12 Eylül 2013 Perşembe

Fotoğraflarla 1 Haftam - #15


Daha önceki Fotoğraflarla 1 Haftam yazılarıma buradan ulaşabilirsiniz. Geldik 15. yazımıza. :)

Geçtiğimiz hafta Antalya'dan Bursa'ya yolculukla başladı. Şükür sağ salim de geldik evimize.

Bakalım geçen hafta nasıl geçmiş? :)


Haftaya tatilin bitiş gününe uyanarak başladık. :) Yorgun uyumuştum sanırım, iyi uyandım sabah. Yolculuk başlamadan önce kahvaltı ettik ve dedemle Kağan da gidene kadar vedalaşma evreleri geçirdiler. Dedem için bu hafta biliyorum ki zor geçti. 

Dedem annannemin vefatından beri yalnız yaşıyor. Onun için daha zor oldu tabii ki Kağan'dan ayrılmak ve eski yokluğuna alışmak... İlk günden beri Kağan'ın yokluğunu hissettiğini özlediğini söylüyor zaten. Kağan evden gidince ciddi anlamda bir boşluk oluşuyor evde. Allahım yokluğunu aratmasın kuzumun... :) 


Yolculuğa çıkmadan önce Kağan'ın, Bursa yolcusu kalmasın pozu. :) 


Antalya çıkışından fotoğraf... İstikamet İstanbul yoluna... :) Denk gelebilseydim Kepez'deki çıkış yolunda Atatürk heykelini çekecektim. Ben o heykeli çok severim, Antalya'nın girişinde karşılar sizi çıkışında da uğurlar... Heykelin resmini burada bulabilirsiniz. :)


Yolculuk güzel başladı. Kağan yola çıkınca uyudu zaten. Annemde dalgın, resimde gördüğünüz gibi uyudu uyuyacak haldeydi. Kağan Afyon'a kadar uyur dediysek de, uyumadı. Ne mi yaptı? Kapılar ve pencerelerle oynamaya çalıştı önce. Onlardan umudunu kesince de ön tarafda yolculuk eden babamla bana sardı. :) 


Yolculuk çok eğlenceliydi. Ben Kağan'a güldüm de güldüm doğrusu. Şoför koltuğu ile benim aramdaki kol bölümüne oturdu annemin yardımı ile, bir bana bir babama saldırdı durdu. :) Mola yerimize kadar epey gözlerini bizden ayırmadı. Sonrasında uyku zaten sıkıştırmaya başlamıştı. :)


Bursa'ya vardığımızda Kağan efendi uyudu ama tam da Ablamlara varmak üzere iken uyudu. Ablamlara gittik Bursa'ya vardığımız akşam. Pazartesi akşamı orada kaldık. Kağan yemek sonrasına kadar uyudu, sonrası anne baba ile kucaklaşma ile dolu birkaç saat oldu. Kuzumun özlemeleri epey başladı. Artık peşimizden de ağlamaları başladı. :) Büyüyoruz biz, büyüyoruz... :)


Ertesi gün yani Salı sabahı kahvaltımızı edip ablamı işe bırakıp Gemlik'e doğru yola koyulduk. Bu fotoğraf Gemlik'in girişinden, araba içinden bu kadar çekebildim işte. :)

 Gemlik dışına nereye gidersem, birkaç gün geçse bile her dönüşümde özlerim bu girişi, denizi, Gemlik'i. Deniz şehrine gitmiş olsam bile, özlerim işte... Gemlik başka gelir bana; denizi ve havası ile... İnsanın doğduğu yer değil, doyduğu yer demişler. Ama benim için her ikisi sonuçta yani... :)


Bu da evimizden görüntü, odamda yeniden uyandığım ilk sabah ön balkonumuzdan. Yeniden bir Eylül sabahında şehrimizde, evimizde, odamda uyanabilmek, çok güzel bir his... 


