Not Almak Veya Not Etmek... Bu yazı dizisinde hayatımın içinden not aldıklarımı, sevdiğim veya hoşlanmadığım şeylerden not ettiklerimi, düşüncelerimi ve kaydetmek istediklerimi göreceksiniz... :)
Daha önceki "Not Aldım Veya Not Ettim" yazısı altında notlarımı okumak isterseniz buraya tık tık... :)
Geldik bir haftanın daha notlarına. Her yazı dizimi ayrı seviyorum ama, bu yazı dizimin yeri bir başka olmaya başladı bende. :) Not almayı, not etmeyi seven garip biriyim sanırım. Son zamanlarda da iyice artmaya başladı. Ama ben keyif alıyorum tabii bu durumdan. :)
Gelelim bu haftanın notlarına. Aslında nereden başlasam bilemiyorum, bir önceki haftanın ardından çok hoş bir hafta geçirdim. Sonunda elimde sürünen bir kitabı da bitirdim. Ondan başlayayım en iyisi. :)
Bay "Muhteşem Gatsby" ve İnce ama oku oku bitmeyen kitaplar;
- Ben kitaba son zamanlarda Bay "Muhteşem Gatsby" demeye başladım, zira çok sıkı fıkı olduk. Okuduğum kitaplarımın her daim yanımda olmasını seviyor olsam da, bu kitap ile pek iyi anlaşamadık. Şu durum var ki, kitapta birçok kişinin hayatı sığdırılmaya kalkışılmış. Düşünüyorum; tamam belki içerik açısından gerekliydi. Ama ben baş karakterin başından itibaren daha çok anlatılmasını isterdim diyorum hala. Çünkü Bay Muhteşem Gatsby'nin hayatı hakkında sonlara doğru odaklandılar iyice. Sanırım pek bir merak uyandırmak istemiş yazar, ama meraktan çok uzatmak gibi gördüm ben bu durumu. :)
- Bu kitap sonlarına doğru sevdiğim bir kitap oldu yani. Çarşamba gecesi uykuya geçmeden öncesi 1 saatimi ayırıp son 30 sayfasını okudum. Ve keşke baş noktalarla, burayı çabucak bağlasaymış dedim. Bir daha bu kadar uzun süreli bir kitabı elimde süründürmemeye çalışacağım. Zira diğer kitaplarıma pek yönelemedim bu kitap yüzünden...
- Bazı kitaplar vardır, kalındır; sürdükçe sürsün istersiniz. Ve öyle kitapların elinizde oluşu sizi rahatsız etmez, bitsin istemezsiniz... (Kristin Hannah, Debbie Macomber ve Adam Fawer kitapları gibi) Ama bazı kitaplar vardır, incecik de olsa bir türlü bitiremezsiniz. Bir an önce bitsin diye bakarsınız, ama bir türlü bitmez. Muhteşem Gatsby benim için ikinci kategoride idi işte... :)
- Benim için İstanbul...
- Toplasam ömrümde 2 ya da 3 kez gitmişimdir İstanbul'a. Aramıyorum da doğrusu İstanbul'u birçoğu gibi, yine de uzaktan seven ama birkaç yerini de ileriki tarihlerde görmeyi planladığım bir şehir... Güzelliğini yere göre sığdıramasalar da, çok büyük bir yer oluşu beni korkutuyor sanırım. Çok fazla bir anı yaşamadığımızdan belki İstanbul'da, Ankara gelir Bursa'dan sonra benim için şehir olarak. Gerek şehir olarak, gerek anılarım olarak, gerek de sevdalısı olarak... Ankara ile ilgili hislerimi ve değerli oluşunun sebebini buradaki yazımda bulabilirsiniz... (Bu sıra Ankara'yı özledim yine biraz)
- İstanbul'a gelince tekrar; şu resimde gördüğüm kadarıyla izlemek çok güzel benim için. Sanırım ben İstanbul'u uzaktan seviyorum... İleriki tarihlerde gidişlerimizde kaynaşmayı çok isterim, ama her gidişimde nedense büyüklüğü ve kalabalıklığı korkutmuştur beni. Kendimi o kalabalığa ait hissedemedim hiç, böylesi de güzel bence ama... :)
- Ceyhun Yılmaz Alem Fm'de program yapıyor. Ve programın reklam aralarında da Pacya köşesinde internetten, şiirleriyle ve konuklarıyla sohbetle yer alıyor. :) Radyo'nun görüntülü hali, uzun zamandır radyo dinleyen ben için elbetteki garip. Ama bu durumu seviyorum. Hele ki, başlamadan önce arkada gördüğüm şu görüntüyle İstanbul'u seyretmek ve günü sonlandırmak çok hoş geliyor yine bir süredir...
