar rahat. Bu durum yolculuk bitince yorgunluk olarak geri döner sonra bana... :)


AfyonKarahisar'a yaklaştığımız esnada, mide bulantılarım azalmaya başlamıştı. Kütahya'da aldığımız tuzlu atıştırmalıklar epey iyi geldi. Bazen yol esnasında rahatsızlandığımda, "gereksiz ne de olsa aldırsam ya Safra Kesemi ben" diyorum. Safra'sız yaşamanın da zorlukları olursa diye korkuyorum sonra... :)


Yolculuk esnasında tabelaları takip etmenin ve bulutları seyrederken bulutlar üzerinde olmayı istememin sırasında çektiğim bir fotoğraf bu da. Yol çizgisini takip ederken düşünmek ve hayal kurmak güzel şey bazen...


İşte bu pofuduk gözüken bulutların üstünde olmalı insan. Aşağıyı biraz izlemeli, sonra geri inmeli. Yüksekten de korkarız sonra mazallah, fazla durmadan inmeli yere... :)


Bu resim, rüzgargüllerinden çalışmayan ikisinin fotoğrafı. Rüzgar güllerini keşke her yerde kullanabilsek. Doğaya zarar vermeyen herşey olsun istiyorum daha çok ülkemizde, tüm bu güzel yeşillikleri gördükçe üst üste. Ben doğayı seviyorum, böyle güzellikleri gördükçe de üst üste; daha çok doğayı savunmak istiyorum...


Yolculuğumuzun tam sonları değildi ama, benim çektiğim net fotoğrafların bitişiydi güneşin batması sırası... Güneşin de batmasıyla, yolculuğun büyük kısmını bitirdiğini anlıyor insan. Asıl belki de o zaman daha da güzelleşiyor yolculuk. Yolda olmayı uzun uzun anlatabilir miydim bilmiyorum, ama böyle resimlerle anlatmak çok da zor gelmiyor... :)


Ve ayın ortaya çıkmasıyla, sıra dağların da gözükmesiyle Antalya'ya yaklaştığımızı anlıyoruz. Bir yolculuğumuzun da bitmeye doğru yaklaşan zamanında, son net karemi fotoğraflayıp annemlerle sohbete dalıyorum... Allahım güzellikleri bizlerden esirgemesin dilerim. Nice yolculuklarımızı hayırlı kılsın... :)

Kendimce bir yolculuk anımızı anlatmaya çalıştım. Biraz ince mesajlar vermiş olabilirim. Yazan kişinin kendine göre doğru olanı söylemekten çekinmemesi gerektiğini düşünürüm hep. Ve korktuğum kadar da kötü olmadı bu yazı bence. Umarım sıkılmamışsınızdır. Yorumlarınız benim için değerli. 

Antalya'dan Sevgilerimle... :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)