Bir gün Seda-Melike-Damla-Ben kavuşmuşken yeniden (Onlar benim 10 seneye yakındır aynı sitede beraber büyüdüğüm arkadaşlarım) okey oynadık. Tabii o gün epey şanssız hissettim kendimi. İnsan bir el bile bitemez mi arkadaş? Ciddi ciddi bitemedim valla. Ellerimden biri buydu (resimde göründüğü gibi), ortağım Seda'da karşınızda. Gördüğünüz gibi o da düşünceli. .)

Ortağım ile ikimiz de o gün bahtsız bedevi idik. Ama aşkta kazanacağız biz belki de? Bekliyoruz, kısmet... =)


Ben meğer ne çok özlemişim yine evimizi. İnsan dedesine de gitse, teyzesine de gitse, evini özlüyor ve kendini ait hissettiği yerden uzaklaşıp kavuşunca mutlu oluyor sanırım. Bilmem öyle işte... Bu resimde düşündüm de düşündüm açıkçası. :) Sanırım bu sene okullar açılınca ne yapacağım diye bile düşündüm. Bu sene sitedeki 3 kız arkadaşımda uzaklarda olacak, tatil harici. Malum okul hayatı... :)


Aaa bu hafta bir de Kağan beyin gece şaklabanlığı ile uğraştık bir gece. Babam alıp götürüyordu, uyutmak için salona; beyefendi kaçıp geliyordu annemle benim yanıma. İşte Kağan Efe, ayağımın ucunda iken bir fotoğraf. :)


Sonunda ikinci sefere babam kamyon peşinden emekleterek götürdü yine Kağan'ı ve sonunda ses kesildi yine. :) İkinciye uyudu beyefendi. :) Macera güzel ve komikti. Kağan babamı uyutmuş gibi, kaçıp geliyordu. :)


Sonra bu hafta bir günümü de kütüphanemdeki kitapları düzeltmeye ayırdım. Kitaplarımı yatağımın üzerine koydurttum babama ve toplama sefasına başladım efendim. :) 

Kütüphanemdeki kitaplarımın her birini düzenlerken ve beğenmediklerimi de elerken, her kitabın sayfalarını karıştırdım ve okuduğum zamanlara tekrar gittim geldim. :) Yeni kitaplarımı da ekledim tabii bu arada... Güzeldi tabii. :) 


Ve okumadığım kitaplarımı da, yarım bıraktığım kitaplarımla bir araya topladım. Bu fotoğraftakiler okunacak kitaplar. :) Alttan 4 kitap okunmamış kitap, üstten 4 kitap da yarım bıraktığım önceki kitaplarım. Bir kez daha şans vermek gerekebilir diye düşündüm. :)


Pazar sabahı Kağan'ın anne ve babasını kahvaltı sonrası işe gönderdik. Cumartesi akşamı beraber vakit geçirdik, Pazar günü sabahı da işlerine yolladık. :) Demiştim ya Kağan'ın arkadan ağlamaları başladı artık. Ağlamasın diye önlem bile almalara başladık. :) Anne-Baba-Oğul fotoğrafları azdı doğrusu, bu fotoğrafla da yenisini ekledik Anne-Baba-Oğul fotoğraflarına. Maşallah... :) 


Ve geçtiğimiz haftayı, bir kahve keyfi anından bir resim ile sonlandırdık. Seda'mın elinden kahve içmeyi ve Seda ile kahve içmeyi özlemişim. Bakın kısmetim bile taşmış. :) 

Güzel bir kahve güzel bir haftayı bitirdi geçen hafta. Allahıma şükür döndük evimizdeyiz bir haftadır, Annem-Babam-Ben-Kağan. 
Hoşgeldik evimize ve Hoşgeldi Eylül ve Sonbahar... :) 



İşte böyle geçti bir hafta. Herkese sağlık ve mutluluk dolu eve dönüşler ve haftalar diliyorum... :) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)