- Ben bir Onur Yar severi ve dinleyicisi olarak, Ceyhun Yılmaz'ı sık sık takip edebilen biri değildim. Ara sıra dinleyebiliyordum. Çünkü program saatleri çakışıyordu. Ceyhun Yılmaz da sesiyle sohbetiyle sevdiğim bir şair ve radyo programcısı... Ancak Onur Yar askere gidince, Ceyhun Yılmaz'ı tam zamanlı dinleyebilmeye başladım. Onur Yar'a gelince, kendisi Acemi birliğini bitirmiş, geçenlerde Kıbrıs Girne'ye gitmiş. İnstagram'dan resim yolladı bu hafta, Allahım tüm askerlerimize yardım etsin. :)
Haftanın Şarkıları;
- Bu hafta en çok dinlediğim şarkılardan biri, Nev'in Bazen adlı şarkısıydı. Sözleri anlamlı geliyor bana, hemde çok anlamlı. Bir de Sarah Jaffe'nin Clementine şarkısını çok dinledim... İkisini de şiddetle tavsiye ediyorum bu yazımda. (Şarkıları youtube'dan ekleyemiyorum bloğuma bir süredir. Çünkü youtube videoları bloğumda açılmıyor. Sorunu çözebilirsem en yakın zamanda süper olacak)
- Bu hafta ve önceki hafta bir defter tutmaya başladım bu arada; İzledim, Dinledim temalı bir defter bu... İzlediklerime ve dinlediklerime beğendiğim ölçüde değer veriyorum ve bunları not ederek ileride hatırlamaya yönelik bir defter daha tutmaya başladım yeniden. Böyle bir defteri önceden de tutmuştum, kesinlikle çok eğlenceli... :)
- Fırsat Bekleme, Fırsat Yarat demişler...
- Kendi fırsatlarımı oluşturmaya devam ediyorum. Ve sanırım başarılı olma yolundayım kendimce. Bu sözü hatırlamak ve her baktığımda da tekrar tekrar hatırlayabilmek için not ettim kendime bu hafta. Buraya da not edeyim dedim, burası da benim hayatımın bir parçası oldu zira. :) Açıp açıp böyle notları okumak, olumsuzluğa düşeceğim esnada toparlıyor beni... :)
- Bu haftanın notları yazısının, yani bu yazının, notu; Fırsat Bekleme Fırsat Yarat, yani "Don't wait for opportunity. Create it." -Bir yandan da ingilizceyi geliştirmeye devam tabii... =)
Ve Kadınlar Günü Bugün...
- Başta annemin ve ablamın kadınlar gününü, onlar benim hayatımda başrol oynayan kadınlar, ve sonra da tüm emekçi annelerimizin ve kadınlarımızın gününü kutlarım. Kahraman Tazeoğlu'nu çok severim bilirsiniz, bugün twitter hesabında şöyle bir not paylaştı; "Bugünün adı olan kadınlarımız... Aslında her günümüzün adısınız siz..." Ne güzel bir kutlama biçimi değil mi ama? :) Bir gün değil, her gün dikkate alınması gereken bir konu kadınlarımız... :)
Bir hafta daha böyle bitmek üzere. Kağan'ım geliyor ve müthiş bir gün olacak yarın da. :) Çok mutlu haftasonları diliyorum cümlemize. Sevdiklerimizle veya sevdiğimiz şeylerle dolu dolu bir haftasonu geçirelim inşallah. Sevgilerimle... :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)